Geçmişte birazcık sıkıştıklarında Kürdlerle Türklerin bin yıllık kardeşliğinden dem vuran Türkiye’deki politik çevreler her ne hikmetse son yıllarda bırakalım Kürdlerle Türklerin kardeşliğinden bahsetmelerini Kürdler söz konusu olduğunda adeta cin çarpmışa dönüyorlar. Özellikle AKP-MHP ortaklığından bu yana tek taraflı olarak Kürdlere yönelik ırkçı ve faşizan baskı ve saldırılara sık sık şahit olmaktayız.
En başlarda Kürd mevsimlik işçilere yönelik insanlık dışı ve vahşi saldırılar giderek hayatın bütün alanlarına yayılmış ve özellikle batı illerindeki tüm alanlara ve sahil kentlerine büyük bir azgınlıkla ve bilinçli bir şekilde yaygınlaştırılmakta hatta T.C. Parlementosu Kürd vekilleri dövmek için bir boks ringine dönüştürülmüş durumdadır.
Kürdlerin yurttaş olmaktan kaynaklı bir takım demokratik haklarını kullanmalarından vazgeçtik kendi kimliğini sahiplenmesi veya kendi kültürüyle bir halay çekmesi hatta kendi ana dilini konuşmasına bile artık tahammül gösterilmediği bir durumla karşı karşıyayız. T.C. Parlementosunda sokak hayvanlarının yaşama hakkını savunanlar ve bu konuda DEM Partililer dahil adeta kıyamet koparan sözde demokratlar Kürdlere yapılan bunca haksızlık , hakaret ve zulüm karşısında zerre kadar ses çıkarmayarak adeta dilsiz şeytan rolüne bürünmüş bir tutum takınmaktadırlar.
Bütün bu olup bitenlere karşılık sözde Kürd muhalefeti ise ya Munzur şenliklerinde halay çekip keyif sürmekte ya da batı illerinin sahil kasabalarında denize girerek günlerini gün etmektedirler. Egemenlerin Kürdleri yok saymak ve onları mümkünse tarih sayfasından silmek üzere harıl harıl çalışarak proje ürettikleri bu kritik süreçte gecelerini gündüze kattıkları görüldüğü halde Kürd siyasetçileri ise biri birilerine gönderdikleri videolarla sahil kasabalarında nasıl bir keyif sürdürdüklerini göstermeye çalışmaktadırlar.
Buradan bu zatı muhteremlere seslenmek istiyoruz, madem ki sizlerin canları bu kadar tatlı idi ve keyfinize de bu kadar düşkündünüz senenin dört ayını tatil yaparak geçirecektiniz buna karşılık Kürd halkının içinde bulunduğu insanlık dışı olaylara bigane kalacaktınız o zaman neden siyasetçi olmaya ve bu halkın zorluklarını çözmeye talip oldunuz? Şimdi soruyoruz , yaptığınız bunca sahtekarlıktan ve duyarsızlıktan dolayı hiç mi yüzünüz kızarmıyor, hiç mi sorumluluk duymuyorsunuz?
Bilmelisiniz ki Kürd halkının bunca zulüm görmesinde ve çille çekmesinde sizin gibi sahtekarların ve sorumsuzların rolü oldukça büyüktür. Çünkü zulme uğramış milletleri temsil edebilmek için siyasetçilerin her türlü konfor ve lüksten uzak durarak ve zorlu ,meşakatli bir mücadeleyi göze almak zorundadırlar. Yukarıda bahsini ettiğimiz konforuna ve lüksüne düşkün sözde siyasetçilere naçizane tavsiyemiz bu alanlardan çekilmek ve işgal ettiğiniz siyasi mecrayı Kürd halkı için yüreği kor ateş gibi yanan dürüst, namuslu ve fedakar gençlere ayrıca onlarla birlikte aynı duyguları paylaşan tecrübeli kadrolara bırakmanızdır.
Bu zorlu ve büyük fedakarlık isteyen mücadele yürütülmeli ve Kürd halkı can derdindeyken konforlu bir hayat peşinde koşanların yapabileceği bir iş olmadığı bilinmelidir.
M.Hüseyin Taysun
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.