Irak’taki sıra dışı seçim ABD için yeni bir fırsat sunuyor

Bağdat, Tahran’dan uzaklaşıyor. Washington bunu değerlendirebilir mi?

19 Kasım 2025 - 16:43
19 Kasım 2025 - 16:43
 0
Irak’taki sıra dışı seçim ABD için yeni bir fırsat sunuyor

ABD ile Irak ilişkilerinde yeni bir dönemin kapıda olabileceğini savunan jeopolitik analist Bobby Ghosh, Foreign Policy dergisinde yayımlanan analizinde Bağdat’ın İran’dan uzaklaşarak Washington’a yöneldiğini öne sürdü. Time dergisi ve Bloomberg’de uzun yıllar çalışan deneyimli yorumcu, Irak’ın 11 Kasım’da gerçekleştirdiği görece özgür ve sakin seçimlerin, ABD için nadir görülen stratejik bir fırsat sunduğunu yazdı. Ghosh’a göre İran’ın bölgesel zayıflığı, ekonomik kriz ve iç sorunlar nedeniyle etkisinin azalması, Washington’un Bağdat üzerinde son yirmi yılın “en güçlü kozuna” sahip olmasını sağlıyor.

Bobby Ghosh’un Foreign Policy dergisinde yayımlanan analizi şöyle:

Irak, yıllardır süren siyasi çalkantılara rağmen 11 Kasım’da bölgede nadir görülen ölçüde özgür, adil ve barışçıl bir parlamento seçimi gerçekleştirdi. Yaklaşık 7.750 adayın 329 sandalye için yarıştığı seçimde büyük çaplı güvenlik ihlali yaşanmadı ve beklenenin üzerinde bir katılımla yüzde 56’ya ulaşıldı. Bu oran, birçok ABD başkanlık seçimiyle kıyaslanabilecek düzeyde.

Saddam Hüseyin’in devrilmesinden 22 yıl sonra Irak hâlâ ayakta, oy kullanıyor ve demokrasi iddiasını sürdürüyor. Ancak seçim sonrası dönemin belirsizlikleri devam ediyor. Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani’nin “Yeniden Yapım ve Kalkınma Bloku”nun sandıktan birinci çıktığı görülse de hükümet kurmak için gerekli çoğunluk hâlâ uzak. Irak’ta koalisyon pazarlıklarının aylar sürmesi olağan; son seçimde bu süreç bir yıla yaklaşmıştı.

İran’ın etkisi zayıflıyor, ABD’nin eli güçleniyor

Sürpriz gelişmelerden biri ise kurulacak yeni hükümetin—Sudani ya da başka bir aday—büyük olasılıkla İran’dan çok ABD’ye yakın duracak olması. Yıllardır Amerikan ve İran etkisi arasında sıkışan Bağdat’ta dengeler bu kez farklı.

İran’ın İsrail ile yaşadığı kısa savaşta aldığı darbeler, ülkeyi kasıp kavuran kuraklık, ağır ekonomik kriz ve yaptırımlar Tahran’ın bölgesel kapasitesini sınırlamış durumda.

Bu tablo, İran’a yakın partiler de dâhil olmak üzere birçok Iraklı aktörün Washington’a daha ılımlı mesajlar vermesine yol açtı. Başbakan Sudani kendisini ABD’nin güvenebileceği bir lider olarak sunarken, İran destekli Asaib Ehl el-Hak’ın temsilcileri bile ABD ile çıkarlarının örtüşebileceğini dile getirdi.

Washington fırsatı değerlendirebilir mi?

Bu beklenmedik fırsat, ABD’nin Irak’ın siyasi geleceğini şekillendirmesi açısından önemli bir kapı aralıyor. Ancak bunun için yoğun diplomatik çaba ve bölge bilgisi gerekiyor—ki Trump yönetiminde bunların sınırlı olduğu eleştirileri uzun süredir dile getiriliyor.

Irak özel temsilcisi olarak atanan Detroitli iş insanı Mark Savaya, kökleri Irak’a dayanan bir Arapça konuşuru olsa da diplomatik deneyime sahip değil. Bağdat’ta birçok siyasetçi Savaya’nın kültürel yakınlığı nedeniyle atamayı olumlu karşılıyor; ancak uzmanlar görevin incelikleri için daha güçlü bir diplomatik profil gerektiğini vurguluyor.

Savaya’nın önündeki görev karmaşık:

•Şii partilerle çalışıp Sünni ve Kürtleri dışlamamak

• İran etkisini dengelemek

• ABD bürokrasisiyle uyumlu çalışmak

•Terörle mücadele, enerji işbirliği ve demokrasi desteğini aynı anda yürütmek

ABD’nin önceki Irak temsilcileri—hem deneyimli diplomatlar hem de siyasi atamalar—bu denklemde zorlanmıştı.

Sadr faktörü: Büyük bilinmez

Seçim sürecinin en ciddi gölgesi, güçlü Şii lider Mukteda es-Sadr’ın seçimleri “kusurlu” diyerek boykot etmesi oldu. Sadr’ın yokluğu, hem hükümetin meşruiyetini zayıflatıyor hem de Şii tabanın önemli bir bölümünün temsil edilmemesine yol açıyor. Sadr’ın ne zaman ve nasıl devreye gireceği belirsiz; protestoları ateşleyip hükümetleri düşüren bir aktör olduğu biliniyor.

İlerleme var ama sorunlar derin

Seçimler, Irak’ın temel krizlerini çözmedi.

• Koalisyon pazarlıkları uzun ve çalkantılı olacak.

• Siyasi sistemi kilitleyen muhasasa düzeni sürüyor.

• Yolsuzluk devlet gelirlerini eritiyor.

• Ekonomi tehlikeli ölçüde petrol gelirlerine bağımlı.

Ancak tüm bunların yanında Irak, politikaların tartışıldığı, seçmenlerin sandığa gittiği ve gücün nispeten barışçıl aktarıldığı bir seçim gerçekleştirdi. Üstelik ilk kez Irak siyasetinin akıntısı Tahran’dan uzaklaşıp Washington’a doğru yöneliyor.

Bu yalnızca diplomatik bir fırsat değil; ABD-Irak ilişkilerinde potansiyel bir dönüm noktasına işaret ediyor.

Bu fırsatın kullanılmasının Savaya’nın siyasi becerisine bağlı olduğu belirtiliyor. Eleştirmenler Savaya’nın zorlanacağını öngörse de bir fark var:

Bu kez ABD temsilcisi akıntıya karşı değil, akıntıyla birlikte hareket ediyor.

İran’ın etkisi zayıf, Iraklı aktörler ABD ile çalışmak istiyor.

Fırsat gerçek.

Soru şu: Washington bunu değerlendirecek irade ve dikkate sahip mi?

 

Bu haber toplam 291 kişi tarafından görüldü.
Son güncellenme: 17:44:25