Ortadoğu'da Türkiye'siz nasıl politika yapılamayacaksa Kürtlersiz İŞID de yenilemez. İşte zurnanın zurt dediği yere geliyoruz. Kürtlersiz İŞID yenilemiyor Türkiye'de kaybedilecek ülke değil. İşte Trump ve Putin'in yeni dilemması bu.
Astana görüşmeleri tüm debdebesiyle bitti fakat Suriye'nin geleceği hala kapkaranlık. Rusya, Türkiye ve İran kapalı kapılar arkasında asıl görüşmeleri yaparken Esad'ın temsilcileri ile sözde silahlı muhalefet temsilcileri arasındaki söz düellosu ise basına yarım yamalak servis edildi.
Astana görüşmeleri aslında Suriye'de bir toplumsal barışı tesis etmekten ziyade Rusya ve İran'ın Türkiye'yi kendi siyasi çizgilerine getirip Sünni Arap dünyasının ve Batı'nın Türkiye üzerinden Suriye'ye müdahalelerini imkansız hale getirme çabasının bir parçasıydı. Türkiye'yi Rojava'da Kürtlerin statüsü üzerinden rehin alan Rusya ve İran'ın bu hedeflerine büyük oranda ulaştıklarını söyleyebiliriz fakat Türkiye'nin çaresizce Rusya ve İran'ın tezlerine sarılması korkularından kurtulacağı anlamına gelmiyor çünkü tüm bu tantananın ilgilendirdiği coğrafi alan sadece ve sadece küçücük İdlip kasabasıdır ki bu görüşmelerin bir sonucu olarak İdlip'deki sözde muhalefet birbirini ihanetle suçlayıp savaşmaya başladı bile yani Türkiye'nin umduğunun tam tersi bir vakaa.
Rusya ve İran'ın Türkiye üzerinden Sünni Arap dünyası ve Batı'nın Suriye'ye müdahalelerini engellerken Türkiye'de kendince cephe arkasını güvenceye alarak Kürtlerin Rojava'da bir statü elde etmemesi için tüm enerjisini tek cephede kullanmak istiyor.
Tabii Rusya, İran ve Türkiye'nin tüm bu hesapları açıktır ki seçim sürecinden dolayı ABD, israil ve başta Suudi Arabistan olmak üzere Sünni Arap dünyası pek fazla dikkate alınmadan yapılmış. Daha da önemlisi askeri anlamda yenilmiş, canını kurtarma derdinde olan sözde silahlı muhalet üzerinden bir tiyatro gerçekleştiriliyor. Dünyanın tek süper gücü ve bu süper gücün şimdiden son derece müdahaleci olacağı belli olan yeni yönetimini es geçerek Ortadoğu'nun stratejik dengesindeki değişikliklerin kalıcı olma şansı yok fakat Rusya'nın stratejik anlamda uluslararası ve bölgesel hedeflerinin tümüne değilse bile büyük oranda şimdilik algısal olarak ulaştığı da not etmek lazım.
Öncelikle Obama yönetiminin Suriye'de ciddi bir planı olmadığını sezen Rusya, İran'ın da Temmuz 2015'te Kasım Süleymani'yi Moskova'ya göndererek yaptığı Suriye'ye askeri müdahale davetini uluslararası ve bölgesel hedefleri için büyük bir fırsat olarak gördü. Putin Suriye sahasını küresel anlamda Rusya'yı ABD'nin bir eşiti haline getirmek için mükemmel bir sıçrama tahtası olarak kullandı ve bunda da başarılı olduğunu söylemek lazım. Komlike manevralarla Türkiye'yi karşı kamptan kopararak İran'ı Ortadoğu politikasında kendi kontrolünde tutmak için bir denge unsuru olarak yanına aldı. En son İran ve BM'yi de kullanarak Astana'da ABD'yi bir süper güç olarak uluslaraarası bir toplantıya davet edilsin mi edilmesin mi noktasına getirdi. BM temsilcisinin katılımıyla Astana'ya uluslararası hüviyet kazandırırken İran'ın itirazı üzerinden de ABD'ye istenmeyen adam muamelesi çekti. NATO ortağı Türkiye'yi de toplantının ana sponsoru yaparak Putin gerçekten de süper güç ABD'nin karizmasını çizmek istiyordu ve çizdiğini de söyleyebiliriz.
Buraya kadar Rusya küresel ölçekte rolünü iyi oynadığını söyleyebiliriz fakat Rusya bundan sonra muhtemelen savaş alanında ve diplomaside ciddi sorunlar yaşayacak. Herşeyden önce İran ile Türkiye'yi aynı kazanda pişirmesi bir sürü komplikasyonlara neden olacaktır. Suriye sorununda üstlendiği küresel patron rolü onu İran'ın Suriye'deki özel ajandasıyla karşı kaşıya getirecektir ki nitekim Astana görüşmelerinde bile bu sorun başgösterdi. Rusya hava desteğiyle Esad'ın ömrünü uzattıysa İran canıyla Esad'ı korumuş ve hala binlerce elit gücüyle korumaya devam ediyor. Dolayısıyla İran'ın Suriye'yi Rusya'nın küresel prestijine kurban edeceğini düşünmek fazla iyimserlik olur. İran mutlaka kendi bölgesel ve ideolojik çıkarları doğrultusunda Suriye'nin geleceğinde belirleyici ve aynı zamanda garantör bir aktör olmak isteyecektir ki bu da Putin için ciddi bir sorun. Bu anlamda İran'ın Suriye'de ciddi bir demografik çalışma yürüttüğünü de kaydetmek gerekir. Sünni nüfusun belli bölgelerden alınıp yerine Şii nüfusun yerşeltirmesi gibi.
Rusya Türkiye ve İran ile devam ederken yaşayacağı muhtemel komlikasyonlar bir yana Putin'in yeni ABD yönetiminiyle yaşadığı balayının da fazla ömürlü olma ihtimali son derece zayıftır. Rusya'nın süper güç olma iddiası ekomomik gerçeklerden yoksundur ve Amerika'nın bir şekilde boşluğundan yararlanarak bunu gerçekmiş gibi dünyaya kabul ettirmesi olası değildir. Dolayısıyla Ruya'nın Suriye'de üstlendiği ABD'ye eşit küresel güç rolünden geri adım atmak zorundadır. Atmadığı taktirde Trump'ın tepesini attırır ve olan olur. Ki nitekim Trump hiç kimseyi hesaba katmadan Suriye'de güvenli bölgeler oluşturacağını söyleyerek bu doğal süper güç olma refleksini herkese göstermiş oldu. Yani Rusya bundan sonra Suriye'de adım adım geriye çekilecek ve doğal sınırlarına dönmek zorunda kalacaktır fakat tabii ki bazı kazanımlarını koruyacaktır.
Bu gerçeklerden olacak ki Rusya Suriye meselesini hızla diplomatik alana çekmeye çalışıyor ve anayasa tartışmalarını başlatıyor. Yani askeri zaferini siyasi zaferle taçlandırmak istiyor. Fakat bu ne kadar mümkündür? Bu konuda Putin çok büyük mesafe almasına rağmen daha bir sürü aşılamayan engel olduğu da ortadadır. Herşeyden önce asıl yenilmesi gereken güç yani İŞİD hala Suriye ordusundan toprak kazanmaya devam ediyor, en son Palmira ve Deyr-i Zor'da olduğu gibi. Türkiye'nin EL Bab operasyonu iki ayı geçmesine rağmen belirsizliğini koruyor yani bir ilerleme söz konusu değil. Birkaç tane besleme silahlı grubu yenerek Suriye'de askeri zafer ilan edip ondan sonra siyasi süreç başlatmak pek gerçekçi görünmüyor. Daha da önemlisi Suriye'ye müdahalede bulunan dış aktörlerin imkanlarıyla yaşayan yerel aktörler zayıflarken bir şekilde kendi yağında kavrulan diğer yerel aktörler daha da güçlendi. Örneğin Astana görüşmelerinden dışlanan ve El qaideyle ilişkilendirilen eski El Nusra cephesi şimdiki ismiyle Fetih El Şam cephesi tek başına diğer gruplara saldırıyor ve bir sürü savaşçılarını esir alıyor Astana görüşmelerinden hemen sonra.
İŞİD karşısında duramayan bir Suriye ordusu ve İŞİD karşısında Suriye'de ilerleyemeyen bir Türk ordusu gerçeği Suriye'de askeri gerçeğin ne olduğunu herkese apaçık gösteriyor. Yeni ABD başkanı Irak ve Suriye'de İŞID'i yok etmek için 30 gün içerisinde bir plan oluşturulması talimatı vermiş yine en son Putin'le yaptığı telefon görüşmesinde İŞID'e karşı ortak savaşta kararlılık mesajı verilmiş. Hoş güzel fakat nasıl?
Ortadoğu'da Türkiye'siz nasıl politika yapılamayacaksa Kürtlersiz İŞID de yenilemez. İşte zurnanın zurt dediği yere geliyoruz. Kürtlersiz İŞID yenilemiyor Türkiye'de kaybedilecek ülke değil. İşte Trump ve Putin'in yeni dilemması bu. İŞID yenilmezse bugüne kadar verilen tüm kayıplar sadece boşa verilmiş olmayacak yeni ve daha büyük kayıpların yolu açılmış olacak. ABD ENKS'i Washington'a davet ederken Rusya'da PYD'yi Moskova'ya davet etti. Belli ki Suriye'de Astana çözüm olmadı ve kartlar yeniden karılacak. Türkiye'yi Esad'ın kalması noktasında ikna eden Rusya belli ki acilen yeni bir ikna faaliyetine başlamak zorunda kalacak aksi halde ABD'nin başlatacağı yeni hamlenin tüm sonuçlarına katlanmak zorundadır. Yani ABD'nin boşluğundan yararlanarak kazandığı tüm mevziler elinden birer birer gidebilir çünkü nihai savaş ganimeti belirler.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.