ABD-İran Ekseninde satranç tahtası: Rojava ve PKK

Bu anlaşmada PKK/PYD\'ye biçilen rol; Güvenilmez Cihatçı gruplar yerine kara harekatlarında kullanmak olduğu anlaşılıyor. Ve son bir yıldır PKK-İran-Şii Milisler-Esad Rejimi ekseninde Güney Kurdistan ve Rojava\'da yaşananlara bakarsak, bu anlaşmanın ve planın başarıyla uygulandığını görebiliriz.

Kerem Bekes

03.07.2015, Cum | 17:35

ABD-İran Ekseninde satranç tahtası: Rojava ve PKK
Makaleyi Paylaş
Geçen hafta Kobanê\'de 230\'dan fazla Kürdün vahşice katledildiği terör saldırıları sonrası \'Yenilmez YPG Efsanesi\' imajının ciddi anlamda zedelendiği görüldü.

Bu denli büyük bir terör saldırısını gerek istihbarı, gerekse hızlı mukavemet babında önleyemeyen PYD/YPG\'nin, daha saldırılar sonlanmamışken; \"Türkiye sınırından sızdılar, sorumlu AKP\'dir!\" minvalinde yaptığı açıklamanın, daha sonra yine kendileri tarafından tekzip edilmesine rağmen, çizilen imajı koruma amacı taşıdığı aşikardı.

Sonraki günlerde de kendi güdümlerindeki Medya’da, olayı sadece \'nereden sızdılar\' boyutuyla ele alıp sorulması gereken şu soruları sormadılar:

1- Velev ki Türkiye sınırından ve AKP\'nin planlamasıyla olsun; bir Tepelik dahi bulunmayan düz sınırdan nasıl bu kadar rahat sızdılar?

2- ABD\'nin istihbarat ve hava desteğine rağmen bu sızmalar ve saldırılar önlenemiyorsa, ABD istediğini alıp gittikten sonra nasıl önlemler alınması düşünülüyor?

3- Daha vahimi uyduları ve İHA\'larıyla bölgeyi 24 saat gözetleyen ABD\'nin, bu sızmayı farkedememesi mantıklı değil. Bunu görmezden gelerek bazı konularda PYD\'ye bir uyarı mesaj vermek istediği çok açık. Buna nasıl bir açıklama getirirler?

PKK medyasının görmek istemediği bu sorulara biz cevap bulmaya çalışalım.

Emperyalist ABD’nin Marksist PKK/PYD ile münasebetlerinin boyutu ve sebepleri nelerdir?

Birkaç hafta önceye dönüp Girê Spê Operasyonu\'nun görünmeyen kısmına bakarsak, ilişkinin boyut kısmını anlayabiliriz.

Operasyondan sonra Washington merkezli güvenilir internet gazetesi Al Monitor\'da bir analist, CENTCOM yetkililerine dayandırdığı haber-analiz‘de:

Tel Abyad`ın, hepsi ABD \'nin ait olan, koalisyon uçakları ile koordineli bir operasyonda PYD ve ÖSO güçleri tarafından ele geçirilmesi bir başka gerçeği de ortaya koyuyor. İlk kez bu harekatta askeri açıdan oldukça hassas bir konu olan taarruz eden kara birliklerinin hava unsurları tarafından yakından desteklendiğine ve karadaki taarruzla hava saldırılarının koordinesinin etkin şekilde yürütüldüğüne şahit olduk. Bu başarı, IŞİD`e karşı bir ilkti. Nitekim, Irak`ta henüz böyle bir eş güdümün kurulamadığını biliyoruz.

şeklinde özetlenebilecek satırlar yazmıştı. Bu yazılanlardan “PYD`nin savunma pozisyonundan saldırı pozisyonuna geçmesi, ABD\'nin PYD ile tam koordineli bir şekilde yürüttüğü hava saldırıları sayesindedir\" ilişkinin boyutunun da rahatça anlaşılabileceği bir anlam çıkıyordu.

İlişkinin ABD açısından nedenleri nelerdir?

Biraz daha geriye gidersek bu soruya cevap bulabiliriz.

2013\'te iyice tıkanan ABD-İran nükleer görüşmelerinin 2014\'te birden yeşerdiği gözlenmişti.

ABD ile İran arasında imzalanan Umman Anlaşması\'nın; ABD\'nin, İran\'ın Nükleer Reaktörleri düzenli aralıklarla BM\'nin tam denetimine açması karşılığı, \"Esad\'ın gitmesi\" ni artık bir önkoşul olarak dayatmasından vazgeçtiği ve IŞİD\'e karşı İran\'la birlikte yeni stratejiler geliştirdiği anlaşmanın şu maddelerinden anlaşılacaktı;

1- Suriye rejimi bölge dengelerinde kollanacak,

2- Şii milisler kara savaşında Amerikan desteğinde IŞİD`e karşı devreye girecek,

3- İran, Irak Kürdistanı`na silah yardımı yapacak,

4- ABD Suriye hava sahasındaki operasyonlarını Şam ile koordinasyon içinde yürütecek,

5- ABD-Baas rejimi arasındaki istihbarat işbirliği devreye girecek,

6- Suriye Ulusal Konseyi ile 2014 sonuna kadar çok kısıtlı temas sağlanıp, ÖSO`ya dönük destek askıya alınacak,

7- İran`a nükleer anlaşmazlık nedeniyle konulmuş ambargo gevşetilecek.

8- İran, Lübnan\'daki cumhurbaşkanlığı seçimi sorununun çözülmesinde ABD\'ye yardımcı olacak…

Bu anlaşmada PKK/PYD\'ye biçilen rol; Güvenilmez Cihatçı gruplar yerine kara harekatlarında kullanmak olduğu anlaşılıyor. Ve son bir yıldır PKK-İran-Şii Milisler-Esad Rejimi ekseninde Güney Kurdistan ve Rojava\'da yaşananlara bakarsak, bu anlaşmanın ve planın başarıyla uygulandığını görebiliriz.

PKK\'nin Şii Milislerle özellikle Şengal\'de kurduğu ilişkiler, Mart ayında İran\'lı General Qasım Süleymani ile Bağdat\'ta Mustafa Karasu\'nun, Nisan\'da ise Qamışlo\'da Cemil Bayık\'la Suriye El-Baas Partisi başkan yardımcısı Hilal Hilal\'in görüşmeleri ve geçen hafta Haseke\'de YPG’nin Esad Rejimi\'nden Savunma Bakanı Casım Farac ile yaptığı anlaşma, o eksendeki ilişkileri anlamak açısından manidardı.

Kendi çıkarları gereği en büyük düşmanlarından biri olan İran\'la ve II. Dünya Savaşı\'ndan bu yana en büyük kırmızı çizgisini; \'Marksizm, Komünizm, Sosyalizm\' olarak belirlemiş olmasına rağmen, Marksist Terör Örgütü olarak gördüğü PKK ile taktiksel işbirliği yapan ABD\'nin planlarında, Rojava\'da bir Kürd Birliği de vardı.

Hafızamızı biraz daha tazeleyerek yine geriye bakalım.

15 Ekim 2014\'ten itibaren, Duhok’da süren KDP ( ENKS) - PKK ( PYD ) görüşmeleri, 9 günün sonunda bir anlaşmayla sonuçlanmıştı.

3 maddelik anlaşmaya göre KDP ve PKK’nin Suriye’deki kolları “ortak yönetim, ortak askeri güç ve siyasi birlik” kuracaktı!

Önce ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Yardımcısı Tony Blinken ve ABD Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Brett McGurk, 10 Ekim’de Irak Kürt Bölgesi Yönetimi Başkanı Mesud Barzani ile Duhok’ta görüştü ve Kürdlerin en azından IŞİD\'le mücadelede birlik olmalarının ABD ve için çok önemli olduğunu belirtti.

Duhok’taki bu görüşmeden sonra, Paris’te, 12 Ekim’de bir başka görüşme gerçekleşti. Bu kez ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi Daniel Rubinstein, PYD lideri Salih Müslim’le görüştü ve aynı mesaj ona da verildi. Bu iki görüşmenin ardından taraflar 15 Ekim’de Duhok’ta ABD’nin isteği doğrultusunda müzakereye başladılar.

ABD, KDP ( ENKS ) ve PKK ( PYD )’yi masaya oturtmadan önce AKP Hükümeti’ni de bu anlaşmaya razı etti. ABD Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Brett McGurk, Barzani’yle görüşmeden hemen önce Türkiye’deydi ve “IŞİD’le Mücedale Koalisyonu” Özel Temsilcisi John Allen ile birlikte Ankara’da Başbakan Ahmet Davutoğlu be Dışişleri bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve ile görüştü.

9 gün süren müzakereler sonrası varılan anlaşma neticesinde yönetim şu şekilde paylaşılacaktı: ENKS ve PYD yüzde 40’ar eşit ağırlıkta olacak, kalan yüzde 20 de bağımsızlara dağıtılacak.

Kendisinden olmayan tüm Kürd oluşumlarını bir şekilde sindirmek isteyen buna mukabil her fırsatta Ulusal Kongre-Birlik çağrısı yapan PKK/PYD, Anlaşmanın maddelerinin hiç birine \'2012\'deki Hewler Anlaşması\'na uymadığı gibi\' uymamıştı. Kobanê\'nin en zor kuşatma günlerinde, Duhok\'taki en seçkin Pêşmerge gücü Zerevani merkezinde ağır silah kullanma dahil eğitilen ve Kobanê\'ye gitmek için yola çıkan ikiyüz Rojava Pêşmergesi\'nin (ENKS) , şehre girmesini engellemiş, tıpkı geçtiğimiz günlerde gündeme gelen 4 bin ENKS Pêşmergesi\'nin Hasekê\'ye geçmelerine Redur Xelil\'in; \"Rojava\'nın tek meşru silahlı gücü YPG\'dir, başka bir gücü kabullenmek bir yana, tartışmasını bile yapmayız\" şeklinde verdiğine benzer bir tepki vermişti.

Oysa çok iyi biliniyor ki Qamışlo\'da 40 bin Rejim askeri, MLKP ve birkaç Türk Sol grubunun kurduğu tabur boyutunda bir Maksist Türk Sol Ordusu, Süryanilerin Ordusu, hatta Cezire Kanton eşbaşkanının mensubu olduğu Arap Şammar Aşiretinin kendi Aşiret Ordusu, kendi bayrak-flamalarıyla bulunuyor.

ABD, Rusya, İran gibi büyük güçlerin satranç tahtası haline gelen Rojava\'da, son olarak TC Ordusu\'da 55 bin kişilik bir güçle, bu oyunda kendisine yer bulmak istiyor.

Bu durumda bile kendilerinden başka hiçbir silahlı gücü ( burada KRG ve ENKS Pêşmergeleri anlaşılması gerek) Rojava\'da kabullenmeyeceklerini, olası bir durumda bunu savaş nedeni sayacaklarını , tüm Rojava\'yı temsil eden tek meşru güç olduğunu iddia eden PKK/PYD, kendi örgüt içi işleyişi gereği ne yapar onları ilgilendirir fakat tüm halkın savunma temsiliyeti olduğunu iddia ediyorsa, olası Kürd katliamlarından sorumlu olacaktır. Ve ittifak içinde olduğu ABD\'nin her istediğini yapıp, Pêşmerge\'nin geçişine neden izin vermediğine dair kamuoyunu tatmin edici açıklama yapmalıdır!

ABD\'nin İran\'la kurduğu bu zımni İttifak’ın KRG boyutu da var, onu da gelecek yazımızda anlatmaya çalışalım... Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.

6769 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:09:17:57
x