Avrupa, Suriye Savaş Suçlarına Yönelik Soruşturmaları Genişletiyor
Viyana’dan Münih’e uzanan davalarda Avrupa mahkemeleri, hem eski rejim yetkililerini hem de kıta ülkelerine göç etmiş muhalif savaşçıları yargı karşısına çıkarıyor. Avusturya’da iki eski Suriyeli güvenlik yetkilisi hakkında iddianame hazırlanırken, Almanya’da Suriyeli muhaliflerin yargılandığı önemli bir dava sonuçlandı.

Avrupa ülkeleri, Suriye iç savaşında işlenen suçlarla ilgili soruşturmalarını giderek genişletiyor. Bu kapsamda Avusturya savcıları çarşamba günü (11 Kasım) iki eski Suriye hükümet yetkilisini, gözaltındaki sivillere yönelik işkence, cinsel baskı ve diğer kötü muamelelerle suçladı. Her iki zanlı da 2015’te sığınmacı olarak geldikleri Avusturya’da yaşamlarını sürdürüyordu.
Bu gelişme, Almanya’nın Münih kentinde Suriyeli muhalif savaşçıların yargılandığı önemli bir savaş suçu davasının sonuçlanmasının hemen ardından geldi. Böylece Avrupa, çatışmanın tüm taraflarına yönelik adalet arayışını genişletmiş oldu.
Avusturya’da Eski Güvenlik Görevlilerine İddianame
Avusturya’daki iddianame, 2011–2013 yılları arasında Rakka’da, dönemin Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’a karşı protestoların sert şekilde bastırıldığı süreçte yaşananlara odaklanıyor. Sanıklar — Suriye istihbaratında eski bir tuğgeneral ve Rakka’daki kriminal polis soruşturma biriminin eski yarbayı — gözaltındaki kişilere yönelik sistematik şiddet uygulamakla suçlanıyor.
Savcılığa göre, suçlamalar arasında ağır bedensel zarar verme, cinsel baskı ve sanıklardan biri için işkence yer alıyor. En az 21 mağdur tespit edilmiş durumda. Zanlılar suçlu bulunmaları hâlinde 10 yıla kadar hapis cezası alabilir.
Avusturya’da yaklaşık 100 bin Suriyelinin yaşaması, ülkeyi bu tür davalar için önemli bir merkez hâline getirdi. Ülkeye sığınmış mağdurlar, Avrupa’da yürütülen soruşturmalar için kritik kanıtlar sunuyor.
Evrensel Yargı Yetkisi Devrede
Avusturya’daki dava, aynı zamanda yabancı ülkelerde işlenen ağır suçların ulusal mahkemelerde yargılanmasına imkân tanıyan evrensel yargı yetkisi ilkesi kapsamında açılan uluslararası davalar zincirine ekleniyor. Bu ilke; savaş suçları, insanlığa karşı suçlar, soykırım ve işkence gibi insanlığa karşı işlenen ağır eylemlerin uluslararası toplumun tamamını ilgilendirdiği varsayımına dayanıyor.
Son aylarda Suriye güvenlik teşkilatından üst düzey bir yetkili de yurtdışında, işkence, yargısız infaz, zorla kaybetme ve diğer ağır ihlallerle suçlandı. Bu tür davalar, Esad döneminde işlenen suçların uluslararası düzeyde soruşturulmasına yönelik artan iradeyi gösteriyor.
Münih’te Suriyeli Muhaliflere Mahkûmiyet
Avusturya’daki iddianamenin hemen öncesinde Almanya’da önemli bir karar açıklandı. Münih Yüksek Eyalet Mahkemesi, üç Suriyeli erkeği savaş suçu işlemek ve yabancı bir terör örgütüne üye olmak veya liderlik etmekten suçlu buldu.
86 duruşma günü süren yargılamada sanıklara sırasıyla dört buçuk yıl, yedi yıl ve dokuz yıl on ay hapis cezası verildi. Mahkeme, üçlünün, isyan döneminde kurulan ve zamanla radikalleşerek 2014’te IŞİD’e katılan Liwa Cund al-Rahman adlı grupta yer aldığını tespit etti.
En yüksek cezayı alan lider, Deyrezzor’daki petrol alanlarından elde edilen gelirlerden kişisel olarak yararlanmakla suçlandı. Diğer bir sanığın çatışmaların ve IŞİD’in Şii bir köye yönelik saldırısının görüntülerini propaganda amacıyla çekip yayımladığı belirlendi. Üçüncü sanığın ise grubun IŞİD’e katılmasının ardından bir birliğin komutanlığını yaptığı kaydedildi.
Sanıklar, eylemlerini “Esad rejimine karşı özgürlük mücadelesi” olarak savunsa da mahkeme bu argümanı reddetti. Hâkimler, rejimin işlediği ağır ihlallerin muhalif grupların savaş suçlarını haklı çıkarmayacağını ve uluslararası hukukun “düzenli orduya karşı silahlı direniş hakkı” tanımadığını vurguladı.
IŞİD’in yenilgisinin ardından Almanya’ya kaçan üç kişi, sığınmacı olarak geldikten sonra tutuklanmıştı.
Avrupa’dan Genişleyen Adalet Girişimi
Avusturya ve Almanya’daki davalar, Avrupa’nın yalnızca rejim yetkililerini değil; muhalifler, milis liderleri ve IŞİD üyeleri de dahil olmak üzere farklı aktörleri yargılama konusundaki kapsamlı yaklaşımını gösteriyor. Bu, on yılı aşkın süredir devam eden Suriye iç savaşında farklı tarafların işlediği ağır suçların tanınması anlamına geliyor.
Suriye’de, Esad sonrası dönemde dahi işleyen bir adalet mekanizmasının bulunmaması, Avrupa’daki yargılamaları mağdurlar için nadir bir adalet yolu hâline getiriyor. Kanıt ağlarının genişlemesi, Avrupa’daki geniş Suriyeli diaspora topluluklarından daha fazla tanığın öne çıkmasıyla birlikte, önümüzdeki aylarda daha fazla davanın açılması bekleniyor.
Son güncellenme: 18:12:28




































































































































































































