Çin'in İran ikilemi: Pekin–Tahran ilişkilerinde görünmez sınırlar
Gazze savaşı sonrası bölgesel gücü zayıflayan İran, Çin’e daha fazla yaklaşmak istiyor. Ancak Pekin, Tahran’la ilişkilerde temkinli bir denge politikası izliyor ve aşılmasını istemediği net sınırlar koyuyor.

Gazze-İsrail savaşının ardından Ortadoğu’daki jeopolitik dengeler hızla değişirken, İran bölgesel ve askeri açıdan zor bir sürece girdi. “Direniş Ekseni” olarak adlandırılan yapı zayıflarken, Tahran hem İsrail hem de ABD’den doğrudan askeri saldırılarla karşı karşıya kaldı. Bu tablo, İran’ın uluslararası alanda yeni destek arayışlarını hızlandırmasına neden oldu.
Bu süreçte İran’ın Çin ile ilişkileri derinleştirme isteği belirgin biçimde artarken, Pekin yönetimi Tahran’a karşı temkinli ve kontrollü bir yaklaşımı tercih ediyor. Çinli akademisyen Fan Hongda’ya göre, iki ülke arasındaki ilişki tam anlamıyla bir ittifaktan ziyade, dikkatle yürütülen bir denge siyaseti niteliği taşıyor.
İran Zor Bir Dönemden Geçiyor
İsrail’in 13 Haziran’da İran’a yönelik saldırıları ve ABD’nin 22 Haziran’da nükleer tesisleri hedef alması, Tahran’da güvenlik endişelerini derinleştirdi. Ülkede reform beklentileri artarken, siyasi karar alıcıların somut adımlar atmaması toplumsal hayal kırıklığını büyüttü. İç siyasi çekişmeler sertleşirken, muhafazakâr kanada yönelik kamuoyu tepkisi de giderek güçleniyor.
Öte yandan Hamas, Hizbullah ve Suriye’deki eski Esad yönetiminin zayıflaması, İran’ın bölgesel nüfuzunu ciddi biçimde azalttı. İsrail’in yükselen askeri ve siyasi konumu ise Tahran üzerindeki baskıyı artırdı.
Tahran’dan Çin’e Yakınlaşma Arayışı
Bu koşullar altında İran, Çin ile özellikle askeri alanda iş birliğini geliştirmeye daha istekli hale geldi. Savaş süresince Çin’in İran’a silah ve savunma sistemleri sağlayabileceğine dair iddialar, İran medyasında sıkça gündeme geldi. Rusya’nın vaat ettiği askeri desteği tam olarak sağlayamaması da İran’ın dikkatini Pekin’e çevirmesinde etkili oldu.
Ancak Çinli uzmanlara göre, İran’ın Çin’den beklentileri gerçekçi değil. İranlı akademisyen Hüseyin Kaheri, yaptırımların yanı sıra Tahran’ın net bir strateji ve siyasi irade ortaya koyamamasının da ikili ilişkileri sınırladığını savunuyor. Kaheri’ye göre, İran mevcut iş birliği potansiyelinin dahi tam olarak kullanamamasına rağmen Çin’i yeterince destek vermemekle suçluyor.
Pekin’in Temkinli Tutumu
Çin açısından bakıldığında, İran hâlâ Ortadoğu’da önemli bir aktör olarak görülüyor. Ancak yaptırımlar, yatırım ortamındaki sorunlar ve İran’ın geleceğine dair belirsizlikler Pekin’in kapsamlı iş birliğine mesafeli yaklaşmasına yol açıyor.
Fan Hongda’ya göre Çin, İran’a yönelik yaptırımların kaldırılmasını istiyor ve bu yönde çaba göstermeye hazır. Ancak Pekin, İran’da ani ve sarsıcı değişimler yaşanmasından da kaçınıyor. Çin’in stratejisi; istikrarlı, yaptırımları hafiflemiş ve öngörülebilir bir İran’la daha derin ve çok boyutlu ilişkiler kurmak.
Uzmanlara göre, stratejik güvenin güçlenmesi ve yaptırımların gevşemesi halinde Çin-İran ilişkileri ileride askeri iş birliğini de kapsayabilecek bir düzeye ulaşabilir. Ancak mevcut koşullarda Pekin’in Tahran’la ilişkileri, net sınırları olan dikkatli bir denge politikası çerçevesinde yürütülmeye devam edecek.
Son güncellenme: 16:22:07





































































































































































































