Türkiye’de ırkçılığın ve Kürd düşmanlığının giderek azgınlaştığı bu son yıllarda kişilerin bulunduğu ortamlarda statü sahibi olmak, hak edilmeyen makamlara yükselmek ve meşru olmayan ekonomik kazançlara sahip olmak için kullandıkları tılsımlı yöntem ve metotlar Kürd halkının değerlerine ve kutsallarına saldırmakta ve böylesi bir anlayışın bir moda haline dönüştüğünü görmekteyiz.
Bu anlamda gün geçmiyor ki Kürd halkının kutsallarına ve değerlerine saldırılmasın. Düşmanlığın namusunun ayaklar altına alındığı bu süreçte ülkenin neresinde olumsuz bir hadiseye rastlanırsa orada ölü veya diri bir Kürd’ün olayın sorumlusu olarak ilan edilerek vurun abalıya misali insafsız ve vicdansızca Kürd halkına yönelik bir saldırı ve linç kampanyası başlatılır.
Dolayısıyla Kürd halkına yönelik bu linç ve hakaret kampanyasına bir takım sözde aydınlar, akademisyenler, siyasetçiler, medya mensupları, din görevlileri ve spor camiasının tamamı katılarak adeta koro halinde birlikte hareket etmektedirler. Bunun en son örneklerini Şeyh Said ve ailesine yönelik ve ayrıca Ağrı ilindeki İbrahim Çeçen Üniversitesi’nde bir akademisyen müsveddesi olan Tuğba Işık isimli bayanın 28 Aralık 2011 tarihinde Roboski’de T.C. Devleti’nin uçaklarıyla katledilen ve cesetleri parça parça olmuş masum 34 Kürd gencine yönelik resimler üzerinden hiçbir normal insanın yapamayacağı yorum ve hakaretler de görmekteyiz.
Ayrıca evlerinin geçim kaygısından başka hiçbir kaygısı olmayan sivil ve masum insanlara yönelik soykırım niteliğindeki bu katliam İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde suç olarak kabul edilmiş aynı zamanda bu vahşi eylem insanlığın vicdanında da mahkum edildiği gibi İslam anlayışına göre de bir vahşet ve vebal olarak değerlendirilen bu olay Tuğba Işık isimli akademisyen bozuntusu kişi tarafından Kürd halkına verilmiş haklı ve sevindirici bir ceza olarak değerlendirilmesi insanlık adına utanç verici bir durumdur.
Kürdlerin ve özellikle de Ağrı halkının bu saygısız ve insanlıktan nasibini almamış kadına yönelik suskun kalması asla onaylanacak bir durum olmadığı gibi başta Üniversite çevresinde ve Ağrı halkı tarafından mutlaka lanetlenmeli ve tecrit edilmelidir. Ağrı’da dünyaya gelmiş ve o ilin yurtsever bir evladı olarak Kürdlere düşmanlığı alçalarak yükselmeyi amaç edinmiş tüm ırkçı faşist çevrelere seslenerek diyorum ki Kürdlere ait değerlere ve kutsallara saldırmanıza asla müsaade etmeyeceğiz.
Ayrıca Kürdlerin haklı ve meşru mücadelesini sürdürmekte olan Kürd aydın ve siyasi çevrelere seslenmek istiyorum, değerlerimize ve kutsallarımıza yönelik bu ve benzeri saldırılara karşı Kürd aydın ve siyasi çevreleri üzerlerine düşen her türlü sorumluluğu alarak böylesinde alçak saldırıların karşısında mutlaka militanca bir duruş sergilemelidirler.
2023 yılının bu son gününde tüm yurtsever çevrelerin yeni yılını kutlarken 2024 yılında daha bilinçli ve dirençli bir mücadelede buluşmak umuduyla tüm kardeşlerime iyi seneler diliyorum.
M.Hüseyin Taysun
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.