İnsan Evrimleşemiyor...

Savaş ve müdahale yakın tarihten bu yana en çok da Ortadoğu’da kulanılır oldu.

Benisa Erdem

09.10.2014, Per | 18:44

İnsan Evrimleşemiyor...
Makaleyi Paylaş
Savaş ve müdahale yakın tarihten bu yana en çok da Ortadoğu’da kulanılır oldu. Yaptığı eylemlerle gündeme gelen İŞİD in dışa yansıttığı ve cehaletle yoğurduğu bu vahşet, bizleri orta çağ dönemine götürdü. Korku ve dehşet saçan bu örgüte, uluslararası toplumun sesiz kalması beni farklı düşünmeye itti. Acaba diyorum insan evrimini tamamlayamadan yok olmaya doğrumu gidiyor?

İnançları bahane ederek, öldürmeyi görev bilen bu cehalet karşısında, ben de insan evrimini araştırdım.

Bu arada, din adına yapılan kurban bayramı seremonisi dört gün boyunca, ortalığı kan gölüne çevirecek. En korkunç olanı da bu törenlere küçücük çocuklar tanık olacaklar. İnsan toplumunun tarihinde hayvanların kanını akıtarak, boğarak veya keserek bir dizi farklı biçimi olan kurban sunum ritüelleri bulunur. Çünkü kurban edilen hayvan gerçekte, kurban edilmesi gereken bir insan yerine geçmiştir. Günümüz dünyasında hala devam eden bu İslami ritüeli dünyanın en kanlı eylemlerinden birisidir ve insanlığa barışı, hayvan ve insan sevgisini değil, kanı, vahşeti, cinayeti öğütlemektedir.

“İnsan kibirle kendini müthiş bir başarı olarak görür, ilahi bir varlığa layık gibi. Ancak bence kendisinin hayvanlardan geldiğini kabul etmek daha saygıya değer bir şey.” Charles Darwin

Yeryüzündeki canlıların öyküsü yaklaşık 4 milyar yıl öncesinden başlar.

İyi korunmuş fosillerin bulunuşu, insan evrimi hakkındaki bulguların genişlemesine ve bilgilerin artmasına neden olmakla beraber daha fazla tartışmaları da beraberinde getiriyor.

Örneğin İnsan türünün iki ayak üstünde dik yürüyebilmesi gerçeğinin altında yatan gerçek tam bilinmiyor.

Ancak tüm bu olumsuzluklar bilim adamlarının elini kolunu bağlamıyor. ABD’ de yapılan araştırmaya göre insanoğlu geçmişe göre daha hızlı evrimleşiyor. Günümüz kuşakları daha hızlı evrimleşiyor.

Tarih öncesi evrim, dikkate değer bir düşüncedir. İnsanın evrimi konusu, temelsiz yargıların rahatlıkla dillendirilendirildiği bilimsel alanlardan biridir. Ne var ki, kökleşmiş inançlar üzerinden evrimi değerlendirmeye çalışmak bir kesimin tepkisiyle karşılaşıyor.

Atalarımızın nasıl bir yaşam biçimi sürdürdüklerini, besinlerini nasıl elde etiklerini ve hayvanların bitkilerden sonraki halkaları oluşturduğunu öğrenmiş olmanın mutluluğunu yaşarken tarih öncesi atalarımız bize ne kadar benziyordu, nasıl bir yaşam bicimi sürüyorlardı türünden bir soru aklıma geliyor? İlkin bitkisel besinle mi veya hangi canlı ile beslendiler? Başka seçenekleri var mıydı?

Kimi araştırmacılara göre, miyosen çağdan itibaren meyve türü besinlerin temelini oluşturduğu değişik bir beslenme alışkanlığı yeni bir davranış görüntüsünün oluşmasına yol açmış.

Canlılar hep birbirleri ile beslene gelmişler . Ne yazık ki, her canlı, içinde yaşadığı ortamda varlığını sürdürme olanağı sağlayan karmaşık ve özgün bir uyum strateji geliştirmiş. Ortak strateji de hayatta kalma mücadelesidir. İnsan da diğer hayvanlar gibi yaşamını sürdürmek amacıyla gereksinim duyduğu enerjiyi diğer canlıları yiyerek karşılamış demeyi yeğlerdim, ne var ki hala karşılamakta…

Her canlının bir yaşam kuralı vardır. İnsanın ayırt edici özeliği bu açıdan diğer canlılardan farkı olarak, bu kuralları içgüdüsel değil bilinçli olarak kurgulamasıdır.

İnsan doğal olarak yeryüzünün merkezi konumda tutuluyor. Ne denli zor koşullar altında yaşarsa yaşasın bu insanlar, hayvansal ve bitkisel besin açısından yinede bizlerden daha şanslıydı.

Atalarımız çevrelerindeki doğal kaynakları tüketirken çok aşırıya kaçtı. Ekolojik dengeyi bir ölçüde bozdu .Üst paleolitik çağın sonlarında aşağı yukarı elli otçul hayvan türü yok olmuş. Bu hayvanların nesillerinin tükenmesinde, kuşkusuz insanın büyük payı vardır. Çevrelerinde yaşayan ren geyiği, mamut, bizon , step atı, vs atalarımızın sofralarından baş köşede yerini almış.

Natolik çağ döneminde, topluluklar kalabalık nufuslar halinde yaşamaya başladılarsa da, bir süre çevrelerinde var olan çeşitli yabani hayvanları avlayarak aşırı bir et tüketimine yönelmişler ve nesilleri bugün tükenmiş olan dev sığırlar, atlar ve geyikleri avlayıp, parçalara ayırarak yemişler.

Bu gün ne değişti? Et tüketimi binlerce kat artarak devam ediyor bir çok hayvanın nesli tükenmek üzere..

Dünyanın her yerinde, birbirinden çok farklı kültürlerden toplumların özellikle evcilleştirilmiş hayvanlarla olan bağı, insanın hayvanlarla ilişkisinin çok derine ve eskiye dayandığının önemli bir göstergesi. Evrim sürecinde nihaî amaç, kendi türünü sürdürmektir. Bir başka tür kesip yemek bu amaca ulaşmayı zorlaştıracak bir faktör.

“Bizler hayvanlara ahlâk sahibi varlıklar olarak bakmıyoruz. Ama sizce hayvanlar bizi ahlâklı varlıklar olarak görüyor mudur ?”

Friedrich Nietzsche

Benisa erdem

[email protected]

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.

7221 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:15:29:00
x