Tatil sezonlarını ve bayramları değerlendirmek eş, dost, akrabaları ziyaret etmek ve onlarla birlikte sohbet ederek eğlenmek, hasret gidermek velhasıl hoşluklar içerisinde vakit geçirerek dinlenmek ve bu vesileyle tüm yorgunlukları üzerimizden atarak hayata kaldığı yerden daha bir enerji dolu ve zinde bir şekilde devam etmek her insanın en doğal hakkıdır.
Ancak devleti, ülkesinin siyasi sınırları, bayrağı, kimliği, kurumları ve her türlü siyasi ve sosyal imkânları olan milletler için durum diğerlerinden çok farklıdır. Örneğin onlar için Ege, Marmara ve Akdeniz sahillerinde yüzmek, güneşlenmek, rengarenk mayolar giymek, kadınlarına en pahalı ve cicili bicili bikiniler giydirmek, geceleri barlarda, diskolarda bol içkili partiler düzenleyerek dans edip eğlenmek onların anasının sütü gibi helaldir. Çünkü onlar bulundukları coğrafyanın devlet sahibi olan egemenleridirler.
Peki ya bizim gibi (Kürdler gibi) kendi topraklarında ve başkalarının boyunduruğu altında köle gibi yaşayanların dinlenme, eğlenme ve tatil yapma hakları yok mudur? Elbette ki vardır. Ayrıca onların dinlenip eğlenebilecekleri ve kaynaşabilecekleri koşulları diğerlerinden çok daha fazladır. Naçizane birkaç örnek verecek olursak: Van Denizi, Hazar Gölü, Çıldır Gölü, Nemrut Gölü, Balıklı Göl tatlı ve berrak sularıyla aynı zamanda muazzam doğasıyla enfes tatil yerleridir. Ayrıca Sarıkamış Ormanları, Munzur Vadisi, Dersim, Bingöl ve Çölemerik Yaylaları, Fırat, Dicle, Murat ve Aras nehir kenarları birer doğa harikasıdırlar. Ahmede Xani, Fegi Teyra ve daha birçok Kürd edebiyatçısı ve şairinin mezar yerleri yemyeşildir. İshak Paşa Sarayı, Van’daki Akdamar ve Başkale Kaleleri oldukça heybetli ve görkemlidirler. Yine Muradiye Şelalesi, Mardin’de Beyaz Su görülmeye ve gezmeye en elverişli yerlerdir.
Bütün bunlardan da önemlisi Kürdistan’ın hangi köyüne, kasabasına ya da iline uğrarsanız sizleri canı gönülden karşılayacak ve yine sizlere mükellef Kürd sofraları kuracak, o güzelim yün yataklarını serecek, haftalarca sizleri misafir edecek ve sizinle her konuda sohbet edip sizlerin düşüncelerini dinleyecek bütçesi küçük ama yüreği büyük on binlerce Kürd insanı vardır. Ayrıca buralarda kredi kartı kullanmanız da gerekmez. Çünkü onların size yapacağı tüm izzet ve ikram Kürd misafirperverliğinden dolayı hepsi beleştir.
Bütün bu yazdıklarımın tamamı oldukça pahalı tatil beldelerinde para harcayan ve en üst perdeden siyaset yaptıklarını söyleyen ancak var olan komplekslerini bir türlü yenemeyen siyaset erbabı parti ve örgüt mensuplarınadır. Bulabildiğiniz her fırsatta Ege, Akdeniz ve Marmara’nın lüks ortamlarına akacaksınız hem de siyaset yaptığınız parti ve örgütlerinizin bir türlü büyüyüp gelişmediğinden dolayı şikâyet edeceksiniz. Bütün bunlardan bahsederken metropollerde harcadığınız paraların sömürgecilerin elinde Kürdistan’daki operasyonlarda kullanılan birer kurşun olduğunu da fark edemeyecek kadar gaflet içerisinde olacaksınız.
Siz bu yaptıklarınızla kapısına uğramadığınız dağını taşını arşınlamadığınız derdine kederine gerçek anlamda ortak olmadığınız Kürd insanlarını aptal mı zannediyorsunuz? Emin olun ki o kapısını çalmadığınız insanlar Dünya’da ve bölgemizde yaşanan tüm olayları benden de sizden de çok iyi takip ediyorlar ve her konuda da bilgi sahibidirler. Onların bizlerin ve sizlerin yanında olmamasının bir tek can alıcı bir sebebi o da bizler ve sizler gerçek anlamda onların yanında değiliz.
Evet biliyorum: Bir çoklarınızın bu ayıbını yüzüne vurduğum için bana çok kızacaklardır. Bu da benim açımdan çok da önemli değil ama birilerinin bu kritik dönemde kral çıplak demesi lazımdı. O da ölüme çeyrek kala bana nasip olduysa ne mutlu bana.
Bu dönemde aktif siyaset yapanların birçoğu bizlerle birlikte altmışlı yetmişli yılları zor olmasına rağmen Kürdistan’daki on binlere ulaşılarak binlerce insan örgütlenebilmişti. Çünkü 68 kuşağı hem cesur hem bilgili hem fedakâr hem de hiçbir şahsi hesap yapmayan fedai ruhlu ve Kürd halkına güven veren kadrolardan oluşmaktaydı. Ve de her türlü kompleks ve özentiden uzak durabilen militan ruhluydular.
Eğer bu süreçte PKK milli demokratik zemini zehirleyebiliyor ve kirli bir siyaset yürütüyorsa bunun iki temel sebebi vardır: Birinci sebep Derin Devlet’in sinsi bir projesi olarak ortaya çıkmış olmaları. İkinci sebep ise günümüz siyasetçilerinin küçük hesaplar yapan ve kendi halkından kopuk bir âlemde yaşıyor olmalarındandır. Ama hepimiz çok iyi biliyoruz ki Kürdistan’da vahşeti yaşayan kardeşlerimizin tamamı hem bu ceberut devletin hem de PKK’nin şiddete dayalı yanlış politikalarının mağdurlarıdırlar. Buradan çağrı yapıyor ve diyoruz ki: Hep birlikte tüm komplekslerimizden arınarak kendi kültürümüzü ve kendi gerçekliğimizi yaşayarak kendimiz olalım ve böylece mazlum Kürd halkının içinde ve yanında olarak onların sorunlarına çare bulalım.
Gelinen noktada Kürd halkının düşmanlarının bütçesine akan ekonomik imkanlarımızın yerine kendi halkımızın sorunlarına çözüm olabilecek ve onlara sahip çıkacak vakıflar, yardım kuruluşları ve benzeri hayır kurumları oluşturarak en azından vicdanlarımızın rahat olmasını sağlayalım. Sonuç olarak tüm Kürd siyasetçi kardeşlerime seslenerek diyorum ki: Kibirimiz Tevazua, Irkçılık İnsanlığa , Ayrımcılık Birliğe, Savaşlar Barışa kurban olsun ve dört parçadaki sevgili Kürdistanlıların Bayramları kutlu olsun.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.