İran Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Sadık Hüseyin Caberi Ensari Pazartesi günü (9 Mayıs 2016) düzenlediği haftalık basın toplantısında, “Irak’ın bağımsızlığı, birliği ve toprak bütünlüğünün Irak vatandaşlarının, tüm bölgenin ve dünya devletlerinin çıkarlarının garantisi olduğunu” dile getirdi ve tüm Iraklı grupları, Irak\'ın toprak bütünlüğünü tehdit eden unsurlara karşı birliklerini canlandırmak ve ülkelerinin toprak bütünlüğüne sahip çıkmaya davet etti.
Irak’ın önde gelenlerinin ve siyasi güçlerinin ülkelerini tehdit eden gerçek tehlikeyi anlamaları umudunu dile getiren Ensari, İran’ın, Irak’taki özel koşulları göz önüne alarak, tüm taraflara yasal kriterler ve yaklaşımlara saygı duymalarını ve iç farklılıkları çözmek için diyalog içinde bulunmaları önerisinde bulunduğunu vurguladı.
Ensari, isim vermeden Kürdistan Bölgesi’nin bağımsızlık çabalarına atıfta bulunduğu konuşmasında Irak’taki problemlerin bir takım grup, kabile, din ve etnik kökene dayalı çıkarları esas alan yaklaşımlarla çözülemeyeceğini ve ülkede güvenlik ve istikrarın sağlanamayacağını vurguladı.
Mesrur Barzani : Kürdistan Bağdat\'tan dostane ayrılmayı hak ediyor
Kürdistan Bölgesi Güvenlik Ajansı Müsteşarı Mesrur Barzani, 5 Mayıs 2016, Perşembe günü The Washington Post’ta yayınlanan mülakatta Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılmasının ardından Irak gibi yenilgili bir devlet ile Kürdlerin geleceği olmayan bir yaşama mahkum edildiğini söylemişti.
Kürdistan Bölgesi’nin bağımsızlık sürecine girdiğini, Bağdat’ın, Kürdlerin barışçıl bir şekilde ayrılmasını kabul etmesinin iki ülkenin de çıkarına olacağını belirten Mesrur Barzani, Türkiye ve İran ile bu konunun müzakere edileceğinin altını çizerek ‘‘Kürdistan devleti, komşu ülkelerin sınırlarının da sağlamlaşması anlamına gelecektir’’ şeklinde konuşmuştu.
İran Kürt ve Kürdistan karşıtı politikaların odağında
İranlı yetkililer söz konusu Kürt ve Kürdistan olunca, başta Türkiye, Irak ve Suriye olmak üzere bölgedeki devletleri sürekli Irak’ın toprak bütünlüğü ve birliği konusunda duyarlılığa çağırmaktalar.
Bağımsız bir Kürdistan’ın kurulmasını engellemeyi neredeyse kırmızı çizgileri haline getiren İran, bu politikası gereğince bölgede kullanabileceği tüm güçlerle ilişki geliştiriyor, özellikle Kürtlerin aralarındaki çelişki ve sorunları ustalıkla kullanıyorlar
2016 Ocak ayında İran\'ın dini lideri Hamaney\'in uluslararası ilişkiler baş danışmanı Ali Ekber Velayeti, İsrail Adalet Bakanı Ayelet Shaked’in bağımsız bir Kürt devletini savundukları açıklaması üzerine, İsrail’i Irak ve Suriye dahil İslami devletlerini parçalama planı ile suçlamıştı.
Ocak ayının ortalarında Tel Aviv’de düzenlenen yıllık Güvenlik Konferansı’nda konuşan Shaked, İran’ı Türkiye’den ayıracak İsrail dostu bir Kürt devletinin kurulması için girişimlerde bulunmalarının önemine dikkat çekmişti.
Bağımsız Kürdistan devletinin kurulmasının İsrail’in bölgedeki düşmanlarını zayıflatacağına dikkat çeken Shaked, İsrail ile Kürt halkı arasındaki işbirliğinin artırılmasının önemine vurguda bulunmuştu.Shaked, yeni Kürt devletinin Türkiye, İsrail ve Irak arasında bulunması önerisinde bulunmuştu.
Shaked’ın bu açıklamaları üzerine konuşan ve Kürtlerin IŞİD karşıtı savaşta oynadıkları önemli role dikkat çeken Velayeti, “Saddam karşıtı savaşlarında Kürtleri desteklediklerini, her iki Kürt lider Mesud Barzani ile Celal Talabani’ye destek verdiklerini ve Kobanê’de yaşananların karşısında durduklarını,” dile getirmişti.
Bugünlerde ise Batı Kürdistan Kürtlerini IŞİD karşıtı savaşta desteklediklerine dikkat çeken Velayeti, Irak ve Suriye’deki Kürtlerin tarihlerinin de gösterdiği gibi, Kürtlerin her zaman yabancı işgalcilere karşı direndiklerine atıfta bulunmuştu. Velayeti’nin yabancı işgalci derken, Kürdistan’ı işgal eden Fars, Arap ve Türkleri ise farklı bir kategoriye yerleştirdiği aşikar.
