Kürd halkının yüzyıllardan günümüze kadar sömürgeciler tarafından adeta insandan sayılmayarak büyük haksızlıklara uğradığı ve her anlamda insani ve ulusal hak taleplerinin zulüm ve şiddet uygulanarak bastırılmaya çalışıldığı tarihsel bir vaka ve inkarı mümkün olmayan bir gerçekliktir.
Buna karşılık Kürd halkı birtakım örgüt ve şahsiyetlerin vasıtasıyla Kürdlere yapılmakta olan insanlık dışı haksızlık ve zulümlere karşı koymak üzere ve ayrıca kendi topraklarını özgürleştirerek kendilerinin de diğer milletler gibi insanca ve onurlu bir yaşama kavuşmalarını sağlamak amacıyla mücadele verdikleri bilinmektedir.
Ancak Kürdlerin bütün bu çalışma ve çabaları her seferinde sömürgecilere ait belli merkezler tarafından Kürd ulusal mücadelesinin içerisine sızdırılan ajan ve provokatörler vasıtasıyla asıl amacından saptırılarak ya başkalarının hizmetine sokulmuş veya Kürdler arasında geliştirilen nifak ve fesat anlayışıyla Kürdler birbirine düşürülerek mücadele ciddi zaaflar veya ihanetlerle başarısızlığa uğratılmıştır. Yakın tarihimizde böylesine vakalara oldukça fazla rastlayıp yaşamış olmamıza rağmen görünen o ki bu lanetli tarihten yeterince dersler çıkarmadığımız anlaşılmaktadır.
Dünyayı yönetmekte olan küresel güçlerin Ortadoğu’yu kendi çıkarları doğrultusunda yeniden dizayn etme ihtiyacı ve bölgemizde yaşanmakta olan olayların Kürdler açısından eşine az rastlanacak fırsatlar ortaya çıkardığı bu dönemde, dört parça Kürdistan’da Kürd yurtsever güçlerinin ortaya koyduğu eşsiz savaş pratiği Kürdlere küresel güçler nezdinde büyük bir güven ve itibar kazandırdığı açık bir biçimde görülmektedir. Bu olumlu gelişmelere karşılık Kürd güçlerinin hala kendi aralarındaki birliklerini sağlayamamış olmaları hem son derece düşündürücü hem de halkımız açısından büyük bir talihsizlik olarak düşünülmelidir.
Geldiğimiz bu aşamada Kürdlerin kendi aralarında ki milli birliklerini oluşturmak ve Kürd halkının özgürlük mücadelesini başarıya ulaştırabilmeleri için aşağıda izah etmeye çalışacağım konuları mutlak bir akl-ı selim ile çözme mecburiyetleri tarihi ve kaçınılmaz bir sorumluluktur.
a-)Düşman güçleri tarafından Kürd ulusal güçlerinin içerisine sızdırılmış ajan ve provokatif unsurları büyük bir titizlikle belirleyip mücadele saflarının dışına atmak.
b-)Özellikle bölgede iddia sahibi devletlerle var olan ilişkilerin kalıcı olamayacağını doğru hesaplayarak esaslı ve sürdürülebilir bir strateji ile Kürdlerin çıkarları temelinde mümkün olan en uygun bir biçimde yürütmek.
c-)Mücadelenin istenilen başarıya yani zafere ulaşabilmesi için Kürdlerin siyasi ve askeri güçleri arasındaki birliği sağlayarak düşman güçlerine karşı topyekün bir seferberlik temelinde ve kardeşlik ruhu içerisinde hareket edilmesini sağlamak.
d-)Son zamanlarda özellikle PKK ve bileşenleri tarafından gerçekleştirilen ve daha çok da sivil insanların ve Kürdlerin zarar gördüğü eylem tarzıyla Kürd ulusal mücadelesini uluslararası arena da zora sokan davranışlarından hızla uzaklaştırmasını sağlamak.
Sonuç olarak Türkiye’de rejimi ve sömürgeci sistemi hedef almaktan çok mevcut iktidarı yıpratmaya yönelik ayrıca da Kürd insanına büyük maliyetler çıkaran şiddet eylemleri Kürdlerin taraf olmaması gereken bir durumdur. Gezi olaylarıyla başlayıp günümüze kadar sürdürülmekte olan şiddet politikasının Kürdlere hiçbir fayda sağlamadığı gün gibi açıktır. Kürd siyasi çevrelerinin yapması gereken Kürd milli duygusunu ve Kürdistan sevdasını halkımız arasında yaygınlaştırmak olmalıdır. Fetocusuyla marjinal Türk soluyla ve sahte ümmetçilerle alınacak bir yol ve kazanılacak bir mevzinin olmadığı mutlaka bilince çıkarılarak ona göre hareket edilmelidir.
Acil yapılması gereken Türk marjinal solu ve Kemalistler tarafından adeta birer tetikçi gibi kullanılan Kürd gençlerini hızla sahiplenmek, ayrıca hendek ve barikat olaylarından dolayı mağdur edilmiş Kürd insanlarını bu soğuk kış günlerinde onlara her türden yardımı ulaştırarak kucaklamaktır.
Kürdistan’a ait olmayanların bir takım Kürd yapılanmalarında Kürdler adına siyaset yaparak inisiyatif sahibi olmaları son derece sakıncalı ve manidardır. Her Kürd unsuru sadece kendi ulusunun çıkarları adına mücadele etmeli ve bu anlamda Kürd gençleri sadece kendi topraklarını özgürleştirmek üzere bedel ödemelidirler. Unutulmasın ki kendi içinde iktidar mücadelesi verenler ve bu uğurda kendi insanına kurşun sıkanlar kendi ülkelerinin bekası söz konusu olduğunda Kürdlere asla müsamaha ve merhamet etmeyeceklerdir.
Saygılarımla
M. Hüseyin Taysun
20.12.2016/İstanbul
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.