Ne var ki, Ortadoğu’nun geleceğine hükmedecek kadar stratejik pozisyon kazanan Kürdlerin, siyasal ve askeri örgütlenme düzeyi, bırakalım bu rolü oynaması, devletleşmeye en yakın konumda bulunan Güney Kürdistan’da bile fersah-fersah gerisinde bulunmaktadır.
Daha önceki operasyonlarda, bin km uzunluğundaki tüm savaş cephelerinde, kelimenin gerçek anlamında DAIŞ örgütünün belini kıran Peşmergenin, düşmanı, Kürdistan’dan tamamen söküp atması, artık sadece zaman meselesidir.
Ne var ki, Kürdistan açısından tehlike sadece DAIŞ örgütü ile sınırlı değildir. Güney Kürdistan’da, Irak devletiyle yaşanan sorunlar bütün yakıcılığıyla devam etmektedir. Irak devleti, bırakalım ihtilaflı bölgelerin geleceğini karara bağlamayı, Kürdlerin hakkı olan bütçenin ödenmesine dahi yanaşmamaktadır. Geçmiş sorunlar yetmezmiş gibi, Irak, şimdi Kerkük cephesinde Kürd, Arap savaşına yol açması kaçınılmaz olan tehlikeli oyunlar peşinde koşmaktadır.
Güney Kürdistan, önümüzdeki dönemde, tüm olasılıkları göz önünde bulundurarak hazırlık yapmak zorundadır.
Ortadoğu’nun kaderi geçmişte olduğu gibi yine kanla yazılmaktadır. Kürdistan’ın bu kan deryasından muaf tutulması mümkün değildir. Ortadoğu gibi daha onlarca yıl sürecek kanlı iç savaşların hüküm süreceği bir coğrafyada Kürdlerin çok daha kapsamlı ve yıkıcı savaşlara hazırlanmaktan başka bir seçeneği yoktur.
Kürdler; Ortadoğu’nun yeniden şekillenmesinde, artık temel belirleyici aktörlerden biri olarak rol oynamaktadır.
Ne var ki, Ortadoğu’nun geleceğine hükmedecek kadar stratejik pozisyon kazanan Kürdlerin, siyasal ve askeri örgütlenme düzeyi, bırakalım bu rolü oynaması, devletleşmeye en yakın konumda bulunan Güney Kürdistan’da bile fersah-fersah gerisinde bulunmaktadır.
Peşmergenin mevcut pozisyonu devletleşme sürecini yaşayan Güney Kürdistan’ın stratejik hedeflerini karşılayacak nitelik ve kapasiteden yoksundur. Peşmerge; direniş döneminin savaş tarzıdır ve artık devletin silahlı kuvvetleri olarak düzenli ordu biçiminde yeni bir formata kavuşturulmak zorundadır.
Güney Kürdistan’da; bundan sonra, asıl stratejik hedef, işgal altından kurtarılmış bulunan vatan toprakları üzerinde bağımsız bir devlet oluşturmaktır. Vatan savunmasının ön plana geçtiği Güney Kürdistan’da, geçmişte olduğu gibi sadece Peşmerge savaşıyla bunu başarmak mümkün değildir. Şüphesiz Güney Kürdistan’da hala azad edilmesi gereken bazı mıntıkalar bulunmaktadır. Ancak bu tali bir hedeftir ve artık asıl amaç tamamına yakın bölümünün kurtarıldığı Kürdistan topraklarını savunmaktır.
Bir ülkeyi savunmak, ancak halkı top yekun seferberliğe kaldırmak ve düzenli ordu kurmakla mümkündür.
Güney Kürdistan hiç durmaksızın derhal düzenli ordu kuruluşuna gitmek zorundadır. Güney Kürdistan’da yaşanan ve yaşanmakta olan bütün problemler düzenli ordu yokluğundan kaynaklanmaktadır. Savaşta inisiyatifin giderek Kürdlere geçtiği ve çatışmaların nispeten hafiflediği bu dönemde, hiçbir savsaklayıcı tutuma girilmeden düzenli ordu kuruluşuna mutlaka gidilmelidir.
Düzenli ordu kurmak; KDP+YNK Peşmergelerinin bir araya getirilmesi demek değildir.
Dünyada esas olarak düzenli ordular iki şekilde kurulmaktadır; ya Türkiye’de olduğu gibi zorunlu askerlik yasası çıkartılarak ya da Amerikan modeli, yani profesyonel ordu örnek alınmak zorundadır. Şu anda dünyada daha geçerli olan profesyonel ordu örneğidir.
Güney Kürdistan’da zorunlu askerlik yasasının uygulanma koşulları yoktur ve mevcut durumda, zaten profesyonel orduya geçişi sağlayacak bir model yürürlüktedir. Ancak Peşmerge ulusal ordu olarak değil, iki ayrı partinin denetiminde hareket etmektedir. Geçmişte PDK ve YNK’nin iç savaş ve hakimiyet mücadelesinden dolayı silahlı güç bulundurmakta ısrar etmesinin anlaşılır nedenleri vardı. Fakat tüm partilerin dahil olduğu merkezi bir hükümetin iş başında bulunduğu, devletleşmenin tartışıldığı ve ülke savunmasının birincil hedef durumuna geldiği bu aşamada hala iki ayrı Peşmerge gücünün korunmaya devam edilmesinin izah edilecek hiçbir tarafı yoktur.
İki ayrı Peşmerge gücünün varlığı, Kürdistan’ın daha doğmadan bölünüp parçalanmasının tohumlarını ekmekte ve geçmişte olduğu gibi, bundan sonra da iç savaşın yeniden patlak vermesinin potansiyelini taşımaktadır.
Partilere bağlı Peşmerge gücünün korunması, başta İran ve Irak olmak üzere Kürdistan’ın iç işlerine karışmak isteyen devletlerin, çelişkilerden yararlanmasına ve giderek Süleymaniye ve Kerkük coğrafyasını koparmaya cüret edecek kadar tehlikeli planlar yapmasına zemin sunmaktadır.
Partiler arasındaki çelişkiler DAIŞ savaşında görüldüğü üzere Kürdistan’ı savunmasız bırakmaktadır. Peşmergenin hazırlıksız yakalanmasında ve bundan dolayı yersiz yüzlerce şehidin verilmesinde partiler arasındaki çelişkilerin rolü belirleyicidir.
Hangi cepheden bakılırsa bakılsın artık partilere bağlı Peşmerge gücünün varlığı sadece zarar vermektedir.
Kürdistan’da kronikleşen sorunların aşılması, düzenli ordunun kuruluşuna bağlıdır ve bunu Peşmerge gücünü partilerin denetiminden koparmadan başarmak asla mümkün değildir.
Düzenli ordu kurmak, sadece, Peşmergeyi partilerin denetiminden çıkarmayı değil, aynı zamanda siyaseten arındırılmasını zorunlu kılmaktadır. Partilerin Peşmergeye yeniden nüfuz etmesini engellemek ve ulusal ordu biçiminde örgütlemek açısından ideolojik etkilenmelerden uzak tutulması gerekmektedir.
Peşmergenin düzenli ordu biçiminde örgütlenmesi, başta bürokrasi, asayiş ve istihbarat olmak üzere devletin bütün organlarını partilerin denetiminden çıkarmayı zorunlu kılmaktadır.
Düzenli ordu kurmak; çağdaş, demokratik devlet organlarını inşa projesinden bağımsız ele alınamaz. Fakat savaş koşullarından dolayı düzenli ordunun kuruluşuna acil ihtiyaç duyulmaktadır. Bundan dolayı devlet organlarının yeniden örgütlendirilmesinde önceliğin ulusal ordunun kuruluşuna verilmesinde hiçbir sakınca yoktur.
Güney Kürdistan’da düzenli ordunun kara, hava ve jandarma unsurlarını örgütlemenin alt yapısı, tahminlerin ötesinde oldukça gelişkindir. Yapılması gereken Peşmerge gücünü partilerin denetiminden çıkarıp düzenli ordu biçiminde merkezi karargah sistemine bağlamaktır.
Düzenli ordu örgütlenmesinde asıl problem, sanılanın aksine hiyerarşik yapı ve teknik eksiklikten çok, eğitim ve disiplin yoksunluğundan kaynaklanmaktadır.
Düzenli ordu kuruluşunda, ilk yapılması gereken, komuta yapısı dahil, tüm askeri yapının acil olarak düzenli ve sistemli bir şekilde eğitime tabi tutulmasıdır. Mevcut askeri akademiler hem ihtiyacı karşılamaktan uzaktır ve hem de partilerin denetiminde bulundukları için ordunun komuta yapısını değil, daha çok parti militanı yetiştirmektedir. Akademilerin partilerin denetiminden çıkarılarak düzenli ordunun komuta yapısını karşılayacak düzeyde nitelik ve nicelik olarak artırılması gerekmektedir. Harp akademileri sadece askeri değil, aynı zamanda, ulus ve vatan bilincini aşılayacak, yaşam disiplinini geliştirecek eğitim sistemine ağırlık vermeli ve bu çalışmaları komutanından eratına kadar tüm ordu yapısı içerisinde geliştirmeli ve bunu düzenli ve sürekli yapmalıdır.
Düzenli ordunun partilerin denetiminden çıkarılıp ulusal bir güce dönüştürülmesi açısından yapılması gereken ikinci düzenleme askerliğin meslek haline getirilmesidir. Peşmerge profesyonel ordu biçiminde tanzim edilmelidir. Hali hazırda bazı birliklerin birleştirilmesi ve bu temelde terfi tayinlerin yapılmasına başlanmıştır. Fakat hala esas olan her partinin kendisine bağlı birlik ve komuta yapısını kendi yetki alanında görevlendirmesi ve hareket ettirmesidir. Düzenli ordunun bu sistem üzerinden inşa edilmesi mümkün değildir. Vatan ve ulusal bilincin pekişmesi açısından tayin terfilerin partilerin yetkisinden alınması ve atamaların mevcut çelişkileri giderecek tarzda yapılması büyük önem taşımaktadır. Düzenli ordunun örgütlendirilmesinde ulusal esprinin esas alınması, aynı zamanda ortak dilin yakalanması açısından muazzam bir işlev görecektir.
Düzenli ordunun tanzimi, askerliğin meslek haline getirilmesini ve Peşmergenin asker ocağında daimi kalmasını zorunlu kılmaktadır. Bundan dolayı profesyonel orduların geçerli olduğu tüm ülkelerde uygulana geldiği üzere maaş ve maddi yaşam koşullarının yeniden düzenlenmesine ihtiyaç vardır.
Hali hazırda Peşmergenin elinde olan silahların çok azı düzenli ordu ihtiyacını karşılayacak ağırlıktadır. Aslında eski Irak ordusunun elinden alınan tankların dışında neredeyse hiç ağır silah bulunmamaktadır. Kürdlerin her ne pahasına olursa olsun, mutlaka başta savaş uçak ve helikopterleri olmak üzere düzenli ordu için gerekli olan tüm silah ve cephane ihtiyacını süratle temin etmesi gerekmektedir. Dört bir tarafı “düşman” devletler tarafından sarılan İsrail ordusunun girdiği tüm savaşlardan zaferle çıkmasının belirleyici üç nedeni vardır. İsrail ordusunu başarılı kılan birinci neden eğitim, ikinci etmen istihbarat ve üçüncü özelliği üstün silah tekniğine sahip olmasıdır. İsraillilerin daha devlet olmadan nasıl uçak, gemi ve diğer savaş gereçlerini yasa dışı yollardan ve gerçekten çok başarılı operasyonlar neticesinde temin ettiklerini MOSSAD ajanlarının anılarından heyecanla okuyoruz. İsrail’in kuruluş yılları ile kıyaslandığında Kürdlerin sahip olduğu imkan ve ilişki ağının çok daha gelişkin olduğunu ve ihtiyaç duyulan her türlü silahın rahatlıkla bulunabileceğini belirtmemize dahi gerek yoktur. Aradan çeyrek yüz yıl geçtikten sonra hala eğer Peşmergenin ağır silaha sahip olmadığı söyleniyorsa, bu sadece yönetimlerin nasıl ihmalkar davrandığını kanıtlamaktadır.
Ana yasaya göre Irak ordusuna verilen silah ve cephanenin yüzde on yedisinin Kürdlere verilmesi gerekmektedir. Ancak bırakalım yüzde on yedisini, yüzde birinin dahi verilmediğini Kürdler yakınarak anlatmaktadır. Arap yöneticilerinin sözlerine güvenerek Peşmergeyi ağır silahtan yoksun bırakan zihniyet şiddetle mahkum edilmelidir. Hiç olmazsa bundan sonra, geçmişten alınan dersler ışığında ve DAIŞ karşısında içine girilen sıkıntılı durum hatırlanarak düzenli ordu için gerekli olan ağır silah ve cephane ihtiyacı her ne pahasına olursa olsun süratle temin edilmelidir.
Güney Kürdistan’da üstün silah tekniğine dayanan, güçlü istihbarat ağına sahip, eğitimli ve disiplinli bir profesyonel ordu kurulmadan bırakalım devlet kurmak, kurtarılmış toprakları bile savunmak mümkün değildir.
Güney Kürdistan’da Peşmerge rolünü oynadı; şimdi öncelikli görev düzenli ordu kurmaktır.
10. 5. 2015
Botan Ahmed Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.