Günümüze kadar Kürdler için olumsuz durumlardan biri kendi tarihlerini, kendilerinin yazamamış olmasıyla ilgilidir. Kürd tarihini kimler yazmıştır? Kürdlere hasım olan güçler yazmıştır. Bu, özellikle Kürdistan’ın kuzeyi için böyledir. Bu sürecin, Kürdlerde büyük bir kafa karışıklığı yarattığı, moral eksikliği yarattığı açıktır.
Örneğin, Türkiye’de, 2000’li yıllara kadar Küdlerin aslının Türk olduğu, Kürd diye bir millet olmadığı, Kürdçe diye bir dil olmadığı propagandası yapılmıştır. Devlet tarafından geliştirilen bu propaganda, kamu yönetimi, basın, üniversite, yargı gibi, toplumun ve devletin temel kurumları benimsenmiş ve aynen uygulanmıştır.
Irak’ta, ‘ Basra Körfezi’nden Fas’a kadar, Zağroslardan Akdeniz’e kadar bütün topakların Arap toprakları olduğu, Kürdistan diye bir ülke olmadığı yine Kürd tarihi ile ilgili bir Arap görüşüdür. Irak’da Kürd tarihi böyle yazılmaktadır. Bu sadece Baas Partisi’nin değil, çağdaş Arap düşüncesinin bir boyutudur. 1960’larda ve 1970’lerde, Mele Mustafa Barzani önderliğindeki Kürdlerle Araplar arasındaki temel çelişkilerden en önemlisi kanımca buydu.
Bu durumu Evin Çiçek, Kemalizm ve Kürd Ulusal Sorunu II kitabında (Sîtav yayınları, Eylül 2021) şöyle açıklamaktadır: Savaş, Kürdler tarafından çok iyi bilinen, tanınan, Osmanlı, Pers, Rus, İngiliz, Fransız ordularının, en örgütlü ve sınırsız hırsızlıklarıdır. Tarih bizden yana olmadı. Çünkü tarihimizi işgalçiler yazdı. (s. 11) Araştırmacı yazar Evin Çiçek, ‘Osmanlı, Pers, Rus, İngiliz, Fransız orduları… derken, Arap orduları demeyi unutmuş, ihmal etmiş.
***
Kürd Tarihinin Yazılı Ana Kaynakları Projesi Semineri’nde, İBV Mütevelli Heyeti’nden İsmail Beşikci ve Cemal Temel açış konuşmaları yaptılar. Daha sonra, Proje Yönetim Kurulu üyelerinden akademisyenler de konuşmalar yaptılar.
Bir akademisyen, yaptığı konuşmada, İslam Öncesi Kaynaklar üzerinde durdu. İki akademisyen Ortaçağ İslam Kaynakları üzerinde durdular. Akademisyenlerin ikisi Yeniçağ Kaynaklarında Kürdler konusunu değerlendirdiler.
ABD’den akademisyenler, İngiliz kaynakları üzerinde durdular. Kişi olarak İngiliz arşivlerinin bu konularda çok değerli olduğunu düşünüyorum. 1920’lerde, İngilizlerin Kürdlere yaptığı baskıyı, zulmü, anılarında bu komutanlar bizzat kendileri anlatmaktadır.
Başur’dan seminere katılan akademisyenler Basın Tarihi konusunu işlediler. Başur’dan iki akademisyen . Başur Kaynaklarını değerlendirdiler. Rojhilattan gelen akademisyen İran Kaynaklarını irdeledi.
Seminerde, Rus-Ermeni arşivlerinden, Alman arşivlerinden de söz edildi. Seminerde İngiliz seyahatnameleri ve Cumhuriyet dönemi Türk arşivlerinden de söz edildi.
Kişi olarak, İngiliz, Fransız, Alman, İtalyan vs. seyyahlarının eserlerinin de Kürd Tarihinin Yazılı Ana kaynakları arasında sayılmalarının da önemli olduğunu düşünüyorum.
İki akademisyen de Suriye arşivlerinden ve Fransız kaynaklarından söz etti.
Seminer sonunda, İBV Yönetim Kurulu Başkanı Mükrime Tepe, iki günlük seminer konusunda bir değerlendirme konuşması yaptı.
Kürd Tarihinin Yazılı Ana Kaynakları Projesi Semineri’nde, bir grup bildirinin sunulmasından sonra, etrafı tartışmalar da oluyordu.
***
Kürd Tarihinin Yazılı Ana Kaynakları Projesi Semineri, Kürdlerin Kürd tarihini yazma konusunda aktif bir çaba için olduklarını göstermektedir. İlerde bu çabanın yoğunlaşacağı da söylenebilir. Bir grup bildirinin sunulmasında sonra gerçekleşen tartışmaların çok canlı geçmesi gelecek için umut vermektedir. Bütün bunlar, şüphesiz çok önemli gelişmelerdir.
***
Kürd Tarihinin Yazılı Ana Kaynakları Projesi Semineri’nde akademisyenler Kürd tarihi konusunda, belgeler konusunda çok önemli konuşmalar yapmışlardır. Başur’dan, Rojhilat’dan gelen akademisyenlerin konuşmaları da çok değerliydi. Bu tür etkinlikler, Bakur’daki, Başur’daki, Rojilat’daki, Rojava’daki akademisyenlerin sivil toplum kurumlarının birbirlerini tanımalarında, ilişkiler gerçekleştirmelerinde de etkili olmaktadır.
Bu tür seminerlerin devam etmesinde büyük yarar vardır. Seminerler yanında paneller, konferanslar da düzenlenebilir. Bu tür etkinlikler, Hewler’de, Duhok’ta, İstanbul’da, Diyarbakır’da sürdürülebilir. Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin, Kürd hükümetinin bu konularda maddi ve manevi desteği önemlidir.
***
Kürd tarihini yazılı ana kaynaklarından söz ederken, tarihin, yazıdan önceki kaynaklarına, arkeolojik kazılara da bakmak gerekir. Alman arkeolog Prof. Dr. Klaus Schmidt’in (1953-2014) Göbekli Tepe kazılarında çok önemli rol oynadığı bilinmektedir. Klaus Schmidt’e ekibiyle birlikte kazı yaptığı bir dönemde, Göbekli Tepe’yi inşa edenlerin etnik kimliğiyle ilgili bir soru sorulmuştur. Klaus Schmidt bu soruya karşı, ‘bugün burada kimler yaşıyorsa, onların ataları yapmıştır…’ şeklinde cevap vermiştir. Bak: Kürt Arkeolog Cemal Özçelik: Göbekli Tepe Tapınakları, Öteki Dünyaya Yolculuğun Başladığı Bir Giriş Kapısıdır (Serpil Güneşle yapılmış bir röportaj, 20.7. 2020, Haberler, Görüş, Rapor, Söyleşi, Ekonomi, Multimedia, Yaşam, Kültür ve Sanat,)
Bugün Kürd arkeologlar, Kürd bölgelerinde, kendi başlarına kazılar yapamasalar bile, çeşitli kazılarda elde edilmiş buluntular üzerinde daha dikkatli değerlendirmeler yaparak kafa karışıklığına engel olmaya çalışmalıdırlar. Bu şekilde, Kürd yaşamına ait ürünlerin yağmalanmasının önüne geçmeye gayret etmelidirler…
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.