Küresel güçlerin Orta Doğuyu kendi çıkarları doğrultusunda yeniden dizayn etme konusundaki ısrarları özgürlük mücadelesi vermekte olan Kürdler açısından önemli imkanlar yaratmaktadır. ABD ve Rusya bölgedeki konumlarını güçlendirmeye ve yeni alanlar kapmaya çalışırken, aynı zamanda bölge halklarını ve devletlerini kendi yanlarına alabilmenin politikalarını oluşturmaya büyük bir önem vermektedirler.
Bu anlamda, 50 milyonluk özgürlük mücadelesi veren Kürdlerin önemi de gittikçe artmakta ve hatta belli ölçülerde belirleyici olmaktadır. Kürdistan topraklarını yaklaşık yüz yıldır işgal altında tutan sömürgeci devletler, hem Kürdlerin vermiş olduğu ısrarlı mücadeleden hem de yeniden bölgeyi dizayn etmek üzere küresel güçlerin geliştirdikleri yeni politikalardan oldukça rahatsız olduklarını siyasetle uğraşan çevreler rahatlıkla görebilirler.
Türkiye devletini yöneten yeni Osmanlıcı iktidarın kendi sınırları boyunca ve Arap yarımadasına yönelik askeri ve politik hesapları, ayrıca İran molla yönetiminin mezhebi yayılmacı politikaları, Arap dünyasında ve bölgede yaşayan gayri müslim azınlıklarda büyük endişeler yaratmakta hatta zaman zaman paniğe sebep olmaktadır. Aslında işgalci ve yayılmacı T.C. ve İran devlet politikaları bir yanıyla ürkütücü olmakla beraber farklı cephelerde kendi devletlerine yönelik yeni düşmanlar yaratmaları da Kürdler açısından avantaja döndürülebilecek fırsatları da yarattığı söylenebilir.
Kürd milli hareketinin dört parçada yaygınlaşmasında merkezi bir role sahip olan Güney Kürdistan yönetimi, bu gelişmeleri büyük bir fırsata dönüştürmek üzere önemli bir rol üstlenebilir. Bahsi geçen bu rolü layıkıyla yerine getirebilmek için Güney Kürdistan’da var olan sorunları çözmek üzere büyük bir çaba içerisinde olmalıdır. Kendi iç sorunlarını önemli oranda çözmüş ve yine güney parçasında birliği sağlamış olan Güney Kürdistan yönetimi diğer parçalar için bir model olabileceği gibi Kürdler açısından büyük bir güven kaynağı da olacaktır.
Geldiğimiz bu aşamada sorun hangi küresel gücün veya bölgesel güçlerin Kürdlere yardımcı olacağı meselesinden önce halledilmesi gereken sorun Kürdlerin kendi aralarında milli bir kardeşlik ruhunun yaratılmasıdır. Kendi içinde birliğini sağlamış olan Kürdler, Orta Doğu’da hesapları olan tüm küresel ve bölgesel güçler için bir cazibe ve çekim merkezi olacaktır. Olaylara bu çerçevede ve birlik içerisinde bakan bir milli Kürd hareketi yüzyıllardır özgürlük ve bağımsızlık hasreti çeken Kürd halkı için büyük bir umut olacağı gibi Orta Doğu’nun yeniden yapılanmasında da önemli bir rol oynayacaktır. 50 milyonluk bir nüfusa ve dinamik bir topluluğa sahip olan Kürdlerin bugüne kadar yaşadıkları sıkıntıların arkasında Kürdlerin kendi aralarındaki birliği sağlayamamış olması yatmaktadır.
Son yıllarda kendi topraklarındaki sosyal, siyasal ve toplumsal çelişkileri kendi sınırlarının ötesinde savaşmakla kamufle etmeye çalışan İran ve Türkiye devleti mevcut iç sorunlarını çözemedikleri gibi yayılmacı politikalarıyla hem düşmanlarının sayısını arttırmakta hem de büyük ekonomik sorunlarla yüz yüze gelmektedirler. Bütün bunların karşısında önemli yeraltı ve yerüstü kaynaklara sahip olan Kürdistan yönetimi ve Kürdistan devrim hareketi bu mevcut durumu tarihi bir fırsata dönüştürerek Kürd halkının yüzyıllardır özlemini çektiği ve uğruna yüzbinlerce şehit verdiği toprakları özgürleştirmesi işten bile değildir.
Sonuç olarak, küresel güçlerin kendi çıkarları için Orta Doğu, Yakın Doğu ve Kuzey Afrika’yı yeniden dizayn etme ihtiyacı duyduğu bu dönemde, Kürdler sahip oldukları nüfuslarıyla ve yine yüz yılı aşan özgürlük mücadele dinamikleriyle hesaba katılması gereken önemli bir güçtür. Bu anlamda, Kürdlere düşen görev sömürgeci ülkelere demokrasi getirmek değil tam aksine özgür ve bağımsız bir Kürdistanı yaratma doğrultusunda politikalar geliştirme ve bu mücadeleyi zaferle taçlandırmaktır.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.