*Evet, Kürdistan devleti yakındır...
Mevcut durumda koşullar bunun için uygundur. Kurulması an meselesidir.
Asıl engelleyici TC ve İran diktatörlüğüdür.
Eski TC Genelkurmay başkanı İlker Başbuğ:
“Böyle bir devletin kurulması açısından ümitlerin tepe noktası olduğu bir süreçteyiz, zaman biçiliyor. Bu süreyi tayin edecek kim? Bunu tayin edecek, İran ve Türkiye. Yani böyle bir devletin oluşmasına İran ve Türkiye bugün \'evet\' desin, yarın bu devlet kurulur, hiçbir engel yok. Bunu engelleyen halihazırda süreyi uzatan konjonktür, İran\'ın ve Türkiye\'nin böyle bir oluşuma karşı olmaları. İran, şu anda buna kesinlikle karşı. Türkiye\'nin de elbette karşı olması lazım.\"(1)
Bu gerçeği daha önceleri ifade etmiştim. Kürdistan daki gelişmeleri durdurmak ve yok etmek için en büyük tehlikenin İran ve Türkiye den geldiğini belirtmiştim.
Irak ve Suriye engelleyecek güçte değildir.
Yukarıda yazısından alıntı yaptığım TC eski genelkurmay başkanı İlker Başbuğ’da herşeyin Kürdistan devletinin kuruluşuna hazır olduğunu ve Türkiye ve İran’ın bunu engellediğini açıkça itiraf ediyor.
Bu gerçeği göremeyen bazı Kürt çevreleri bir kez daha hatta bin kez daha yeniden düşünmek ihtiyacı duymalıdırlar.
Öyle bazıları “Kürdistan devleti istemiyoruz” diyerek piyasaya çıkmamalıdırlar.
Bu, çok hafif bir davranış olur ve asıl Kürdistan devletini istemeyen sömürgeci devletlere yardım sunmak olur.
*Uzayda bir Kürdistan yönetimi kurulsa onada karşı olurlar...
TC, İran, Suriye ve Irak uzayda bile Kürt yönetimi kurulsa, Kürtler uzayda bir devlet kurdular denilse yine karşı çıkarlar.
Bunların ruhu, korkusu ve politikası Kürtleri köle olarak kendilerine bağlı tutmak üzerine kurulmuştur.
Korkuları ne?: “Komşu” da Kürdistan devleti ve yönetimi kurulmasın, orada kurulursa “bizim Kürtlerde isterler”...
İşte “bizim köle Kürtler” istemesin diye kendi devlet sınırları dışındaki Kürdistan kuruluşlarına müdahale etmek istiyorlar.
Bakınız RT Erdoğan: \"Kanton kurma çalışmaları sürerse gereği neyse yaparız.\" dedi.
Türkiye\'nin kimseden izin almaya ihtiyacı yok. PYD, kanton olarak ilan etti. Bu iş bu kadar kolay mı? Kanton kurma anlayışı sürerse gereği neyse yaparız.
TÜRKİYE\'NİN PYD OPERASYONU
Kuzey Irak\'ta (Güney Kürdistan) yaşananı, Kuzey Suriye\'de(Batı Kürdistan) yaşamak istemiyoruz.”(2)
Anlamak isteyen için bu kadar basit. Hiç kırk dereden su getirmeye gerek kalmıyor.
Erdoğan, AKP, TC ve İran açık açık söylüyorlar: “Hiç bir Kürt yönetimi ve devletini istemiyoruz”
Irak ve Suriye de aynen böyle düşünüyor ama güçleri engellemeye yetmiyor.
Erdoğan, Batı Kürdistan daki “kanton” yöetimlerine karşı olduklarını ve elinde gelirse yok etmeye çalışacaklarını ilan ediyor. Görünüşe bakmayınız, Kürdistan federasyonuna karşı politika ve tavırlarıda aynıdır.
İran Kürdistan federasyonuna müdahalede bulunuyor, içişlerini karıştırıyor, Şii Irak ı destekliyor. Suriye rejimini destekliyor, söz konusu Kürtler olunca Batı Kürdistan daki gelişmeleri de bastırmaya yardım edeceği kesindir.
*Ey günahkar Kürtler; TC, İran, Suriye seni hiç yönetim, irade sahibi ve özgür ve eşit olmanı istemiyor.
Ama siz kalkıp onları yönetici, devlet başkanı, hükümet olmaları için oy kullanıyorsunuz.
Onlar seni köle yerine bile koymuyor, sen onların efendi ve egemen olmalarına oy veriyorsun.Ümetle , kardeşlik, aynı dindeniz deyip kendini kandıryorsun.
Vatandaşiz deyip avunuyorsun.
Onlar ise hergün senin kuyunu kazıyor.
*Yönetim olmanı istemiyor ama seçimlerde Kürdistan’da çoğunluk sağlamanıda istemiyor.
Kürt devleti yakın. Asıl önemli olan bu.
Türkiye ve Kuzey Kürdistan da seçimler de çok yakın. Ramak kaldı.
Bana sorarsanız, TC , HDP projesinden korkmuyor. Çoğu Kürtlerin ve demokratların desteğini almasından ve marjinal kalmamasından korkuyor.
Amaç ve projeyi bir tarafa bırakıyorum.
Seçimlerde Kürdistan illerinde HDP ezici bir çoğunluk sağladığında ve metropollerdeki Kürtlerin önemli bir desteğini aldığı zaman bu TC yönetimi Kürdistan da fiilen iflas etmiştir demektir.
Bir referandum olur. Diğer seçime katılan Kürt çevrelerinin oyunu eklersek Kürdistan mücadelesinin meşruiyet ve kitle desteğini yeterince sağladığı anlamını taşır. Dğnya da durumu böyle algılar.
TC ve Erdoğan, her türden Kürt yönetimi ve oluşumuna kendi devlet sınırları dışında karşı oldukları için sağlanan bu kitle çoğunluğunun onlar için ne kadar tehlikeli olduğunu görmeden geçemeyiz.
HDP’ye TC cumhurbaşkanı ve AKP , MHP ve CHP niye bu kadar karşılar?
Hesapları sadece iktidar olmaları üzerine değil.
Erdoğan açık söylüyor: Güney ve Batı kürdistan daki gelişmeleri Kuzey Kürdistan da görmek istemedini çok net vurguluyor.
Rojava Kürdistanı için gereğini yaparım diyen politika ve zihniyet elbetteki kendisine bağladığı, işgal altında ve köle olarak tuttuğu Kuzey Kürtleri için hiç istemez.
İktidar olmak için asıl HDP ye yüklendikleri kanısında değilim, bu da bir faktör.
Barajı geçeceklerini başta hiç düşünmüyorlardı. Şimd işler tersine döndü. CHP ve MHP Kürdistan da nasıl etkisiz duruma geldiyse AKP de giderek etkisizleşiyor. AKP’ye destek veren Kürtler desteğini çekmeye başladı. Ve AKP’yi MHP gibi algılamaya başladılar.
Bunlar önemli gelişmeler. Asıl korttukları budur.
Seçimler AKP, CHP , MHP vb lerini onaylamıyoruz noktasına geldi.
Bunun daha gelişmesinde her bakımdan fayda vardır.
HDP projesine katılmayabilirsiniz ama somut gelişmeleride görmek gerektiği kanısındayım. HDP’yide aşan bir durumu yaşıyoruz. Değerlendirmeleri bu noktalara taşıyabirsek önemli gelişmelrin ateşleyicisi olur.
*Son olarak: AKP tek başına iktidar olmamalıdır. Sadec Türkiye için değil, özellikle Kürdistan da önüzdeki süreçte yaşanan gelişmeler açısında hayati önem taşıyor.
Kaso ve bunalım derinleşecek. Kapılar kapanıyor, rahat açıldıkları ekonomik ve ticari alanları daralmış durumdadır.
Bırakalım kendi kendileri ile uğraşsınlar, biz işlerimize bakalım.
Derdimi paylaşmayan ve dertlerimizi ve acılarımızı derinleştirenlere el uzakmak bize düşmez.
Seçimlerde kedi halkınızın, ülkenizin, dil ve kültürünüzün, özgürlük ve statünüzün tarafı olunuz...
Ne diyeyim:
“Her an herşey olabilir”...
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.