PKK’nin silahsızlanması Şengal’e dönüş umudu yarattı, ancak derin sorunlar sürüyor
PKK’nin silahsızlanma kararı, Ezidilerin Şengal’e dönüşü için umut yarattı. Ancak Iraklı yetkililer ve uzmanlar, bölgede güvenlik, altyapı eksikliği, silahlı grupların varlığı ve siyasi anlaşmazlıklar nedeniyle krizin çözülmesinin kolay olmadığını vurguluyor. Şengal Anlaşması'nın tam uygulanması, tüm silahlı grupların çekilmesi ve kapsamlı yeniden inşa süreci gerektiği belirtiliyor.

PKK, lideri Abdullah Öcalan’ın çağrısının ardından resmen silahsızlanma sürecine başladı. Bu gelişme, yerinden edilmiş Ezidilerin Şengal’e dönüşü için umut yaratırken, Iraklı milletvekilleri ve güvenlik uzmanları bu adımın sembolik olmakla birlikte krizi çözmeye yetmediği konusunda uyarıyor.
PKK'nin kendini feshettiğini açıklaması ve silah bırakma sürecine başlamasının ardından, Şengal bölgesine yerinden edilen insanların dönüşüyle ilgili umutlar arttı. Ancak yetkililer ve uzmanlar, durumun sanıldığından çok daha karmaşık olduğunu belirtiyor.
Şubat ayının sonlarında, PKK lideri Abdullah Öcalan, PKK'ye bağlı tüm grupların feshedilmesi ve silahlı faaliyetlerin sona ermesi çağrısında bulundu. Resmi silahsızlanma süreci ise Cuma günü Süleymaniye vilayetinde düzenlenen bir törenle başlatıldı.
Ekim 2020’de, dönemin Irak Başbakanı Mustafa el-Kazımi liderliğinde, Irak merkezi hükümeti ile Kürdistan Bölgesel Yönetimi (KBY) arasında Şengal’deki durumu normalleştirmeyi amaçlayan bir anlaşma imzalanmıştı.
Bu anlaşma kapsamında, federal hükümetin KBY ile iş birliği içinde Şengal’deki güvenlik operasyonlarını yürütmesi, Ninova yerel yönetiminin ise kamu hizmetlerinden sorumlu olması öngörülüyordu. Ayrıca PKK unsurlarının ve diğer silahlı grupların bölgeden çıkarılması, kontrolün ordu ve federal polis güçlerine devredilmesi gerekiyordu. Ancak, anlaşmanın imzalanmasından yaklaşık beş yıl geçmesine rağmen uygulamaya geçirilmedi.
“O kadar basit değil”
Salı günü Irak Parlamentosu Güvenlik ve Savunma Komisyonu, yerinden edilmiş kişilerin Şengal’e dönüşünün yalnızca PKK’nin feshedilmesiyle gerçekleşmeyeceğini belirtti. Komisyon, durumun daha derin çözümler gerektirdiğini söyleyerek dört temel soruna dikkat çekti.
Komisyon üyesi Yasser Watout, The New Region haber ajansına yaptığı açıklamada, “Yerinden edilmiş insanların Şengal’e dönüşü sadece PKK’nin dağılmasıyla sağlanamaz. Daha derin, köklü çözümler gerektiren zorluklar var. PKK’nin feshedilmesinin sembolik anlamı büyük olsa da, bölgedeki güvenlik ve insani durum hâlâ çok karmaşık ve binlerce ailenin geri dönüşünü engelliyor,” dedi.
Watout, krizin yalnızca PKK’nin varlığıyla sınırlı olmadığını belirtti: “Çeşitli silahlı gruplar arasındaki güç mücadeleleri, gerçek bir devlet otoritesinin olmaması, idari bölünmeler ve temel hizmetlerin zayıflığı gibi sorunlar var. Ayrıca ciddi bir yeniden inşa süreci başlatılmış değil.”
Watout, dört ana engeli şöyle sıraladı:
- Şengal’de tam devlet kontrolünün yeniden sağlanması,
- Tüm silahlı grupların silahsızlandırılması,
- 2020 Şengal Anlaşması’nın tam olarak uygulanması,
- Altyapının ve evlerin hızlı şekilde yeniden inşa edilmesi.
Watout ayrıca, “Şengal’in istikrarının hâlâ sağlanamaması, IŞİD’den kurtarılmasından yıllar sonra bile, ortak bir idari ve siyasi başarısızlığı yansıtıyor. Bu sorunlar geçici medya açıklamalarıyla çözülemez,” dedi.
“Şengal Anlaşması çözüm olabilir”
Güvenlik ve strateji uzmanı Seyf Raad da PKK’nin silahsızlanmasının, Şengal’deki uzun süredir devam eden yerinden edilme krizini tek başına çözemeyeceğini vurguladı.
Raad, The New Region’a yaptığı açıklamada, “PKK’nin Şengal’deki varlığı, Türkiye’nin bu bölgeye düzenlediği askeri operasyonlar nedeniyle önemli bir engeldi. Bu saldırılar yeni göç dalgalarına neden oldu; örneğin 2021’deki hava saldırısı sivilleri de etkiledi. PKK sorununun çözülmesi, özellikle çoğunluğunu Ezidilerin oluşturduğu bölgede güvenlik hissini artırabilir,” dedi.
Raad, 2020’de BM desteğiyle Bağdat ve Erbil arasında yapılan Şengal Anlaşması’nın, PKK dahil yasa dışı silahlı grupların bölgeden çıkarılmasını ve güvenliğin yerel polis ile federal güçlere devredilmesini hedeflediğini belirtti. “PKK dosyası çözülürse, bu anlaşma yeniden canlandırılabilir ve dönüşlerin önü açılabilir,” dedi.
Raad, Duhok ve Erbil’de yaklaşık 350.000 Ezidinin hâlâ kamplarda yaşadığını, ancak silahsızlanmanın uygulanabilirliği konusunda belirsizliklerin sürdüğünü söyledi. “Özellikle PKK ile ideolojik ve askeri olarak bağlı olan Şengal Direniş Birlikleri (YBŞ) için ciddi soru işaretleri var. YBŞ, Halk Seferberlik Güçleri (Haşdi Şabi) bünyesinde yer alıyor ve yaklaşık 1.500 savaşçısı bulunuyor.”
Ayrıca, PKK’ye bağlı liderlerin 2025 Mayıs ayında yaptığı açıklamaların tam silahsızlanmanın erken olduğu yönünde olduğuna dikkat çekti. “Bu da süreci karmaşıklaştırıyor, çünkü PKK resmi olarak ayrılsa bile diğer silahlı gruplar aktif kalabilir.”
Raad, İran destekli grupların varlığının da geri dönüşleri engellediğini, çünkü yerel güvenlik güçlerine duyulan güvenin düşük olduğunu belirtti. “Şengal’in yüzde 70’inden fazlası hâlâ 2014’teki IŞİD işgalinden sonra harabe halinde. Sağlık, eğitim ve su gibi temel hizmetlerin eksikliği, güvenlik sağlansa bile geri dönüşü neredeyse imkânsız kılıyor.”
Bazı Haşdi Şabi bağlantılı grupların, süreçte dışlandıkları hissine kapılırlarsa Şengal Anlaşması’nın uygulanmasını engelleyebileceklerini de belirtti. “YBŞ, PKK’den ayrılsa bile bağımsız şekilde faaliyet göstermeye devam edebilir. Bağdat ile Erbil arasında Şengal gibi tartışmalı bölgeler üzerindeki siyasi çekişmeler de çözülmeden sürebilir.”
“Erbil, Şengal’i Kürdistan Bölgesi’ne katmak istiyor,” diyen Raad, “Bağdat ise merkezi yönetim altında kalmasını savunuyor. PKK’nin Şengal Dağı’ndaki eski kalesi ve 2014’te Ezidileri IŞİD’ten koruma rolü, halkın gözünde hâlâ etkili. Bu da etkisinin tamamen silinmesini zorlaştırıyor,” dedi.
Raad ayrıca, “Şengal krizi aslında iç kaynaklı bir sorundur; anayasal olarak tartışmalı bölgeler üzerindeki Bağdat-Erbil mücadelesinden kaynaklanıyor. Peşmerge, Haşdi Şabi ve YBŞ gibi birçok silahlı grubun varlığı, yerel yönetimi daha da karmaşık hale getiriyor çünkü her biri farklı siyasi çıkarlar için hareket ediyor,” dedi.
Bölgesel gelişmelere de değinen Raad, “Türkiye, PKK’nin tarihi varlığı nedeniyle Şengal’i stratejik bir tehdit olarak görüyor. Sürekli hava saldırıları istikrarı bozuyor. PKK silah bıraksa bile Türkiye, çıkarlarını koruma gerekçesiyle bölgede kalabilir,” dedi.
“İran ise bazı silahlı gruplara destek vererek Şengal’i Irak, Suriye ve Lübnan arasında stratejik bir koridor olarak görüyor. Bu da Şengal Anlaşması’nın uygulanmasını zorlaştırıyor,” dedi.
Raad, ABD’nin Şengal Anlaşması’nı Bağdat’ın otoritesini güçlendirmek ve İran’ın etkisini azaltmak için desteklediğini ve bu nedenle Şengal meselesinin daha geniş bölgesel güç dengelerinin bir parçası olduğunu vurguladı.
“PKK meselesinin çözülmesi önemli bir adım,” diyen Raad, “ama yeterli değil. Şengal, hem bölgesel (Türkiye, İran, ABD) hem de iç çatışmalarla kuşatılmış durumda. Tüm silahlı grupların dağıtılması, merkezi federal güçlerin—örneğin Irak Ordusu’nun—yerleştirilmesi ve geniş çaplı yeniden inşa çalışmaları yapılmadan kriz devam eder. Ayrıca, PKK’nin 2014’te Ezidileri koruma rolü nedeniyle Şengal’de hâlâ sosyal ve siyasi bir desteği var. Bu da silah bıraksa bile etkisinin süreceği anlamına geliyor.”