Mevcut AKP-MHP iktidarı Türkiye’de başta Kürd sorunu olmak üzere ülkenin birçok meselesine çözüm getirmezken yaklaşık bir yıldan bu yana Filistin meselesini Kürd ve Türk halklarının gündeminde tutarak T.C. Devleti’nin içinde bulunduğu derin kriz ve kaos durumunu gizlemeye çalışmaktadır.
Esasen T.C. Devleti’ni yöneten iktidarların hiçbirisi geçmişten günümüze kadar ne Filistin halkına karşı ne de Arap alemine yönelik ciddi ve samimi bir politika izlememişlerdir. Ortadoğu’daki halkların sorunları konusunda bilgi sahibi olan bu anlayış tüm siyasi çevreler tarafından bilinmektedir. Bunun tam tersine Türkler Ortadoğu’da 1. Paylaşım Savaşı sırasında aldıkları büyük yenilgi sonrası kaybettikleri bu topraklar ve halklar üzerinde her zaman bir takım sinsi hesaplar içerisinde olmuşlardır.
Şayet gerçek böyle olmamış olsaydı 1948 yılında kurulan İsrail devletini ilk tanıyan ülke T.C. Devleti olmazdı. Ayrıca 1967-1974 Arap-İsrail Savaşlarında ABD Devleti’nin isteği üzerine İncirlik ve Kürecik Üstlerinden İsrail’e yardım edilmesine asla müsaade edilmez ve dolayısıyla Arap dünyasının o dönemdeki büyük yenilgilerine imkan tanınmazdı. Yine Filistinlilere destek amacıyla 60’lı yılların sonlarında Filistin’e giden Kürd ve Türk gençleri idam sehpalarında sallandırılmazdı. Demek oluyor ki T.C. Devleti ve hükumetleri hiçbir zaman Filistinliler ve geçmişte köle olarak kullandıkları Arap dünyasına karşı samimi olmamıştır.
Evet bugün şartlar değişmiş ve T.C Devleti büyük bir ekonomik bunalım yaşamaktadır. Başta ABD olmak üzere batı dünyasının büyük desteklerinden mahrum kalmışlardır. İşte bu sebeplerden dolayıdır ki T.C. Devleti’ni yönetenler İslam’ı kullanarak Arap dünyasına yağ çekmekte ve gözünü körfez sermayesine dikmektedir. Türkiye’deki mevcut iktidar Kürd ve Türk fakirlerini Filistinliler için ağlatırken mevcut iktidar yine İsrail’le kurduğu gizli ve sinsi ticari ilişkileriyle zenginleri daha bir zenginleştiren irtibatını alttan alta yürütmektedir.
Ayrıca T.C. Devlet Yöneticileri Güney Kürdistan Yönetimi’nin İsrail ile var olan iyi komşuluk ilişkilerini de Müslüman Kürd ve Türk toplumları üzerinden provoke ederek Ortadoğu’daki yegane Kürd dostu olan İsrail Devleti’yle var olan ilişkileri zehirlemek istemektedir. Biz Kürdler hiçbir halka zulüm yapılmasını asla kabul etmeyiz ancak tarih boyunca halkımıza yapılan zulüm ve soykırımları da kesinlikle unutmayız. Bugün Filistinliler için timsah gözyaşı dökenlerin kendi geçmişlerinde Müslüman Kürd halkına yaptıkları ve yapmaya devam ettikleri zulüm katliam ve soykırımları hatırlamalarını istiyoruz.
Örneğin Ağrı’da , Zilan’da , Koçkiri/Dersim’de , Şeyh Said’de yapılanlar sanki zulüm ve soykırım değilmiş gibi ayrıca Enfal ve Halepçe yaşanmamış ve T.C. Devleti buralarda düşmanca bir rol oynamamışçasına ortaya çıkarak bu mazlum ve mağdur halkımızdan Filistinliler için gözyaşı dökmelerini beklemeleri tam da T.C. Devleti’ni yönetenlerin gerçekleri gizlemek gayretinden başka bir anlam taşımamaktadır. Çok iyi bilinmelidir ki T.C. Devleti’ni yönetenler de İran Molla Rejimi de Filistinlilerin mağduriyeti üzerinden kendi iktidarlarını korumak için sinsi hesaplar yapmakta ve bundan dolayı İslam Dinini kullanarak istismar etmektedirler. Şayet her milletin kendi topraklarında özgür ve bağımsız yaşaması esas alınacaksa Ortadoğu’da halkların var olan sorunlarının çözümü de o ölçülerde kolaylaşacaktır.
Özetle T.C. Devleti’ni yönetenlerin amacı ve bu süreçte yapmak istedikleri sinsi bir projeyi hayata geçirerek Kürd halkı ile Arap halkları arasındaki var olan çelişkileri daha fazla derinleştirerek tamiri mümkün olmayan bir duruma sokmaktır. Bundan dolayı Kürd siyasetçilerinin bu düşmanca anlayış ve yapılanmaya karşı sergilenen oyunu bozmak üzere oldukça uyanık davranmalarını siyasetçilerimize hatırlatmak istiyoruz.
M.Hüseyin Taysun
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.