Bütün dünyada yaşanan olayları insanlık medya organları vasıtasıyla öğrenip bilgilenirken Türkiye’de ise ırkçılık, başka milletlere düşmanlık ve yaşanan olayları Türk’e göre çarpıtılmış bir biçimde öğrenmektedir. Bunun en somut örneklerini yüzlerce televizyon kanalında, onlarca yayın yapan gazetede ve diğer iletişim araçlarında görmekteyiz. Örneğin gerek TV kanallarında ve gerekse gazetelerde köşe yazısı yazmakta olan sözde yazar ve aydın geçinenlerin birkaç istisna hariç hemen hemen hepsi Kürd’e düşmanlıktan başka hiçbir şey bilmemekte ve yapmamaktadırlar.
Esasen bunların düşünce ve fikirleri ile toplumu aydınlatan kişiler olmasını başka milletlere kin ve düşmanlığı yaymaktan başkaca hiçbir meziyete de sahip olmadıkları gün gibi açıktır. İki keçiyi güdebilecek kabiliyeti ve bilgisi olmayanların topluma işledikleri mantık sadece Türk’ün Türk’ten başka dostu olmadığı tarenasıdır. Bundan dolayıdır ki Türkler giderek dünya insanlığın içerisinde adeta derin bir yalnızlığa sürüklenmekte ve yine dünya milletleri tarafından barbar Türkler olarak tanınmaktadırlar.
Özellikle Kürd sorununu Kürd’ün olmadığı alanlarda tartışıp yorumlamalarının asıl nedeni Türklerin kendisine güvenmeyişleri ve Kürd siyasetçilerinin düşüncelerinde korkmalarıdır. Oysa tarafların olmadığı hiçbir alandaki tartışmanın toplum nezlinde hiçbir kıymeti harbiyesi ve değeri yoktur.Bu gerçeğin böyle biliniyor olmasına rağmen Kürdleri Kürdlerin gıyabında sorgulayıp yargılamaları ve hatta infaz etmeleri sözde Türk aydınlarının ve kalemşörlerinin işine gelmektedir.
Bu çirkin ve alçakça TV programları ve köşe yazılarını hemen her gün Kürdlere izlettirip okutanların yürekleri yetiyor ve akılları eriyorsa bahsi geçen TV kanallarında ve gazete köşelerinde Kürd halkını büyük bir cesaretle ve ödünsüz savunanlara konuşma, tartışma ve yazabilme fırsatı tanındığında Kürd halkının haklı ve meşru isteklerinin bilimsel ve vicdani açıklamasını da öğrenmiş ve kitlelerin de doğruları öğrenmesine fırsat tanımış olurlar.
Bu sığ ve korkakça anlayışların sahipleri böylesi bir ortamın oluşmasına kendi ırkçı şoven düşünceleri ve çıkarları nedeniyle asla fırsat vermezken ülkeyi getirdikleri 70 sente muhtaç durumunun baş sorumlularıdırlar. Devletin ve iktidarların sınırsız nimetlerinden faydalanan ve memleketi her yönüyle batağa sürükleyip kendileri için var olan bu sözde yorumcu ve yazarların ülkenin can alıcı hiçbir meselesini sorun olarak görmedikleri gibi zaten öylesi bir kapasitenin sahibi de olmadıkları bilinmektedir.
Dolayısıyla Kürd sorununa yaklaşımlarında katı bir ırkçılık, küfür ve hakaretten başka da hiçbir fikri projesi olmayanların ülkeye huzur , güven ve demokrasi getirebilmeleri de mümkün değildir. Her ağızlarını açtıklarında İHA’dan SİHA’dan savaştan ve şiddetten bahseden bu zavallıların ve küfürbazların Türkiye insanına vereceği tek şey yoksulluk , yolsuzluk , acı ve ızdırap olacaktır.
Türkiye’de şiddete dayalı ve kontrollü bu savaş ve kaos ortamına insani ve eşitlikçi bir temelde yaklaşılmadıkça mevcut sorunlara çözüm bulunamayacağı gibi toplumdaki ayrışma ve huzursuluk da giderek derinleşecektir. Irkçı şoven akılların sözüne itibar edildikçe ve medyaya çöreklenmiş bu çapsızlar korundukça ülkede var olan hiçbir sorun çözülmeyeceği gibi T.C. Devleti her gün biraz daha batağa sürüklenecek ve ne yazık ki Kürd halkı da bu durumdan en fazla etkilenen insanlar olacaklardır.
Son Söz: Kürdlere yapılan bu emsalsiz zulüm devam ederse ve Kürd sorununa hakkaniyetli bir çözüm geliştirilmez ise bu iki ayrı halkın bir arada yaşamasının koşulları ortadan kalkacak ve T.C. Devleti her geçen gün biraz daha güç kaybına uğrayarak küresel güçlerin şamar oğlanı durumuna düşecektir, dolayısıyla Türkiye’de Kürdlere uygulanan bu haksız ve hakkaniyetsiz durum bana Kürdistan’da yaşamış bir ağa ile Xulamın durumunu çağrıştırmaktadır.
-Köyün ağası bir gün Xulamına hiddetlenerek der ki bak Xulam efendi kafamı kızdırma yoksa senin kulağından tutar bütün dünyayı dolaştırırım.
-Xulam ağasına dönerek der ki ağa sen bana ceza verirken sen de benimle bütün dünyayı dolaşmak zorunda kalırsın?
Umarım T.C. Devletini yönetenler bu kıssadan bir hisse alırlar.
Yine bilinmelidir ki Kürdlere yapılan bu haksızlıklara birkaç işbirlikçi Kürd’den başka hiçbir Kürd’ün rızası bulunmamaktadır.
Saygılarımla
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.