Mustafa Özçelik: 'Yeni Süreçte' Kürtlerin acil taleplerinin karşılanması için sizi engellediğimiz mi var?

26 Ağustos 2025 - 14:21
26 Ağustos 2025 - 14:21
 0
Mustafa Özçelik: 'Yeni Süreçte' Kürtlerin acil taleplerinin karşılanması için sizi engellediğimiz mi var?

Evet, ‘’yeni bir süreç’’ten söz edilmektedir. Herkes kendi cephesinden bu sürece bir isim koyuyor.

Birçok değişikliğin yapılacağı söyleniyor.

Biz, görüş ve önerilerimizi sunarken, bazen ‘’Siz barış istemiyor musunuz? Siz sorunların çözümüne karşı mısınız?’’ gibi sorularla karşılaşıyoruz.

Oysa ki, açık bir şekilde söyledik, söylüyoruz: Biz, her fırsatta, özgürlük, adalet, eşitlik, demokrasi ve barıştan yana olduğumuzu; bugün öncelikli adımlar olarak, Kürt kimliğinin tanınması ve bunun doğal sonucu olarak Kürtçenin resmi dil ilan edilmesi, Kürtçe ana dilde eğitim hakkının tanınması; düşünce, ifade, inanç ve örgütlenme özgürlüğü, Kürt sorununun barışçıl çözümü, silahların susturulması, askeri operasyonlara son verilmesi yönünde atılacak her adımı, amasız, fakatsız destekleyeceğimizi deklare ettik, ediyoruz.

Kürt, Kürdistan sorununun, Kürtlerin milli, demokratik, kolektif hak ve özgürlüklerinin sağlanması, Kürt milletinin, Kürdistan halkının siyasal, coğrafik bir statü ile kendi ülkesinde kendisini yönetmesi sorunu olduğunu; ama, yukarıda dile getirdiğimiz ilk adımların atılmasının bu sorunun çözümüne zemin hazırlayacağını söyledik, söylüyoruz.

Esasen biz, Türkiye Devleti’nin tüm yöneticilerine, ‘’Milli Dayanışma, Kardeşlik, Demokrasi Komisyonu’’na, Öcalan, PKK, DEM Parti’ye, sözü edilen bu sürecin tüm aktörlerine, sormak istiyoruz.

Siz, yukarıda kısaca dile getirdiğimiz konularda hangi adımı attınız, ya da atacağınızı söylediniz de biz yok dedik?

Yani siz, PKK olarak ‘’silahları bırakıyoruz’’, Türkiye Devleti olarak ‘’tüm askeri operasyonları durduruyoruz’’ dediniz de biz mi yok dedik?

Yani siz, ‘’Siyasal, demokratik, sivil faaliyetlerinden, dile getirdikleri düşüncelerden dolayı cezaevlerinde olanları serbest bırakacağız. Bu içerikli tüm davalardan ceza alanların ülkelerine özgür bir şekilde dönüşlerini sağlayacağız, tüm bu davaları düşüreceğiz. Silah bırakan gerillaların hiçbir yasal koğuşturma ve cezaya maruz kalmadan sosyal ve siyasal yaşama katılımlarını sağlayacağız’’ dediniz de biz mi yok dedik?

Yani siz, ‘’Savaşın tüm olumsuz sonuçlarını ortadan kaldırmak için, şovenizm, ırkçılık, düşmanlıktan arındırılmış yeni bir kültürün tüm kurumlarda ve yaşamın her alanında yer edinmesi için özel bir program uygulayacağız’’ dediniz de biz mi yok dedik?

Yani, siz ‘’30 milyona yakın Kürdün varlığını yok sayan tüm yasa ve uygulamalara son vereceğiz, Kürt kimliğini tanıyıp yasal, anayasal güvencelere kavuşturacağız’’ dediniz de biz mi yok dedik?

Yani siz, ‘’Artık, TBMM’de Kürtçe konuşulurken mikrofonları kapatmayacağız, tutanaklara ‘bilinmeyen bir dille konuşuldu’’ diye yazmayacağız; Sağlık Bakanlığı’nın e-Reçetem sistemine Kürtçeyi de ekleyeceğiz, Diyanet İşleri Başkanlığı’nda Kürtçe hutbeye de yer vereceğiz’’ dediniz de biz mi yok dedik?

Yani siz, ‘’Önce, Kürtçe seçmeli dersi ana okulundan üniversiteye kadar zorunlu ders haline getireceğiz, daha sonra da Kürtçe ana dilde eğitim hakkını sağlayacağız;, Kürtçeyi Türkçe ile birlikte resmi dil olarak kabul edeceğiz ve bu hakları yasal, anayasal güvencelere kavuşturacağız’’ dediniz de biz mi yok dedik?

Yani siz, ‘’Düşünce, örgütlenme, inanç ve ifade özgürlüğü ile Kürdistan ismi ve Kürdistan isimli parti, dernek ve kurumların kurulması önündeki tüm engelleri ortadan kaldıracağız ve tüm bu hakları yasal, anayasal güvencelere kavuşturacağız’’ dediniz de biz mi yok dedik?

Yani siz, ‘’Kadınlar üzerindeki tüm baskı, haksızlık, eşitsizlikleri ortadan kaldıracağız, bu yönde tüm yasal, anayasal, sosyal güvenceleri sağlayacağız’’ dediniz de biz mi yok dedik?

Yani siz, ‘’Tüm din ve mezhepler önündeki tüm yasak, engel ve baskıları ortadan kaldıracağız, bu hak ve özgürlükleri yasal, anayasal güvencelere kavuşturacağız’’ dediniz de biz mi yok dedik?

Yani siz, ‘’Kürtçe olan isimleri değiştirilen tüm bölge, il, ilçe, köy ve yerleşim yerlerinin Kürtçe isimlerinin tanınması  önündeki tüm engelleri ortadan kaldıracağız ve bu hakkı yasal, anayasal güvencelere kavuşturacağız’ dediniz de biz mi yok dedik?

Yani siz, ‘’Şeyh Said, Seyid Rıza, Cıbranlı Halit Bey, Said’i Nursi ve mezar yerleri bilinmeyen tüm Kürt ileri gelenlerinin mezar yerlerini açıklayacağız’’ dediniz de biz mi yok dedik?

Yani siz, ‘’BM Çocuk Hakları Sözleşmesi, Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı ve diğer tüm uluslararası sözleşmelere koyduğumuz şerhleri kaldıracağız ve tüm bu sözleşmelerin gereklerini yerine getireceğiz‘’ dediniz de biz mi yok dedik?

Türkiye Devleti’nin tüm yöneticilerine, ‘’Milli Dayanışma, Kardeşlik, Demokrasi Komisyonu’’na, Öcalan, PKK, DEM Parti’ye seslenmek istiyoruz: Buyurun, bu sorunların çözümüne kapı açmada güven verici adımları atmak için, kapalı kapılar ardında değil, şeffaf bir şekilde, Kürt milletinin tüm siyasal, sivil, demokratik temsilci ve bileşenlerinin muhatap olarak, Türkiye Devleti’nin yetkili organlarıyla bir araya gelerek bu sorunların çözümünü görüşmelerine hazır mısınız?

Hatta, buyurun, bu sorunun köklü çözümü konusunda gerçekten de bir yaklaşım içindeyseniz ve yukarıda dile getirmiş olduğumuz bütün bu konularda adım atarsanız, biz de destekleriz.

Evet, Halep oradaysa arşın burada.

Mustafa Özçelik

Kürdistan Yurtseverler Partisi (PWK) Genel Başkanı

 

 

Bu haber toplam 3305 kişi tarafından görüldü.
Son güncellenme: 18:23:07