PKK Almanya’da örgütlenmeye başladığı 80’li yıllardan itibaren Alman yasalarını hiçe sayıp dilediği gibi hareket etti.‘ Halk mahkemeleri‘ kurdu. Kendilerinden olmayanları tehdit, tasfiye hatta imha etti. Yardım adı altında Kürtlerden haraç topladı. Kendisinden olmayan diğer Kürt örgütleri’nin toplantıları’nı bastı dağıttı.
Sonra Alman kurumlarına yöneldiler. Ancak Almaların yasalarını çiğnemenin, kamu düzenine aykırı hareket etmenin, binalarını işgal etmenin, Kürtlere eziyet etmeye benzemediğini kısa bir süre sonra gördüler.
Almanya düğmeye bastı ama, iddia edildiği gibi hemen PKK‘yi terör örgütleri listesine dahil etmedi. Küçük çaplı tutuklama ve yargılamalar dışında geniş kapsamlı operasyonlar yapmadı.
Ne varki, Duran Kalkan denen bay‘ın 1986 da Almanya‘ya gelmesiyle birlikte durumlar iyice karıştı. PKK adeta işin cıvığını çıkarttı. Bu çerçevede Duran Kalkan ve bazı arkadaşları 1988 yılında tutuklandı 6 yıla yakın tutuklu kaldı. Bir türlü uslanmayan PKK 1993 sonlarında terör listesine dahil edildi.
Söz konusu Cemil bayik’in Almanya’dan özür dilemesi ve Duran Kalkan’nın Kürdistan Yönetimine kafa tutması, alışagelmiş tipik bir PKK yöntemi. Cemil Bayık özür diliyoruz ama bizi listeden cıkarın mesajını veriyor aslında, ki bu onlarin en dogal hakkı. Ama bunu yaparken, diger Kürt Partileri’nin yardımını alma yerine, onlara saldırırsan, „onlara silah vermeyin bize verin“ dersen, işte o zaman Almanlarda sana „Dur“ der.
Tarihin cilvesine bakın;
1995 yılında Alman istihbarat birimleri yasağın kalkması icin resmen PKK ile görüşmelere başladılar. Ve A. Öcalan Almanlara, „Bizi size anlatamamışlar, yanlış anlaşıldık, Almanya ile dayanışma içinde olmak istiyoruz“ ve hemen ardından, „ama sakın Barzani ve Talabaniyi desteklemeyin, bizi destekleyin“ diye ekliyordu. Öcalan’nın bu açıklamaları ZDF kanalında bile yayınlandı.
Demokratik hukuk devleti’nin bir kaç söz ile aldatılamayacağını farkeden, militarist ve totaliter yapıdan bir türlü arınamayan PKK kısa bir süre sonra bildiği nağmeleri çalmaya devam etti.
Bu gün neler oluyor ?
Suriye Kürdistan‘ında IŞİD ile PYD’nin karşı karşıya gelmesi ve Pêşmergenin Kobaniye gitmesinin ardından batı dünyası ile tekrar flört imkanı elde eden PKK, „terörist“ damgasından kurtulmak için harekete geçti. Zaten muhafazakâr demokrat Kürtlerin gelişmesine tahammül edemeyen Avrupa, eski stalinist artığı sol güçleri devreye soktu. Ancak birileri Cemil Bayik’ın kulağına fısıldamış olacak ki, Bayık Özür dileme’nin gerekli olduğunu fark etti ve 90 lı yıllarda Almanyada yapılan eylemlerinden dolayı resmen özür diledi. Açıklamanın ciddiyeti tartışılır, ama yapılması gereken budur.
Netice itibariyle, Kürt ve Kürdistan davasında söz sahibi olmak isteyen her hangi bir örgütün batı dünyası tarafından „Terör örgütü“ olarak muamele görmesi Kürdistan davasına zarar verir. Ancak bizim için önemli olan PKK’nin Almanyaya gösterdiği hassasiyeti Güney Kürdistan yönetimine göstermesidir.
İşte PKK bunu yapmıyor.
Mücadele tarihinde yabancı ülkelere, Iran, Suriye ve Irak‘a göstermiş olduğu hassasiyeti, güney Kürdistan hükümetine ve yasalarına göstermemiştir. Iran ve Suriye\'nin direktiflerini harfiyen yerine getiren PKK, Güney Kürdistan yönetimine adeta meydan okuyor ve zaten hassas olan Statünün parçalanması için elinden geleni ardına koymuyor.
Şengal‘ de Êzdî kardeşlerimizi Kürt hükümetine, özellikle de KDP’ye karşı örgütlüyor. Bunu yaparken eski BAAS ajanları ve yıllarca Kürt hareketine karşı savaşmıs çete ve korucular ile birlikte hareket etmekten de geri kalmıyor. Yeter ki KDP ye karşı olsun ...
Bu gün ölüm kalım mücadelesi veren, binlerce sorunla boğuşan Güney Kürdistan yönetimine ne idüğü belli olmayan Duran Kalkan Barzaniye ders vermeye çalışıyor. Karanlık güçlerin verdiği ihale doğrultusunda Güney Kürdistan oluşumuna saldırıyor, var olan kazanımları baltalıyor, Kürdistan’nın Erbilden yönetilemiyeceğini emrediyor. Ve meselenin komik tarafı KDP yi diktatörlükle suçluyor.
Bir kere siz PKK olarak, mücadele tarihinizde, sürekli „vur kaç“ manevrasından baska hiç bir sey elde etmediğiniz gibi, halkı yönetmenin de ne olduğunu bilemezsiniz !
Hükümet nedir, ne değildir, hic anlamazsınız !
Yıllarca bagımsızlık istemiyor diye ajanlıkla suçladığınız KDP, bugün bağımsızlık talep ediyor diye siz yine onları „emperyalizmin ajanları“ olarak suçluyorsunuz.
Önce Bağımsızlık, sonra Konfederalizm, sonra Bask modeli, yok italyan modeli derken Kanton modelinde cakıldınız ama halen milletin kafasını alak bulak etmeye devam ediyorsunuz.
Durumunuz bundan ibaret iken, güneye ders vermeye hic hakkınız yok !
Gelelim KDP’nin diktatörlüğüne;
Siz, „kendimlestiremediğiniz“ binlerce kadroyu, ya katlettiniz ya tasfiye ettiniz ya da bir nevi susturdunuz !
Bakin Rudav Tv de kümelenmiş bazı yarı aydın yazarlar KDP’nin imkanlarıyla KDP’ye saldırıyor hatta yalancılıkla suçlayan yazılara da rastlamak mümkün. Oysa partinize ait yayın organlarında herhangi bir yazarınız PKK yalan söylüyor dediği zaman hemen tasfiye edilir, eskiden ya tutuklanır yada infaz edilirdi.
Peki o saldırdığınız Barzani ne yapıyor size ?
Avrupalılara, PKK\'ye terörist demeyin diyor. Özür dilediğiniz Almalara, PKK yasağı anlamsızdır, diyor. PYD için diplomatik görüşmeler ayarlıyor. Kandile hala lojistik destek gönderiyor. Ve Türkiye‘ye PKK ile anlaşın diyor.
Ama siz KDP ve Barzani’nin yeminli düşmanları, Kürtler Barzani’nin eliyle devletleşmesin diye saldırıp duruyorsunuz, benden sonrası tufan misali...
Siz devam edin, biz devletleşmek için yola çıktık, onun icin sizinde manevralarınıza katlanacağız, istediğiniz kadar saldırın !
Rojhat Amedi
Hewlêr, 18.04.2015
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
