Demokratik İslam Kongresi ve İslam'da Demokrasi - I

Yakın tarihte Önderlik bürosu Ame.

Abdulnasır Sönmez

07.05.2014, Çar | 21:02

 Demokratik İslam Kongresi ve İslam'da Demokrasi - I
Makaleyi Paylaş
Yakın tarihte Önderlik bürosu Amed\'de Demokratik İslam Kongresini düzenleyeceğini öğrenince gerçekten de hayretler içinde kaldım ve bu kadarı da olmaz pes yani!! dedim kendi kendime. Neresinden baksan trajikomik bir durumla karşı karşıyayız. İslam’ın ve Demokrasinin tartışılacağı bir kongre, mutlaka özgür beyinlerce yapılmalı ve bu çok önemli konu özgür beyin / bireylerce masaya yatırılmalı, Ama hem İslam’ın o muazzam güzelliği, son kurtuluş ümidini ve hem de demokrasinin o çağdaş olumlu algısını suiistimal eden ve sömüren, sırf kendi Örgüt ve hâkim rejim için çıkarlar sağlamaya dayandığı için böyle bir konferansı ve bu kongre amaçlarını protesto ediyorum...

Eleştirimi kongrenin tuhaf isimlendirmesiyle başlayayım. Ne demek Demokratik İslam?. İslam’ın veya Başka bir inancın demokratı veya anti-demokratı mı var? Böyle bir şeyi söylemek çocukça ve komik olmuyor mu sizce? Gerçi her olumlu ve güzel kavramın başına bir demokratik kelimesini getirmek önderlik bürosu için anlamlarını düşünmeden bir alışkanlık oldu. Mesela Demokratik toplum, demokratik ulus, Demokratik ekonomi vb gibi. Hatta demokratik modernite dergisinde 2 sayfalık bir yazıda tam 40 değişik kavramın başına demokratik kelimesini yamamışlardı. Amaç tüm bu olumlu kavramları tahrip edip dejenere etmektir. Diğerleri neyse de bari kutsal İslam dinine karışmayın, O\'nu bu şekilde tahrip etmeyin. Din ayrı bir olgu demokrasi ayrı bir olgudur yani İslam’ın demokratik olması gerekmiyor ve zaten anlamsızdır da.. Asıl konu İslam inancı kendini demokratik bir düzende de özgürce ifade edebilir mi? Buna bakmak lazım yoksa İslam dininin demokrat olması anlaşılmaz bir kavramdır.

Merak ettiğim şey, Demokratik İslam kongresinin ( bunda böyle DİK olarak kısaltılacak ) asıl hedefi nedir? İslam’ı demokratikleştirmek değildir herhalde. Yani bir inanca demokratik ilkeleri enjekte etmek değildir. Yaratanla yaratılanları eşitlemek, dinin ibadet ritüelleri ve ahlaki ilkeleri tartışmaya açmak vs gibi aptalca şeyler değildir. Bunlar tüm insanlığı aşan şeylerdir. Öyleyse amaç ne?

İslam’ın demokratik bir ortamda en iyi yaşanılacağına dair, İslam’a ait yollar var bunu söyleyenler var ( illerde anlatacağım ) İslam’ın akılcı ekolu ( Müttezile ) bunları söylüyor sizde böyle bir akletme yetisi olmadığına göre amaç buda değil. İslam’ın Ehl-i sünnet ve Şia yorumunda ve özelikle Ehl-i sünnetin İtikadi imamları olan Ebu\'l Hasan el Eş\'ari, Mansur Mahmud - el Maturidi, Ebul Ahmed el-Hambeli ve İmam Tirmizi yorumlarında ‘İslam \'da demokrasiye asla ve asla yer yoktur..

Sizin(katılımcıların) düşünceleriniz bunlardan farklı da değil. O zaman ne?
Geçmişte Önderlik bürosunun yaptığı kongreler de aldığı kararların Kürdistan toplumundaki tahribatlarına bakarsak, niyetin hiçte iyi olmadığını anlayabiliriz. Örnek verirsek Pkk 3. kongre \'sinde zorla aldırılan kararlara göre ve daha koruyuculuk sistemi yok veya çok azken;

1- Kürdistan sınır bölgelerinde zorunlu gerillacılık
2- Kürdistan’da zorunlu keyfi vergi
3- Anti- feodalizm ilkesi gereği aşiretçiliğin dağıtılması uygulandı

Başta iyi niyetli gibi görünen bu kararların altında, Önderlik bürosunun şeytani toplumsal mühendislik amaçları olduğu yıllar içinde anlaşıldı. Tarihleri ta Şerefxan’ın \'\'Şerefname\'\' sine kadar uzanan onlarca yurtsever geleneksel Kurdi Aşiretlerin hepsi bu yanlış kararların acımasız ve bilinçlice uygulamaları sonucu koruyuculuk gibi kendini inkar bir uygulama içinde buldular. Bir nevi koruyucu olmak zorunda bırakıldılar . Sömürgeci güçlerin yüyıllardır dizginleyemediği ve doğru dürüst Türkçe bile bilmeyen Reqaniler, Herkiler, Pinyaniş, Alanlar, Yezdinanlar, Karuşi ve Jirki aşiret ileri gelenleri \'\' Biz aslında tırktır, Devletimiz sağoldum \'\' demek zorunda bırakıldılar.. bu kararlara ses çıkarmalar ve itirazlar çok düşük seviyede kaldı.

Yıllar sonra yine Pkk 8. kongresinde tamiri zor kararlar alındı ve Önderlik bürosunun aldırdığı kararlardan birisi de yeni kurulan Güney Kürdistan ile savaş ve bu oluşumu tasfiye kararıdır. Bunu uygulamaya çokta çalıştılar. Hem güneye direkt saldırılar ve hem de Güney Kürdistan topraklarından içeri girip sınır karakollarını basmak ve Türkiye’nin Birleşmiş Milletler kararları gereği Kürdistan federe devletine saldırma zeminini yaratmaktı.. Önderlik bürosunun bu planları Güneyin kararlı tutumu sayesinde başarılı olmadı ve bu başarısızlığın sonucudur ki Türkiye’nin günümüzdeki en çıkarsal müttefiki Güney Kürdistan olmuştur. bir nevi bükemediğin bileği öpmek politikasını yürütüyorlar...

Önderlik bürosunu düzenlemek istediği bir diğer kongrede \'\' Ulusal Kongre \'\' dir. Ulusu \'\'Kürd ulusu olarak değil\'\' uydurma bir kavram olan \'\' Demokratik Ulus \'\' kavramı ile yani bir ulus, Kürd, Arap , Ermeni, Türk, Çerkez ve Farsların karışımından \'da olabilir, yani tüm Ademoğullarının gönüllü zihni birlikteliğinden bir ulus yaratılabilir ve bunun adı da \'demokratik ulus \'\'tur diyen bir görüş ve Kürdler için hiç bir şey istemeyen bir zihniyet ( KENDİ KADERİNİ BELİRLEME GİBİ ) niye Kürdlerin kaderini belirleyecek hayati kararların alınacağı bir \'\' Ulusal kongre \'\' tertiplemek ister ki? umarım bu tuzağı Kurdistani güçler yutmazlar.. İşte Önderlik bürosunun Kongreler sicili bunlardır.

Bu kongreye de yaptıklarım yapacaklarımın teminatıdır mantığıyla baktığımızda hiç te iyi niyetlerin olacağını sanmıyorum.

DİK \'in amaçlarından biri, Tıpkı Önderlik bürosunun demokratik ulusta yaptığı gibi bütün Ortadoğu inanç ve dinlerini bir araya getirip yeni bir Semavi İslam dinini yaratmak yani Demokratik İslam dinini oluşturmak mıdır??

Çok saçma geldi değil mi? Ama demokratik ulus çoğu Kürde hiçte saçma gelmiyor !!..

DİK \' in amacını Müslümanlara demokrasinin faziletlerini, demokrasinin İslam’a uygunluğunu veya Müslümanlar için en iyi yönetimin demokrasi olduğunu söylemek değildir. Çünkü Hakim olan İslami akaidlerde ( SÜNNİ VE ŞİA) Demokrasi, Küfürle birdir. İslam’ın bu iki yorumcusuna göre demokrasiyi savunmak, Allah\'ın hükümleriyle hükmedilmediği için küfürdür, şirktir, Allah\'a isyandır. Bunun cezası ve Şer \'i hükümlerin kendi yorumlarına göre idamdır yani Kellelerinin uçurulmasıdır.. Konuyu önce hakim mezheplerin ittikadi düşüncelerini felsefi anlamda inceleyerek böyle düşünmeyen alternatif İslami itikadı sonra ya bırakarak olaya bakalım.

Hâkim İslami yoruma göre Allah (cc) İslam dinini Peygamberimiz Hz Muhammed (sav )ile tamamlamıştır ve Cibril aracılığıyla Resulüne, içinde herşeyin ayrıntılarıyla yazılı yani insanoğlunun tüm ihtiyaçlarını karşılayan ve başka hiç bir şey yapmaya ihtiyaç duymayacakları bir Kitap indirmiş (KUR \' AN -İ KERİM \' i ). Böylece dinini tamamlamıştır dediler. Kâinatında tamamlandığını, insanların yeni şeyler bulmasına yeni icatlar yapmasına gerek yoktur ve bu tür yeniliklerde Allah\'ın iradesine isyandır ve günahtır. Bu İslam uleması, bu önermeye binaen Allah\'ın tabiatı yani Evreni de tam ve mükemmeliyet şeklinde yaratmıştır. Yaratılışta hiç bir eksiklik ve noksanlık yoktur yani her şey bitmiştir. Tıpkı dinde olduğu gibi insan yaşamındaki tüm ilkeler belirlenmiş ve Vahiy ile bildirilmiştir. Tüm bunlar \'\'Allah\'ın gücünün ve kudretinin ispatıdır\'\' . . Bunu böyle anlamayanlar Allah’a bir eksiklik noksanlık getirirler ve bunlar da Allah\'ın Kadir oluşunu tartışan sapkın ve dinden çıkanlar, kâfirler, münafıklar ve mülhitlerdir. Yani yaşamsal ve insani nizam tamamlandığı gibi evrende dünyada ve tabiatta da her şey yaratılmış tamamlanmış ve bitmiştir. İnsanlar hiçbir yeni icat ve arayışa girmeden bu kısa ömürlerinde kaderlerine rıza gösterip Allah\'a kulluk görevini yerine getirecek, takva sahibi olacak Vahiyle bildirilen düzen içinde yaşayacak ve ölümü bekleyecek. Çünkü bu dünya bir deneme yeridir. Zorluk ve zulme sabredilecek itiraz ve asilik yapmaya gerek yok uslu durur ve bizim dediğimiz şekilde yaşarsanız ödülün ebedi ve sonsuz bir yaratım ve yaşamdır. Böyle bir nizamda demokrasiye, Bilime yer yoktur ,insana ve imana yakışır yaşamada yer yoktur , Akla ve Akletmeye de yer yoktur..
Selefi imamlardan İbni Teyyime şöyle diyor \'\' Akıl Resulu Veli / Vasi göstermiş ve kendini feshetmiştir \'\' İmam Gazali de bu konuda şunu söylemiş \'\' Akıl, peygamberliğin doğruluğuna delalet ve şahitlik eder sonrada kendini azleder \'\' . Ayrıca Onlara göre pek çok Ayet de demokrasiyi lanetlemiş şirk olduğunu söylemiş ve küfür saymış. Buna iki örnek verirsek;

- ‘Eğer yeryüzündeki çoğunluğa uyarsan, seni Allah yolunda sapıtırlar. Çünkü onlar sadece \'Zana \' uyarlar. \'\' ( ENAM SÜRESİ /116 )

- ‘Kim Allah\'ın indirdikleri ile (Hükümleri ile ) hükmetmezse işte onlar kafirlerin ta kendileridirler. \'\' ( CASİYE SÜRESİ /18

Dikkat edilirse buradaki hükümler Allah’ın emir ve yasaklarıdır. Her nedense hükümlerden ‘Hükümet’ etmeyi çıkarıyorlar. Tabi ayetleri yorumlamak ilahiyatçıların branşıdır bize bu düşmez ama ortada açık bir yorum farklılığı da var.

Bunlar ve diğer pek çok Ayeti demokrasi veya kendilerinin yönetmediği bir yönetimi küfür ve günah sayarlar.

Türkiye’deki İslamcı aydınlarda buna benzer görüşler var. Bakın yıllar önce Ali Bulaç ne yazmış Demokrasi için: \'Halk kendisi yaratılmışken, kendini yaratanın yetki ve imtiyazını kullanmasıdır demokrasi. Çünkü İslam akaidi içerisinde çoğunluğun hiç bir değeri yoktur. Halkı nizam tayin eden , Helal ve haramı tayin eden bir güç olarak demokrasi düşüncesi halkı ilahlık mevkiine çıkarıyor. Buda küfürdür şirktir \'\' Bu yazılanlardan hiç vahab bi Suud unun Riyal kokusunu alanınız oldu mu? Ben aldım da.

Peki İslami bir devlet sistemini nerden buluyorlar derseniz, bunu çok araştırıp yorumladılar ama yazılı vahiyde yani Kuran \'ul – azimşahda bunu bulamadılar ve fıkhi usul gereği (Hukuki metot ) sünnet ve hadise başvurdular. Muhhammed Hamidillah\'ın yorumuyla, Medinedeki Peygamber (a.s) ile müşrikler, yahudiler ve diğer kabilelerle yapılan sözleşmeyi ilk İslam devlet yapılanması diye kabul ettiler daha doğrusu uydurdular böyle bir devleti. Çünkü Allah insanlar için devlet modeli mutlaka vermiştir bizim bir şey yapmamıza gerek yoktur. Kuran\'da bulamazsak sünnet ve hadiste mutlaka olmalı mantığı her şeyi tamamlıyor. Ve Ümmet bu devlet ile ilelebet idare edilmeli bunun dışındaki karar ve sistemler din ve İslam dışılar ve küfür addedilirler. Bu konuda pek çok yorum hadis ve şerhler vardır. Zaten Umeyyeoğuları da bu teze dayanarak Emeviliği ve saltanatı kurdular. Yezid bin Muaviyede ilk Sultan ( Emir ) oldu. Daha ilerde yazacağım İslamı mezhep ve siyasal ilamda bunları ayrıntıları da olacak. bizim burada anlatmak istediğimiz şey Ehl-i sünnet wel cemaat akidesi ile demokrasi veya bilimsel, sosyolojik, toplumsal hiçbir yeni şey yapılmamalı. Yapanlar günah içinde yüzüyorlar anlayışıdır. Bunu ehli-i sünnetin ve Şianın pek çok inanç grupları aynı şeyi söylediler, yani Selefiler, ihvani -safa ve ihvani-müslimler, Ortadoğu coğrafyasındaki tüm hakim mezhep ve tarikatlar. Peki Müslümanların da tarihteki İslami devlet uygulamalarına ve günümüzde ki Suudi, İran, Pakistan ve geçmiş Afganistan’daki Taliban uygulamalarına bakarak söylersek, refah ve insani uygulamaların nispeten daha iyi olduğu yönetimlerle ( Yolsuzluk ve yoksulluğun az olduğu, rüşvet kayırma ve adaletsizliğin az olduğu, insanı yaşam endeksinin yüksek ve eşitsizliğin az olduğu bir düzen vb. )yaşama şansları yok mu hiç?

İslam’da çok güzel bir inançsal öngörü vardır: \'Allah \'dan umut kesilmez…

- Devam Edecek… - Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
11578 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:13:16:45
x