Doğu Kürdistan'da Kelebek Etkisi

Teori ilk kez Edward Lorens tarafından bir konferansta dile getirilmiş .. “Brezilyanın Amazon ormanlarındaki bir Kelebek kanat çırptığında ,bazen ABD \'de fırtınalar kopabilir ” demişti..

Ve bu yüzden buna “Kelebek etkisi teorisi” veya “Kaos teorisi” denir ..

Tabiat olaylarında bu teorinin geçerliliği olduğu gibi sosyal/ toplumsal hadiselerinde de geçerli bir tez olduğu anlaşılmıştır.. bunun en yakın tarihteki örneği Arap baharı olarak da bilinen Tunus\'daki olaydır..

2010 tarihinde Muhammed Buazizi isimli Tunuslu seyyar satıcı hükümeti protesto için kendini yakınca Arap baharı da ateşlenmiş oldu...

Buna benzer bir olay İran Kürdistanı olarak bilinen “Kurdistanê Rojhilat”ın Mahabat Şehrinde oldu.. Bir otelde gündelikçi olarak çalışan Ferinaz Xoserwani adlı Kürd kadınının İran istihbaratı olan SAVAK elemanlarınca tacize uğraması ve Ferinaz’ın kendini dördüncü kattan atarak yaşamına son vermesi üzerine başladı..

Olayın duyulmasından sonra protestolar başlamış ,söz konusu otel yakılmış ve şehirde olaylar başlamıştır..

Son gelen haberlere göre de protesto ve olaylar diğer Kürd vilayetlerine de sıçramış..

Kimi kaynaklar KDP-İran\'ın olayları yönlendirmeye çalıştığı ve sorumluların derhal yakalanıp hesap vermeleri için yetkililere çağrı yaptığını söylüyorlar…

Doğu Kürdistan da PKK öncesi üç büyük Kürdistani örgüt vardı… KDP-İ , Zexmetkeşén Kurdistan ve KOMALA partileri..

PKK/PJAK ; İran Şii molla rejimi ve günümüzün en Teokratik ve baskıcı rejimini dönüştürerek “Demokratik İran”, Kürdistan ve diğer eyaletler içinde “Siyasal olmayan Özerklik” fikrini savundu.. Yıllarca bu amaçlar için mücadele veren PJAK 2012 başlarında İran\'daki Silahlı mücadelesine son verdiğini ve İran\'dan tamamen çekildiğini deklare etti...

PJAK\'ın çekilmesinden sonra eski örgütler yeniden halk içinde örgütlenmeye başladılar. KDP-İ \'nın zaten Güney Kürdistan’da eğitim kampları vardı ve hep savaşa hazır bir şekilde siyasi ve askeri eğitim alıyorlardı..

Vahşetü\'l İŞİD\'in Şengal ve Kürdistana saldırılarında ilk yardıma giden ve bu cephelerde savaşan işte bu örgüt mensubu Pêşmergeler ve Zexmetkeşlerdi..

1979 da Şaha karşı yapılan İran devriminde beraber olan Humeyni ve Kürd güçleri devrimden sonra tıpkı kemalistlerin yaptığı gibi Farslar Kürdleri yine aldatıllar ve tüm siyasi faaliyetlerini yasakladılar..

KDP ve Komalanın ihtiyatlı davranışlarına rağmen Senandajlı Ahmet Müftizade ve diğer islamcı Kürd kesimi Humeyni\'ye tam destek verdiler ve güvendiler.. devrimden kısa bir süre sonra bu güvenin bedelini ağır bir biçimde de ödediler..

Ahmed Müftüzade adına \'\'Müslüman Kürd péşmergeleri\'\' isimli kontra örgütleri kuruldu..bütün Kürdistanda terrör estirildi ve binlerce Yurtsever Kürd Şehid edildi..

Öyle ki Müftüzade ; olanlardan haberi olmadığını ve bunları yeni Şia devleti tarafından tezgahlandığını açıklamak zorunda kaldı .. daha sonra kendisi de tutuklandı ağır işkencelerden geçirildi ve tasfiye edildi...

Dr Qasımlo liderliğindeki KDP-İ ve Şeyh İzzetin Hüseyni destekli Komala yeni Şii rejime karşı silahlı mücadele vermeye başladılar...

Pek çok bölge kurtarıldı.. ancak sovyet blokunun İrana yaptıkları silah yardımları yeni rejimi güçlendirdi .. İran, Muhalif Kürd güçleriyle anlaşma bahanesiyle Viyana \'da bir görüşme istedi.. . KDP-İ lideri Dr Abdurahman Qasımlo ve arkadaşlarını bu bahaneyle 1989 da Şehid etti.. daha sonra parti başına geçen Dr Sadık Şerefkendi ve ekibin ide Berlin\'de suikastlerle Şehid edince Kürdistani hareket zayıfladı ve zaman içinde pasifize oldu...

ABD savunma bakanlığı pentagon, 2012 de yaptığı açıklamada İran SAVAK \'ın Ortadoğudaki en güçlü ve tehlikeli istihbarat teşkilatı olduğunu söyledi... kendilerinin bildikleri 30,000 üzeri aktif elemanı olduğu deklere edildi...MOSSAD\'dan bile güçlü bir istihbarat teşkilatı.....zayıf ve güçsüz Kürd örgütlerinin böyle bir devle mücadelesi gerçekten orantısız sayılmalı..

Güney Kürdistan federe hükümeti kurulduğundan beri , İran\'daki Kürdistani güçlerin aktif çalışmalarını istemiyor gibi görünüyor..İran rejiminin hem güneydeki bazı siyasi partiler üzerindeki etkisi ve hemde merkezi Irak devleti üzerindeki hakimiyeti bu nötralizenin asıl nedenidir.. bu sayılan nedenlerden dolayı kendilerinden kaynaklanan bir iran içi silahlı mucadeleye taraf ve destek olamadılar.. ancak ;

İŞİD\'in Kürdistana saldırısında ki İran rejiminin iki yüzlülüğü ve samimiyetsizliği ,İran\'ın Ezidi Kürdler içindeki anti-kürd örgütlenme çalışmalarındaki rolü ve en önemlisi de bağımsız Kürdistan çalışmalarına yaptığı düşmanca davranışlar ,Güney Kürdistan hükümetinin İran hakkındaki görüşlerini değiştirmeyi zorunlu kılmış olabilir..

Serok Barzani\'nin son ABD ziyaretinden rahatsız olan Tahran ,Mukteda es- Sadr ağzıyla Kürdistanı tehdit ederek, silah ve lojistik sevkiyatın Bağdat ekarde edilerek Hewler\'e yapılmasını savaş sebebi olarak algıladı..

Tüm bu gelişmelerden anlaşılan İran ile Güney Kürdistan federe hükümeti arasındaki ilişkiler zayıflamış ve hatta asıl niyetler gün yüzüne çıkmaya başlamıştır..

Bağımsız Kürdistanı en olası hedef olarak planlayan güney hükümetinin ve İran\'in ortadoğudaki gücünden rahatsız olan ABD / İsrailin Doğu Kürdistandaki gelişmelere seyirci kalmaları beklenemez tabiki..

ABD \'nin mevcut Demokrat başkanı Obaman\'ın Kürdistan bağımsızlığına yeşil ışık yakmamasına rağmen 2016 daki ABD başkanlık seçimlerini Cumhuriyetçi partiden Jeb Bush,Ran Paul veya Scott Walker den kim kazanırsa kazansın Güney Kürdistanın bağımsızlık ilanı kesin gibi gözüküyor.

iran ile ABD ve Batı destekli Kürdistanın şimdiden karşılıklı olarak gardlarını almaları mümkündür..? .nasılsa karşı karşıya gelecekler...

İran devletinin zayıf halkalarından biride Beluciler dir..2,5-3 milyon nufuslu Beluci halkı\'da tıpkı Kürdler gibi Ehl-i sünnet mezhebindendirler. İran -Afganistan ve Pakistan üçgeninde yaşayan Beluciler son dönemlerde İran rejimine karşı silahlı mücadele vermeye başladılar...

Özelikle Beluç halkı içinde güçlü olan Cundullah örgütü yaptığı eylemlerle çoğu kez hükümeti zor durumda bırakmıştır.... Cundullah örgütü ittikadi açıdan El-Qaide\'ye yakında olsa Beluç milli kimliğini taşıyan bir örgütlenmedir.. Cundullah\'la birlikte Belucistan Kurtuluş Örgütüde ulusal haklar için mücadele eden daha seküller bir cephedir.. Etnik köken,dil ve ittikadi inanç bakımından Kürdlere çok yakın olan bu halkın Kürdler ile beraber hareket etmesi Farsları epeyce sıkıştıracağa benziyor..

İran\'da Kürd ve Belucilere yapılan baskı hem Etnik hemde mezhebi bazda oluşundan dolayı tepki ve karşı savunma mekanizmasıda milli ve dini değerler üzerinden yapılanıyor..

Kürd muhalefeti içindede etnik ve radikal sunni anlayışın kendine zemin bulduğu biliniyor..beklentimiz bu isyanın saman alevi gibi olmayıp özgürlüğün yolunu açacak bir kararlılığa kavuşmasıdır..

PJAK\'ın çekilmesinden sonra Kürdistani kimliğine yeniden dönmeye başlayan Kurdistana Rojhılat yeni durumlar gereği pek çok olaya şahtlik yapacağı biliniyor.

. Péşewa Qazi Muhammed ,Dr Abdurahman Qasımlo,Dr Sadık Şerefkendi ,Şeyh İzettin Hüseyni ,Alleme Ahmet Müftizade ve Saman Nesimi ile Makhalid Muwan ın şahsında idam edilen Yüzlerce Kürd gerilanın Mucadelesinin takipçileri Doğu Kürdistan Halkının Sömürgeci ve zalim İran Molla rejimine galip geleceklerine yürekten inanmak istiyorum...

Ferinaz Xosewani\'nin yaptığının bir kelebek etkisiyle İran rejiminin yıkılmasının başlangıçı olacağı umuduyla tüm Kürdistani güçlerin Mucadelesine başarılar dilerim.

Feriza Xosewani, Özgür Kürdistan\'ın uçsuz-bucaksız Yeşil coğrafyasında uçan yüzbinlerce Kürdistan Kelebeğinden biridir artık... Kürdistan\'daki her uçan kelebeği gördüğümde sömürgeci güçler tarafından katledilen Kürdistan kadınlarını hatırlayacağım...

Ve bu olaya sadece tacize uğrayan bir kadın gözüyle bakan zihniyeti de kınıyorum.. anlaşılıyorki Kürdistanı olmayanlar yıllardır yaptıkları gibi , görmek istedikleri şeyi görüyorlar.. at gözlükleriyle geniz ufuktan hiç haberleri olmuyor..

Kürdistani gözler ise ; Koçgiriyi,Şeyh Said hareketini .. Dersimi.,zilanı, Roboskiyi , Şırnağı ,Enfalı,Berzanı,Şengalı Mehabatı ,Senandajı, Kobaniyi ve Qamışloyu..ve ötesi yerlerdeki Özgür kelebekleri görmeli.....

Abdulnasır Sönmez

09 -05-2015

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.