Sömürgeci devletler Kürtlere: Ön kapıdan giremezsiniz, arka kapıda geliniz meşruiyeti olmayan görüşmeler yapalım.
Eskiden bu güne kadar Kürdistani partilere sömürgeci devletler şunu demiştir: Ama hangisine demiştir. “Komşu sömürgeci devletin Kürtlerine ön kapı size kapalı, sizinle açıktan görüşemeyiz. Ön kapılar sömürgeci devletlerin başkanlarına, diplomatlarına, yani Türklere, Farslara ve Araplara açıktır.
Sizinle ancak istihbaratımız gizli dehlizlerde ilişkilenebilir. Çıkarımıza geldikçe bunu sürdürürüz, gelmeyince son veririz” demişlerdir.
Parçalanmış Kürdistan ve komşu dört sömürgeci devlet hep bu tür ilişkileri dayatmıştır. “kendi Kürdüne değil”, yani egemenliği altında tutuğu Kürdistan parçasına değil, komşu devletlerin Kürdistan parçasına bu muameleyi çekmiştir.
Tabi bu bir kullanma tarzıdır. Kendi sömürgesindeki kürdü katliam ve soykırımdan geçirirken, komşu Kürdistan’a şirin görünme politikasıdır bu...
Komşu sömürgeci devlet arka cephe mi?
Geçmişten bu yana öne çıkan bütün Kürdistani parti ve örgütlerin tarihine bakın, komşu sömürgeci devletti arka cephe olarak kullandıklarını rahat olarak görebilirsiniz.
Komşu sömürgeci devletle ilişkileri genellikle o devletlerin istihbarat kesimleri ile olmuştur.
Öcalan uzun bir süre Suriye’de kaldı. Dr Qasımlo Irak’ta kaldı. KDP ve Molla Mustafa barzani, Talabani İran da kalmıştır. Irak ve İran arasındaki cezayir anlaşması Kürt Hareketinin kurban edilmesine yol açmıştır. Örnekleri çoğaltabilirim. İlişkilerde genelde istihbarat çevreleriyledir.
Böylesi dönemlerde Kürtlere ön kapıdan girmek yasaktır. Aslında siyasi ve diplomatik ve ulusal olarak hesaba katılmazlar. Arka kapıdan gir derken ilişkiler istihbarat üzeridir genellikle.
Şimdi Ortadoğu da Türkiye ve İran çekişmesi var. Şii ve Sunni Farslar ve Araplar, Türkler arasında dine sarılmış politikalar yürütülmektedir.
Şu anda KDP Türkiye ile daha çok ilişki içindedir. KCK İran ve Suriye ile ilişki içindedir. Oran ve YNK Irak ve İran bağlantıları vardır. Fakat Kürtler din üzerinden siyaset yürütmedikleri için mevcut durumda Ortadoğu’daki bloklaşma içinde değildirler.
TC, Kürdistan federasyonu varlığı ve en önemlisi petrolden dolayı KDP’yi “tercih” etmektedir. Ama KCK’ye karşıdır. PYD’ye çok daha fazla karşıdır. İran ve Suriye KCK ve PYD’ye sıcak bakmaktadır. İran ve Irak Goran ve YNK ye sıcak bakmaktadır. Suriye zor durumda olduğu için PYD’ye sarılıyor, bunu anlamak zor değildir. TC, MİT üzeri sahte barış sürecinde KCK’ye sıcak yaklaşmaktaydı.
İran ve Irak bağımsız Kürdistan istemediği için bu konuda yumuşak davranan YNK ve Irak’ta zaten var olan federasyonu savunan Goran’ı tercih etmektedir ama İran Doğu Kürdistan Kürt partilerine amansız davranmaktadır.
Neyse pozisyonlar; konjektürel durum, şartlar, dengeler ve siyasal gelişmelere göre değişmektedir. Ama sömürgecilerin kafası ve politikası ise tümüyle Kürdistan karşıtlığı üzerinedir.
Ön kapı açıldı...
Kürdistan federasyonunun kurulmasıyla Güney Kürdistan partilerine ve kurumlarına ön kapıdan Irak’a giriş ve federal ilişkiler geliştirilmiştir. Dünya ile ilişkileri ön kapıdan olmaktadır.
Kürdistan federasyonu TC ilişkileri ön kapıdan yapılmaktadır. İran ile ilişkilerine ise İran samimi yaklaşmamakla birlikte ön kapıdan giriş noktasına gelmiştir.
PYD ile Suriye ilişkileri ön kapıdandır, TC ile ilişkiler arka kapıdandır. Salih Müslüm TC’ye geldiğinde dışişlerine götürüldü. Bakanlık düzeyinde görüşme yapılmadı. Bana göre MİT ile görüştü. Kimi duyumlara göre ise KCK lideri Öcalan’la görüştürüldü. Bunu Mesut Barzani’nin dışişlerine uğramasını çok eleştirip suçlamalar düzeyine çıkaranlara söylüyorum. Çifte standartlısınız. İkiside hoşuma gitmedi, hele siyasal parti temsilcileri bunu yapmamalıdır. KCK lideri Öcalan ile ilişkilerde kapılı kapılar ardında, MİT (pardon devlet yetkilileri) sürdü ve sürmektedir.
İran KCK ilişkileri arka kapıdan yapılmaktadır. KCK hala arka kapıdan kurtulmuş değildir. Doğu Kürdistanlı partilerde hala arka kapıdan kurtulmuş değildir.
Ön kapıdan yapılan ilişki ve gelişmelere değer verilir. Arka kapıdan girmeler ise bir dereceye kadar geçerlidir. Sürekli arka kapıdan çıkılmazsa siyaset ve diplomatik başarısızlığın bir ürünü olarak değerlendirilir.
Bu komşu sömürgeci devletlerle arka kapıları kapatmanın zamanı gelmiştir. Geçici bir anlamı belki olur ama sürekli bununla sınırlı kalması acayipliğe dönüştürür.
Taraftarlık ve amigoluk yapanlara söylüyorum. Çifte standartlı davranmayınız. Benimkisi iyi ve bağımsız tavır senin kişi işbirlikçilik diye bizlere yutturmaya kalkmayınız.
Bazı önemli gelişmelere yol açacaksa gerektiğinde tavizde verilir. Ama bir parçaya karşı değil.
Tuhafsınız yani: öyle bir noktaya getiriyorsunuz ki, benim ilişki kurduğum sömürgeci istihbarat iyi senin ki kötü demeye geliyor. Bu tavırla politikalara yem olunur.
Karşı çıkıyorsak doğru dürüst çıkalım.
Birbirilerinizin yanlışlarını birbirilerinize karşı kullanmak ancak sömürgeci devletlerin politikasının yedeğine düşmek olur. Kamuoyu oluşturacaksak Kürdistan aleyhine gelişebilecek bütün ilişkilere karşı çıkmalıyız.
Türk ordusu Musul’da kötü Türkiye ve Kürdistan da iyi mi?
Türk ordusunun KDP yardımı ile Başika’ya güç yığdırmasına karşıyım. Evet orada ne işi var? Hatta Güney Kürdistan dada yeri yoktur.
Ama Kuzeyde direnildiği ve TC’nin savaşı ve yıkımı tırmandırdığı bu süreçte Türk ordusunu tarafsızlığa davet etmek neyin nesi oluyor?
“AKP polisi ve kontralarına karşı savaşıyoruz, orduya karşı değiliz, ilçe ve şehirlere girerse işgal ordusu olur. Karşı koyarız.”
İnsana günaydın derler.
Türk ordusu Kürdistan da işgalci ve sömürgeciliği asıl ayakta tutan kuruluştur. Seçimler zamanında da ordu tarafsızlığa çağrılıyordu. Yapmayın beyler, yanılgılar yaratmayınız. Polis ve özel timler yetmedi, şimdi ordu Kürdistan halkına karşı –şehir ve ilçelerde- devreye girdi. Şimdi gençler orduyla çatışıyor, kendini savunuyor.
Ayrıca Irak ve Kürdistan’ın kıyı yerlerinde İran askerleri vardır. Şii mililer vardır ve İran organize ediyor. Bunlar Musul düşerse ve Kürdistan bağımsızlık referandumuna girerse en açık tehdit haline gelirler. Musul ve birkaç yerle birlikte İŞİD sökülüp atılacak. Bu kez Kürdistan için en büyük tehlike ve saldırı bunlardan gelir. İran askerleri ve Şii milislerin de Kürdistan ve Irak ta yeri yoktur, çekilsinler demeliyiz.
Onun için eleştirelim ama bazı konuları suçlamak ve aşağılamak için kullanmayalım.
Gelin hep beraber şu arka kapıları kapatalım. Gelişmelerde bunun için olgunlaşmıştır. Diplomatik ve açıkça yapılan siyasi ilişkileri öne çıkaralım.
Gelinen aşamada Kürdistan davası ve sorunlarını kim ile olursa olsun ön kapılardan içeri girerek çözelim.
Sömürgeci devletler arasındaki çelişkilerden yararlanılır..
Ama bu çelişkiden yararlanma durumu diğer parçadaki Kürtlerin aleyhine kesinlikle olmamalıdır.
Kürdistan halkının göçertilmesini bir birinize karşı kullanmayınız.
Kimi partiler yanlış politikalar uygulayabilir.
Ama düşmanı bırakıp, halkın katledilmesini, sürgün-göç ettirilmesini Kürdistani her hangi bir partiyle açıklayamazsınız.
Bu şu anlama geliyor: “Siz rahat durmuyorsunuz, düşmanda kovuyor ve katlediyor”
Bu tür gerekçeler düşmanın üzerinde durduğu gerekçelerdir. Yanlış politikalar olursa sadece düşmanın eline koz verilir, hepsi bu.
Kürdistan halkının yaşadığı trajediyi birbirlerine karşı kullananlar, sizde vicdan ve utanma duygusu yok mu?
Bu yıl KÜRT BARIŞI’nın yılı olsun..
Kürdistani partiler, örgütler bulunduğunuz parçada Kürdistan ve Kürtlere kazandırmaya çalışınız.
Her şeyden önce de başta parçada olmak üzere her parça Kürtleri birbiriyle barışsın.
Sorunlarını diyalog ve uzlaşı yoluyla çözsün.
Bu yıl Kürt Barışına vesile olsun!..
Başka Kürdistan’ın her yerinde savaş var, zülüm ve katliam var. Herkese dayanma ve direnme gücü dilerim.
dursunaliküçü[email protected]
22.12.2015
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.