KCK ise, Kürdistan federasyonuna karışmaması ve sessiz kalması en iyisidir. Oda bağımsızlığın karşısında ve “Irak’ın birliği”nin yanında yer alıyor.
Kürtler IŞİD’e karşı savaşta ön sıralarda...
Ortadoğu ateş çemberi. Nereye gitsen yakıyor. Tutum ve tavırların çok net olması şart.
Böyle bir ortamda keskin ve net kararlara ihtiyaç duyulur.
IŞİD’ e karşı savaşta Batı Kürdistan ve Kürdistan federasyonunun da Kürt silahlı kuvvetleri ön sıralarda ve sıcak çatışmaların doğrudan içindedir.
Bu savaşta Kürt güçleri önemli kazanımlar elde ettiler. Savaşta kazanılanları masada sonuçlandırmak ve iyi siyaset yapmak her anlamda kazandırır.
IŞİD, TC, Suudiler vb. Kürtlere saldırarak Kürtlere devletleşmelerinin yolunu açtılar.
Kürtlere kapılar açılmaya başladı.
Evet kapılar açıldı ama doğru siyaset ve diplomasi yürütmezsen ve Kürtlerin birliği sağlanamazsa bu kapılar adım adım kapanabilir de.
IŞİD etkisiz duruma getirildikten sonra güç dengeleri ve pozisyonlar değişir. Herkes bunun hesabını yapıyor.
Kürt Düşmanları iş başında...
TC, İran, Suriye ve Irak görüşmeleri ve yakınlaşmaları başladı. Sunni ve Şii eksen için kapışan TC ve İran Kürtler söz konusu olduğunda birleşmeye başlıyorlar. Irak ve Suriye rejimi bunları izliyor.
Son dönemlerde Rusya’yı da yanına alarak Kürtlere karşı atağa geçmek istiyorlar.
TC ve İran, Suriye ve Irak rejimi Kürdistan Federasyonunun bağımsızlığını fiilen engellemeye çalışırken, Batı Kürdistan’ın fiilen sağladığı Federasyonu da yıkmak istiyorlar. Doğu ve Kuzey içinde hain planlar içinde olduklarını söylemek zor değildir.
Düşmanlarımızın bu ataklarına karşı Kürt siyasi güçlerinin yakınlaşması kaçınılmazdır.
Düşmanına dayanarak bir Kürt siyasi hareketini zayıflatmaya çalışan Kürtler namerttir. Bu, kim olursa olsun kaçınılmaz olarak siyaset biliminde böyle okunur.
Hadi birleşmek şarttır, gerçek siyaset ve Kürdistan’ın çıkarı bunu gerektiriyor. Birleşmiyorsanız, bari bir birlerinizin ayaklarını kaydırmayınız.
Devletler sisteminde Kürtlerde yer almalıdır....
Bin yıllardır köle yaşıyoruz. Herkesin canına tak etti.
Kürtlerin genel çıkarları açısından devletleşmek ve bağımsızlığa gitmek önümüzde durmaktadır.
Kürdistan federasyonu bu pozisyonu yakalamıştır.
Bu pozisyona göre siyaset yapmayan ve ilişki geliştirmeyenler aptaldırlar. Siyasete biliminden anlamıyorlar. Ya da siyaseti sadece sömürgeci devletlere işbirlikçilik olarak algılıyorlar...
Hiç değilse Kürdistan’ın bir parçası dünya devletler sistemi içinde yer almalıdır.
Dünya sisteminde yer alıp buna göre ilişkiler geliştiremezsen sömürgeci devletlerin dünya sistemindeki yerini onaylamış ve onlara bağlanmış olursunuz.
Hala diğer parçalarda bağımsızlığa ulaşma pozisyonu yoktur. Bir tek yakın zamanda Batı Kürdistan’ın bunu yakalama şansı vardır. Bunu da gelişmelerini yönü tayin edecektir.
O zaman ilk gündem maddesi, Kürdistan’ın geleceği ve birliği açısından Kürdistan federasyonunun bağımsızlık referandumunu yapıp Irak tan ayrılmasıdır. Bağımsız devlet ilanına gitmesidir. Kısa süre veya yıl veya biraz daha uzun bir süre bu gerçekleştirilmezse, altın tepside önümüze gelen bağımsızlığı tepmiş olacağız.
Devler sisteminde Kürdistan yer alırsa diğer parçaların kaderini doğrudan etkileyecektir.
Bağımsız Kürdistan ve devlet demek, Batı, Doğu, Kuzey Kürdistan’ın mücadelesinin kolaylaşması ve hak ve özgürlüklerine ulaşmalarının yolunun kısa ve orta vadede açılması demektir.
Partileri gerekçe göstererek Kürdistan’ın bağımsızlığını engelleyenler ve karşı çıkanlar; -çok açık söylüyorum- sömürgeci TC, Irak, İran ve Suriye rejimine doğrudan hizmet ederler. Bunun başka adı yoktur.
Kürtlerin devletleşmesini istemeyen, buna çomak sokan ve zamanı gelmemiş diye erteleyen ve başka bahanelere sığınan Kürt bu dünyanın siyaset aptalı diye ödül alabilir.
Hatta Mesut Barzani’nin ve KDP’in olduğu bir devletleşmeyi “ben istemiyorum” diyen zır cahil, örgüt ve lider seviciliğinin kurbanı olurlar.
KDP’li değilim. YNK ve Goran dan da... Ama Kürdistan’ın mevcut pozisyonunda ileri rol oynayacak lider Mesut Barzani ve KDP’dir. YNK yalpalasa da KDP‘yi takip etmektedir. Goran bağımsızlık konusunda sadece “meşru hakkımız” diyerek smut adım atmayan bir rol oynamaktadır. Destekten çok köstek olmaktadır.
Geç çok değişimci oluşunu, siyaseten Maliki’ye göz kıptınız. Süleymaniye Belediye başkanını Bağdat’a gönderdiniz. YNK ve Goran milletvekilleri Irak’a göz kıptı.
KCK ise, Kürdistan federasyonuna karışmaması ve sessiz kalması en iyisidir. Oda bağımsızlığın karşısında ve “Irak’ın birliği”nin yanında yer alıyor.
KDP, TC ilişkilerine dayanıyor. Biri İran’a Irak’a gidiyor, KDP Türkiye ye...
İlişkilerin olması normaldir, buna karşı değilim. Kürdistan’ın bağımsızlaşmasına karşı kim bu ilişkileri kullanıyorsa düşmanın oyuna geliyor demektir. TC’de tıpkı İran gibi bölgede Kürdistan ve Kürtlerin en büyük düşmanıdır. İlişkilerde bunun böyle okunması gerekiyor.
-Devletler sitemine girmeye evet mi, hayır mı?
Soru bu ve cevabın keskin ve net olması gerekiyor. Yoksa birbirilerinizle oyun oynamaya devam ederseniz, ayağa gelen fırsatı tepersiniz.
Siyaset biliminden ve güncel gelişmelerden, diplomasiden anlayan evet der ve bu temelde zaman geçirmeden harekete geçer. Kürdistan’ı Birleşmiş Milletler’in üyesi yaparlar.
Bütün partiler ilkin bu konuda evet diyecekler, sonra diğer konularda anlaşmaya çalışacaklar. Zaten böyle bir perspektifi ve siyaseti olan uzlaşmaya açık olur.
İlkin referandum ve Kürdistan’ın bağımsızlığı...
Sonra diğer konular....
Son söz:
Zaman akıp gitmektedir. Kürtlerin askeri başarılarını siyasetçiler her konuda ciddi bir sonuca götüremiyorlar veya çok geç hareket ediyorlar.
Artık açık tavır koymalıyız.
Her partiyi Kürdistan’ın devletleşmesi için çalışması için zorlamalıyız. Hatta onun taraftarı isek “buyur, fırsatlar ayağına gelmiş, harekete geç” demeliyiz.
Acılarla yoğrulmuş bir halkız. Bir süre sonra büyük acıları yeniden yaşamamalıyız.
Ortadoğu coğrafyasında öyle görünüyor ki savaşlar ve ciddi olaylar bitmez. Biri biter diğeri başlar. Kendimiz için birşey kazanamazsak arada kalırız, gelen vurur giden vurur, yine en çok biz acı çekeceğiz.
Ey Kürtler boş teorilere, liderlik kültlerine, particiliğe, taraftarcılığa takılmayınız.
Tavrınızı çeşitli biçimlerde ortaya koyunuz.
Bu gün tavır koyamazsanız, yarın çok geç olabilir...