KKTC'nin yeni cumhurbaşkanından 'federasyon' tartışmasına dair ilk açıklama

19 Ekim’de yapılan seçimlerde Cumhurbaşkanı seçilen Tufan Erhürman, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) 6’ncı Cumhurbaşkanı olarak görevine başladı.

24 Ekim 2025 - 13:01
24 Ekim 2025 - 13:01
 0
KKTC'nin yeni cumhurbaşkanından 'federasyon' tartışmasına dair ilk açıklama

KKTC’nin yeni Cumhurbaşkanı Tufan Erhürman devir-teslim töreninde yaptığı konuşmada, "iki devletli çözüm ve federasyon" tartışmasına değinerek, "kavramlardan değil, içerikten yana" olduğunu belirtti. "Federasyon diyen de iki devlet diyen de bu adada Kıbrıs Türk halkının eşit egemenliğinde hemfikirdir" değerlendirmesinde bulundu. Erhürman, "Bugüne kadar hiçbir Cumhurbaşkanı, Türkiye Cumhuriyeti ile istişare etmeden müzakere yürütmemiştir. Bu benim dönemimde de değişmeyecektir" dedi.

Cumhuriyet Meclisi Genel Kurul Salonu’nda yemin eden Erhürman, daha sonra Cumhurbaşkanlığı makamında düzenlenen devir-teslim töreniyle görevi Ersin Tatar’dan devraldı. Erhürman, törende yaptığı açıklamalardan öne çıkanlar şöyle:

"Kıbrıs Türk halkı bu Ada'daki iki eşit kurucu ortaktan biridir"

(...) Bütün dünya bilmelidir ve bilecektir ki Kıbrıs Türk halkı bu Ada'daki iki eşit kurucu ortaktan biridir ve bu Ada'nın üzerinde, etrafında her ne varsa onda ortaktır. Bu Ada'da güvenlik, enerji, hidrokarbonlar, deniz yetki alanları, ticaret yolları, AB yurttaşlığı gibi alanlarda Kıbrıs Türk halkının iradesi olmaksızın karar alınması, Kıbrıs Türk halkının yok sayılması mümkün değildir.

Çözüm ve müzakere süreci: İki devletli çözüm mü federasyon mu?

Kıbrıs Türk halkının bu adadaki egemenlik haklarına sahip çıkmak, hem bu halkın bu adadaki statüsünün gereği, hem de varoluş mücadelesini veren büyüklerimize ve bu ülkeyi devredeceğimiz çocuklarımıza karşı yükümlülüğümüzdür. Bir hukukçu olarak benim derdim sözcükler ve kavramlardan ziyade içeriktir ve biliyorum ki insanlarımızdan 'federasyon' diyenler de 'iki devlet' diyenler de az önce söylediklerim konusunda hemfikirdir.

Yukarıda sıraladıklarım ortak yetki alanlarıdır ve yalnızca Kıbrıs Rum halkının egemenlik ya da yetki alanında sayılması mümkün değildir. Kıbrıs Rum halkı bu Ada'da ne kadar egemense, Kıbrıs Türk halkı da o kadar egemendir. Bu Ada'daki bir Kıbrıslı Rum çocuk hangi haklara sahipse, bir Kıbrıslı Türk çocuk da aynı haklara sahiptir. Hidrokarbonlar üzerinde Kıbrıslı Rumların ne kadar hakkı varsa, Kıbrıslı Türklerin de o kadar hakkı vardır. Hiç kimsenin bu Ada'da Kıbrıs Türk halkı yokmuş gibi davranmasını asla kabul etmeyiz. Herkes bilecektir ki Kıbrıs Türk halkı bu Ada'da hep vardı, bugün vardır ve hep var olacaktır.

Türkiye-KKTC ilişkileri

Kıbrıs Türk halkı çözüm iradesini, bu Ada'nın tamamının garantörü olan Türkiye Cumhuriyeti ile birlikte defalarca bütün dünyanın gözü önünde ortaya koymuştur. Kıbrıs Türk halkı çözümden, müzakereden, masadan hiçbir zaman kaçmamıştır. Ama bilinmelidir ki bunca yaşanmışlıktan sonra, dostlar alışverişte görsün diye müzakere etmek benim halkımın kabul edebileceği bir şey değildir. Benim halkım müzakere olsun diye müzakere değil, çözüm olsun diye müzakere istemektedir.

Bu nedenledir ki Kıbrıslı Türklerin siyasi eşitliğinin pazarlık konusu haline getirildiği, zaman sınırlaması içermeyen, sonuç odaklı olmayan, müzakerelerin bir kez daha Kıbrıslı Rum liderliğinin masayı terk etmesi sonucu sona ermesi durumunda bugünkü statükoya dönülmeyeceğinin baştan güvence altına alınmadığı bir metodoloji, çözümü getirmeyeceği baştan öngörülebilir olduğundan, müzakere masasına oturmaya engeldir.

"Kalıcı barış, Kıbrıslı Türkler ve garantör ülke Türkiye görmezden gelinerek sağlanamaz"

Bu bölgede çözüm, kalıcı barış ve istikrar, bu adada Kıbrıslı Türkler ve bölgede garantör ülke Türkiye görmezden gelinerek, hak ve yetkileri ihlal edilerek sağlanamaz. O nedenle diğer garantör ülkelere, Kıbrıs Rum halkına, Kıbrıs Rum Liderliğine ve bütün dünyaya çağrım, herkesin kazanacağı çözüme, kalıcı barışa ve istikrara odaklanmaktır(…)

Bu haber toplam 2424 kişi tarafından görüldü.
Son güncellenme: 15:02:20