Yaşamın tüm alanlarında olduğu gibi, siyaset alanında da bir dava uğruna mücadele ederek ve kutsal saydıkları özgürlük mücadelesine katılmış insanların, kendi halkının kurtuluşu adına önlerine koydukları amaç ve hedeflerine ulaşabildikleri oranda kendilerini mutlu ve bahtiyar hissettikleri bilinmektedir.
Ancak ne yazık ki toprakları sömürgeciler tarafından işgal edilmiş ve tüm insani hakları gasp edilerek köleleştirilmek istenen bir halkın özgürlük kavgasında başarıya ulaşmak, yaşamın diğer alanlarında ki gibi kolay veya kısa zamanda gerçekleşemiyor. İşte bütün bu sebeplerden ve bilinen zorluklardan dolayıdır ki, Kürdistan’ı ve Kürd Halkını özgürleştirme mücadelesi birçok zorlu süreçlerin yaşanmasına ve emsalsiz bedellerin ödenmesine mal olarak nesilden nesile intikal etmektedir.
Yüzyılları kapsayan bu mücadele süreçlerini doğru ve derinlikli bir biçimde incelediğimizde, Kürd özgürlük mücadelesine tarihin farklı dönemlerinde liderlik yapmış büyüklerimizi ve onları bu soylu mücadele alanlarında büyük fedakârlık yaparak yalnız bırakmayan kadroları ve ayrıca bütün mazlumluğuna rağmen, cesur Kürd insanlarına minnet ve şükran duymamak mümkün değildir. Bilinmelidir ki Kürd Halkı’nın özgürlük mücadelesine gönül ve emek vermiş, büyük zorluklara katlanmış ve oldukça anlamlı şehadetlerin, günümüzde vermekte olduğumuz kavgamızda önemli bir yol gösterici rolü olduğunu ve bizleri yüreklendirerek özgürlüğe olan tutkumuzu pekiştirdiği bilinmelidir.
Kürdistan’ın bağımsızlığı ve Kürd Halkı’nın özgürlüğü uğruna mücadelede bizlere cesur ve soylu bir mirası bırakmış olan, aynı zaman da düşmanlarının idam sehpalarına muhatap olup, baş eğmeden kendi halkının onurunu doğru temsil eden önderlerimize ve ayrıca özgürlük savaşı süreçlerinde düşman cephesinde kahramanca mücadele ve direnişler sergileyerek şehadete ulaşmış, cesaret ve mertlik timsali tüm peşmergelerimize ve gerillalarımıza büyük minnet borcumuz olduğunu asla akıllarımızdan çıkarmamalıyız.
Bu arada bilinmelidir ki, Kürdistan özgürlük mücadele süreçleri, herhangi bir parti veya örgütün sadece kendisine mal edemeyeceği kadar eskilere dayanmakta ve tüm düşman saldırılarına/katliamlarına ve sürgünlerine rağmen, süreklilik arz eden bir özellik taşımaktadır. Yine bilinmelidir ki, Kürd’lerin özgürlük ve bağımsızlık mücadelesini, bir bütünen Kürd’leri tarih sahnesinde köleliğe mahkûm etmeyi hedeflemiş olan, ATATÜRK’lerin ve Nazım HİKMET’lerin hayranlığıyla ya da onları cilalayarak Kürd’lere pazarlamakla kurtuluş asla mümkün olmayacaktır.
Zira Kürd’lerin özgürlük mücadelesini geçmiş tarihlerde mertçe temsil etmiş ve bu uğurda düşmana boyun eğmeden onurlu şehadetler yaşamış onlarca ATAKÜRD’leri ve halkına hizmeti görev bilmiş büyük şairleri her zaman olmuştur. Örnek verecek olursak; Şex Mahmud Berzenci, Qazi Muhammed, Mele Mustafa Barzani, Şex Said ve Seyid Rıza’yı sayabiliriz. Ayrıca hem Kürd, hem de dünya edebiyatına büyük hizmetler vermiş olan şair ve edebiyatçılarımızı sayacak olursak; Ahmedi Xane, Feqiye Teyra, Melaye Ciziri ve birçok büyük değerlerimizin olduğu bilinmektedir. Kürd’lerin ille de birilerinden ilham alması ve onların izlerinden gitmesine ihtiyaç duyuluyor ise, yukarıda isimlerini zikrettiğim büyüklerimizin izinde gitmek, bizleri gerçek özgürlüğe taşıyacağı gibi, yolumuza da mücadelemize de ışık tutacaklarından hiçbir Kürd’ün şüphesi olmamalıdır. Özellikle ve büyük bir kıskançlıkla sahiplenmemiz gereken emanetlerin, Ala Rengin gibi milli bir bayrak ve Ey Raqip gibi milli bir marş ve ayrıca mücadele süreçlerinde işgalcilere karşı onur savaşlarında canlarını kahramanca halkının özgürlüğü için bağışlayan şehitlerimizin emanetleri olmalıdır.
Bu anlamda geçmişten günümüze Kürd Halkı’nın özgürlüğü için düşmanla mücadele alanlarında ömürleri sonlanmış olan her bir yurtsever savaşçımızın, yine düşmanın idam sehpalarında katledilmiş her bir önderimizin, ayrıca sürgünlerde vatan hasretiyle kahrından hayatını kaybetmiş tüm mücadeleci büyüklerimizin gözleri açık olarak öbür dünyaya intikal eden değerlerimiz oldukları asla akıllardan çıkarılmamalıdır.
Geldiğimiz bu aşamada umudu yükseklerde tutmak ve mücadelemizin başarıyla sonuçlanabileceğini, Kürd Halkı’na müjdeleyecek birçok gelişmenin yaşandığını ve tüm bu sebeplerden dolayı birliğimizin gerçekleşmesi için büyük gayretlere oldukça fazla ihtiyacımızın olduğunu unutmayalım ve yine unutulmasın ki, mevcut konjonktür ve mücadelemizin geldiği aşama Kürd’lerin kendi içerisindeki birlikleri sağlayabildiği oranda koşullar umudu en yükseklerde tutmak ve zafere ulaşabilmek için son derece elverişlidir.
Kürdistan’ın her bir parçasında mücadelenin önemli aşamalar kaydettiğini ve doğru ittifakların geliştirilerek, her bir Kürd’ün hayalinde ki özgürlük ve bağımsızlık yolunda ciddi mesafelerin kaydedilebileceği olgunluğu ve tecrübeyi kazandığını halkımıza müjdeleyebiliriz. Çözülmesi gereken tek bir sorun varsa, o da Kürd siyasi çevrelerinin hiçbir çıkar gözetmeden gerçek anlamda birliklerini sağlamalarıdır. Son cümle Kürd Halkı’nın haklı ve meşru mücadelesinde yıllarını geçirmiş bizlerde, bizden önceki büyüklerimiz gibi özgür bir Kürdistan’ı görmeden gözü açık ölmek istemediğimiz gibi civan gençlerimizin ölümlerine de tahammülümüzün kalmadığını belirtmek istiyoruz.
Saygılarımla,
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.