Kürtlerin Barzani'ye gerçekten ihtiyacı var mı?

Ancak Barzani pes etmedi, en büyük kozunu ortaya attı. Milyonlarca Kürdün kaderini değiştirecek bir hamlede bulundu, Bağdat’tan bağımsız bir şekilde petrol satma restini çekti.

Hüseyin Aladağ

08.04.2015, Çar | 16:30 [ Güncellenme: 13.04.2015, Pts | 08:08 ]

Kürtlerin Barzani'ye gerçekten ihtiyacı var mı?
Makaleyi Paylaş
Tarih birçok savaşta sadece direniş ve mücadeleyi ya da kazanan tarafı yazmaz. O savaşı veren liderin tavrını, duruşunu da kayda alır, önemli görür. Çünkü çoğu savaşta zaferi getiren ya da halkını o beladan kurtaran mevzideki, cephedeki asker kadar ona liderlik edenlere de bağlıdır.

Bu böyle gelmiş böyle de gidecek. Savaşın şeklinin ve silahların değişmesinin hiçbir önemi yoktur. Liderine, komutanına güvenmeyen, onu sevmeyen düşmanına zor kök söktürür.

Haziran’da IŞİD çeteleri önce Musul’a ardından oradan ele geçirdikleri silahlarla Kerkük’e, Şengal’e, Mahmur’a saldırdığında Kürdistan federe bölgesi askeri, diplomatik ve ekonomik olarak çok zayıftı.

Maliki’nin düşmanca ve Kürt iradesini, Kürdistan’ı tanımama politikası yüzünden Bağdat’la ipler kopmuştu. Bu aslında bağımsızlık yolunda iyi bir gelişme sayılırdı. Ancak ekonomik olarak halen Bağdat’a bağlıydı Kürdistan yönetimi.

Petrol satışına izin verilmiyor, silah vermeme ambargosu devam ediyordu. Dahası ABD ve Almanya gibi devletler açıkça bağımsızlık girişimlerine karşı çıkıyor ve bu yönde atılan adımları desteklemiyordu.

Ancak Barzani pes etmedi, en büyük kozunu ortaya attı. Milyonlarca Kürdün kaderini değiştirecek bir hamlede bulundu, Bağdat’tan bağımsız bir şekilde petrol satma restini çekti.

Kürdistan yönetimi film senaryolarını aratmayan bir şekilde o limandan bu limana gezdirilen tankerlerle petrol satmaya çalıştı, bunu başardı da.

IŞİD’in ilerleyişi ve batının havadan müdahalesiyle de Erbil yeni bir konum kazandı. Diğer tüm bölgelerdeki askerlere oranla Peşmergenin IŞİD’e karşı verdiği mücadele dünyanın dikkatini Kürdistan’a çekmeyi sağladı.

İşte o günden sonra KRG’nin diplomatik atakları başladı. Erbil son birkaç ayda Birleşmiş Milletler merkezi gibi ziyaret ediliyor. Dünyanın birçok önde gelen ülkesinin bakanları, temsilcileri ağırlanıyor. Dünya Kürdistan’a ve onun başkanı Barzani’ye her zamankinden daha çok saygı duyuyor.

Bunlar cephede savaşanlara adeta can suyu olan diplomatik gelişmelerdi. Bir de Barzani’nin şahsi bireysel yaptıkları var.

Bugün IŞİD gibi ahlaki tüm sınırları ortadan kaldıran bir çetenin savaştığı ülkelerde sıcak çatışmanın yaşandığı mevzileri ziyaret eden, orada savaşan askere moral veren üstelik bunu sık sık yapan, bir gelenek haline getiren tek lider Barzani’dir. Hucam Surçi gibi şehit peşmerge ailelerini sürekli ziyaret edip teselli veriyor, yalnız bırakmıyor.

Ağustos ayından beri diplomatik, askeri ve ekonomik tüm yardımları alabilmek için dünyaya çağrıda bulunuyor. Elinden gelen her şeyi yapıyor bunu kimse inkar edemez.

Zira dünyanın hiçbir yerinde federe bir devlet, nüfusunun neredeyse yarısı kadar mülteciyi de beslemiyor. Bugün 5 milyonluk Kürdistan bölgesi neredeyse 2 milyona yakın kişiye de bakıyor. Üstelik büyük bir savaş ve ekonomik krizdeyken.

Ancak bana göre Barzani’nin bu süreçte en büyük icraatı, Rojava’daki Kürtlerin de kaderini değiştiren ve dünyanın onlara yardım etmesini sağlayan Duhok anlaşması ve sonrasında yaptıkları.

Birileri inkar edebilir, bunu dillendirmeye tahammül etmeyebilir ancak ortada inkar edilemez bir gerçek var. Peşmergenin hem de ağır silahlarla Türkiye’den geçerek Kobani’ye yardıma gelmesi imkansız görünmesine rağmen Barzani bunu başardı.

Peşmergenin gelişi sadece Kobani’nin kurtarılmasına yardım etmedi aynı zamanda Kürtler arası birlik beraberliğe de büyük katkı sağladı.

ABD’nin Türkiye’nin tüm engellemelerine rağmen Kobani’ye havadan silah atması ve uçaklarla aylarca direnişe destek vermesinin garantörünün kim olduğu malum.

Tüm parçalardaki Kürtler şu anda arzu edilen yerde değil buna diğerlerine göre önde olan Başur’da dahil ama geçmişe göre oldukça iyi bir mesafe kat edildi.

O yüzden IŞİD gibi bir belanın ve Şii milis tehlikesinin günbegün arttığı bir zamanda Barzani’nin görev süresinin uzatılması Kürdistan’ın kaderine önlemli bir etki yapacaktır.

Kürdistan şüphesiz Barzani’nin aile mirası değil ve ebediyen onlar yönetmeyecek ancak herkes çok iyi biliyor ki Mesud Barzani, soyadından dolayı şu anda o koltukta değil. Bunu hak eden mücadele dolu, kıymetli bir geçmişi ve halk üzerinde de çok etkili umut verici bir liderlik meziyeti var.

Bugün Bağımsız Kürdistan için en büyük tehlikelerden birisi olan İran’da, bunu bildiği için Barzani’nin yeniden seçilmesini engellemeye çalışıyor. Kürt partileri ve liderleri arasında fitne çıkararak sürekli denediği ve maalesef hep başarılı olduğu o kadim politikasını uygulamaya koyuyor.

Ürdünlü eski bakan Salih Kallab bir süre önce İran’ın bu yöndeki somut adımlarını deşifre etti. Irak’ı santim santim yeniden şekillendirmekle görevlendirilen Kudüs Ordusu Komutanı Kasım Süleymani ile Kürdistan Yurtseverler Birliği’nin üst düzey yetkililerinin, Süleymaniye’nin Karaçolan ilçesinde bir toplantı yaptığını söyledi.

O gizli toplantıya iddiaya göre, Celal Talabani’nin eşi Hero Talabani ile partinin üst düzey isimleri Mele Bahtiyar, Kosret Resul ve Berham Salih’in yanı sıra İran’ın Erbil Başkonsolosu, KYB’ye yakın 4 medya kuruluşunun yöneticileri ile KCK Eşbaşkanı Cemil Bayık’ın da bir temsilcisi katıldı.

Ürdünlü eski bakan, Kasım Süleymani’nin KYB’lilere “Bir an önce Mesud Barzani’den kurtulma” teklifinde bulunduğunu, Barzani’nin görev süresinin uzatılmamasını, aksi takdirde halkın sokaklara ineceği yönünde yayın yapmalarını istediğini söyledi.

Düşünebiliyor musunuz, İran açıkça Kürtlere Barzani’yi devirme teklifinde bulunuyor. Peki bunun neden ve niçin yapıyor? Bunun Kürtlerin lehine olacağını düşünen tek bir kişi var mı?

İran’ın kadim Kürt politikası sanırım hepimizin önünde bir ibret vesikası olarak duruyor. İran, Kürdistan federe bölgesini Mahabad Cumhuriyeti, Barzani’yi de Qazi Muhammed’in mirasçısı olarak görüyor. O yüzden Kürtler arası çatışma denemeleri ve böl parçala yönet entrikaları hiç bitmeyecek.

Neyse ki, Kosret Resul ve Berham Salih’in bunu kabul etmediği ortaya çıktı. Ancak her ne olursa olsun Kürt temsilcilerinin, siyasetçilerin İran’la böyle gizli buluşmaları bile çok vahim.

Her şeyi bir taraf bırakın Kürdistan tarihinin en büyük savaşlarından birisini veriyor. Yerel ortaklarının(şii milisler) güvenirliliği tartışılmalı, düşmanlarıysa insani ve ahlaki hiçbir kuralı tanımıyor. Gelmiş geçmiş tüm savaş ahlakının sınırlarını zorluyor.

Ceset ticaretine bile tenezzül edecek kadar aşağılık yöntemlere başvuruyor. Elindeki şehit peşmerge cesetleri için bile, 20 bin dolar istiyor IŞİD. Ama tüm bu vahşi yöntemlerine, zorbalıklarına rağmen Kürdistan’da tutunamadılar. İşgal ettikleri yerlerin yüzde 95’inden çıkarıldılar.

Savaşın yanında Kürtleri zor durumda bırakan bir başka mesele de ekonomik kriz. O yüzden siyasi ve yönetimsel istikrar çok önemli. Orada yaşayan herkes bunun farkında.

Irak Türkmen Cephesi milletvekili Aydın Maruf verdiği bir demeçte “Şu an bölgede bir savaş var. Aynı zamanda bir mali kriz var. Biz Türkmenler olarak Barzani’nin başkanlık süresi ile ilgili tüm siyasileri uzlaşmaya çağırıyoruz.” Diyerek tavrını açıkça belli ediyordu.

Türkmen vekilin bu kadar realist ve şeffaf olduğu, teveccühlerini açıkça ortaya koyduğu bir ortamda Kürtlerin Barzani’nin görev süresinin uzatılmasıyla ilgili sorun yaşaması, bununla zaman ve enerji kaybetmesi akıllıca değil.

Tabi işin içerisinde yine kafalarını karıştıran İran gibi parazitler yoksa!

twitter.com/normalgasteci Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.

8948 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:23:42:03
x