Obama Planı; Kürdistan’ı Savunma Güvencesidir.

Amerika önderliğinde oluşturulan koalisyon güçleri; Irak ordusu, peşmerge güçleri ve sünni Arap aşiretlerine askeri teçhizat ve yoğun hava desteğinde bulunarak İŞİD terörüne karşı kapsamlı bir operasyon başlatmak istemektedir. <br> .

Nizamettin Taş

15.09.2014, Pts | 13:01

 Obama Planı; Kürdistan’ı Savunma Güvencesidir.
Makaleyi Paylaş
Amerika önderliğinde oluşturulan koalisyon güçleri; Irak ordusu, peşmerge güçleri ve sünni Arap aşiretlerine askeri teçhizat ve yoğun hava desteğinde bulunarak İŞİD terörüne karşı kapsamlı bir operasyon başlatmak istemektedir.
***
Güney Kürdistan’ın geleceği açısından kader belirleyici önemde olan Obama planının başarıya ulaşma şansı nedir?

Kürdlere nasıl bir rol biçilmektedir?

Hava destekli operasyon; Irak, Suriye ve Kürdistan’ın geleceği açısından nasıl bir etkide bulunacaktır?
***
Hali hazırda şii milislerden oluşan Irak ordusunun İŞİD güçlerine karşı somut olarak kazandığı hiçbir askeri zafer yoktur. Kendi başlarına saldırdıkları hiçbir cephede bırakalım ilerleme sağlamaları, Tikrit ve kazalarına karşı denedikleri her saldırıda geçmişten daha beter darbe alarak geri çekilmek zorunda kalmıştır.

Amerikan planının dayandığı ikinci ana unsur olan sünni Arap aşiretlerinin ise mevcut durumda İŞİD terörüne karşı herhangi bir pozisyon almadıkları gibi tam tersine bütün güçleri ile destek vermeye devam etmektedir.

Obama planında Irak ordusu ve Sünni Arap aşiretlerinin ismi zikredilse bile, ana unsur olarak peşmerge güçleri esas alınmaktadır.
***
Obama planı; İŞİD’in Kürdistan’a saldırmasından sonra gündeme gelmiştir. Amerika askerlerini bir daha asla geri dönmemek üzere Irak’tan geri çekmişti. Amerika’nın, Musul düştüğünde herhangi bir müdahalede bulunmaması, aynı zamanda, İŞİD terörünün sünni Arap toprakları ile sınırlı kalması halinde, kapsamlı bir operasyonda bulunmaya niyetinin olmadığını kanıtlamaktadır.

Amerika’yı; Irak’ta, İŞİD’e karşı operasyon yapmaya zorlayan olası iki neden bulunmaktadır.

Amerika; Bağdat’ın savunulması ve İŞİD’in Kürdistan’a saldırmasını kendileri açısından kırmızı çizgi olarak belirlemiştir.

İŞİD’in Sünni Arap aşiretlerine dayanmadan Bağdat’a saldırması ve düşürmesi mümkün değildir. Bağdat kapılarına dayanan bir savaş artık bir mezhep çatışmasıdır ve Amerikan’ın şii, sünni savaşına dönüşen geleceği belirsiz kaosa müdahalede bulunacağı aslında tartışmalı bir konudur. Amerika Bağdat’ın düşmesine rıza göstermeyeceğini beyan etmesine karşın, mezhep çatışması gibi sonu kestirilemeyen bir savaşa kolay girmeyeceğini öngörmek için kahin olmaya gerek yoktur.

Amerikan’ın İŞİD’e karşı harekete geçmesinin esas nedeni Kürdistan’ın savunulmasıdır. Güney Kürdistan Amerika açısından savunulması, korunması gereken kırmızı çizgidir. Bu mesaj sadece İŞİD’e değil, aynı zamanda Kürdistan’ı tehdit eden, kazanımlarını yok etmek isteyen tüm güçlere verilmiştir.

Obama planının temel gerekçesi saldırıya maruz kalan Kürdistan toprakları ve katliama uğrayan Kürd halkının savunulmasına dayanmaktadır. İŞİD’e karşı gerçekleştirilecek hava destekli kara operasyonlarının esas itibariyle peşmerge güçlerine dayandırılarak geliştirilmesinde şaşılacak hiçbir durum yoktur. Zaten somut olarak bakıldığında, yakın zamanda ne Irak’ta ve ne de Suriye’de Kürdlerden başka İŞİD terörüne karşı askeri açıdan ilerleme sağlayacak başka bir güç bulunmamaktadır.
***
Irak ordusu; isminden başka, ağırlıklı olarak şii milislerden oluşan ve yıllardır Amerikalılar tarafından eğitilmesine rağmen gerçekte ordu vasfından uzak ve askeri kabiliyeti fazla gelişmeyen bir yapıya sahiptir. Irak ordusunun operasyonlardaki rolünü tamamen yok saymak doğru değildir. Fakat mevcut haliyle, Irak ordusundan parlak zaferler beklemek abartılı bir değerlendirmedir.

Buna karşılık, kazanılması ve desteklenmesi halinde, aslında, şu anda ağırlıklı olarak İŞİD’e destek veren sünni Arap aşiretlerinden askeri başarı beklemek daha gerçekçi bir tutumdur. Sünni aşiretlerden derlenecek İŞİD karşıtı bir askeri gücün şii milislerinden oluşan Irak ordusundan çok daha başarılı sonuçlar elde edeceği kesindir. Sünni Arap aşiretlerinin askeri yetenek bakımından şiilerden daha üstün olduğunu tartışmaya dahi gerek yoktur. Geçmişte El Ambar eyaletinde Kaide unsurlarını tasfiye eden Irak ordusu değil, Amerika tarafından silahlı milis durumuna getirilen sünni Arap aşiret güçleri olmuştu. Benzer şekilde sünnilere statü tanınması halinde Arap aşiretlerinin saf değiştirerek İŞİD’e karşı savaşması uzak bir ihtimal değildir. Zaten sünni aşiretler saf değiştirmeden İŞİD’e karşı kesin başarı kazanmak mümkün değildir.

Sünni Arapların İŞİD’e karşı tavır alıp almayacağı merkezi hükümetin tutumuna bağlı olacaktır. Şayet geçmişte, Maliki yönetiminin yaptığı gibi sünni Araplara karşı dışlayıcı tutum takınılırsa, bırakalım İŞİD’e karşı askeri başarı kazanmak, Irak’ın parçalanmasına yol açacak çok daha kanlı bir mezhep çatışmasına sürüklenmesini hiçbir güç önleyemez.
***
Hangi cepheden bakılırsa bakılsın, hava destekli operasyonların ağırlıklı olarak peşmerge güçlerine dayandırılmasından başka bir seçenek görülmemektedir.

İŞİD’e karşı gerçekleştirilecek hava destekli operasyonların başarısı Kürdler tarafından belirlenecektir. Kürdlerin kader tayin edici önemde rol oynayacağı bu mücadeleyi askeri planda hayata geçirecek peşmergenin mevcut durumu, hazırlık düzeyi, imkan ve kabiliyeti hangi düzeydedir?

Operasyonun Rojava cephesi, PKK tarafından belirlenecektir. Kazanım elde etmek açısından en avantajlı konumda bulunmasına rağmen, PKK’nin mevcut yaklaşımı, Rojava’nın geleceğini kestirilmesi mümkün olmayan belirsiz bir mecraya sürüklemektedir. Kürdlerin; Rojava’da, ortaya çıkan bu tarihi fırsattan yararlanması öncelikle PKK’nin ulusal birlikten uzak sekter tutumundan vazgeçmesi ve dogmatik ideolojik kalıplarından sıyrılmasına bağlıdır. PYD’nin Arap muhalefet güçlerinin neredeyse tüm gruplarıyla askeri temelde ittifak yaparken, diğer Kürd örgütlerine karşı hala düşmanlık yapmakta ısrar etmesinin izah edilecek ve haklı görülecek hiçbir tarafı yoktur. PKK’nin bu tutumundan vazgeçerek tıpkı güneyde olduğu gibi tüm Kürd gruplarıyla ittifaka gitmesi ve askeri güç örgütlenmesine ambargo koymaktan vazgeçmesi halinde İŞİD’e karşı gerçekleştirilmek istenen operasyondan Kürdlerin azami derecede yararlanacağı ve en büyük kazanımı elde edeceklerine dair en ufak kuşkumuz yoktur.

Güney Kürdistan, siyasal, diplomatik, ekonomik, askeri her sahada, tarihinin en parlak ve kalıcı başarılarına imza atacağı bir aşamanın arifesinde bulunmaktadır. Bu konuda kuşku uyandıran, batıya güvenmeyin diye telkinlerde bulunan çevrelere şu gerçeği hatırlatmakta yarar görüyoruz. Kürd, Amerikan ittifakına itirazda bulunan kesimler timsahın gözyaşlarını dökmektedir. Daha düne kadar Kürdistan’ı paylaşan, her isyanı ittifak halinde boğan ve Kürdlere ihanet eden çevrelerin koruyucu pozisyonunda bulunmasına kanacak tek bir Kürd yoktur. O dönem çoktan geride kalmış ve artık Kürdlerin sosyalizm ve ümmet kardeşliği adına kandırılması ebediyen tarihe karışmıştır.

Ortada Kürdlerin Amerika’ya güvenerek maceraya sürüklendiği bir durum yoktur. Elbette Amerika Kürdler için değil, çıkarlarını düşünerek müdahalede bulunmaktadır. Kürdler tam da bu nedenden dolayı, yani ortak çıkarlardan dolayı batı ile ittifaka girmektedir. Kürdlerin mevcut pozisyonu ve çıkarları batı ile ittifak yapmaya mükemmel cevap oluşturmaktadır. Kürdler; devlet kurmanın temel taşlarının döşeneceğine inandığı ve gördüğü için batı ile ittifaka gitmektedir.

Kürdler sanıldığı gibi bu ittifaka eli kolu bağlı ve muhtaç olduğu için girmemektedir. Batı buna mecbur kalmasaydı, Kürdler en son akla gelebilecek bir halk konumunda olduğunu gayet iyi bilmektedir.

Batının çıkarlarını tehdit eden İŞİD’e karşı bölgede Kürdlerden daha iyi savaşacak ve zafer kazanacak başka bir halk yoktur. Aslında Kürdler daha Obama planı açıklanmadan İŞİD’in belini kırmış ve askeri operasyon yapamaz, saldırılarda bulunamayacak kadar savunma pozisyonuna sokmuştur. Şüphesiz peşmergenin mevcut örgütlenme ve hazırlık düzeyi, teçhizat durumu oldukça geri ve yetersizdir. Fakat bunlar kısa sürede giderilecek yetersizliklerdir. Peşmergeler daha şimdiden her türlü ağır silah eğitimi görmektedir. Ağır silahlarla donatılmış profesyonel peşmerge ordusunun İŞİD’i Kürdistan’da tamamen yok etmesini tartışmak bile gereksizdir.

Amerika önderliğindeki koalisyon güçlerinin hava destekli operasyonlarının Hewler havaalanında koordine edileceği ve uçakların burada konuşlanacağı anlaşılmaktadır. Hewler’in operasyon merkezi olması Kürdistan topraklarının savunma güvencesidir.

Obama planı; Irak ve Suriye devletlerinin geleceğini belirsiz kılmaktadır. Operasyon neticelendiğinde muhtemelen Irak ve Suriye diye iki devlet olmayacak ve haritalar yeniden çizilerek farklı oluşumlar ortaya çıkacaktır. Birinci dünya savaşından sonra sömürgeci böl-yönet politikasına göre oluşturulan statükonun hiçbir biçimde ayakta kalma şansı yoktur.

Bütün emareler 21. yüzyılın Kürdistan devletinin doğuşuna tanıklık edeceğini göstermektedir.

İkinci dünya savaşından sonra, batı, İsrail devletinin şahsında sağlam bir müttefik bulmuştu. 21. yüzyılın başlangıcında, batı, tıpkı İsrail gibi, ikinci bir sağlam müttefik güç, Kürdistan’ı bulmaktadır.

Kürdistan; dört bir taraftan düşman Arap devletleriyle kuşatılan İsrail gibi, ancak kendi koşullarına uygun bir tarzda savunmak zorundadır. Kürtlerin başka bir devlet veya devletleri değil, İsrail modelini örnek almaktan başka bir seçeneği yoktur. Obama planı; İsrail tarzında yeni bir devletin, Kürdistan devletinin, alt yapısı ve uluslararası ilişki zeminini yaratacak mükemmel bir fırsattır. Bundan dolayı, İŞİD terörüne karşı geliştirilmek istenen hava destekli operasyonların ana vurucu gücünü Kürdler oluşturmalıdır.

Obama planının başarısı, Kürdlerin zaferi anlamına gelecektir.

11. yüzyılda batının geliştirdiği haçlı seferlerine karşı uygarlık değerlerini savunan Kürdler, bu gün batı ile ittifak içerisinde, İŞİD terörüne karşı tıpkı Selahattin Eyübi gibi insanlık değerlerini korumaya devam etmektedir.

Gerillanın Türk ordusunun başarısız operasyonlarından sonra geliştirdiği çok anlamlı ve güzel bir slogan vardı: suwar hatın péya çun.

İŞİD güçleri aynen sloganda ifade edildiği gibi; atlı geldiler, yayan gidecekler.

İŞİD terörünün tamamen yok edilip edilmeyeceği tartışmalı bir konudur. En azında uzun bir süreyi kapsayacaktır. Lakin İŞİD terörünün Kürdistan’dan tamamen kovularak yok edilmesi çok net ve kısa bir sürede gerçekleştirilecektir. Bundan hiçbir kuşkumuz yoktur.

15- 9- 2014
Nizamettin Taş (Botan Ahmed)
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
18816 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:19:30:52
x