Güney Kürdistan Başkanı sayın Mesut Barzani’nin de dile getirdiği gibi Suriye’nin artık eski haline gelmesinin mümkün olmadığını ve en uygun çözümün federasyon olduğu gerçeğinin Rusya tarafından da öngörülmüş olması büyük ihtimaldir.
Rusya lideri Putin’in askeri güçlerini Suriye’den alelacele ve beklenmedik bir anda çekme kararını açıkladığında sanırım başta ABD’de olmak üzere birçok başkentte şaşkınlık ve hayretle karşılandı. Aslında dünya Rusya’nın Suriye’ye hızlı girişini de pek anlamamıştı ve bu hızlı çıkışını da anlamakta hayli zorlanıyor. Bu gizemli ve kıdemli KGB ajanı lider dünyayı tekrar bir bilinmezliğe soktu. Suriye savaşına bulaşmış devletlerin liderleri bu karara karşı ne sevincini ne üzüntülerini dile getirebiliyorlar çünkü Putin’in bu kararının arkasında ne olduğunu anlayabilmiş değiller. Putin’in Suriye’ye hızlı girişini anlamlandırmada zorlanan dünya hızlı çıkışıyla adeta şok yaşıyor desek sanırım abartı olmaz hele bölgesel ve yerel güçler tam bir muamma yaşıyorlar. Fakat Putin açıkça görev tamamlandı diyor. Peki görev neydi ve Rusya ne yaptı da görev tamamlandı?
Rusya’nın Suriye’ye geliş amacı yani kendine biçtiği rolü tabii ki Rusya’nın resmi açıklamalarıyla değil Rusya’nın sahadaki dengeye yaptığı etkiye göre anlamaya çalışmak gerekir. Eğer görev tamamlanmışsa ki Putin öyle diyor o zaman sahadaki bu dengeye bakmamız lazım. Bu denge Rusya gelmeden önce neydi ve şimdi ne durumda? Ayrıntılara boğulmadan Rusya gelmeden ve geldikten sonraki duruma kabaca baktığımızda Suriye’deki dengede hem siyasi hem de askeri olarak dramatik ama aynı zamanda stratejik değişiklikler var. Rus müdahalesinden önce siyasi olarak dünya Esat’ın iktidarına gün biçerken bugün Suriye rejimi Cenevre görüşmelerinde Esat’ın geleceğini kırmızı çizgi ilan edebilecek güç kendinde buluyor. Askeri olarak Şam’a sıkışan rejim ordusu bugün muhalifleri birçok stratejik noktada yendiği gibi muhaliflerin Türkiye’ye açılan nefes borularını da ya kesmiş ya da kesmek üzeredir. Kısmen ABD destekli ama büyük oranda Türkiye ve Suudi ajandalı muhalif askeri yapıyı hedef alan Rus müdahalesi Suriye üzerindeki yine kısmen ABD ama büyük oranda Türkiye ve Suudi ajandalı siyasi planları tümüyle işlevsiz hale getirdiğini söylemek gerekir.
Rusya’nın sahada gerçekleştirdiği bu belirleyici değişiklikleri herhalde Esat’a olan sevgisinden dolayı değildir. Öncelikle Rusya Suriye sorununa hızla giriş yaparken ABD liderliğindeki Batı’ya şu mesajı verdi: Artık küresel ve bölgesel sorunların çözümü benim de onayımdan geçmesi gerekiyor. Bensiz bir dünya düzeni dönemi sona ermiştir. İkincisi tarihsel Akdeniz’de var olma siyasetim devam ediyor dolayısıyla Doğu Akdeniz’deki askeri varlığımı tehdit edecek bir siyasi değişikliğe izin vermem. Rusya bu mesajını diplomatik yollarla vermektense askeri ve fiili olarak vermeyi tercih etti ve büyük oranda başardığını da söylenebilir.
Rusya bu müdahalesini çok hızlı bir şekilde, adeta bir operasyon mantığıyla ve son derece az zayiat ile yaptı. Dengeleri kısa sürede değiştiren Rusya bu sefer Suriye’den hızlı bir şekilde çıkma kararıyla Batı’ya tekrar yeni bir mesaj verdi: Adam olursanız ve anlaşırsak ben sorunun bir parçası değil çözümün bir parçasıyım hem bölgesel hem de küresel sorunlarda.
Tabii Rusya bu mesajlarının yanında son derece akıllı ve stratejik davranarak Sovyet döneminin Afganistan hatasını Suriye’de tekrar edilmesine de izin vermemiş oldu. Putin Brejnev’in Afganistan’da düştüğü hataya düşmeyerek İkinci bir Afganistan aşağılamasının önüne böylece geçmiş oldu. Onlarca yıl süren Afgan işgali ve sonrasında Rus askerlerinin Afgan mücahitleri karşısındaki onur kırıcı bir şekilde geri çekilişi anlaşılan Suriye müdahalesinde Putin’in yol göstericisi olmuştur.
Aslında Rusya’nın bu hızlı geri çekilişi ve batağa saplanmama stratejisi başka bir gerçeğe daha işaret ediyor. Geçenlerde Güney Kürdistan Başkanı sayın Mesut Barzani’nin de dile getirdiği gibi Suriye’nin artık eski haline gelmesinin mümkün olmadığını ve en uygun çözümün federasyon olduğu gerçeğinin Rusya tarafından da öngörülmüş olması büyük ihtimaldir. En son İsrail dışişleri bakanının da bunu dile getirmesi Rusya’nın Suriye’de günün sonunda siyasi olarak federal bir çözüm olacaksa ki öyle anlaşılıyor o zaman Suriye’de uzatmaları oynamanın bir manası olmadığını ve dolayısıyla bir an önce Suriye bataklığına saplanmadan çıkma düşüncesine neden olduğu söylenebilir.
Mevcut şartlarda zaten Türkiye dışında Suriye’de kimse bir federal çözüme karşı çıkmıyor. Resmi olarak Suriye’de federal bir sisteme karşı çıkanlar Türkiye’nin hassasiyetlerini şimdilik göz önünde bulundurup geçiştirmeye çalışanlardır. İsrail federal bir sistemi dile getiriyorsa ABD ve dolayısıyla Suudilerin de gayri resmi sözcülüğünü yaptığını söyleyebiliriz. Hakeza Rusya’yanın da İran’ın kesin olarak karşı çıkacağı bir şeyi dile getirmesi ve ona göre bir yol haritası çizmesi eşyanın tabiatına aykırıdır.
Netice olarak Rusya Suriye’ye yaptığı hızlı müdahalesiyle görünen birçok amacını gerçekleştirdiği gibi hızlı çıkışıyla da birçok amacını gerçekleştirmiş oluyor. Bu anlamda evet Putin görevini tamamlamış sayılır fakat Putin’in bunun dışında da bizim tahmin edemediğimiz birçok gizli ajandası olduğu da muhakkaktır. Kim bilir belki İran ile İsrail’i Suriye’de savaştırmak istiyor yada ne bileyim Türkiye’yi Suriye’ye sokup Türkiye’yi Suriye’de tepelemek istiyor.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.