Aralık ayının başından bu yana Güney Kürdistan’ da huzursuzluk, kargaşa ve şiddet olayları giderek tırmanmaktadır. Irak merkezi hükümetinin, Kürdistan bölgesel hükümeti ile mutabakata vardığı birçok anlaşmayı hayata geçirmemek üzere ayak sürüdüğünü hep birlikte görmekteyiz. İran’ ın güdümündeki Bağdat hükümeti Kürdistanlıların meşru hakkı olan memur maaşlarını ödemeyerek bir taraftan Kürdistan yönetiminden yeni tavizler koparmanın hesabını yaparken diğer taraftan mazlum Kürd Halkını açlıkla terbiye etmeye çalışmaktadır.
Bu arada Kürdistan Bölgesel Yönetimi bir taraftan pandemi ile boğuşurken diğer taraftan da gündemine aldığı reformları hayata geçirerek var olan sorunları çözmeye çalışmaktadır. Ancak Kürd Halkının herhangi bir statü sahibi olmasını bir türlü içine sindiremeyen ve halkımızın ezeli düşmanları olan İran ve TC sömürgeci devletleri kontrol ettikleri taşeron örgütler ve ajanları vasıtası ile bir takım bahaneler yaratarak bir taraftan özgür Kürdistan topraklarını adım adım işgal etmekte diğer taraftan da PKK’ yi bahane ederek yüzlerce köyü ve mezrayı bombalamak suretiyle Kürd köylüsünün üretimini engellemekte ve onları mağdur etmektedirler.
Kürdistan Bölgesel Yönetiminin otoritesini ortadan kaldırmaya yönelik bu düşmanca ve tehlikeli gelişmelere ne yazık ki bazı sözde Kürd parti ve örgütleri de adeta çanak tutmaktadırlar. Kuzey ve Batı Kürdistan’ da büyük bir itibar ve güç kaybına uğrayan PKK Hareketi, birçok alanda İran mollalarının denetimindeki Haşdi Şabi çete örgütüyle birlikte davranarak bir taraftan Kuzey ve Batı Kürdistan’ da kaybettiği prestijini kurtarmaya çalışırken diğer taraftan da KDP ile olan geleneksel düşmanlığının rövanşını almaya çalışmaktadır. Oysa yapılan bu tarihi yanlışlar Kürdlerin on binlerce şehidinin kanları ile kazanılmış haklarını ortadan kaldırmaya yönelik nafile ve gafilce davranış şekilleridir.
İran molla devletinin, İsrail ve Kürdistan devletini kuşatmaya ve Şia yayılmacılığını gerçekleştirmeye yönelik emellerine hizmet eden Kürdistan ve Şengal’ deki Haşdi Şabi-PKK ortaklığı Kürdistan devrimine vurulacak en büyük darbedir. Kantonculuk oyunlarıyla Kürdistan devrimine ayak bağı ve engel olanlar Kürdistani mücadelenin Akdeniz’e ulaşmadaki hedeflerinin önündeki en büyük engel olarak görülmelidir.
Kürdistan Bölgesel Yönetimi ve Kürdler ne Yapmalıdır?
Her şeyden önce mevcut Kürdistan yönetiminin her türlü iyi niyetine karşılık birçok eksiğinin var olduğunu ve bunları ortadan kaldırmak için yönetimin zaman zaman isteksiz davrandığını bilmekteyiz. Dolayısı ile rüşvet, iltimas ve adam kayırmanın mazlum Kürd Halkının mağduriyetine yol açtığını vicdan sahibi her yurtsever görmektedir. Geldiğimiz bu aşamada mevcut sorunları çözebilmek için Kürdistan yönetimi kuralları olan ve yasalara dayalı bir hukuk devleti gibi hareket etmek zorundadır. Yapılacak acil işlerin başında, mevcut sorunları kişileri ve aileleri kayırıp koruyarak değil kurumları evrensel kurallara göre işleterek çözmeye yönelmek yer almaktadır. Ayrıca var olan sorunların çözümünde komşu sömürgeci devletlerin hiç birine hiçbir şekilde güvenmeden kendi halkının
ve siyasi rakiplerinin de öneri ve taleplerini hesaba katarak ayakları yere basan bir siyaset anlayışı ile süreci yönetmelidir.
Kürd Halkının doğru ve milli siyaset izleyen tüm yurtsever kesimlerini kucaklamaları oldukça önemli sayılmalıdır. Aksi durum mazlum Kürd Halkının umutlarını giderek yıpratacağı gibi Kürdlerin mücadelesine katkı sunup yardım etmek isteyen dost devlet ve çevrelerde de büyük bir tereddüdün yaşanmasına sebep olacaktır.
Sonuç olarak yaşadığımız bu kritik süreçte kendisine Kürdüm diyen her parti, grup ve çevrenin yaşanan son provokasyonlara karşı oldukça uyanık davranarak Kürdistan’ da yeniden huzur ve barış ortamının gelişmesi için üzerine düşen tarihi görevi yerine getirmesi gerekmektedir.
Saygılarımla
M. Hüseyin TAYSUN
10/12/2020 İST.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.