Eziz Weysi: PKK'nin kardeşliği, propagandadır
Kurdistan Bölgesi Zerevani Peşmerge güçleri komutanı General Eziz Weysi Roj Peşmergeleri\'nin PYD\'nin rızasıyla Rojava\'ya geçmeleri için bugüne kadar sabır gösterdiklerini dile getirdi ve arzulansaydı Roj Peşmergeleri\'nin onlara rağmen Batı Kurdistan\'a geçebileğini dile getirdi. PKK\'nin Şengal\'deki yaklaşımlarını eleştiren Weysi PKK\'den Ezidi halkını yalan ve propaganda ile kandırmamasını istedi.
Anadolu Ajansı\'na bir söyleşi veren Zerevani Peşmergeleri komutanı general Eziz Weysi, Roj Peşmergeleri\'nin Rojava\'ya geçişinden, PKK\'nin Şengal\'deki varlığı ve çatışmalı ortama dair pek çok konuda düşüncelerini dile getirdi.
Eziz Weysi Roj Peşmergeleri\'nin Batı Kurdistan\'a geçişinin ya PYD\'nin rızasıyla ya da onlara rağmen gerçekleşeceğini vurguladı ve PKK\'yi Kurdistan halkını yalan propagandalarla kandırmakla eleştirdi.
Eziz Weysi\'nin Kürtçe röportajının çevirisi:
AA: Roj Peşmergeleri’nin Kurdistan Bölgesi’nde gerçekleşen tüm operasyonlarda aktif rol aldığını gördük. Bu savaşlardaki rolleri neydi? Savaştaki dengeleri değiştirebildiler mi?
Eziz Weysi: Roj Peşmergeleri’nden bahsetmeden önce şehitlerin anısını hatırlamak ve acılı aileleri ile sayın Başkanımıza başsağlığı dilememiz gerekiyor. Çünkü ben şahsen her bir şehidin onun yüreğini nasıl defalarca yaktığını çok yakından biliyorum. Şehitlerin ailelerine selamlarını iletiyor ve onların önünde saygıyla eğiliyorum.
Roj Peşmergeleri, tek gayeleri profesyonel bir şekilde uluslarına ve vatanlarına hizmet etmek arzusuna sahip son derece cesur ve yürekli Kürt gençlerinden oluşturuldu.
Bu cesur Peşmergelerin tek istekleri, Kurdistan Bölgesi’ndeki askeri eğitimlerini bitirdikten sonra Batı Kurdistan’a dönerek, burada edindikleri tecrübeyi oraya aktarmak, halkın daha güvenilir ve huzurlu yaşamasını ve onyıllardır ellerinden zorla alınan meşru haklarını geri kazanmalarını sağlamaktır.
Roj Peşmergeleri’nin kuruluş amacı tam olarak budur. Ama onlar Kurdistan Bölgesi’nde eğitimdeyken, hazırlıklarını yapıyorken IŞİD’in Kurdistan’a saldırısı başladı. Bu savaşa sadece Roj Peşmergeleri değil, Kuzey’den, Doğu’dan, Avrupa başta olmak üzere tüm dünyadan halkımız katılım gösterdi ve onlardan çok şehitlerimiz oldu.
Roj Peşmerge güçlerinin daha önce sınırı geçtikleri bölgede bulunan Sehliç köyünü özgürlüğe kavuşturduğumuz savaşta her ikisi de Alman vatandaşlığına sahip olan, Mayıs Devrimi’nin iki değerli komutanı kahraman arkadaşımız Sabri Bamerni ile değerli arkadaşımız Kadir Xêrî şehit düştü. Her ikisi de Almanya’da son derece rahat koşullarda yaşamaktayken, IŞİD’in Kurdistan’a saldırısını kabullenemediler ve Kurdistan’ı savunmak için savaşa katılarak şehit düştüler.
Roj Peşmergeleri ve diğerleri, iki devletin teknik, teknolojik ve onlarca farklı ulustan profesyonellerin bulunduğu kuvvetlerinin Kurdistan’a saldırması üzerine hep birlikte silaha sarıldılar.
Bu saldırının amacı Güney Kurdistan’ı yoketmek ve Kürtlerin sömürge ulusların egemenlikleri altındaki statüsünün devamının sağlanması için ele geçirilen olanakların bir yüzyıl daha ötelenmesi idi. Çünkü Kürtler tarihlerinde ilk kez bağımsızlığa ve Devletleşmeye bu kadar yaklaşmışlardı.
Roj Peşmergeleri oldukça güç koşullarda Kurdistan Peşmergeleriyle omuz omuza savaştılar. Kurdistan Bölgesi Başkanı ve Kurdistan ordusunun Başkomutanının emriyle bu güçler seferber oldular ve savaş cephesinde görevlendirildiler.
Roj Peşmergeleri, eğitimlerinin sorumluluğu Zerêvanî kuvvetlerinde olduğu için ve özel kuvvetler olduklarından bize katıldılar ve bizimle omuz omuza çarpışarak IŞİD karşıtı savaşta yer aldılar.
Roj Peşmergeleri, Kurdistan Zerevani Peşmergeleri’nin tüm güçleri gibi IŞİD karşıtı savaşta son derece önemli bir rol üstlendiler. Zerevanî güçlerinin savaşının sonuç verdiğine tümü şahit oldu. Oldukça aktif bir şekilde cephede üstlendiği tüm görevleri başarıyla yerine getiren Zerevani güçleri ve Roj Peşmergeleri saygı ve takdirin her türlüsünü hak etmekteler.
Roj Peşmergeleri Rojava Bölgesi için oluşturuldu ve ENKS de bu gücün kendi meşru askeri gücü olmasını kabul etti. Açık bir şekilde bu güç ENKS’nin silahlı kanadıdır. Rojava’da ulusal ve demokratik bir yaşam inşa edilene değin Roj Peşmergeleri onların koruyucusu olacağını dile getiriyorlar. Onların evlerini koruyacaklar.
PKK her gün Rojava’da kendi egemenliğini tanımayan halkı tahrik eder yaklaşımlar sergiliyor. Canlarının istediğini öldürüyor, istediklerini tutukluyor, evlerini talan ediyorlar. Eğer gitmen gerekenden çok geç gidersen koruyacak bir şey de bulamazsın. Rojava’daki mevcut güç (YPG), maalesef diğer siyasi güçleri hizaya getirmek için siyasi bir gücün tokmağı vazifesini görmektedir.
Diğer yandan şöyle bir propaganda yapmaktalar: “Biz burada kan döktük, bu nedenle bu bölge bize aittir!” Bu son derece sakat bir yaklaşımdır. Roj Peşmergeleri’nin yolu açılmış olsaydı onlar bugüne kadar çoktan oraya gitmiş olurlardı.
Ama onlar (PYD) bunu kabul etmedi ve dediler ki “Eğer buraya gelirlerse bizi öldürmeleri gerekecek!” Biz belki akıllanırlar ve bir yol açarlar diye uzun süre sabrettik ve bekledik. Ancak isteseydik, Roj Peşmergeleri onların keyiflerine bırakılmadan Rojava’ya dönebilirlerdi. Ve o taktirde, onların yoluna çıkan kim olursa olsun, geçerlerdi. Önlerinde iki seçenek var: Ya “Buyrun, birleşelim ve Kurdistan’ı birlikte kuralım!” diyecekler, ya da Roj Peşmergeleri’nin onların rızası olmadan geçmesine seyirci kalacaklar. Geldiğimiz nokta budur.
Bir diğer husus ta PKK’ye vermek isteğim önemli bir mesajım var. Umut ediyorum ki bu mesajımı ciddiye alırlar:
Biraz düşünsünler. Saddam rejimi neden yıkıldı? Suriye’de Esad rejimine karşı uluslararası bir savaş neden yürütülüyor? Çünkü sorun diktatörlük sorunudur! Diktatörlükle, Stalinist üslupla oluşturulan kurumların hiç birinin bu çağda, bu şartlarda kabul görebilme şansı yoktur. Kürt halkının ve diğer halkların kendilerini ifade etmelerine izin vermiyorlar. Bu tutumlarıyla uluslararası güçlerin ve dünyadaki demokratik güçlerin nefretini kazanacakları aşikardır.
PKK’nin çoğu zaman dile getirdiği bir söylem vardır: “Kafalarını devekuşu gibi kuma gömerek, gözlerini kapatarak halkın kendilerini görmediklerini düşünüyorlar.” Halihazırda PKK kendisini böylesi bir duruma taşımış. PKK’nin içinde demokrasinin zerresini dahi görebilmek mümkün değil. Sahip olduğun sistem nedeniyle demokratik bir yaklaşımı benimsemen mümkün değilken nasıl demokrasiden bahsedersin? PKK’nin demokrasi anlayışıyla, haşa haysiyetsiz bir insanın güzel ahlak, şeref ve haysiyetten bahsetmesi arasında fark yoktur.
AA: Kurdistan Bölgesi ve Zerevani Komutanlığı bugüne kadar Roj Peşmergeleri’nin dönmeleri için ne tür girişimlerde bulundular?
Eziz Weysi: Evvela sorunun çözülmesi için PKK’nin Kandil’deki yetkilileriyle diyalog kurulmaya çalışıldı. Çünkü Rojava’daki PYD ve YPG yönetimleri Kandil’den habersiz en ufak bir adım atamazlar. Görüşmelerde onların yaklaşımlarının doğru olmadığı, bir araya gelmenin gerektiği, kardeş olunması gerektiği ve hep birlikte mücadele verilmesi gerektiği anlatıldı. Sadece Batı Kurdistan’da değil, diğer parçalarda da…
Ancak onlar sadece Batı Kurdistan’da değil, diğer parçalarda da bizim varlığımızı ve katılımımızı kabul etmediler, fitnelerle halkı üzerimize saldılar. Zayıf buldukları noktaları tespit ederek oralara ellerini attılar. Kuzey’de bir başarı kazanmadıkları, bir kırılma yaşadıkları veya yeni bir savaş çıkarmak istedikleri her zaman halka gerekçe olarak “Valla tüm bunların sebebi şunlardır” diyerek bizi hedef gösterdiler ve bu şekilde kendi yenilgilerini örtbas etmek istediler. Bu büyük bir utançtır.
Roj Peşmergeleri NATO ve uluslararası koalisyon güçlerinin komutasında son derece profesyonel bir askeri eğitim gördüler. Son derece önemli komutanlar ve birlikler oluşturuluyor. Çok iyi silahlandırılıyorlar ve hazırlıkları üst seviyede gerçekleştiriliyor. Yüksek savaş kabiliyeti ve askeri bilgiye sahip böylesi bir gücün Rojava’ya gönderilmeyip bir başka gücün komutası altına verilmesi bir kayıp olacaktır. Eğer onlara bir yol açılır ve Rojava’ya geçerlerse katkıları müthiş olacaktır. Uzun lafın kısası bardak tamamen dolmuş ve taşıyor. Böylesi profesyonel bir altyapı sahibi gücün değerlendirilmesi, değerinin bilinmesi gerekiyor. PKK bunu yapamıyorsa onlara tahammül etmeyi öğrenmeli.
Yani bir yandan kardeşlikten bahsedeceksin, ama diğer yandan da kardeşinin evine dönmesine engel olacaksın, onun evinin üstüne konacaksın, ailesini dışarıya çıkartacaksın, fırından ekmek almasına izin vermeyeceksin! Sahi bunun neresi kardeşlik?
AA: Batı Kurdistan halkı Roj Peşmergeleri’nin dönüşünü dört gözle bekliyorlar. Batı Kurdistan halkına Zerevani Kuvvetleri komutanı olarak ne söz veriyorsun? Özellikle böylesi olumsuz bir durumda…
Eziz Weysi: Bir söz vardır derler ki, “En iyi söz, hiç söz vermemektir!” Liderlerin tümü kan dökülmesini istemiyor ve kardeşliğin tesisini istiyorlar. Eğer bu konuda dürüst iseler biz ve Rojava’da PYD ile birlikte olan güçler silahlarımızı birleştirelim ve Kurdistan’ı korumak için düşmanımıza karşı hep birlikte saldıralım. Başkan Barzani’nin de daha önce dile getirdiği gibi, Rojava’da siyasal ittifağa sahip meşru ve kabul edilibelir kurumsal bir yapı oluşturalım ve tüm güçler bu kurumsal yapının şemsiyesi altına girsin. Sadece bir tarafın kararıyla değil, tüm tarafların kararıyla oluşturulsun ve herkes iradesini orada görebilsin.
Başkan Barzani ve özellikle PDK’ye yüzlerini dönsünler. Halihazırda Rojava’da PYD’nin yanısıra ENKS ve Suriye Kurdistan Demokrat Parti de (PDK-S) mevcut. Ancak PYD, yandaşlarının dışındaki halkı zorla tahakküm altına almaya çalışıyor. PYD yandaşları dışındaki halk ve Avrupa’daki halk Başkan Barzani’ye neden buraya kuvvet göndermiyorsun diye sitem ediyorlar. Neden bizimle değilsin diye soruyorlar. Başkan Barzani ve parti bugüne kadar bir kez dahi “Orada bir hareket başlatalım” demediler. Her zaman “Bu sizin sorumluluğunuzdur. Ben sizi tahakküm altına alamam.” demiştir.
Buna rağmen PKK orada keyfi bir şekilde öldürüyor, dışarı sürüyor, zindanlara atıyor, rezil ediyor, ekmeğini kesiyor, toprağını elinden alıyor, evini haczediyor, arabasını yakıyor, tüm yolları onlara kapıyor. Rojava’da böylesine fütursuzca halka zulmeden PKK Hewler’de ise özgürce müzakerelerde bulunuyor, Birleşmiş Milletler’in ve Türkiye Büyükelçiliği’nin önünde gösteriler düzenliyor, günlük olarak Mahmur’da kuvvetler oluşturuyor. Bugüne kadar Parti (PDK) bir gün dahi bana “Git ve onlardan birine bir sopa vur, intikam al” demedi.
Görebiliyor musunuz? Onların ahlak ve kardeşlik anlayışının rengini? Kardeşlik söylemde olmaz, pratikte gerçekleşmesi gerekir. PKK’nin bahsettiği kardeşlik kardeşlik değil sadece propagandadır. Bir yandan gidip halkı katledeceksin, diğer yandan Ulusal Kongreden bahsedeceksin. Hangi Ulusal Kongreden bahsediyorsun?
Kurdistan Bölgesi’nde bir çok köyümüz PKK’nin yüzünden yaşam olanaklarına sahip değil. Bazı köylerde evlerine dönmek isteyen köylüler, tıpkı Kuzey’de boşaltılan köylere dönmek isteyenlere askerlerin dediği gibi “Heval, burası askeri bir bölgedir! Buraya giremezsiniz!” diyorlar. Köylülerin kendi topraklarına dönmelerine, kendi köylerine gitmesine engel oluyorlar. Oysa ki o köylüler binyıldır, belki ikibin yıldır evden eve, atadan dedeye o köyle yaşamlarını sürdürmüşler. Bazı köylüler ise ölüm tehdidi almışlar.
Şengal’de yaptıkları bambaşka bir trajedi. “Şengal Irak’ındır! Biz Kurdistan’ı kabul etmiyoruz!” diyorlar. Sen Bağdat’ın, Irak’ın vekili misin? Sen bizden ne istiyorsun? Biz de sizin yaptığınızın benzerini yapabiliriz. PKK yalanlar ve propagandalarla halkı aldatıyor. Halk saf ve temizdir. Bilgisizler. Ezidi gençleri de hakeza öyle. Biz şimdi kalkıp “PKK Ankara’da kuruldu, IŞİD’de İmralı’da. Ergenekon tarafından …” şeklinde propaganda yapabiliriz. Ancak bu bizim ahlakımıza uygun değil. Biz bu tür şeyleri açığa vurmak istemiyoruz.
PKK’nin bu yalanlarla dolu, kalleşçe ve ahlaksızca propagandaları terketmesi gerek. Kürt gençlerini tahrik etmekten vazgeçsinler. Bu bölge Irak’a aittir gibi yanlış düşüncelerle insanları doldurmasınlar. Eğer halk vazgeçerse, halksız bir PKK ne yapabilir? Sadece halkın yaşamını zorlaştırıyor, onlarla oynuyor, onlara acı çektiriyorlar.
PKK’den çok büyük beklenti içinde olmamak gerek. PKK Ezidi savaşçıların hesabına Irak’tan para alıyor. Onlar, PKK’nin Bağdat’tan aldığı paranın ne kadarını kendilerine verdiğini hesaplamazlar.
Biz bunların hepsini biliyoruz. Ama maalesef bu yaklaşımdan uzaklaşmak zorundayız. PKK’nin elini her parçaya uzatmaktan vazgeçmesi gerek. Kuzey’de yaptıkları onları ilgilendirir. Eleştiri zamanı birbirimizi eleştirelim, birbirimize tavsiyelerde bulunalım, yardım edilmesi gerektiğinde birbirimize yardım edelim. Ancak birinin diğerinin üzerine hükümranlık kurmasına izin veremeyiz.
Kurdistan Bölgesi’nin IŞİD saldırısı karşısında zayıf düşmesini fırsat bilerek Şengal’i bizden koparmaya çalışmak doğru değil. Şengal’de biz IŞİD ile savaşa gitmeseydik, Peşmerge öne düşmeseydi çok büyük darbe yiyeceklerdi. Onlar kendilerinin orayı özgürleştirdikleri yalanını yaydılar.
Şengal’de gerçekleşenin benzeri Barzanilerin başına da gelmedi mi? Enfal soykırımı gerçekleşmedi mi? Savaştan her zaman zaferle ayrılmazsın, bazen yenilgiler de yaşanır!
Yanısıra şahsımla ilgili yalanlar yaymaya çalışanlara da bir mesaj iletmek istiyorum: IŞİD Şengal’e saldırdığında ben Şengal’de değildim ki, Şengal’den kaçmak zorunda kalayım. Orada değildim ki kaçayım. Yani insanın bir yerden kaçması için orada bulunması gerekmez mi? Şimdi kim sorumlu idi, kim nasıldı, bunlar bambaşka konular. Bilinmesini istiyorum ki ben Şengal’de bulunmadığım için oradan kaçtığım şeklindeki propagandalar yalandır.
Ben hiçbir zaman savaştan kaçmadım. Şengal’de gerçekleşen her iki savaşta da, Şengal’in ele geçirildiği ve daha öncesinde Şengal dağının ele geçirildiği her iki savaşa da komuta ettim, cephenin sorumluluğunu üstlendim ve bir Peşmerge gibi ön cephede yerimi aldım. Sadece ben değil, herkes bu duruma şahittir ve videolarda da bu durum tespitlidir. PKK’de bunu çok iyi biliyor ki ben öyle biri değilim ki Şengal’den kaçayım. Bunu çok iyi biliyorlar.
Bu nedenle bu yalan propagandalardan medet ummaktan vazgeçsinler. Biz asırlarca birbirimizi öldürsek te, yine kardeşlik hattına gelmek zorunda kalacağız. Bir başka yolumuz yok. Defalarca PKK ve Parti (PDK), PKK ve Yekiti (YNK) bu mıntıkalarda birbirlerine karşı savaştılar. Yani bu tür şeyler olabilir. Sağlıklı olan ise birlik olmamızdır. Bu olmazsa olmazdır. Önemli olan doğrular üzerin temellenen bir birliğin sağlanması. Diğerlerinin hukuğunun çiğnenerek değil, hakikatler üzerine kurulmalı.
Bununla birlikte PKK’nin gerçekte ne istediğini bilmiyorum. “Bizim ne ahlakımızda, ne de anlayışımızda Devlet yoktur” diyorlar. “Ne babamız bize devlet lazım dediler, ne de atalarımız!” Bu ne anlama geliyor? Bu nasıl bir durumdur? Biz Kürt değil, biz Ezidi’yiz! Öyleyse bari başka bir dille “Biz Kürt değiliz” deyin. Eğer bir başka dille Biz Kürt değiliz deselerdi, biz de diyecektik ki “Baba bunlar Kürt değiller” Öyle değil mi? Bizim temiz Kürtçemizle “Biz Kürt değiliz, Ezidi’yiz” diyecekler. Annelerinin kendilerine öğrettikleri dille… Kürtlerin Allah’ı bu dili zorla onlara vermemiş ki!
Zaten Başkan Barzani “Ya Kürt yoktur, ya da şayet varsa Kürtlerin ataları Ezidiler’dir!” derdi.
Son güncellenme: 21:54:54