Kobani
<b>Kobani kahramanca direniyor.
Nizamettin Taş
11.10.2014, Cts | 09:47
Kobani kahramanca direniyor.
Kobani’nin yiğit evlatları IŞİD’e karşı Kürdistan’ın onur ve haysiyeti için savaşıyor.
Kobani’nin düşüp düşmemesi, bu andan itibaren, sergilenen kahramanca direnişin değerinden hiçbir şey eksiltmeyecektir.
Tarihte bazı direnişler vardır, akıbetlerine bakılmadan, başından itibaren tarih yazdıklarına şahit olunmuştur.
Kobani bu tür direnişlerin en istisna örneklerinden birini temsil etmektedir.
Kobani; Kürdistan direniş tarihine, ismini daha şimdiden altın harflerle yazdırmış ve bunu fazlasıyla hak eden şehirlerin başında gelmektedir.
***
Kobani direnişi, hakim zihniyetten soyutlanarak değerlendirilmelidir. Kobani direnişinin yiğit insanları, genç kız ve erkekleri Kürdistan topraklarını savunmak, onurunu korumak için kanlarını dökmektedir. 2. Dünya savaşında, “yaşasın Stalin” diyerek Alman tanklarının paletleri altında can veren Sovyet askerleri özünde ana vatanlarını savunmak için savaşmaktaydı.
Kobani; bir partinin değil, Kürdistan direniş tarihinin onur abidesi olarak Kürd halkının vicdanına kazınmaktadır. Kürd halkının yediden yetmişe Kobani’ye sahiplenmesinin altında bu ulusal duruş ruhu yatmaktadır.
***
Yıllar önce yapılan bir görüşmede, Mam Celal, gerillanın fedai ruhuna duyduğu hayranlığı dile getiren bir değerlendirme yapmıştı.
En sadık adamına talimat vermesi halinde bile hiç kimsenin kendisini korumak amacıyla dahi olsa yakmayacağından emin olduğunu dile getirmişti Mam Celal. Buna karşılık, gözünü kırpmadan ölüme koşan bir hareketin liderinin kendisini düşmanına af ettirmek için tüm amaçlarından soyunmasına, daha doğrusu bu bir birine zıt iki duruş arasındaki çelişkiye vurgu yapmak istemişti.
“Benim elimde buna benzer bir fedai grubu olsaydı, şimdiye kadar on devlet yıkmış, on devlet kurmuştum.”
Mam Celal’in yaptığı bu tespit, Kobani’de sergilenen kahramanca direnişe rağmen, yaşanan trajediyi başka hiçbir değerlendirmeye ihtiyaç duymayacak kadar mükemmel bir şekilde özetlemektedir.
Şengal’de; Kobani’den çok ağır bir katliam ve jenosidin yaşandığını ve Güney Kürdistan’ın neredeyse başkentini DAİŞ’e kaptıracak kadar tehlikeli bir süreçten döndüğünü hiç kimse inkar edemez. Fakat bu gün Güney Kürdistan DAİŞ’e karşı gerçekleştirilen operasyonların merkezi ve Peşmerge güçleri bu savaşın öncü gücü olarak tüm dünyanın destek ve takdirini kazanacak kadar şartları lehine çevirmiştir. Güney yönetimi bu başarıyı askeri gücünden çok diplomatik başarı ve siyasi ilişkilerine dayanarak gerçekleştirmiştir.
Güney Kürdistan deneyimi, doğru ittifak anlayışının, askeri kırılmaya rağmen, ulusal hedefleri gerçekleştirmenin ve politik zafer kazanmanın eşsiz bir örneğini teşkil etmektedir.
Buna karşılık Kobani deneyimi, destansı bir direniş sergilenmesine rağmen, güneyin tam tersine, dünyadan tamamen tecrit edilmiş, destekten yoksun ve adeta çıplak elleriyle dövüşerek ölmekten başka seçeneği olmayan trajik bir durumun yaşanmasına neden olmaktadır.
Kobani direnirken şu dünyada kendisine dostluk eli uzatan, kılını kıpırdatan tek bir devlet dahi bulunmamaktadır.
Salih Müslüm; “Parayla dahi bize silah ve cephane satılmamaktadır” diye yakınmaktadır.
İşte başta Amerika ve İsrail devletlerine duyulan anlamsız düşmanlığın ve İran, Maliki ve BAAS rejimine gösterilen hayranlığın vardığı nihai durak budur. Dünyadan, bundan daha iyi tecrit edildiğini ve tek bir dost gücün bırakılmadığını anlatan başka cümle var mıdır?
DAİŞ; Ortadoğu’da, turnusol kağıdı işlevini görmektedir. Güneydeki zaafı ortaya çıkardığı gibi, Kobani direnişine hakim olan zihniyetin nasıl gerçeklerden kopuk, izlenen iç, dış politikanın nasıl yanlış ve anlamsız olduğunu apaçık ortaya sermektedir.
PKK’den ayrılmamıza yol açan nedenler bu gün kahramanca direnmesine rağmen dünyadan tamamen tecrit edilen ve yalnız bırakılan Kobani gerçeğinde gizlidir.
Amerika’nın Irak müdahalesinden en çok Kürdlerin yararlanacağını ve bundan dolayı PKK’nin batıya duyduğu düşmanlıktan vazgeçerek Ortadoğu’daki statükonun parçalanmasına dönük her çabanın desteklenmesi gerektiğini savunurken, mevcut zihniyet tam tersine antiemperyalizm adına Saddam rejimi, İran ve Suriye devletleriyle ilişkilerini güçlendirmeye çalışmıştı.
Görünen köy kılavuz istemez.
Güney Kürdistan’ın kurtuluşunda Amerika’nın rolü belirleyicidir. Şayet Kobani direnişi hala ayakta kalıyorsa, bunda koalisyon güçlerinin gerçekleştirdiği uçak saldırılarının payı çok büyüktür.
Koalisyon uçaklarının Kobani’de DAİŞ mevzilerini her vurduğunda halkın alkış tutması, şimdiye kadar izlenen batı karşıtı tutumun aslında ne kadar yanlış ve Kürdler tarafından kesinlikle benimsenmediğini kanıtlamaktadır. Halk DAİŞ mevzilerine uçaklardan atılan her bombanın Kürd düşmanlarını yok ederken, aynı zamanda Kobani’de yiğitçe direnen kendi evlatlarının yaşamını garantiye aldığını gayet iyi görmektedir.
PKK’nin izlediği ittifaklar politikası Kobani savunmasında tamamen iflas etmiş ve geçersizliği bir kez daha ispatlanmıştır. Mevcut yaklaşımın Kobani direnişini dünyadan tecrit ettiğini, dış destekten yoksun bıraktığını KCK’ye bağlı tüm örgütlerin yönetimleri dahi artık kabul etmektedir. Hala eski alışkanlık ve dogmatik zihniyetin ürünü olarak Amerika’ya ağır eleştiriler yöneltilmesine ve DAİŞ örgütünü İsrail yarattı gibi akla ziyan tespitler yapılmasına rağmen, yapılan tüm açıklamalarda koalisyon güçlerinden daha fazla bombalama yapmaları istenmektedir. İzlenen politikanın yanlışlığı, adeta neresine dokunulsa dökülmektedir. PKK düşman bildiği ve yıllardır savaştığı ve savaşmakla tehdit ettiği Türk devletinden bile destek istemektedir.
PKK’nin mevcut duruşu, sahip olduğu ideolojik, politik yaklaşım Ortadoğu ve Kürdistan’da sürmekte olan savaş gerçekliğine hiçbir açıdan denk düşmemektedir. Stratejisi çökmüş, ideolojik politik duruşu iflas etmiştir.
Bu yaklaşım tarzıyla daha fazla yol alınamayacağı ve ısrar edilmesi halinde Rojava’daki tüm kazanımların DAİŞ gibi insanlık düşmanı cani bir örgüte veya Kürd düşmanı başka güçlere kaptırılacağını görmek için kahin olmaya gerek yoktur.
Rojava açısında henüz defterler tamamen kapanmış değildir. Özellikle PYD, mevcut duruşundan vazgeçerek koalisyon güçleriyle doğru temelde ilişkiye geçer ve başka güçlerden gerçekleşmesi mümkün olmayan anlamsız taleplerde bulunmak yerine Güney Kürdistan yönetiminin inisiyatifi altında Rojava’nın tüm partilerinin katılacağı ortak bir ordu kuruluşuna imza atarsa, yaşanan trajediyi tersine çevirmenin ve tahminlerin çok ötesinde kalıcı mevziler kazanmanın yolu ardına dek açılacaktır.
Rojava’nın kaderi KCK’nin alacağı tutuma bağlıdır. KCK; ya kendisini hızla yeni Ortadoğu ve Kürdistan koşullarına göre etapta edecek, ya da kahramanca direnmesine karşın yalnız ve desteksiz kalan Kobani’de yaşanan trajedinin bedelini ödemek zorunda kalacaktır.
11- 10- 2014
Nizamettin Taş (Botan Ahmed) Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
23413 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:15:48:57