İsrail Devleti ile Hamas’ın arasındaki savaş İran yanlısı Hizbullah Haşdi Şabi ve Husilerin devreye girmesiyle ABD ve AB ülkelerinin de İsrail’e destek vermesiyle daha ileri bir boyut kazanmaktadır. Dolayısıyla mevcut savaş hali Ortadoğu ve yakın çevresindeki ülkeleri olumsuz bir şekilde etkilerken bu ülkelerde yaşayan halklar da büyük acılara ve mağduriyetlere muhatap olmaktadır.
Esasen gerici İran Molla Rejiminin kışkırtmasıyla başlayan bu savaş durumu bir anlamda molla rejiminin yayılmacı politikalarına büyük imkanlar tanırken bir diğer tarafıyla da rejimin içerideki vahşi uygulamalarını örtbas etmek ve yine rejimin kendi muhaliflerine yönelik baskılarını da perdelemek amacına hizmet etmektedir.
İran Molla Rejiminin bu sinsi ve çirkin siyasetini kopya ederek benzer bir siyaset tarzı geliştirmeye çalışan T.C. Devleti de hemen hemen aynı taktikleri uygulayarak Türkiye’de gelişmekte olan hak muhalefetini susturmakta ve özellikle de Kürdlerin yaşadığı bölgelerdeki baskı ve zulümün dozunu giderek artırmaktadır. Bu meyanda Kürdler adına siyaset yaptıklarını söyleyen PKK ve ona bağlı çevreler ortaya koydukları sekter siyaset tarzıyla hem İran Devletinin hem de T.C. Devletinin Kürdler üzerinde uyguladıkları insanlık dışı uygulamalara büyük fırsatlar tanımaktadır.
Böylece Kürd halkına büyük zararlar vermekte olan bu uygulamaların en somut örneklerini şöyle izah edebiliriz : Kürdler adına Milli Demokratik bir çizgide mücadele vermekte olan ve Kürdistani kazanımların geliştirilmesini hedefleyen hiçbir Kürd örgüt ve partisiyle iş ve güç birliğine yanaşmayan PKK ve bağlı yapıların Irak ve Suriye’de Haşdi Şabi ve birçok şoven Arap aşiretleriyle eylem ve çıkar birliği yapmakta hiçbir sakınca görmemektedir. Ayrıca Türkiye ve Kuzey Kürdistan’da ise Kürdleri Kemalist Solcuların emrine sokmak için her türlü oyun ve entrika peşinde koşan PKK ve onun legal uzantıları Kürd yurtsever örgüt ve partilerine asla taviz vermemektedir.
Böylece Kürd Ulusal Mücadelesine ihanet ederek büyük yanlışlara hizmet eden PKK ve bağlı örgütler farklı dönemlerde kah İran mollalarıyla kah Katil Beşar Esad’la kah Irak Merkezi Hükümetiyle ve de Türkiye’deki Kemalist Türk Solcularıyla bir takım angajmanlara hiçbir sakınca görmemektedir. Bunca ödenmiş bedellere rağmen her gün PKK adına yeni maceralara sürüklenerek büyük mağduriyetler yaşamakta olan Kürd halkına yapılan bu kötülüklerin akıl, mantık ve vicdanla tarif edilir bir gerekçesi olamaz. PKK yöneticilerinin kendi Ütopyaları ve ihanetiyle dolu maceralarını anlatabilecek hiçbir mantığı yoktur.
Yaklaşık 40 yıldır on binlerce Kürdün kanının dökülmesine ve büyük mağduriyetlere sebep olan ayrıca da Kürd ve Kürdistan adına hiçbir kazanıma imza atmamış bu ihanet ve macera dolu şiddetin terk edilme zamanı çokta geçmiştir. ABD ve AB ülkelerinin Kürd Sorununu çözüme kavuşturmak, İsrail Devletini güvenceye almak ve bahsi geçen ülkelerin kendi uzun vadeli çıkarlarını korumak üzere ciddi çabalar sarf ettikleri ve yukarıda belirttiğimiz sorunlara çare aradıkları bu tarihi dönemeçte Kürdlerin birlik hainde ve aklı selim bir anlayışla böylesine elverişli bir ortamdan azami derecede faydalanması mümkün iken Kürdün Kürde düşmanlığı üzerinden ve şiddetten medet umarak her türlü sekter ve sakat anlayışlardan uzak durması gerekmiyor mu? Böylesi bir tutum için bu gün değilse ne zaman? Sömürgecilerin dümen suyunda yüzmek ve yine onların hizmetinde politika yapmak dolayısıyla Kürdlerin mağduriyetine sebep olmak artık yetmedi mi? EDİ BES NİNE?
Bu yazıyı kaleme alırken KDP ve YNK’li yetkililerin Süleymaniye’de yaptıkları bir toplantıda Irak Merkezi Hükümetine karşı birlikte hareket etme kararını aldıkları bizce son derece son derece önemli bir olaydır diliyor ve temenni ediyoruz ki bu mutabakat giderek genişleyerek Kürdlerin mücadelesinde yeni ufukların açılmasına sebep olur.
M.Hüseyin Taysun
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.