İran ve Doğu Kürdistan'da halkın İran rejiminin baskıcı politikaları ve halkı yoksullukla terbiye etme politikasına karşı başlattığı eylemler devam ediyor. İran rejim yetkilileri ise halkın taleplerine kulak vermek yerine, halkı idamla tehdit ediyorlar.
Tahran Devrim Mahkemesi Başkanı Musa Gazanferi Ebadî, eylemlere 3'üncü günden sonra dahil olanların "Allah'a karşı savaşmak" suçundan yargılanacağını ve bunun cezasının ise idam olduğunu söyledi.
Eylemlerin "vatandaşlık hakkı" olarak değerlendirilemeyeceğini savunan Ebadi, "Eylemlerin üçüncü ve sonraki günlerinde gösterilere katılan eylemcilerden gözaltına alınanların cezaları daha ağır olacak. Açıkça görülüyor ki onlara yöneltilebilecek suçlardan biri 'Muharebe' yani 'Allah'a savaş açmak.’ İran'da bu suçun cezası idamdır" dedi.
İran rejiminde dini merci olarak "velayeti feqî" bulunuyor. İran İslam Devrimi lideri (inkılap rehberi olarak nitelendiriliyor) Ayetulah Humeyni'nin 1989'da ölmesinin ardından yerine gelen Alî Xamaney, "velayetî feqî"yi yeniden aktifleştirdi.
Ölene kadar bu görevde olacak olan Xamaney, kendisini "imamı mümin (İslam'ın imamı) olarak nitelendirdi. İran yargı sisteminde "velayeti feqî"ye karşı yapılan eleştiri ve itirazlar, Arapça'da "muharebe" olarak isimlendirilen "Allah'a savaş açmak" olarak nitelendiriliyor.
İran İslam Devrimi sonrası binlerce komünist, sosyalist, demokrat, liberal, Kürt ve muhalif, bu maddeye dayanarak idam edildi. Söz konusu madde hala yürürlükte ve İran'da her yıl yüzlerce kişi bu iddiayla zindana atılıyor ya da idam ediliyor.