PWK Başkanından Rojava için tüm Kürtlere çağrı
Kürdistan Yurtseverler Partisi (PWK) Genel Başkanı Mustafa Özçelik, 28.12.2025 tarihinde Batman Barosu Av. Tahir Elçi Konferans Salonu'nda bir seminer düzenledi.

Seminere PWK yönetici ve üyelerinin yanısıra, PDK-Bakur, HUDAPAR, Kürdistan demokrat Partisi-Suriye, Kürdistan Birlik Partisi-Suriye, Tımoklular Derneği temsilcileri ile, Siirt Belediyesi Eski Başkanı Dr. Ekrem Bilek, Batman Barosu eski başkanlarından Av. Zeki Ekmen, Kürt siyasetçi ve aydınlarından Eşref Tarhan, Mehmet Sait Ezer, M.Şafii Ekinci, Muhittin Batmanlı, Dr. Zennun Xiznevi, Seyda Goyan ve çok sayıda Kürt siyasetçi ve aydın katıldı.
PWK Batman İl Başkanı Aziz Özdemir’in misafirlere yaptığı hoş geldiniz konuşmasından sonra seminer, Kürdistan Ulusal Marşı Ey Reqib eşliğinde Kürdistan şehitleri için saygı duruşuyla başladı.
PWK Batman İl Başkanı Aziz Özdemir, seminerin konusu ve önemi hakkında kısa bir bilgilendirme yaptı ve Kürt yurtsever genci İzzettin Okan da Roboski Katliamının 14. Yıldönümü münasebetiyle PWK’nin bildirisini okundu.
Ardından PWK İl Başkanı Aziz Özdemir, seminerin moderatörü olan PWK Parti Meclisi üyesi Hamdüsena Demirel ile PWK Genel Başkanı Mustafa Özçelik'i kürsüye davet etti.
Hamdüsena Demirel , katılımcılara hoş geldiniz diyerek PWK adına katılımları için teşekkürlerini iletti. Hamdüsena Demirel , seminerin amacı, içeriği ve yürütülme şekli hakkında kısaca bilgi verdi ve ‘bu hassas süreçte, bu seminerimizin Kuzey Kürdistan'daki tüm ulusal ve Kürdistani potansiyelin ittifakına bir vesile olmasını umuyoruz’ dedi.
Hamdüsena Demirel ‘in konuşmasının ardından PWK Genel Başkanı Mustafa Özçelik seminerine başladı.
Mustafa Özçelik, konuşmasında Kürdistan'ın dört parçası, Türkiye, Suriye, Irak, İran ve Ortadoğu'daki durum ve gelişmelere dair bilgiler verdi; kapsamlı analizler ve değerlendirmeler yaptı; PWK'nın bugün gündemleştirilen proje ve "mevcut süreç", ulusal-demokratik işbirliği, ulusal ve yurtsever bilinç ve siyasetin önemi hakkındaki fikir ve önerilerini dile getirdi.
Mustafa Özçelik, konuşmasının başında, Roboski katliamına dikkat çekti ve şunları söyledi: ‘’Türkiye Devleti, göz göre göre, çoğunluğunu çocuk ve gençlerin oluşturduğu 34 kürdü Roboski’de katletti. Ve bu katliam tümüyle örtbas edildi. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, bugüne kadar, Koçgiri’de, Şeyh Sait İsyanı’nda, Ağrı’da, Zilan’da, Dersim’de yüzbinlerle ifade edilen Kürt katliamları gerçekleştirdi. Ama Türk Devleti hiçbir katliamın hesabını vermedi.1960, 1971, 1980’de gerçekleştirilen askeri darbelerde yapılan zulüm,işkence, katliam ve haksızlıkların hesabını vermedi.
Türk Devleti, 1990’lı yıllarda 17 bin insanı ‘’faili meçhul’’ adı altında katletti. Ama bu konuda da hiçbir hesap vermedi.
Son 40 yılda, öldürülen onbinlerce insanın, boşaltılan 5000 köyün, yerinden yurdundan göç ettirilen 5 milyonu aşkın Kürdin, işkencelerden geçirilen onbinlerce insanın hesabın vermedi.
Türk Devleti bugüne kadar yaptığı katliamlara, zulümlere, haksızlıklara dair hiçbir hesap vermediği için, Roboski katliamını da minnetsiz bir şekilde gerçekleştirdi ve bu katliamı yapanların yargılanması yerine, katliama uğrayan insanlar suçlandı.
Türkiye Devleti yetkilileri bugün ‘’Terörsüz Türkiye’’den bahsederlerken; acaba 100 yıldır uygulanagelen bu devlet terörüne dair söyleyecekleri bir söz, bir özür yok mudur?
İşte böylesi bir anlayış ve devlet yaklaşımıyla, bugün şimdi ‘yeni bir süreç’ten söz ediliyor. Daha sürecin abc’si için adım atılmamışken, Kürt siyasetçi Sayın Leyla Zana’ya insanlık dışı, ahlaksızca saldırılarla, Amedspor taraftarlarına saldırılarla Kürtler tehdit ediliyor. Biz bu saldırı ve tehditleri kınıyoruz. Bu tehdit ve saldırılar aslında Kürtlere, Kürt kadınına saldırıdır. Leyla Zana’ya ve Amedspora yöneltilen hakaret ve saldırılara tüm Kürtler ortak tutum almalı, ama, bu durum hiçbir siyasal grubun özel hesaplarına da alet edilmemelidir’’ dedi.
Konuşmasının devamında, ‘’Kuzey Kürdistan’da asimilasyon, inkar ve imha siyasetiyle 100 yıldır yüzbinlerce Kürtü katleden, Kürtlerin varlığını yok sayan Türk Devleti; ‘Kürt dünyanın hiçbir yerinde anasını görmesin’ siyasetini de ısrarla uygulamaya devam ediyor. Türk Devleti Kürtlerin Rojava Kürdistanı’nda bir siyasi statü elde etmemeleri yönünde yoğun bir seferberlik içindedir. Bunu engelleyememesi durumunda ise, Kürtlerin en alt düzeyde hak ve özgürlük elde etmeleri yönünde amansız bir siyaset izliyor’’ diyen Mustafa Özçelik, ‘’Erdoğan 2015’te açık bir şekilde, ‘Kuzey ırakta yapılan hatayı Kuzey Suriye’de tekrarlamayacağız’’ demişti. Ardından Afrin, Sere Kani, Gire Sipi işgal edilmiş ve Rojava Kürdistanı’na defalarca saldırmıştı. Bugün Rojava Kürdistanı’na karşı sürdürülen siyaset tam 10 yıl önce Erdoğan’ın söylediklerinin devamı niteliğindedir. Türk Devleti’nin son dönemde gündeme aldığı ‘Terorsüz Türkiye, Terörsüz Bölge’ siyasetinin ana amacı Rojava Kürdistanı’nda Kürtlerin milli, coğrafik, siyasi bir statü elde etmelerini engellemektir’’ dedi.
Mustafa Özçelik, "mevcut süreç" hakkında şunları söyledi: "Şu anda kapalı kapılar ardında, şeffaf olmayan bir şekilde, kimsenin ne olduğunu ve ne olacağını bilmediği bir biçimde Türkiye Devleti ile Öcalan arasında görüşmeler mevcuttur. Kuzey Kürdistan ve Türkiye'de yaşayan yaklaşık 30 milyon Kürt'ün kaderi, Öcalan ve Türkiye Devleti arasındaki bu görüşmelere hapsedilmemelidir. Evet bir süreç var. Ancak her taraf, kendi amaç ve isteklerine göre bu sürece bir isim veriyor. Türkiye Devleti 'Terörsüz Türkiye ve Terörsüz Bölge İnşa Süreci' diyor, Öcalan, PKK, DEM Parti 'Demokratik Toplum ve Barış Süreci' diyorlar. Ancak Türkiye Devleti yetkilileri ile Öcalan, PKK, DEM Parti'nin açıklamalarına ve söylemlerine bakarsak, kalıcı bir barış, Kürt ve Kürdistan sorununun çözümü, demokrasi, adalet ve özgürlük için herhangi bir emarenin olmadığını görürüz. DEM Parti halk arasındaki propagandasında 'Türkiye Devleti gerekli adımları atacaktır' diyor; ancak kamuoyuna hiçbir belge, doküman, işaret sunmuyor. Biz diyoruz ki, Öcalan'ın Kuzey Kürdistan ve Türkiye'deki 30 milyon Kürt adına Türkiye Devleti ile görüşmeler yapması doğru değildir."
Mustafa Özçelik daha sonra, konuşmasına söyle devam etti: "Elbette biz PKK'nın silah bırakmasından yanayız; PKK'nın silah bırakması, Kürdistan'ın dört parçasındaki halkımızın menfaatinedir. Öcalan için Umut Hakkı'nın uygulanmasından, Selahattin Demirtaş ve tüm siyasi tutukluların serbest bırakılmasından, siyasi düşünce ve çalışmalarından dolayı ceza alan kişilerin özgürleşmelerinden; ülkesini terk etmek zorunda kalanların ve silah bırakacak gerillaların özgürce ülkelerine dönmesinden yanayız. Silah bırakan gerillalar elbette ki özgür bir şekilde gelebilmelidirler. Ancak maalesef ne Erdoğan, Bahçeli ve Türkiye Devleti yetkililerinin açıklamaları, ne de Öcalan'ın açıklamaları, bu süreci barış, çözüm, demokrasi ve özgürlük süreci olarak tanımlamamız için elimize hiçbir işaret vermiyor."
‘’TBMM’de ‘Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi’ Komisyonu oluşturuldu. Bir çok sivil toplum kuruluşu ve şahsiyet bu komisyonda görüş ve önerilerini dile getirdi. Ama şimdi, bütün bu görüşmelerin sonucunda, AK Parti, MHP ve CHP’nin Komisyona sunmuş oldukları raporlarına baktığımızda, ne yazık ki, Kürtlerin en temel hak ve özgürlüklerine, Kürt kimliğinin tanınması, ana dilde eğitim, Kürtçenin de Türkçe ile birlikte resmi dil olması başta olmak üzere, Kürtlerin en temel hak ve özgürlüklerine dair bu üç partinin raporlarında hiçbir vurgu ve ibare yok. Anayasanın ilk dört maddesinin kesinlikle tartışma konusu yapılmayacağı her 3 partinin de raporlarında var. Gerçek anlamda, bir barışa, özgürlük, demokrasi, eşitlik ve adalet değerlerinin anayasada yer almasına ilişkin hiçbir vurgu yok.
DEM Parti ve HÜDAPAR raporlarında, Kürtçe yerleşim yeri isimlerinin yasal statü kazanması, Kürt büyüklerinin mezar yerlerinin açıklanması gibi olumlu talepler var. Kürtçe ana dilde eğitim net olmasa da dile getirilmiş.
Ama ne yazık ki DEM Parti ve HÜDAPAR raporlarında Kürt ve Kürdistan sorunun bir millet ve ülke sorunu olduğu gerçekliği göz ardı edilmiştir.
DEM Parti’nin komisyona sunduğu raporda da ne yazık ki,Kürt kimliğinin tanınması, Kürtçenin de Türkçe ile birlikte resmi dil olması vurgusu yok. Kürtçe ana dilde eğitim talebi bile açık bir şekilde dillendirilmemiş. Üstelik DEM Parti raporunda, ‘Kürt sorunu, eşit vatandaşlık temelinde çözülecek’ denilmektedir.
HÜDAPAR raporunda da, yine aynı şekilde, ’Kürt sorunu, eşit vatandaşlık temelinde çözülecek’ denilmektedir’’.
"Türkiye Devleti, Türkiye'deki derin devletin onayıyla ve Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın onayıyla, Devlet Bahçeli'nin eliyle 'Terörsüz Türkiye' adıyla bir proje başlattı. Bize göre bu projenin temel amacı, Batı Kürdistan'da (Rojava) Öcalan'ın yardımıyla Kürt halkının siyasi ve ulusal haklarını, siyasi bir statüyü elde etmesinin ve korunmasının önünü kesmektir; eğer bu olmazsa da bu hak ve kazanımları en düşük düzeyde sınırlandırmak ve aynı zamanda Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığı şansını güçlendirmektir."
"Bu proje, Batı Kürdistan'daki durum ve gelişmeler ile Türkiye'deki seçim süreci göz önüne alındığında, bir oyalama ve öteleme süreci olacaktır."
"Belirleyici güç, büyük devletler, bölge devletleri ve Kürtler arasındaki güç dengesi ile büyük devletlerin bölgedeki menfaatleri ve siyasetleri olacaktır."
"Hiçbir kişi veya parti, tek başına Kürt milletinin ve Kürdistan'ın sorununun muhatabı olamaz; Kürt ve Kürdistan sorununun muhatabı, tüm Kürt partileri, sivil kurumlar ve toplumda karşılığı olan şahsiyetlerdir."
"Bugün DEM Parti ve HÜDA PAR hem kendilerini Türkiye partileri olarak tanımlıyorlar hem de Türkiye Devleti'nin şu anda yürüttüğü siyasetle uyum içindeler. Bu yüzde, Kürtler arası düşmanlıklara yol verilmeksizin, sorunu DEM parti ve HÜDAPAR’a karşıtlığa indirgemeksizin, derhal, DEM Parti ve HÜDA PAR dışındaki tüm Kürdistani partiler arasında stratejik ulusal bir ittifak kurmak ve bununla birlikte Kürt milletinin acil taleplerine dayanan bir Kürt Tarafı oluşturmak için gerekli adımlar atılmalıdır. Bu zorunluluk, aynı zamanda esas bir ulusal görevdir."
"Öcalan, Kürt milletinin varlığını yok sayıyor, Kürtleri 'tarihi bir kalıntı ve çöplük toplumu' olarak görüyor; Kürt dilini işlevsiz ve zayıf bir dil olarak tanımlıyor. Öcalan ve DEM Parti'ye göre çözüm 'Demokratik Cumhuriyet, Demokratik Ulus, Eşit Vatandaşlık, Demokratik Entegrasyon'dur.' Öcalan açıkça bir şekilde 'Farklı ulus-devletler, federasyon, idari özerklik ve sert milliyetçiliğin zorunlu sonucu olan kültürel çözümler, tarihi toplum sosyolojisine cevap olamaz.' "diyor.
"Evet, bu kadar karmaşık, tehlikeli ve risklerle dolu bir atmosfer ve konjonktürde, biz Kürdistani parti, güç ve şahsiyetler olarak farklı bir duruş ve platform oluşturmadıkça, bu siyasetin önünü kesemeyiz, Kürt milletinin davasına zarar veren etkisini azaltamaz ve ortadan kaldıramayız."
Mustafa Özçelik, Batı Kürdistan (Rojava) hakkında da şunları söyledi: "Biz PWK olarak, 23 Nisan 2025'te Qamişlo'da düzenlenen Konferansı destekliyoruz. Bu konferansta ulusal bir siyasi program ve yol haritası belirlendi ve Batı Kürdistan'dan ortak bir heyet seçildi. Batı Kürdistan'daki askeri gücün tasfiye edilmesi talebinin doğru olmadığını ve Batı Kürdistan halkının menfaatlerine aykırı olduğunu söylüyoruz. Bu askeri gücün, Rojava Kürdistanı askeri gücü statüsüyle, gelecekteki Suriye Ordusu'nun ayrı bir parçası olması, federal, siyasi bir statü, ademi merkeziyetçi bir çözüm; Kürtçenin resmi dil olması ve Kürtçe ana dilde eğitim haklarının, Kürt kültürünün korunması ve geliştirilmesinin demokratik bir anayasada güvence altına alınması gerektiğini savunuyoruz."
Mustafa Özçelik, Güney Kürdistan hakkında ise şunları söyledi: "Güney Kürdistan Federe Devleti, tüm sorunlarına, eksikliklerine ve bizleri üzün kimi eksiklik ve hatalarına rağmen; tüm dünya Küretlerinin tarihi bir ulusal, yurtsever kazanımıdır; bu kazanımı korumak, sahiplenmek, desteklemek ve ilerletmek de tüm dünya Kürtlerinin omuzlarındaki ulusal ve vatani bir görevdir."
Mustafa Özçelik, konuşmasının devamında Güney Kürdistan partilerine çağrıda bulunarak şunları söyledi: "Umarız tüm Kürdistan partileri, Bağdat'ta birlik içinde, ortak bir tutumla ve Kürdistan halkının temsilcileri olarak hareket ederler; Kürdistan Bölgesi'nin federe kazanımlarına sahip çıkarlar; Bağdat'ın Kürdistan’ıa uyguladığı abluka siyasetinin önünü keserler; Kürdistan Bölgesi'ne karşı eşitlik ölçütlerinden uzak ve adil olmayan seçim sistemini değiştirmek, Federal Anayasa ve 140. Maddenin uygulanması için verimli ve sonuç odaklı bir çalışma yürütürler.".
"Ayrıca en kısa zamanda, PDK, YNK ve mümkün olan diğer partilerin katılımıyla Kürdistan Bölgesi ortak hükümetinin kurulmasını; Kürdistan Bölgesi'nin peşmerge ve güvenlik gücünü, ekonomisini ve diplomasisini birleştirmek için gerekli adımların atılmasını umuyoruz."
Mustafa Özçelik, Doğu Kürdistan'daki (Rojhilat) kardeşlerimizin kapısına tarihi fırsatların gelebileceği ihtimaline dikkat çekerek şunları söyledi: "Özgürlüğe giden yolu açmanın anahtarı, Doğu Kürdistan'daki siyasi partilerin kendi içlerindeki ittifakıdır."
Mustafa Özçelik şunları ifade etti: "Kürdistan tarihinde ilk kez, dört parça Kürdistan'ın kaderi, iyi ve kötü yanlarıyla bu düzeyde birbirini etkiliyor. Bugün Lozan Antlaşması, Güney Kürdistan'da büyük bir derz almıştır, bu derz Batı Kürdistan'a doğru ilerliyor; İran Devleti'nin ve onun Şii Hilali ile Direniş Cephesi'nin yenilgisinden sonra bu derz İran'a ve yavaş yavaş da Türkiye'ye doğru gelecektir. Türkiye Devleti’nin temel çabası da, bu derzin tüm Kürdistan parçalarına yayılıp, derinleşmesini önlemektir. Bu nedenle, Kürdistan'ın dört parçası ve diasporadaki Kürtler arasında ulusal bir koordinasyonun önemi daha da artmaktadır".
Mustafa Özçelik, konuşmasının sonunda Kuzey Kürdistan'daki tüm Kürdistani parti, grup ve şahsiyetlere çağrıda bulunarak "ulusal-demokratik bir ittifak kurmak ve aynı zamanda Kürt milletinin acil taleplerine dayanan 'Kürt Tarafı'nı oluşturmak için derhal gerekli adımları atmalıyız" dedi.
Seminerin birinci bölümünde PWK Genel Başkanı Mustafa Özçelik seminerini verdi; ikinci bölümde ise Batman barosu eski Başkanlarından Av. Zeki Ekmen son sürece ilşkin görüş ve önerilerini dile getirdi. Bazı katılımcılar sorularını yönelttiler ve Mustafa Özçelik de bu soruları yanıtladı.
Son güncellenme: 23:09:52



































































































































































































