Öcalan: Türkiye, Irak, Suriye ve İran'la uzlaşmak istiyoruz

PKK lideri Abdullah Öcalan, örgütün fesih kongresine gönderdiği mesajda, “Savaş değil, demokratik uzlaşma. Türkiye, Irak, Suriye ve İran’la kazan-kazan temelli çözüm istiyoruz” dedi.

13 Temmuz 2025 - 19:47
13 Temmuz 2025 - 19:47
 0
Öcalan: Türkiye, Irak, Suriye ve İran'la uzlaşmak istiyoruz

PKK lideri Abdullah Öcalan, örgütün fesih kongresine “Demokratik Toplum Manifestosu” başlıklı, 300 sayfaya yakın olduğu söylenen bir metin gönderdi. Bu metnin daha sonra düzenlenerek 9 Mayıs 2025’te 160 sayfaya indirildiği ileri sürülüyor.

Medyascope’un ulaştığı güvenilir kaynaklara göre metin “Ulusal varlık başarıldı, sıra demokratik kurtuluşta!” cümlesiyle sona eriyor. Bu metnin içeriği, 11 Temmuz’daki silah bırakma töreni ve 12 Temmuz’daki Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarıyla başlayan yeni çözüm sürecini anlamaya ışık tutuyor.

“Savaş değil, demokratik uzlaşma”

Öcalan metinde, "Biz ‘Kaybet kaybet’e dayalı savaşı sona erdiriyoruz; tam tersine bunun yerine demokratik toplum perspektifli ve komşu devletlerin dördüyle de ‘kazan kazan’ temelli bir demokratik çözüm politikası ve stratejisini esas alıyoruz. Bu hem çok önemli ve tarihi hem de gerçekten ‘kazan kazan’ı sağlayacak bir formüldür. Bununla biz başta Türkiye Cumhuriyeti olmak üzere İran İslam Cumhuriyeti, Irak Cumhuriyeti ve Suriye Cumhuriyeti ile bir uzlaşmaya gitmek istiyoruz. Buna da demokratik uzlaşma diyoruz. Savaş değil, demokratik uzlaşma,” ifadelerine yer veriyor.

Suriye ile bu yönde adım atıldığını belirten Öcalan, Irak’la benzer adımların atıldığını, İran’la da atılma ihtimalinin yüksek olduğunu vurguluyor. Ancak en kritik meselenin Türkiye ile bu sürecin nasıl ilerleyeceği olduğunun altını çiziyor: “Bir diyalog durumu var; bu diyalog demokratik bir müzakereye evrilecek mi, evrilmeyecek mi? Önümüzdeki günler bunu gösterecektir.”

“Gelsinler, mahkemeye çıksınlar”la bu asla olamaz

Manifestoda, “PKK’nin fesih kongresi müzakereye giden yolda önemli bir adım olmuştur. Bu kongre bizzat bizim çağrımız temelinde gerçekleşmiştir. Fakat bu yetmiyor; ortada silahlı güçler var, on binlerce illegaliteye düşmüş insan var, bir halk kitlesi var dışarıda ve bunlar yasaklılar. Geldiklerinde ağır cezalara çarptırılacak insanlardır. Öyle iddia edildiği gibi ‘gelsinler, mahkemeye çıksınlar’la bu asla olamaz. Bu dayatılırsa eşittir eski ‘kaybet kaybet stratejisi’, yani ‘savaşa devam stratejisi’ uygulanacak demektir. Bu da asla kabul edilecek bir şey değildir,” deniliyor.

“Devleti demokratik müzakereye davet edeceğiz”

Öcalan, demokratik çözümün yolunun demokratik müzakereden geçtiğini belirtiyor: “27 Şubat’ta yapılan ‘Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’nda bu durum izah edilmiştir. ‘Demokratik müzakere temel yöntemdir’ cümlesi bir madde halinde o çağrıda yer almıştır ve devletin de onayından geçmiştir. Dolayısıyla devleti demokratik müzakereye davet edeceğiz. Çağrının anlamı budur. Devletin de anlaması gereken husus budur.”

Norm-dışı devlet yapısından gelen provokatif söylemlerin süreci zedelememesi gerektiğini vurgulayan Öcalan, barış ve demokratik çözüm için yasal ve anayasal güvence gerekliliğine dikkat çekiyor: “Türkiye Büyük Millet Meclisi bu konuda üzerine düşeni yapmalıdır.”

“Bu süreç içten ve dıştan bitirilmek de istenebilir”

Manifestoda, demokratik müzakerenin adının açıkça konulduğu belirtilerek şöyle deniliyor: “O müzakerenin adı ‘demokratik müzakere’dir. Sonuna kadar gereklerine uyulmalıdır. Dolayısıyla bir demokratik toplum, ona dayalı bir demokratik ulus çözümü önümüzde durmaktadır. Bunun demokratik müzakereyle inşa edilmesi gerekmektedir. Bunun için ağır yetmezlikler içinde olan tarafların kendini gözden geçirip, müzakereye hazır hale getirmeleri önem taşıyor. İçten, dıştan yetersizlikler veya provokasyonlarla bu süreç bitirilmek de istenebilir. Buna karşı kararlı, sabırlı ve giderek örgütlü bir karşı çıkışı, her ana ve her yere egemen kılmak, somutlaştırmak, inşa etmek gerekiyor.”

“Sosyal, laik, demokratik hukuk devleti”

Metnin son bölümlerinde, demokratik cumhuriyet vurgusu öne çıkıyor: “Yeni dönemin temel perspektifleri bunlardır. Demokratik müzakere ihtiyacı, yedinci hakikat olarak ifade edilebilir. Türkiye Cumhuriyeti bağlamında ifade edersek; cumhuriyetin, demokratik hukuk devleti, sosyal devlet, laik devlet niteliklerinin soyut olmaktan, somut olmaya doğru gelişmesi gerekiyor. Buna ‘Demokratik Cumhuriyet’ diyoruz. Devletin böyle bir dönüşümle karşımıza çıkması gerekiyor.”

Öcalan, Kürtlerin çözüm sürecindeki konumunu ise şu ifadelerle tanımlıyor: “Bizim de burada Kürtler’i ister federe, ister bölgesel, ister kültürel bir kategori yerine bir ‘demokratik toplum kategorisi’ olarak cumhuriyete entegre etmemiz gerekiyor. Çözümün hedefi budur: Demokratik toplumun, demokratik cumhuriyetle entegre edilmesi.”