* Kürdistan’da tek parti olamaz
Tekçilik bir ülke ve toplumu felakete sürükler. Tarihe baktığımızda hangi ülkede, rengi ve amacı ne olursa olsun, tek parti varsa orada tek parti diktatörlüğü olmuştur.
Kürdistan’da farklı renklerin ve partilerin olması normal olanıdır.
Tek particilik kaçınılmaz olarak totalitarizme yönelir. Tek şekil ve tek ideoloji ve politikalar dayatır. Toplum mühendisliği yapar.
KCK hala Kurdistani bir muhalefete açık değildir. Kendi içinde farklı eğilimleri barındırmak istemez.
KCK dışında kalan Kudistani partilerden; KCK ile siyasi rekabet ve TC’ye karşı muhalefet etmek beklenir.
Ama gel görelim ki, küçümsenmeyecek bir kesimi bundan kaçınıyor. KCK eleştirisi yaparak, sömürgeciliğe muhalefet ettiğini ve alternatif olduğunu sanıyor.
Muhalif denildi mi, herkesi katanlar var, bu kategoriyi ayrıştırmak için ben “muhalifler” için müzmin muhalifler kavramını kullanacağım.
* KÜRDİSTANİ MUHALEFET TC’YE KARŞI YAPILIR
Kürdistan’da farklı partiler olabilir.
Ama hepsinin alternatifi TC sömürgeciliğinden kurtulmak ve toplumu özgürleştirmek üzerine kurulu bir amaç olur. Mücadele TC’ye karşı verilir.
Müzmin muhaliflik yapanlar TC’ye karşı muhalefet yapacaklarına neredeyse gecesini gündüzünü KCK-PKK ye karşı eleştiriye ayırırlar.
Hatta bu müzmin muhaliflerin bir kısmı belki de içinde, kimi zaman birbirleriyle sohbette KCK’nin TC’ye karşı yenilmesini isterler.
KCK’den kurtuldu mu sanır ki Kürdistan’da ciddi bir muhalefet daha iyi gelişir.
Böyle düşünenler ne siyasetten anlar ne de toplum biliminden. Duygularının esiri olmuşlardır.
Kürdistan’da eskiden “benim ağa iyi senin ağan kötü” hikâyesine benzer. Bir ağa diğer ağanın ayağı ne kadar kayarsa o kadar sevinir.
Ulusal ve toplumsal gelişmeleri duygularına ayarlayamazsın. Ülkesine ve toplumuna cevap olmayanlar er ya da geç gerekli karşılığı görür ve yerine yenileri çıkar.
KCK’nin yenilgisinden medet uman bir Kürt, Kurdistani olmaz.
PKK’den ayrılanı PKK kabul etmez. Ayrılan neticede bireydir. Eğer biraz tanınan biriyse ona dünyayı dar eder. Zayıfsa o kişi başkalarına sığınabilir. KCK’de bununla övünür: “bak demedik mi ayrılanın sonu böyle olur” tekerlemelerini yapar. Başka Kurdistani partilerin başarılı olmamasını KCK’de ister.
Hatta düşünceme göre müzmin muhaliflerin KCK’e eleştirisi bir işe yaramaz. Tersten aslında çok karşı çıkmakla birlikte KCK’yi beslerler.
Hatta bu müzmin muhalifler KCK ve PKK eleştirin onlar gibi olmazsa, bunu da kabul etmezler. İlahi karşıtlık yapacaksın noktasını isterler.
Bu kafadan hayır gelmez ve kitleyi de hiç bir zaman etkileyemez.
Her şeyi eleştiri konusu yaparak tu kaka eder.
* ALTERNATİF PROPRAM-AMAÇ VE POLİTİKAN TC SÖMÜRGECİLİĞİNE KARŞI OLACAK
Müzmin muhaliflerden alternatif politika beklenemez. Ne yazık ki bazı partiler bile alternatif politika oluşturmayarak, KCK eleştirisi ile alternatif yaratacağını düşünür.
Önce TC’ye karşı olacaksın.
Oklarının çoğunluğunu TC’ye yönelteceksin.
Alternatif, TC sömürgeciliğine karşı çıkaracaksın.
Tek taraflı ateşkes istemek bir Kürde yakışmaz.
Barış deyip, TC’ni soykırım eşliğinde oluşturmak istediği sahte barış ve “huzur” a hizmet etmek Kürde düşmez.
Konuşmakla ve sadece bir araya gelmekle; bu TC, inanın hiçbir şey vermez.
Alternatif politika ve direniş oluşturup örneğin Kürtlerin büyük çoğunluğunu “anamın dilini istiyorum” diye sivil itaatsizliğe davet edebiliyor musun?
Parti kurduk, biraz propaganda hadi seçime ile (sadece) bu işler kesinlikle olmaz.
TC televizyonlarına Kurdistani görüş ve politikalarınızı anlatabiliyorsanız çıkınız. Yapamıyorsanız çıkmayınız.
Mesela isim vermeyeyim, birileri çıkıp parlamento vb. yerlerde PKK’nin haksız yere vurduklarını teşhir ediyor, ama aynı kişi aynı yerlerde TC’nin soykırımlarını vb. anlatamıyor...
Sömürgeciliği gelip bana anlatacaksın, TV basın ve yayınında KCK’yi anlatacaksın; bu durum elbette ki kimsenin gözünden kaçmaz.
Kürdistan’da soykırım var. TC’nin politikalarını, soykırım uygulamalarını, insansızlaştıma vb. projeleri ve uygulamaları deşifre edeceklerine, sadece hendek yanlıştı politikasına saplananlar gaflet içindedir.
Bu gün başka Kürtlere, unutma aynı şey yarın sana yapılacaktır.
Tanımadıysanız bu TC’yi yuh olsun bizlere...
* TÜRKİYELİLEŞMEKTEN UTANÇ DUYARIM
Yazmak istediklerim KCK eleştirisini normal ölçüler içinde yapanlara karşı değildir. KCK doğru zemin ve zamanda çokça eleştirilmelidir. Buna ihtiyaç vardır.
Sözüm, eleştiri adı altında müzmin muhaliflik yapanlaradır.
Türkiyeli olmak ve Türkiyelileşmekten utanç duyarım.
TC, Yakındoğu’nun imhası üzerine inşa edildi. Geçmişi 100 yılı bulmuyor.
Kürtler, Lazlar, Gürcüler, Çerkezler, Ermeniler, Araplar, Rumlar Türkiyeli olmaktan kesinlikle utanç duymalıdır. Türkiye onların imhası üzerine gerçekleşmiştir.
Türkiye’nin demokratikleşmesini isterim, yapanlar çıkarsa desteklerim, dayanışmaya da girerim.
Ama Türkiye’yi demokratikleştirmeyi Kürtlerin, Kürdistan’ın önüne koyarsan bu amacı saptırmaktır.
Kurdistani olanlar ve Kurdistani amacı olanlar TC sömürgeciliğinden kurtuluşu ve özgürleşmeyi, bağımsızlığı önüne kayar.
* Tavır ve tutum sahibi olmak önemlidir.
Gandi tutumu olacak, direnişçi olacaksın. Riskleri göze alacaksın. Hapse girmeyi ve ne olursa olsun duruşun ve düşüncenden taviz vermeyeceksin.
Gündemlere takılmayacaksın. Gündemini sen belirleyeceksin.
Neden Kürdistan’da farklı alternatifler çıkmadı, üzerinde biraz kafa yoracaksın.
Kürtleri 20 milyon veya biraz daha fazla sayarsak KCK bunun üçte birinin oyunu alamıyor.
Geri kalan Kürtleri örgütle. Kaldı ki, seçimlerde HDP ye oy veren Kürtlerin hatırı sayılır bir bölümü KCK taraftarı değildir.
Kitle orda, yer ve zaman müsait, siyaset yapanlar bunları ölçüp biçerler. Eski siyasetçi figürü ile işler yürümez. Bunun görülmesinde sayısız yarar vardır.
* Ülkeni yakıyorlar, şehirlerini boşalltıyorlar, dışarıdan Türk ve Arap getirip içlerine yerleştirmek istiyorlar.
Önceliğin ülkenin yıkımına ve korkunç TC plan ve politikalarına vereceksin. Bunları teşhir edeceksin. Tavır alacaksın.
Kurdistan içinde yaşanan sorunları da tartışacaksın. Eleştiri doğruyu geliştirmek için olacaktır.
KCK’den bir şey beklemiyorsan, o zaman Kurdistan’da bir olgu olan KCKye eleştiri adı altında takılıp kalmayacaksın. Onu aşacak düşünce ve kitlesel güce ulaşmayı esas alacaksın. TC’nin alternatifi olacaksın.
TC’ye karşı “öyle değil böyle mücadele edilir” diyeceksin.
En önemlisi de bunu tavır ve duruşunla göstereceksin.
Ölen insanlar bizim insanlarımızdır. Yıkılan ve yakılan, insansızlaştırılan ve güçten düşürülmeye çalışılan bizim ülkemizdir.
Bu vb. şeylere isyan edeceksin.
Sözlerin ve düşüncen başkaldırı niteliğinde olacaktır.
“İki tarafta silahları sustursun, barış olsun” demek kesinlikle yetmez.
Eski müzakerelere ve barışa dönülsün demekle olmaz.
Ortada ne müzakere ve ne de barış vardı.
Onurlu ve dünya ölçülerine göre bir barış istersen olur.
İçeride müzakere yoktu, MİT ile görüşme vardı.
MİT ile ve içerde müzakere olmaz.
Kürdistan tarafı ve TC siyasi tarafı ve uluslararası gözlemciler denetiminde müzakere olursa olur.
TC, yaktın yıktın, soykırım yaptın, hele dönelim eski sahte işlere demekle olmaz.
Siyaset yapıyorsan halkı TC ye karşı örgütle. Halkın örgütlenmesi için önünü aç.
Zayıf olabilirsin, güç toplanmanın yolunu ve yordamını ara....
* Müzmin muhaliflik bir hastalıktır
Bu hastalık KCK ekseninde dönüp dolaşır.
Şehit olanların kendisinden olduğunu anlamak istemez.
Halkının çektikleri acıları ve perişanlığı duymak istemez. Vicdanını sanki kapatmıştır.
Rojava Kurdistanı’nda teori ne derse desin sonuçta federasyon seçeneğine geldiler. Bu olumluydu.
Teori her zaman gridir. Pratikte olanlar senin insanlarının yaşadıklarıdır.
Utangaç, kısmen iktidar paylaşımını isteme biçimidir “özyönetim”.
Veya halkın ve insanların gönlünde yatan Kürdistan halkının kendi egemenlik haklarına kavuşmasıdır.
Sende doğrusunu mu yerine koymak istiyorsun Kurdistani bir iktidarın yerleşmesi için çalış. Veya bunun temellerini at...
Ne kadar tahribat yaratılmışsa yaratılsın, Kürdistan, KCK kadrolarının bir kısmında ve halkın ve taraftarının gönlünde vardır. Bunu dikkate almayan siyasetçi, siyasetçi değildir.
Basit, günlük yüzeysel tartışmalar, eleştirmeler, çekiştirmeler ile bir sonuca ulaşılmayacağını görmek elzemdir.
Madem KCK’nin darlığını, tekçiliğini hatta kimine göre düşmana çalıştığını söylüyorsan, sen daha öngörülü, daha ileriyi gören, daha demokrat, siyasette çağın ve ülkenin gereklerini yapan bir donanıma sahip olmalısın.
Son söz: halkına sahip çıkmayan ve halkının yaşadıklarını içinde duymayanların, doğru veya yanlış yaptıkları KCK eleştirilerinin beş paralık bir değeri olamaz.
KCK ye yaptığım eleştirileri koruyorum. Ama müzmin muhaliflerin gündemlerinin ve eleştirilerinin de ileriye götürmediğini görüyorum.
Bu eleştiriler adı altında Kurdistaniliği de boş kavram haline getirmeyiniz.
Kurdistani olmanın ruhu ve gereklerini yapmadan kimsenin ucuzundan Kurdistani olmayacağı bilinmelidir.
KCK’nin ne savaşı savaş ne de barışı barıştır, bunun eleştirisini yapmıştım. Bu yazının konusu değildir.
KCK’nin Kurdistaniliğe veya kadro ve taraftarlarının Kurdistani amaçlara gelmesini isterim.
İstek ayrı bir şeydir, tercih ise onlarındır.
[email protected]
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.