Kuruluşundan bugüne kadar mücadele ettiği Kuzey Kurdistan\'da yıkımdan başka bir şey getirmeyen ve Kurdistan\'a dair Ulusal hiçbir hedefi olmadığını, Türkiye, İran, Irak ve Suriye\'nin demokratikleşmesi için savaştıklarını açıkça ifade eden PKK, Güney Kurdistan\'da bir türlü elde edemediği alan hakimiyetini IŞİD\'in Şengal\'e saldırmasıyla, sözde yardım amacıyla, o günkü durumun hassasiyetlerinden, ya da amiyane tabirle karambolden faydalanarak eline geçen bu tarihi fırsatı değerlendirmek istedi.
Bugün (2 Aralık 2015) basına yansıyan bir son dakika haberinde, \'PKK\'nın Şengal\'de Özerklik kurduğu\' belirtiliyordu. Haberde; PKK\'ya bağlı Şengal Ezidi İnşa Meclisi, 29 Kasım\'da gerçekleştirdiği toplantının sonuç bildirgesini açıkladı.
Sözcü Salih Xidir tarafından okunan bildirgede, Merkezi Irak Hükümeti ile Kürdistan Bölgesi Hükümeti’nin Şengal Özerk Yönetimi\'ni tanıması istendi. Xidir; \"Şengal Özerk Yönetimi bugünden itibaren çalışmalarını bu kararlar temelinde yürütecek ve kendini yönetecektir.” deniyordu.
Geriye dönüp baktığımızda PKK\'nın, bu girişimini hiç gizlemediği, aksine defalarca dillendirdiği, Ocak 2015\'te buna benzer bir bildiri yayınlatıp \"parçalara bölünmüş Kurdistan topraklarını un ufak etme\" anlamına gelen Kantonlara ayırma fantezisini Rojava\'dan sonra Güney Kurdistan\'da da uygulamaya çalıştığı görülecektir.
Bugün itibariyle ilan ettikleri sözde Kanton girişimine tepkiler elbette gelecek ve PKK \'bizim dahil olmadığımız bir toplantıda, Şengal halkının aldığı bir karardır, hiçbir şekilde müdahalemiz olmayan bu karara saygı duyuyoruz..\" diyecektir.
Halbuki bu \'Kanton Tiyatrosu\'nu oynayan sözde \'Şengal Ezidi İnşaa Meclisi\' nin, PKK\'nin onlarca yan örgütünden biri olduğu ve yine bugünkü haberde adı geçen Salih Xidir\'ın PKK\'nin temsilcisi olduğu da biliniyor. Okuduğu bildiride; “Şengal Direniş Birlikleri’nin (YBŞ), Şengal’in sınırlarının savunulmasından ve iç güvenliğinden sorumlu güç olarak görülmesi” şeklinde bahsettiği YBŞ\'nin, Şii çete örgütü Haşd-el Şeibi\'ye bağlı maaşlı (korucu-cahş) olduklarını 15 Kasım tarihli demecinde yine kendisi şu sözlerle anlatıyordu: \" YBŞ, resmiyette Şii Haşdi eş Şabi milislerine bağlıdır. Her bir YBŞ mensubu aylık 875 bin dinar (700 dolar) maaş alıyor. Sözkonusu birliğin temsilcisi şu anda silah ve askeri malzeme almak üzere Bağdat’tadır..”
12 Kasım 2015\'te IŞİD işgali altındaki Şengal\'in Pêşmerge tarafından kurtarılması, Kurdistan tarihinin en büyük askeri zaferi olarak tarih sayfalarında yerini aldı. CNN, BBC gibi ağır topları dahil tüm dünya basınının da son dakika haberleri geçilip \'Şehrin Pêşmerge tarafından kurtarıldığı, KRG başkanı Mesud Barzani\'nin ezidilere verdiği sözü yerine getirdiği\' yorumları yapılıyordu.
Başta ABD, Alman, İngiliz, Fransız\'lar olmak üzere birçok devletin başkan-başbakan-bakanları, başkan Barzani\'yi IŞİD\'den geri alınan en büyük coğrafya olması hasebiyle, \'Şengal zaferinin IŞİD\'in yenilebileceğinin ilk işareti\' olduğunu vurguluyorlardı. Diğer yandan askeri uzmanlar, toplam 36 saat süren ve tereyağından kıl çeker gibi, sadece birkaç kayıpla kazanılan bu zaferin \'hayranlık uyandıran bir askeri deha planlaması sonucu\' olduğuna dikkat çekiyorlardı. Operasyon, bizzat başkan Mesud Barzani\'nin Pêşmerge komutanları ve CENTCOM yetkilileriyle aylar süren ince bir planı sonucu gerçekleştirildi. 8 bine yakın Pêşmergenin katıldığı operasyona, yine Başkomutan Barzani mevzide telsiziyle komuta ediyordu. Aslında operasyon tarihi olarak Ekim ayı başı belirlenmiş, PKK\'nin alandan çekilmeyi kabullenmemesi nedeniyle ertelenmişti. Ne de olsa geçen yıl yaşananlar halen hafızalardaki tazeliğini koruyordu. Aralık 2014\'teki operasyonda Şengal merkezine yapılacak müdahale, birkaç yüz kişilik PKK/YPG mensubunun ellerindeki flamalar ve kameralarla reklam amaçlı şovları nedeniyle durdurulmuştu. 20 Aralık 2014 tarihli ANF Flaş haberinde aynen şunlar yazıyordu; \"YPG Basın Merkezi, HPG, YBŞ, YPG, YPJ ve MLKP gerillalarının gerçekleştirdiği ortak operasyon sonucu Şengal merkezinin özgürleştirildiğini duyurdu..\"
Pêşmerge bunun tekerrür edeceğini çok iyi biliyordu. PKK ise binlerce ağır silahlı Pêşmerge ve koalisyon uçaklarının yapacağı operasyonda, ellerinde keleş birkaç yüz kişiyle \'kendisinin kurtardığı, Pêşmergenin de onlara arkadan destek verdiği\' yalanını uyduracaktı. Ne de olsa; ne derlerse akıl mantık muhakemesi yapmadan bu yalanlara inandıracakları bir kitleleri vardı.
Zafer sonrası basın karşısına geçen başkan Barzani, Ezidi Kürdlerin namuslarını kurtardıklarını, operasyona Pêşmerge dışında bir güç katılmadığını, Şengal\'de Kurdistan bayrağı dışında bir bayrak dikilmesine izin vermeyeceklerini söylemişti. Aynı gün Rudaw TV\'de canlı yayında soruları yanıtlayan PKK örgütünden birisi;
\'Operasyona istenmedikleri için katıl(a)madıklarını söylüyordu. İlk günkü sessizliğin ardından, ertesi gün PKK propaganda makinası işlemeye başladı. Ellerindeki Öcalan posterini boş bir araziye diken birkaç PKK\'linin çektirdikleri fotoğraflarlar, PKK medyasında Şengal zafer nişanesi olarak sunuluyor, sosyal medya\'da ise Kobanê\'de çekilen fotolar Şengal\'e uyarlanmaya çalışılıyordu.
KRG başkanı Barzani\'nin mütevazi basın açıklamasına nazire yaparcasına, çeşit çeşit kızıl bayrak ve Öcalan resmi ile süslenmiş bir masada, şatafatlı bir basın toplantısı düzenleyen PKK mensupları; bir sürü bildik süslü hikaye anlattıktan sonra, \"Şengal\'de özerklik olmalı, kendimiz için değil, halk için istiyoruz\" demagojisinden ödün vermiyorlardı. En son iki gün önce Cemil Bayık BBC\'ye verdiği demeçte; \"Şengal\'i kendilerinin kurtardığını, Pêşmergenin kendilerinin kurtardığı şehre sonradan girdiğini..\" söyleyerek, komikleşiyordu.
Zafer sonrası Irak parlamentosu Ezidi milletvekili Viyan Daxil, Ezidilerin siyasi lideri Mir Tahsin Beg, Ezidilerin dini rehberi Baba Şêx ve Ezidi Peşmerge komutanı Kasım Şeşo yapmış oldukları açıklamalar ile bu gururu yaşattığı için Başkan Barzani\'ye ve Pêşmergeye minnettar olduklarını, Şengal Ezidileri olarak KRG\'ye bağlı bir vilayet olmak istediklerini, kanton fikrine karşı durduklarını, Şengal’de gerilim yaratmak isteyen herkesin (PKK) karşısında olduklarını belirtmişlerdi.
PKK Şengal\'de Ne İstiyor?
Kuruluşundan bugüne kadar mücadele ettiği Kuzey Kurdistan\'da yıkımdan başka bir şey getirmeyen ve Kurdistan\'a dair Ulusal hiçbir hedefi olmadığını, Türkiye, İran, Irak ve Suriye\'nin demokratikleşmesi için savaştıklarını açıkça ifade eden PKK, Güney Kurdistan\'da bir türlü elde edemediği alan hakimiyetini IŞİD\'in Şengal\'e saldırmasıyla, sözde yardım amacıyla, o günkü durumun hassasiyetlerinden, ya da amiyane tabirle karambolden faydalanarak eline geçen bu tarihi fırsatı değerlendirmek istedi.
Yıllardır Güney Kurdistan\'da olmasına rağmen, başat güç konumunda olan KDP ile girdiği hiçbir güç mücadelesinde muvaffak olamayan PKK, IŞİD’in Ağustos 2014\'teki saldırısı ile birkaç yüz kişilik gücünü Şengal’e kaydırmıştı. (Geçen yazıda o gelişmeleri belirtmiştik )
KDP ile mücadelede hiçbir sınır tanımadan her türlü yalan ve iftiralara başvuran PKK\'den Cemil Bayık, sıcağı sıcağına; \"Peşmergenin savaşamadığı, paraya ve villaya alışmış oldukları\" iddiasında bulunmuştu.
Peşmerge Bakanlığı Basın Sorumlusu Helgurd Hikmet, bu ithamlara karşılık “Adı uyuşturucu kaçakçılığı ile anılanların Peşmerge’nin adını lekelemesi çok ilginçtir. Peşmerge güçleri teröristlerle 1050 km’lik bir sınır hattında savaşıyor ve aylardır bu hattı savunuyoruz. Şu an savaşın tüm cephelerinde Peşmerge güçleri ilerleme kaydediyor, sen nasıl Peşmerge’nin savaşmadığını söylersin? Maxmur’da kendi ailelerini korumak için savaştılar, Şingal’de de YPG Güneybatı Kürdistan’daki kendi bölgesini korumak için savaştı ve biz onlara hiçbir şekilde engel olmadık. Çünkü teröristlere karşı birlikte savaşmaktan yanayız. Ancak sadece PKK veya YPG’nin savaştığı açıklamaları gerçeklerden uzak ve provokasyon amaçlıdır.” diye cevap vermişti.
PKK’nin Güney\'deki kirli muhalefeti, dikkat edilirse geçmişte kanlı bıçaklı oldukları YNK\'ye değil sadece KDP’ye karşıdır.
Bu nedenle KDP’yle olan güç savaşını KDP’nin etkinlik alanına taşıyıp \'Kaleyi içten fethetmek\' için çalışmalar yapmaya başladı.
Özellikle IŞİD’in Kobanê saldırılarının başlaması sonrasında, 14 Ekim 2014\'te ENKS ile TEV-DEM (PKK) arasında süren müzakerelerin ardından imzalanan Duhok Anlaşması, ENKS ve TEV-DEM’den 12\'şer , bağımsızlardan da 6 kişi olmak üzere toplam 30 kişinin yer alacağı bir üst yönetim ve ortak askeri güç oluşturulması kararı alınmıştı. ABD\'nin, Rojava\'da destek vermek için şart koştuğu bu anlaşmanın hiçbir maddesine PKK/PYD uymadı. Tamamı Rojava\'lı insanlardan oluşan Roj-Pêşmergelerinin, savaşmak için Rojava\'ya geçmelerine \'çift başlı ordu olmaz, gelirlerse bunu savaş sebebi sayarız\" diyen PKK, Güney\'de ise \"Kurdistan kimsenin tapulu malı değildir, bizim de burada olmaya bir Kürd örgütü olarak hakkımız vardır.\" diyordu ve halen diyor.
Şengal\'de ilk işi Anti-KDP manipülasyonlar yaymak olan PKK, ikinci iş olarak, oradaki halkı sırf meşru ordu olan Pêşmergeye katılmamaları için yukarıda da belirtildiği gibi Şengal Direniş Birlikleri (YBŞ) adı altında örgütlemişti. Daha sonraları bunların para sıkıntısı gerekçe gösterilerek, İran destekli bir nevi \'Hamidiye Alayları\' şeklinde nitelenen paramiliter çete örgütü olan Haşd-el Şeibi\'ye katıldıkları görülmüştü. Başlarda PKK tarafından gizlenen bu olay, bu gruptan bazı kişilerin Bağdat\'tan aldıkları parayı üyelerine vermeyip çalmalarıyla patlak vererek kamuoyu tarafından da öğrenilmişi.
12 Kasım\'daki Pêşmerge zaferinden sonra Irak Başbakanı Haydar Abadi; Şengal’i Kurtarma Operasyonu’na Irak Ordusu’nun da katıldığını iddia etmişti. Şengal’in, “Irak savunma sistemi” ile kurtarıldığını belirten Abadi, “Bu nedenle Şengal’de Irak bayrağı dalgalanmalıdır” demişti. Abadi\'nin bahsettiği \'Savunma gücü\' nün PKK\'nin kurduğu ve Bağdat\'tan maaş alan YBŞ olduğu gayet aşikar.
Bilindiği gibi PKK, Şengal daha IŞİD işgalindeyken, Rojava\'daki kendilerine ABD ve Batı desteğinin verdiği özgüven zehirlenmesinin de etkisiyle, Ocak 2015\'te de Ezidilerin isteği adı altında bir Kanton ilan edip durumu oldu-bittiye getirmek istemişti.
Bu olası kazanım ile birlikte KDP-PKK arasında devam eden genel iktidar mücadelesinde PKK’nin eli güçlenerek KDP ile Güney Kurdistan\'da güç paylaşımına gitmiş olacaktı. Diğer yandan, PKK’ye göre, YNK ve Goran ile yakınlaşmalarıyla KDP’nin bu üç grup karşısında zayıflama ihtimali vardı. Tabii PKK’nin Irak’ta alan hakimiyeti için Şengal ile yetinmeyeceği ve farklı girişimleri olacağını unutmamak gerekir.
Nitekim Duran Kalkan verdiği bir demeçte: \"Güney Kurdistan Erbil\'den yönetilemez, daha ortak bir dilleri bile yok, devlet olamazlar, Şengal de, Kerkük de, Germiyan da, Duhok da, Süleymaniye de kendini yönetmelidir, KDP ısrarla \'Türkiye’deki gibi merkezi bir Kürdistan olacak’ diyor, başkanlık kurmak istiyor. Bu mümkün değildir,
Merkezi bir yönetim diktatörlüktür!\" diyerek gerçek niyetlerinin ne olduğunu açığa vurmuştu.
Aynı Duran Kalkan 23.12.2014 tarihinde ANF’ye verdiği röportajda; “Artık bir Şengal Kantonu oluşmalı, onun önü açılmıştır. Şengal artık eskisi gibi yönetilemez” diyerek, asıl hedeflerinin Şengal’de Kanton oluşturmak olduğunu açıkça belirtilmişti.
Türkiye\'deki sol çevrelerin desteği için de HDP başkanı Demirtaş; \'Şengal resmi olarak Irak toprağıdır, resmi olarak Güney Kurdistan\'a bağlanması sakıncalıdır..\" şeklindeki demeç veriyordu.
KDP, Kalkan ve Demirtaş\'ın sözlerine;
“Kurtarılması uğruna kanı dökülenler dışında kimse Şengal hakkında konuşma hakkına sahip değildir, Irak\'ın toprak bütünlüğünü savunan bu zihniyetin kime hizmet ettiği aşikardır..\" diyerek sert tepki göstermiş, Demirtaş, \'sözlerinin yanlış anlaşıldığını\' belirterek kendi kendisini tekzip etmişti.
Tartışmalar bu şekilde devam ederken, 14 Ocak 2015\'te Şengal\'deki Ezidi Pêşmerge komutanı Qasım Şeşo\'nun deyimiyle; \"Şengal Dağı\'ndaki çadır ve mağaralarda\", Şengalli olmayan Ezdîler, Kürd düşmanı Asuriler, Ezidilerin Kürd olmadıklarını iddia eden \'Yezidi\' Islah partisi ve YNK temsilcilerinden oluşan 27 kişiyle toplanıp, sözde KANTON Meclisi kurduklarını açıkladılar.
Bu açıklamaya başta Ezidiler olmak üzere tüm Kürdlerden tepkiler gecikmemişti. Tartışmasız tüm Ezidilerin ruhani lideri Baba Şêx, siyasi lider Mir Tahsin Beg, Parlamenter Viyan Dexil ve Komutan Qasım Şeşo, ayrı ayrı verdikleri demeçlerde; \"Şengal\'de Kanton kurmak Ezidilerle alay etmektir, Şengal Kurdistan toprağıdır, ayırmaya çalışanları kınıyoruz..\" şeklinde tepki göstermişlerdi. Daha önceleri \'Şengal Ezdixan olmalı, Kanton kurulmalı\" diyen Kandil ise çark etmekte gecikmedi.
Yazılı bir açıklama yayınlayarak, İnsanların akıllarıyla alay edercesine şunları söylüyorlardı: “Şengal’e ilişkin bize ait olmayan görüşler sanki bize aitmiş gibi yansıtılmaya çalışılmaktadır, Şengal’deki toplantı hareketimiz dışında, Êzîdîler’in kendilerinin yaptığı bir toplantıdır. Bizim bir Êzîdî arkadaşımız da bu toplantıya Êzîdî kimliği nedeniyle katılmıştır. Bahsi geçen toplantıda Êzîdî halkımızın kendi öz iradeleriyle bazı kararlar almışlardır.”
Sonrasında 7 Şubat 2015\'te Murat Karayılan; \" Propaganda için oraya gitmiş değiliz. Bize karşı geliştirilen yaklaşımlar değişmezse güçlerimizi çekebiliriz.” diyerek kamuoyunu manipüle etmeye devam ettiklerini gösteriyordu. Çünkü PKK\'nin, eline geçen bu fırsatı sonuna kadar zorlayacağı, ne olursa olsun Şengal\'den güçlerini çekmeyecekleri siyasi çevreler tarafından tahmin ediliyordu. Nitekim bugüne kadar kendi medyalarında, anti-KDP ve Kanton gerekliliği konularını hiç aralıksız işlemeye devam ettiler.
Kurtarıldıktan sonra da ilk icraat olarak (bugün) kendilerince bir deneme daha yaptılar. Nasreddin Hoca\'nın göle maya çalıp yoğurt olmasını dilemesi gibi; \'ya tutarsa!\'.
Dikkat edilirse kurdukları sözde meclislerinin sözcüsünün demecindeki;
\"PKK gerillalarının, YBŞ savaşçılarının kendi kendilerini yöneterek ve tek başına Şengal halkını savunabilecek düzeye erişinceye kadar Şengal’de kalmasına karar verildi“ sözlerinden anlaşılacağı üzere PKK; \"Ezidi meclisi kalmamızı istiyor, o nedenle buradayız.\" diyecektir.
Sonuç olarak;
Bugüne kadar inançları nedeniyle ağır baskı ve katliamlara maruz kalıp haklı olarak kendilerince bir korunma refleksi oluşturan Ezidilerin, kültürlerini koruma ve inançlarını özgürce yaşamaları için özel bir statüye ihtiyaçları vardır. Irak anayasasının 140. maddesinde yer alan tartışmalı bölgeler (Kerkük, Xanekin..vs.) biri olan Şengal, başkan Barzani\'nin belirttiği gibi Kurdistan\'a bağlı altıncı Vilayet olmalı, ve özel statüsü bu çerçevede şekillenmelidir. Kadim Kurdistan toprağı olarak, PKK\'nin ideolojik fantezi laboratuvarı değildir, buna müsaade edilmemelidir.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.