Yaklaşık bir asır önce Orta Doğu coğrafyasını masa başında cetvelle parselleyen dönemin dünyaya hakim güçleri, aradan elli yıl geçtikten sonra ne kendi çıkarlarını istedikleri biçimde koruyabilmişler ne de bölgede ki devletler arasında bir istikrar sağlayabilmişlerdir. O dönemde yaklaşık 30 milyon civarındaki Kürd nüfusunu yok sayan bu anlayış, farklı ve kanlı bir takım savaşlara neden olurken, coğrafyada Kürdleri de hesaba katarak yeniden dizayn etme uğraşısına girip yeni planlar yaparak Kürdlere de yeniden var olabilme fırsatı sunmaktadırlar.
Ancak ne yazık ki dünyaya egemen güçlerin yarattığı bu fırsattan, Kürdler kendi aralarındaki birliği sağlayamadıkları için bugüne kadar istenilen ölçüde yararlanabilmiş değillerdir. Son yıllarda Kürd siyasi çevrelerinin birlik konusundaki büyük yetersizlikleri ve başarısızlığı dolayısıyla Kürd halkına yaşatılan kesintisiz acıların temelinde Kürd siyasi yapılarının farklı sömürgeci çevrelerin güdümünde siyaset yapıyor olmasının önemli bir rolü olduğu görülmektedir.
Şayet, Kürd siyasi yapılarının tamamı herhangi bir sömürgeci devletin Kürdü olmayı reddedip kendi halkının ve kendi davasının Kürdü olmayı becererek yine kendi içinde birlik olmayı başarabilselerdi mutlaka çok daha büyük işler kotararak Kürd ulusal meselesini dünyaya hakim güçlere kabul ettirecek ve böylece Kürd halkının büyük takdir ve katkılarına mazhar olabileceklerdi. Ancak Kürd halkının özgürlük uğruna büyük acı ve sıkıntıları göze alarak yaptıkları emsalsiz fedakarlıklara karşılık, Kürd siyasi çevrelerinin hata üstüne hata yapmaları özgürlük ve insanca yaşam özlemi çeken Kürd halkında her defasında yeni ve tamiri mümkün olmayan umutsuzluklara neden olmayacaktı.
Elbette ki son yıllarda Kürd halkında yaşanan inanç ve umut kırılmasının birçok sebepleri orta yerde görülmektedir. Bu konuda örnek verecek olursak, Güney Kürdistan’da KDP, YNK, Goran uyuşmazlığı olmasaydı buna bağlı olarak Kerkük ihaneti ve yenilgisi de olmayacaktı. Kuzey Kürdistan’da PKK/HDP siyasi hareketlerinin, Türkiyelileşme politikası uğruna kendisinin dışındaki Kürd parti ve örgütlerini dışlamasına ve beraberinde hendek ve barikat tarzı trajedilerin yaşanmasına sebep olmayacaktı. Yine Rojava Kürdistanın’da PKK/PYD siyaseti, sayıları 30 ila 60 kişiyi dahi bulamayan Türk, Arap, Ermeni ve Çerkez örgütlerine inanılmaz imkanlar sunarken mazileri 20 ila 40 yılı bulan Kürd siyasi partilerine düşman gibi davranarak muhalif Kürdleri kendi topraklarında barınamaz duruma getirmeyecekti. Rojhilat Kürdistanın’da İran molla rejimiyle zımni dostluklar kurulmasaydı, bugün Haşdi Şabi çeteleriyle flört durumu yaşanmayacak PKK ile İ-KDP arasında kardeş kanının akıtılma olayı yaşanmayacaktı.
Yukarıda özet olarak anlatmaya çalıştığımız bütün bu olayların ana sebebinin Kürdlerin kendi içinde birlik olamayışından kaynaklandığı da bilinmektedir. Herkesin kendi gücü ve elinde bulundurduğu imkanlara bir takım art niyet ve yetmezlikler de eklenince, Kürdlerin hem kendi aralarındaki birlik olanaksızlaşmış hem de sömürgecilerin Kürd halkına yönelik şiddeti ve katliamları artmıştır.
Diğer yandan, Güney Kürdistan’da özellikle Kerkük ihaneti ve yenilgisinden sonra başkan Barzani’nin Kürdler arasındaki düşmanlığa varan dağınıklığı büyük bir sabır ve ustalıkla tamire yönelmesi ve Irak merkezi hükümetine karşı az da olsa Kürdler arası birlik görüntüsünü ortaya çıkarmış olması ve dolayısıyla Peşmerge maaşlarının ve Kürd çifçilerinin paralarının ödenmesinin Irak parlamentosunda kabul edilmesine sebep olurken, İran ve Türkiye devletlerinin Kürdistan federe yapısını ekonomikmen boğma girişimlerini boşa çıkarmıştır. Velhasıl, inkarı mümkün olmayan ve Kürdleri özgürlüğe taşıyacak gerçek reçetenin Kürdler arası birlik olduğu görülmüştür.
HER BİJİ YEKİTİYA KURDAN
Saygılarımla
M. Hüseyin Taysun
24.01.2019 / İstanbul
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.