Yalan Öyle Zehirli Bir Oktur ki, Hedefini Değil, Atanı Yaralar

Selahattin Demirtaş’a açık mektup\nSayın Demirtaş, \nDTK, HDP ve DBP eş genel başkanları ile birlikte 02.

Rojhat Amedi

04.09.2014, Per | 17:58

Yalan Öyle Zehirli Bir Oktur ki, Hedefini Değil, Atanı Yaralar
Makaleyi Paylaş
Selahattin Demirtaş’a açık mektup

Sayın Demirtaş,

DTK, HDP ve DBP eş genel başkanları ile birlikte 02.09.2014 tarihinde IŞİD saldırıları ile alakalı Diyarbakır’da gerçekleştirmiş olduğunuz basın toplantısında; Kürtlerin birlikte hareket etmeleri gerektiğini, böylesi bir ortamda sadece kendi partisini ve koltuğunu düşünmenin ihanet olduğunu ve Kürtlerin siyasi birlikten öteye Ortak Savunma Kurumlarını oluşturmaları gerektiğini, dile getirdiniz.

Aslında bu açıklamalarınız siyasi çevrenizin pratiksel yaklaşımı ile çelişkilidir, ancak buna rağmen eğer siz, bu konuda karar sahibi iseniz ve söz konusu çevrenizi etkileyebiliyorsanız, o halde üzerinde durmamız gereken bazı hususlar var.

Çünkü PKK hareketi, bir taraftan birlik edebiyatı ile Kürt kamuoyunu yanıltırken, diğer taraftan Kürt ittifakına zarar veren her türlü girişimlerde bulunuyor. Üstelik var olan ittifakı, örneğin KDP -YNK ittifakını yok etme pahasına, her türlü girişimlerde bulunuyor.

Siz de kabul edersiniz ki, eğer Kürt Halkı şu ana kadar hak ettiği konuma ulaşamamış ise, bunun en önemli nedenlerinden biri de, kendi aralarında gerekli olan ittifak ve birliği sağlayamamış olmalarından kaynaklıdır.

Bu gün eğer güney Kürdistan’da Halkımız yarı bağımsızlığı yaşayabiliyorsa, bunu irili ufaklı istisnasız bütün güçlerin birlikte hareket etmelerine borçludurlar. Güneyde mevcut olan birlikte hareket etmenin temelleri 1986 da atılmıştı. Böyle spontan meydana gelmiş bir oluşum değildi. Her ne kadar bu ittifak(Kurdistan’i Cephe) bazen çevre ülkelerin provokasyonlarından ötürü darbe aldıysa da, ama genel olarak konumunu yitirmedi.

Kürdistan’ın diğer parçalarına gelince, kuzeyde, PKK kendi dışında kalan Kürt örgütleri ile bırakın birlikte hareket etmeyi, onları tek tek tasfiye etmeyi hedef edindi ve bu konuda oldukça başarılı oldu. Böylece tek partili sistemi kuzeye yerleştirdi, aynen Kemalistler gibi.

Gelinen aşamada, „Barış“ sürecinden dolayı artık diğer Kürt yapılanmalarının da görünüyor olması, PKK’nin dayattığı tek partili sistemin konumunu yitirdiği veya PKK’nin değiştiği anlamına gelmez. PKK sadece Türk devletine karşı değişmiştir, Kürtlere karsı değil!

Güney batı Kürdistan’da gelince, durum kuzeyden pek farklı değildir.

PKK/PYD diğer Kürt örgütleriyle birlikte hareket etme yerine onlara nefes dahi aldırtmıyor, tasfiye ediyor, terörize ediyor, işkence ediyor ve sürgün ediyor. Hatta siz bu birlik çağrınızı yaparken, PYD yetkilileri „Bizi ve PYD yönetimini beğenmeyenler defolup gitsinler“ diyebiliyorlar.

Kendi „sahalarında“ diledikleri gibi hareket edip Kürtler arası ittifakın gerçekleşmesini engelleyen PKK şimdi de, IŞİD’in saldırılarından sonra uluslararası arenada önemli bir konuma ulaşan Güney Kürdistan’a bazı akli selimler „ders“ vermeye çalışıyor, birlik çağrılarını yapıyorlar.

Oysa bunların birlik çağrıları esasa dayalı değildir, samimi değildir, birlikte görelim:

Şengal’a yönelik saldırıların daha ilk saatlerinde, sanki haberleri varmış gibi, en hassas noktalarda bulunan PKK medyası Ronahi TV muhabiri bütün dünyaya Peşmerge ve KDP’nin „kaçışını“ kahkahalarla duyururken, YPG ve YNK’nin ise direndiği ve halkı savunduğu haberini yaydı. Ayni haberler IMC ve Newroz TV de işlendi. Bu asli astarı olmayan yalan haberler ertesi gün PKK’nin diğer yazılı organlarında kirli bir üslup ile devam etti.

Peşmerge güçlerinin Maxmuru terk ettiği, PKK Gerillalarının mevzileri koruduğu yalanını gelişmelerden habersiz olan Kürt kamuoyuna yutturmaya çalıştılar. KDP ve Barzani hedef olarak gösterilmiş tekrarlanmayacak düzeyde küfür ve hakaretlerde bulundular.

Öyle bir noktaya gelindi ki PKK’nin araştırma merkezi Lêkolin.org sitesinde Şiyar Ardil (sahte isim, kandil kadrosu) denen unsur, Peşmerge güçleriniz, kamplarınızda kalan Kürt kızlarını Katar, Suudi Arabistan, Irak, Kuzey Kürdistan ve Güney Kürdistan’dan gelen kişilere sattı diyecek kadar terbiyesizleştiler.

Cemil Bayık ise, Amerika ve Avrupalıların Peşmergelere silah vermemesini buyuruyor, Peşmergelere verilen silahların IŞİD’in eline geçeceğini iddia edecek kadar kabalaşıyor. Avrupa, Kürtlere silah yardımında bulunma yollarını ararken, Cemil Efendi Almanya’da bulunan kurmaylarını devreye sokup, kendileri gibi stalinist gelenekten gelen Parlamenterlere silah yardımının gereksiz olduğunu Alman karar mercilerini etkileme yönünde caba sarf ediyor. Kürt halkının savunmasız kalmasının yollarını arıyor. Aynen Maliki’nin Bağdat’ta yaptığı gibi.

Hedef gayet açık ve nettir!

KDP’nin darbe yiyip zayıflaması gerekiyor ve bir daha da Bağımsızlıktan söz etmemesi gerekiyor...

Kürtlerin Bağdat merkezli politikanın esiri olması gerekiyor...

Çevre ülkelerin maşası haline gelen PKK’nin Behdinan bölgesinde rahatça cirit atması gerekiyor, silahlanması gerekiyor...

Sizin de buyurduğunuz gibi, Sayın Demirtaş.

Türkiye’nin de PKK’yi silahlandırması gerekiyor.

Yalnız IŞİD gibi bir barbarlığa karşı orada daha çok PKK’lılar, YPG’liler savaşıyor. Orda da halkı savunabilen, koruyabilen güç olarak neredeyse yalnız PKK kaldı, diyerek işkembe i kubariyeden atıyorsunuz.

Yahu Allah aşkına, bu iddialarda bulunduğunuz zaman hiç mi süratiniz kızarmıyor?

Nereden getiriyorsunuz bu Palavraları?

Güneyde ve Uluslararası Camiada Komplonun amacı ortaya çıkarken, siz halen uyduruk açıklamaları yapmaya devam ediyorsunuz, yazıklar olsun size!

Bütün bunlar Beşar el Esad, Maliki ve İran’ın Irakta bulunan halifesi Kasimî Süleymani’nin Konsepti gereğince yapılan manevralardır.

Beşar el Esad ve Maliki’nin kim oldukları malumunuz, Kasimî Süleymani’nin kim olduğu sizi ilgilendiriyor olsa gerek...

İran yönetiminin resmi açıklamalarına göre Kudüs Birlikleri komutanı olan bu unsur IŞID ve Kürtleri karşı karşıya getirmeyi becerebilmiş mükemmel bir Iran askeri komutanı.

Gerisini Cemil Bayık anlatsın... Eğer anlatacak cüreti varsa tabi...

Devam edelim;

Kurt, dumanlı havayı sever, kargaşa ve dumanı fırsat bilip, avını pusuda yakalar misali, biraz daha değişik „icraatların“ Kandil yönetimi tarafından gerçekleşmesi gerekiyordu.

Bütün dünya ve Kürt kamuoyu IŞID saldırılarına kilitlenmiş, fırsattan istifade, kimse duymaz, kimse ciddiye almaz diye, Zaxo da yaşayan ve yıllarını ailesiyle birlikte PKK ya vermiş eski bir Militan, hareketi eleştirdi diye, alçakça katledildi. Hem de üç yaşındaki kızı ile birlikte.

Bu siyasi cinayet sizi ve çevrenizi hiç mi ilgilendirmedi?

Sayın Demirtaş,

Durum bundan ibaret iken, siz kalkmış halen birlik edebiyatı yapıyorsunuz.

Rant uğruna, gerçekleri görmek istemiyorsunuz,

Veya gelişmeler hakkında zerre kadar bilginiz yok!

PKK istedi diye, Şengal’a „özel Statü“ öneriyorsunuz. Maliki de öyle istiyordu.

Biz de bir anlığına öyle kabul edelim.

Peki, siz Şêxanı ne yapacaksınız?

Şengal’dan ayıracakmışsınız?

Şengal ve Şêxan’ın coğrafik yapısını biliyor musunuz işte...

Örneğin, son olarak uluslararası camiaya çağrı yaparken, \"Eğer uluslararası güçlerin Şengal üzerinden büyük hesapları olsaydı, Şengal petrol kuyularıyla dolu bir bölge olsaydı bütün dünya kıyameti koparırdı. Maalesef Şengal, bu topraklar bizim için değerlidir. Paraya ve petrole tapanlar için bir anlamı yoktur. O yüzden çağrımız para ve petrole tapanlara değil, çağrımız insanlığa değer verenlere, ahlakini ve vicdanını kaybetmeyenleredir.\" açıklamasında bulundunuz.

Her konuda olduğu gibi, bu konuda da yanılıyorsunuz, Şengal’de bulunan petrol kuyuları, güney Kurdistan’ın diğer bölgelerinden daha az değildir, gidin araştırın sonra konuşun.

Her şeye rağmen, mademki siz birlikten yana tavır takınıyorsanız, o halde acil olarak PKK’nin o yalan makinesi küfürbaz ve saldırgan medyasını bir susturun, sonraki adımları birlikte atalım.

Eğer bunu becerebilirseniz, bir Kürt olarak size her zaman minnettar kalacağım, söz veriyorum...

Aksi takdirde size, „irade sahibi değilsiniz, oturun oturduğunuz yerde, birlik demagojisi ile halkın duygularını sömürüp yalan konuşmayın.“ demeye devam edeceğim.

Unutmayın, YALAN ÖYLE ZEHİRLİ BIR OKTUR Kİ, HEDEFİNİ DEĞİL, ATANI YARALAR...

Saygılarımla

Rojhat Amedi

04.09.23004

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.

15588 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:20:35:05
x