Kürdistan sömürgecisi devletlerin fiili desteği ve Kürd ihanetçilerin eliyle, Kerkük’te yaşama geçirilen ihanet projesinin üzerinden tam bir ay geçti. Yeniden, yüz binlerce Kürdün kendi vatanında mülteci durumuna düştüğü ve büyük mağduriyetlerin yaşandığı bu dönemde görünen o ki ne hainler pişman oldu ne de sömürgecilerin paramiliter güçleri pozisyonunda ki barbar Haşdi Şabi dur durak biliyor.
Irak merkezi hükümetinin, Kürd hainlerinin ve İran devletinin fiili desteği sayesinde ele geçirdiği büyük avantajları kullanarak, Kürdistan federal hükümetine her gün kabul edilemez yeni dayatmaları, Kürdlerde bıçağın kemiğe dayandığı noktalara ulaşırken ne yazık ki başta kuzey Kürdistan Kürdleri olmak üzere dişe dokunur bir muhalefetin ortaya çıkmamış olması son derece üzüntü verici ve aynı zamanda oldukça düşündürücü bir durumdur.
Başta Kürdistan topraklarını işgal altında tutan devletler olmak üzere bütün dünya, Kürdlerin yüzyıllardır verdikleri mücadelenin kendi topraklarında özgür ve onurlu bir yaşam kurmaya yönelik olduğunu bildikleri halde Kürdlerin uğruna büyük bedeller ödedikleri ve yüz binlerce genç Kürd evladının toprağa düştüğü bu haklı ve meşru mücadelede bugüne kadar bir sonuç alınamamış olmasında, dünyaya hakim güçlerin sadece kendi çıkarlarını düşünerek doğru bir tutum takınmamış olmaları da ayrıca sorgulanması gereken ciddi bir konudur.
Kürd halkının özgürlük mücadelesinde farklı zamanlarda karşı karşıya kaldığı ve büyük mağduriyetler yaşadığı böylesi durumların bilinmesi gereken belli başlı temel birkaç sebepten kaynaklandığı unutulmamalıdır.
Birinci Sebep: Kürdistan topraklarının üç ayrı barbar ve gaddar millet tarafından gasp edilmiş olması ve bahsi geçen Arap, Acem ve Türk milletlerinin demokratik bir kültür ve geleneğe sahip olmadığıdır. Dolayısıyla, barbarlık ve gaddarlık kültürüne sahip bu milletlerin, başka milletlere ait hak ve hukuk taleplerini evrensel hak ve adalet yöntemleriyle çözüme kavuşturması mümkün olmamaktadır.
İkinci Sebep: Kürdistan topraklarının büyük ve zengin enerji kaynaklarına sahip olmasıdır. Dolayısıyla, dünyaya hakim güçlerin Kürdistan sömürgecisi devletlerle olan çıkar ilişkileri, elli milyon mağdur Kürd halkının haklı ve meşru mücadelesine rağmen tercih edilme sebebidir.
Üçüncü Sebep: Ki bu bizce en önemli sebeptir. O da Kürdlerin mağdur taraf olmalarına rağmen kendi aralarında istenilen düzeyde ulusal birliklerini sağlayamamış olmalarıdır. Bahsi geçen bu durum ve Kürdlerin birlik olamayışında elbette ki hem sömürgeci devletlerin hem de bölgenin var olan kaynaklarını talan eden güçlerin büyük rolü olduğudur. Gerek sömürgeci devletler ve gerekse küresel güçlerin kendi çıkarlarını gözeterek, Kürdler arası ayrılığı derinleştirme ve kendilerine bağımlı siyasal işbirlikçiler yaratmak üzere çok yönlü ve yoğun bir çalışma içerisinde oldukları gerçeğidir.
Temel mücadelesi, kendi topraklarını özgürleştirerek insanca ve onurlu bir hayat kurmak olan Kürd halkının, en kaba hatlarıyla belirtmeye çalıştığım ve Kürdistan’ın özgürleşmesine büyük engeller teşkil eden bu konuları tüm Kürd siyasi çevreleri bilince çıkararak mücadelelerini bu gerçeklikler üzerinden sürdürmeleri gerekmektedir.
Sonuç olarak, geldiğimiz bu aşamada Kürdler artık İran, Türkiye, Irak ve Suriye rejimlerinin Kürdü olmayı terk ederek Kürdistan’ın ve mazlum Kürd halkının Kürdü olmayı tercih etmelidirler. Ve yine bilinmesi gereken bir diğer konu, Kürdlerin temel mücadelesini ve var olan enerjilerini herhangi bir ideolojik akımın veya herhangi bir mezhebi inanışın gelişmesine yönelik değil de tam aksine Kürdistan’ın kurtuluşuna ve Kürd halkının özgür yaşama isteğine yönelik kullanmalıdırlar.
Bu gerçekliklerin ışığında işgalciliğe, ihanete, sömürüye ve zulme karşı özgürlük ve onurlu yaşamı tercih eden her Kürd örgütü ve bireyi, kendi aralarında ki var olan çekişme ve sürtüşmeleri bir kenara bırakarak işgalcilere ve zalimlere karşı mutlaka güçlü bir direniş hattı oluşturarak kanının son damlasına kadar kendi halkının çıkarları için her alanda direnip savaşmalıdırlar.
Sömürgeciliğe, zalimlere ve ihanetçilere karşı başka da bir mücadele tarzı olmayacağı gibi Kürdistan’ın kurtuluşu da ancak Kürdlerin birliği ve direnişi ile mümkün olacaktır.
Saygılarımla
M. Hüseyin Taysun
16.11.2017 / Ağrı
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.