Kürdün Acayip Halleri ve Samimiyet Sınavı

<br> Başta Hayri Durmuş ve Kemal Pir olmak üzere 14 Temmuz şehitlerini ve direnişini saygıyla anıyorum.

Hıdır Yalçın

16.07.2014, Çar | 06:53

 Kürdün Acayip Halleri ve Samimiyet Sınavı
Makaleyi Paylaş

Başta Hayri Durmuş ve Kemal Pir olmak üzere 14 Temmuz şehitlerini ve direnişini saygıyla anıyorum. Onları andıkça dünle bugün arasında derin düşüncelere dalıyor ve nerden nereye demekten kendimi alamıyorum.

Bu aralar Kuzey Kürt siyasetinde acayip haller izliyoruz. Aklı başında, yüreği vatan(Kürdistan) sevgisiyle dolu hemen her Kürdün “hadi be oradan, yazıklar olsun sana” diyebileceği türden acayip hallerden bahsediyorum.

Farklı dalga boylarında gezinerek ve ikide bir frekans değiştirerek “Ankara Havaları” söylemeyi siyaset sanan ve kürdün aklı ve hafızası ile alay eden acayip hal sahibi bu beyler maalesef hala yüksek perdeden Kürt siyasetçileri olarak piyasada boy göstermeye devam ediyorlar.

Hatırı sayılır sayıda kürdün cezaevinden çıkması için canla-başla uğraş verdiği Hatip Dicle C. Evi’nde Kürtler adına “ulus devleti çöpe atmakla” kalmadı çıkar çıkmaz ayağının tozuyla “ Kerkük Kürdistan değildir” diyerek “ neme nem” bir şey olduğunu herkese gösterdi. Bu aralar kimseye görünmemeye özen gösteriyor. Ayıbı unutturmak istiyor. Üzerinden biraz zaman geçmesine rağmen bu konuyu tekrar yazmamın bir nedeni de bu halleri unutmamak için hep gündeme taşıma isteğidir.

Hani bir Arap, Fars ya da Türk siyasetçi ya da sıradan bir üyesi “ Kerkük Kürdistan değildir” dese, egemen ulustandır söyler, der geçersin. Ama bunu söyleyen bir Kürt siyasetçi ise dönüp bakar ve utan dersin, bunu söylemek sana mı düştü. Sen kim adına ve ne amaçla bunu konuşuyorsun dersin. H. Dicle’de sadece bu cevabı hak ediyor. Onlarca yıl Bağımsız Kürdistan için mücadele eden milyonlarca Kürt’ün ve bu amaçla toprağa düşen binlerce Kürt gerillası ve devrimcisinin bu hayalini çöpe atma densizliğini gösteren bu adama Kürtlerin söyleyeceği çok sözü olacak daha.

G. Kürdistan’da devlet olma imkânı ortaya çıkmışsa her kürdün bunu sahiplenmesi ve desteklemesi gerekir. Bu parçadaki halkımız tercihini hangi yönde kullanır ve gerçekleştirirse ona saygı duymak ve desteklemek Kürt yurtseverliğinin gereğidir. “ Biz ulus devlete karşıyız, bağımsızlık ilanı yanlış olur, Irak’ın demokratik birliğinden yanayız” gibi söylemlerle akıl vermek ve aslında karşı duruş belirlemek düşündürücüdür.

Bir bakıyorsunuz Ulusal birlik, Ulusal Kongre zamanı diyerek ha bire çağrı yapanlar, ortak mücadele ve direnişten söz edenler Güney-batı Kürdistan’da siyaset yapmak, bunun için propaganda ve örgütlenme faaliyeti yürütmek isteyenleri vatanına bırakmıyor, insanlar “kaçak” yollardan kendi vatanına, köyüne ya da şehrine girmek zorunda kalıyor. Suriye Baas rejiminden dolayı değil, Güney-batı Kürdistan’da egemen güç olduğunu söyleyen PYD-YPG güçlerinden ötürüdür bu gizli kaçak geçiş. Aynı güçler “Kobani’ye yönelik IŞİD saldırısından ötürü” tüm Kürtleri ortak direnişe ve destek olmaya çağırıyor. Olup bitenleri bir arada düşündüğünüzde söylenenleri ve yapılanları bir samimiyet sınavından geçirmek zorunda kalıyorsunuz. Samimi olmak Kürt siyasetinin olmazsa olmazıdır.

İzlemek zorunda olduğumuz bu haller bazı kişilerin hâleti ruhiye’ sinden kaynaklanmıyor. Böyle olsa çok fazla ciddiye alınmayabilir. Maalesef Kürde egemen kılınmak istenen uğursuz bir anlayışın kişilere sirayet etmiş ve dışa vurmuş halidir söz konusu olan. Fikir babaları ulus devleti kendine göre çözümleyerek karşı çıkar ama kraldan daha kralcı geçinen düşünce fukaraları da onu kaldırıp çöpe atar. Diğeri, “özerklikte istemiyoruz, bize yerel yönetim şartının kabulü ve uygulanması yeter” der. Anlayış bu olduktan sonra bu acayiplikler hep ve daha da artarak karşımıza çıkacaktır.

Kürt ve Kürdistani bir duruşla siyaset yapan ve bu temelde mücadele edenler için bu hallerin varlığı eleştiri ve güçlenme nedenidir. Ancak bu anlayışa gönül veren binlerce Kürt için tekrar tekrar üzerinde düşünülmesi ve doğru siyasi bir tavırla cevap verilmesi gereken olaylardır bunlar.

Ya doğru bir tutumla bu anlayışa yeter artık der ya da uğruna büyük bedeller ödediğiniz hayallerinizi “çöp” te aramak zorunda kalırsınız.

15 Temmuz 2014 Hıdır Yalçın
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
13125 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:15:39:41
x