Azerbaycan Rusya'dan uzaklaşıp ABD'ye mi yaklaştı?
Azerbaycan ile Rusya arasında aylardır gerilim yaşanıyor. Diğer eski Sovyet ülkeleri de Moskova'dan uzaklaşıyor. Ancak bu, Batı'ya yöneldikleri anlamına gelmiyor.

Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan'ın bu yıl Ağustos'ta el sıkışması, onlarca yıllık bir çatışmayı barış anlaşmasıyla sona erdirme niyetini ortaya koydu. İki ülke yıllarca, sınırdaki Dağlık Karabağ bölgesinin kontrolü için mücadele etmişti.
Savaş, 2023'te Azerbaycan'ın zaferi ve 100 binden fazla Ermeni'nin kitlesel göçüyle sonuçlandı.
Ancak son el sıkışmaya üçüncü bir el daha eşlik etti: ABD Başkanı Donald Trump. Washington yönetimi kritik aşamada devreye girdi. Trump, Amerikan şirketlerinin 99 yıllığına Zengesur Koridoru'nun altyapı ve güvenliğini garanti edeceğini açıkladı.
Bu koridor sayesinde Azerbaycan, kendi topraklarından kopuk olan özerk Nahçıvan bölgesine Ermenistan üzerinden erişim sağlayabilecek.
ABD arabuluculuğu Rusya için bir aşağılanma mı?
ABD'nin bu rolü, Rusya'nın eski Sovyet coğrafyasındaki etkisinin zayıfladığının en görünür işaretlerinden biri. Üstelik bu yalnızca Azerbaycan'la sınırlı değil.
Moskova, anlaşmayı resmî olarak olumlu karşıladı. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Maria Zaharova, "Kafkasya cumhuriyetlerinin Washington'da Amerikan arabuluculuğuyla buluşmasını olumlu değerlendirmek gerekir. Bunun barışa giden bir adım olmasını umuyoruz" dedi.
Ancak gayriresmî yorumlar farklıydı. Aşırı milliyetçi Rus yazar Aleksandr Dugin, Telegram'da "Bu Rusya için korkunç bir aşağılanma. Güney Kafkasya'daki politikamız açısından tam bir felaket" ifadelerini kullandı.
DW'ye konuşan Azerbaycan Parlamentosu bağımsız milletvekili Fariz İsmailzade ise ABD ile yakınlaşmayı mantıklı görüyor:
"Amacımız bağımsız olmak. Ne Rusya'ya bağlı kalmak istiyoruz ne de Batı'nın kuklası olmak. Orta Asya ve Türkiye ile yeni ittifaklar kurarak güvence sağlamaya çalışıyoruz."
Azerbaycan'ın 2010'dan beri Türkiye ile yürürlükte olan iş birliği anlaşması, bu yıl imzalanan güvenlik anlaşmasıyla daha da güçlenmişti.
Moskova-Bakü hattında kriz
Rusya ile Azerbaycan ilişkileri son aylarda ciddi biçimde gerilmiş durumda. Dönüm noktası, 2024 Aralık sonunda bir Azerbaycan yolcu uçağının Rus hava savunma füzesiyle Çeçenistan'ın başkenti Grozni yakınlarında düşürülmesi oldu. Olayda 38 kişi hayatını kaybetti.
Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Aliyev'i araması gecikti. Üstelik yalnızca, olayın Rus hava sahasında yaşanması nedeniyle özür dilemekle yetindi. Azeri siyaset bilimci Neriman Aliyev, "Rusya bize gerekli saygıyı göstermedi" diyor.
DW'ye konuşan Bakü merkezli Topçubaşov Merkezi'nin kurucusu Rusif Hüseynov da bu gelişmenin, ilişkilerde ciddi bir kırılma yarattığını düşünüyor:
"Şimdiye kadar liderler doğrudan görüşerek krizleri çözebiliyordu. Azerbaycan, petrol gelirleri sayesinde ekonomik olarak güçlüydü ve Türkiye'nin güvenlik desteğiyle Rusya ile diğer aktörler arasında denge kurabiliyordu."
Karşılıklı tutuklamalar, enerji tesislerine yönelik saldırılar ve Ukrayna'daki SOCAR hedeflerinin bombalanması gibi olaylar gerginliği artırıyor. Bakü yönetimi, saldırılar sürerse Ukrayna'ya silah gönderebileceği uyarısında bulundu. Şimdilik 30 milyon dolarlık insani yardım ve jeneratör sevkiyatıyla yetindi.
Ukrayna savaşı gölgesinde yeni yönelimler
uzmanlara göre Ukrayna savaşı, Azerbaycan gibi ülkeler için bir fırsat oluşturuyor. Nitekim bağımsız Azeri milletvekili İsmailzade, "Rusya başka alanlarda meşgul. Bizim de diplomatik ilişkilerimizi çeşitlendirme şansımız arttı" değerlendirmesini yapıyor. Hüseynov'a göre de bu sayede Bakü, Rus birliklerini Karabağ'dan çıkmaya zorlayabildi:
"Oysa birçok kişi, Rus askerleri bir yere girdikten sonra bir daha çıkmaz sanıyordu. Ama Moskova bu kez çaresiz kaldı."
Oysa Rus askerlerinin Karabağ'da en az 2025'e kadar kalması öngörülüyordu.
Yalnızca Azerbaycan değil, diğer eski Sovyet ülkeleri de Moskova'ya karşı seslerini giderek yükseltiyor. Avustralya Ulusal Üniversitesi öğretim üyesi Dilnoza Ubaydullaeva, Tacikistan Cumhurbaşkanı Emomali Rahmon'un 2022'de Putin'den alenen daha fazla saygı talep etmesini bu tutuma örnek veriyor. Söz konusu görüntüler, YouTube'da 13 milyondan fazla izlendi.
Ubaydullaeva, Moskova'nın imajının da savaş nedeniyle ciddi anlamda zarar gördüğünü düşünüyor:
"Rusya, bir süper güç olarak görülüyordu ama Ukrayna'yı, tahmin edilenin aksine bir çırpıda işgal edemedi. Bu, bölgedeki ülkeler tarafından fark edildi. Ayrıca Batı'nın yaptırımları da Moskova'yı izole etti ve imajını zedeledi."
Moskova'ya bağlılık yerine çok yönlü dış politika
Ubaydullaeva, yaptırımlara rağmen Kazakistan ve Kırgızistan gibi bazı ülkelerin, Batı kaynaklı mallarının Rusya'ya ulaşmasında "ara istasyon" görevi yaptığını hatırlatıyor. Ancak Orta Asya ülkelerindeki genel eğilim, çok yönlü dış politika. Yani aynı anda farklı ülkelerle ilişki geliştirme:
"Çin giderek daha büyük bir rol üstleniyor. Rusya artık onun küçük ortağı. Üstelik Pekin sadece ekonomik değil, güvenlik alanında da garantör olmak istiyor."
Nitekim 2023'te Çin'in Şian kentinde Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan, Tacikistan ve Türkmenistan liderleriyle düzenlenen Çin-Orta Asya zirvesi bunun en önemli göstergesi oldu.
Ancak siyaset bilimci Neriman Aliyev'e göre, Moskova'dan uzaklaşma teşebbüslerinin sınırları var:
"Orta Asya ülkeleri, uzun süre Moskova'nın adeta birer kolonisi durumundaydı. Şu anki liderler, Rusya'yı hâlâ ‘bir numaralı ortak' olarak görüyor. Bu bağ, en erken 10 ila 20 yıl sonra, yeni kuşağın bu ülkelerde yönetim kademelerine gelmesiyle gevşeyebilir."(DW)
Son güncellenme: 16:06:40