Güney Kürdistan’da ifade ve basın özgürlüğü ihlalleri

Güney Kürdistan’da 2021'de 260 gazeteci ve medya kuruluşuna yönelik 353 hak ihlali yapıldı. İhlaller arasında 81 saldırı ve dayak, 25 tutuklama, 13 gazeteciyi tehdit etme ve iki medya ofisini kapatma vakası yer alıyor. Ayrıca, 25 gazetecilik ekipman ve teçhizatına el konulması ile bir gazetecinin vurulması olayı var.

Çetin Çeko

25.03.2022, Cum | 15:12

Güney Kürdistan’da ifade ve basın özgürlüğü ihlalleri
Makaleyi Paylaş

Kürdistan Bölgesi Yönetimi (KBY), ifade özgürlüğü ve gazetecilere yönelik kötü muamele ile basına yönelik kısıtlayıcı tedbirler uyguladığı gerekçesiyle son yıllarda uluslararası kurumlar tarafından yoğun takibe alındı. Birleşmiş Milletler Irak Yardım Misyonu (UNAMI) ile Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği (OHCHR) geçtiğimiz aralık ayında “İnsan Hakları ve İfade Özgürlüğü: Irak Kürdistan Bölgesi'ndeki Yargılamalar” başlıklı bir rapor yayımladı. Söz konusu rapor, 1 Mart 2020 ile 30 Nisan 2021 arasındaki dönemi kapsıyor.

Aynı şekilde Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü ve Uluslararası Af Örgütü’nün de bu konuda raporları bulunuyor. Yerel sivil toplum kurumlarından Kürdistan Gazeteciler Sendikası, Savaş ve Barış Haberciliği Enstitüsü (IWPR) tarafından desteklenen Metro Center ile Gazetecilerin Özgürlüklerini ve Haklarını Koruma Komitesi de benzer raporlar paylaştılar.

Birleşmiş Milletler Irak Yardım Misyonu (UNAMI), son yıllarda yapılan uyarı ve eleştiriler dikkate alınarak, Kürdistan Bölgesinde ifade özgürlüğü ve hukukun üstünlüğü konularında kısmi ilerleme kaydedildiğini vurguladı. Demokratik toplumların medyaya, aktivistlere ve eleştirmenlere ihtiyacı olduğu belirtilen raporda, kamuya açık konularda sansür, baskı ve korku olmadan basının haber yapabilme ve vatandaşları bilgilendirmede, Kürdistan Bölgesi’nde hala hak ihlallerinin meydana geldiği öne sürüldü.

Şeffaflık, hesap verebilirlik ve sorgulamada açıklık, sağlıklı bir demokrasinin ön şartıdır denen raporda, ifade ve basın özgürlüğü hakkının korunmasına yönelik, Kürdistan Bölgesi’nde atılacak daha fazla adımlara işaret ediliyor. KBY ise Birleşmiş Milletler Irak Yardım Misyonu (UNAMI) raporunun Kürdistan’daki durumu tam olarak yansıtmasa da tavsiyeleri ciddiye aldıklarını, ‘’Raporu dikkatle inceleyip, uluslararası ortaklarımızla eksikliklerin giderilmesi için uygulama sözü veriyoruz’’ açıklamasında bulundu.

Güney Kürdistan’da faaliyet gösteren yerel sivil medya gözlemevi Metro Gazeteci Hakları ve Savunuculuğu Merkezi ise 2021 yılı raporunda, 260 gazeteci ve medya kuruluşuna yönelik 353 hak ihlali işlendiğini yazdı.

Raporlanan ihlaller arasında 81 saldırı ve dayak, 25 tutuklama, 13 gazeteciyi tehdit etme ve iki medya ofisini kapatma vakası yer alıyor. Ayrıca, 25 gazetecilik ekipmanı ve teçhizatına el konulduğu ve bir gazetecinin vurulmasına ilişkin olaya da raporda dikkat çekiliyor.

Basın özgürlüğü endeksinde Kürdistan Bölgesi, Irak ile birlikte 180 ülke arasında sondan 18. sırada yer alıyor. Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü ise yıllık yayınladığı Dünya Basın Özgürlüğü raporunda, Irak ve Kürdistan Bölgesinde gazetecilerin yaşamlarının protesto haberleri ve yolsuzluk soruşturmaları nedeniyle “risk altında” olduğunu açıkladı.

Mart 2020'de meydana gelen hükümet karşıtı protesto eylemleri hakkında haber yapan çeşitli medya kuruluşlarından gazeteciler ile sosyal medyada Kürdistan Bölgesi makamlarını eleştiren aktivistlere yönelik cezai kovuşturmalar açıldı. Uluslararası ve bölgesel birçok insan hakları ve meslek örgütleri bu kovuşturmaları takip ettiler.

Bu davalardan en dikkat çekeni, geçtiğimiz yıl nisan ayında beş Kürt gazeteci Şerwan Şerwani, Guhdar Zebari, Hariwan İsaa, Ayaz Karam ve Şivan Saeed'in “PKK, ABD ve Almanya adına casusluk yapmak, ulusal güvenliği istikrarsızlaştırmak ve dış finansman almak” iddiasıyla 16 Şubat 2021’de Erbil Ceza Mahkemesi tarafından 6 yıl hapse mahkûm edilmeleridir. Temyiz Mahkemesi, gazetecilerin cezalarını 28 Nisan 2021’de onamıştır.

Beş gazetecinin PKK adına casusluk iddiası, bir nebze akla ‘mantıki’ gelse de KBY’nin peşmerge, asayiş ve istihbarat birimlerini eğiten, donatan ve finanse eden iki önemli uluslararası müttefiki ABD ve Almanya adına casusluk yaptıkları suçlaması; tutarsız, çelişkili ve absürt bir iddia niteliğindedir. ABD ve Almanya söz konusu iddianın ve davanın tutarsızlığını resmi düzeyde KBY’ye iletmiş ve her iki ülkenin Erbil’deki diplomatları davaları takip etmişlerdir.

Güney Kürdistan’da yargı, adalet ve hukukun değerlendirildiği UNAMI raporunda, beş sanığın gözaltı sürecinde, Asayişte ifadelerinin işkence altında alındığı ve gizli tanık ifadeleriyle suç oluşturulmaya çalışıldığı belirtiliyor. Duruşma hâkimi işkence iddiaları ve sorumlular hakkında inceleme başlatmayarak, sanıkların iddialarını ret etti. Fakat Başsavcı, sanıkların Asayişe ‘iftira attıkları’ için dava açılması konusunda ısrarcı oldu.

Öte yandan yaşanan keyfi gözaltı, baskı ve hak ihlalleri olayları, KBY ’de yargının bazı çevreler tarafından araçsallaştırıldığı eleştirilerine yol açmıştır. KBY söz konusu eleştiriyi kabul etmeyerek, yargının bağımsızlığına saygı duyulduğu, tutarlı bir kontrol ve denge sistemine bağlı kalındığı, ayrıca yargı süreçlerine müdahale edilmediğini iddia etmektedir.

KBY, bu eleştiriyi kabul etmese de yolsuzluk ve siyasi davalarda yargının, hukuka ve kanunlara göre değil parti, grup ve egemen çıkar çevrelerinin menfaat ve nüfuzlarına göre karar verdiğini gösteren birçok vaka mevcuttur.

KBY Başkanı Neçirvan Barzani, Temyiz Mahkemesi Başkanı ve Yargı Konseyi Başkanı Abdulcabar Aziz Hasan için geçtiğimiz aralık ayında düzenlenen yemin töreninde, yargının siyasi güçlerin etkisinde olmamalı açıklamasında bulundu. Kürdistan Bölgesi'nde yargı erkinin ciddi sorunlar ve tehditlerle karşı karşıya olduğunu ve bu sorunların çözülmesi gerektiğini dile getiren Neçirvan Barzani, siyasetin yargıya müdahalesinin giderilmesi ve bazı alanlardaki siyasi nüfuzun kaldırılması gerektiğini belirtti.

Neçirvan Barzani’nin tespitleriyle, KBY’nin OHCHCR/UNAMI verdiği cevap arasındaki derin uçurum yoruma yer bırakmayacak kadar açıktır. Öte yandan ciddi bir sorun da Baas rejimi döneminden kalan kanunların hala KBY ve Bağdat’da geçerli olmasıdır.

Uluslararası Af Örgütü 15 Haziran 2021’de yayınladığı raporunda, KBY’yi gazeteciler, aktivistler ve insan hakları savunucularına yönelik keyfi gözaltı, yargılama, korkutma ve tacize son vermeye, suçu tanımlayamayan yetersiz ve muğlak yasaları, ifade özgürlüğünü kısıtlamak için kullanmamaya, söz konusu yasaları değiştirmeye, işkence ve kötü muamele iddiaları üzerine gitmeye, sorumlular hakkında cezai işlem yapmaya, Zorla Kaybedilen Kişilerin Korunması ile Uluslararası Roma Ceza Mahkemesi Anlaşmasının KBY tarafından imzalanması çağrısında bulundu.

Birkaç hak ihlali örneği

Kovid-19 kısıtlamalarını eleştirdikleri gerekçesiyle, Güney Kürdistan’da asayiş güçleri tarafından 2020'de en az dört gazeteci tutuklandı. Bunun üzerine Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü (RSF) Orta Doğu Masası Başkanı Sabrina Bennoui, gazetecilere yönelik tutuklama ve taciz dalgasına KBY’nin son vermesi çağrısında bulundu.

Erbil'de serbest gazeteci olarak çalışan Hemn Mamand, hükümetin koronavirus kriziyle mücadele etmek için aldığı önlemleri eleştiren bir Facebook paylaşımından dolayı tutuklandı. Serbest bırakılması ardından, NRT TV'ye verdiği röportajda cezaevi koşullarını anlatması ardından yeniden tutuklandı.

Dohuk merkezli serbest gazeteci Dilshad Himo, ekonomik kriz sırasında memur maaşlarının ertelenmesine ilişkin bir kararı eleştirdiği için tutuklanmasının ardından kefaletle serbest bırakıldı.

Kürdistan 24 muhabiri Harem Jaf, 2020 Mart ayının sonunda, koronavirüsü bulaştığından şüphelenilen bir kişinin evine yapılan baskını eleştirdiği için Kifri'de kısa süreliğine gözaltına alındı.

Nas Kurd haber sitesinin video muhabiri Awder Omer, 22 Mart 2020’de Süleymaniye'de sokağa çıkma yasağını uygulamak için kurulan geçici bir kontrol noktasını videoya çekerken güvenlik güçleri tarafından feci şekilde darp edildi. Cep telefonuna ve diğer ekipmanlarına el konuldu ve çektiği video silindi.

Serbest çalışan gazeteci Zryan Mohammad, 7 Nisan 2020’de Süleymaniye'de maaşların dağıtıldığı büyük bir açık hava toplantısını filme aldıktan sonra saatlerce gözaltına alındı.

Geçtiğimiz temmuz ayında ise Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) eski eş Başkanı ve Kerkük olayının baş faillerinden Lahur Talabani’ye ait Süleymani’ye merkezli iPlus TV binası 50 kişilik bir grup tarafından basılarak, araç ve gereçleri kırıldı. Olayı gerçekleştiren grubun, KYB liderlerinden Bafel Talabani’nin adamları olduğu iddia ediliyor.

Hükümet ortağı bir partinin taraftarlarınca çetevari metotlarla, TV kanalının basılarak yerle bir edilmesi tasvip edilecek eylem değildir. Ayrıca fiilin biçimi suçtur. Bu tür eylemler Kürdistan’da güvenlik güçlerinin, savcıların, hakimlerin ve mahkemelerin varlıklarını ve yetkilerini tartışmaya açar. En önemlisi de güvenlik ile yargının görevini partilere bağlı milis güçlerinin yerine getirmesi, halkın resmî kurumlara karşı olan güvenini zedeler.

İfade ve basın özgürlüğü ihlalleri genelde “ulusal güvenliği tehdit” gerekçesiyle yapılır. Demokratik toplumlarda bu gerekçeyi kullanma girişimine ciddi sınırlamalar getirilmiştir. Kimin “ulusal güvenliği” sorusu burada önem arz etmektedir. Kürdistan’ın "ulusal güvenliği" mi? Yoksa partilerin, çıkar ve nüfuz sahibi çevrelerin güvenlikleri mi?

‘’Ulusal güvenlik’’ kavramının arkasına saklanılarak özgürlükler ve demokratik düzeni askıya alıp, anti demokratik uygulamaları, hukuksuzluğu ve hak ihlallerini meşru gösteremeyiz. Ulusal güvenliğin tehdit edildiği koşul ve şartlar, uluslararası anlaşmalar, anayasa ve kanunlarla belirlenir. KBY’nin kendi kanunları vardır ve her kurum ve şahıs buna riayet etmekle yükümlüdür. Elbette terör, kaos, nefret söylemi, resmi kurum, parti ve banka binalarına saldırı, vandalizme karşı toplumsal düzeni sağlamak KBY’nin görevidir.

Uluslararası toplum, Kürdistan’da ifade ve basın özgürlüğü ihlallerini “güvenlik sorunu” olarak değil, hak ve özgürlüklerin ihlali sorunu olarak görüp ve yorumlamaktadır. Erbil’in demokrasi ölçüsü, bölgesindeki otokratik ve totaliter devletler değil, iş birliği içinde olduğu ve yüzünü çevirdiği Batı demokrasilerinin evrensel değerleri olmalıdır. İfade ve basın özgürlüğüne riayet etmek, Kürdistanı zayıflatmaz, tersine güçlendirir.

Twitter: @cetin_ceko

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.

4066 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:20:46:10

Çetin Çeko

Yazarın Önceki Yazıları

Ankara’nın Suriye stratejisi: Kürtlerin rolünü zayıflatma ve kazanımlarını engelleme Trump kabinesinde Kürtlere yönelik politikaların şifreleri Trump'ın İkinci Döneminde Kürt Politikası: İsrail mi, Türkiye mi? Kürdistan seçimleri ardından olası senaryolar Netanyahu'nun İran’da rejim değişikliği vaadi, bölgede Kürt sorununun seyrini değiştirebilir mi? Güney Kürdistan’da Türk Askeri Varlığından PKK’nin Yanı Sıra KDP ve KYB de Sorumludur Futbol sahasında birleşen Kürt siyasetçiler Demirtaş ve arkadaşları ‘Türklük Sözleşmesi’ni ihlalden ceza aldılar ABD’nin İran siyasetinin Ortadoğu ve Kürtlere etkileri ‘Konuş! Sen nerelisin?’ KDP’nin Seçim Boykotu ve Irak Federal Kurumlarından Çekilme Olasılığı ABD’nin Irak’ı Terk Etmesi Durumunda Kürdistan’ın Ödeyeceği Bedel! KDP merkezinin bulunduğu Pirmam'a saldırı ne anlama geliyor? Irak Vilayet Seçimleri; Kürdistanlı güçler birlik olmazsa 'tartışmalı' bölgeler geri alınamaz! Jerusalem Post: ABD, PJAK’ı ‘terör’ listesinden çıkarmalı Peşmerge’nin ordulaşmasında fırsatlar ve engeller Macron'un Korsika’ya 'tam özerklik' vaadi Kürtler için neden önemli? ABD, Peşmerge'ye yardımı keseriz uyarısında bulundu! Kürdistan petrolünün Bağdat’ın kontrolüne geçmesinden Batı sorumludur! Gazeteci ve yazar Abit Gürses Stockholm’de anıldı 14 Mayıs seçimleri Kürt karşıtlığı üzerine kurgulandı! Güney Kürdistan’da seçimler neden zamanında yapılmıyor? HDP, savunduğu yanlış ve şaşı tarih anlayışıyla yüzleşmelidir. Olası yeni iktidarın Kürt sorununa bakışı, Güney ve Rojava Kürdistanı’na yaklaşımı 'Demokrasi' treninin son vagonu Kürtler! HDP ve 'Kürdistan seçim ittifakı' Roboski saldırısı istihbaratını ABD verdi, Türk F16’ları da vurdu! KYB, Erbil’de üst düzey terörle mücadele görevlisini öldürmekle suçlanıyor! Doğu Kürdistan ve İran’dan çıkaracağımız dersler Kürdistan tarihi, fırsatları yakalamanın ardından kaybetmenin tarihi olmamalıdır! Olası Ankara-Şam yakınlaşmasında Rojava Kürtleri kazanımlarını nasıl koruyabilir? İsveç ve Finlandiya’nın olası NATO üyeliğine sadece Kürt penceresinden bakmak yeterli mi? Erdoğan, NATO krizi ile Kürt sorununu uluslararası platforma taşıdı Abit Gürses’in anısına! Güney Kürdistan doğalgaz projesi yeni bir müzakere süreci başlatır mı? Biden, KDP ve KYB’yi uyardı! Dava adamı Şerafettin Kaya Bağdat, Kürdistan’ın federal statüsünü sorguluyor Çin, Kürt dosyasını açtı! Türkiye-İsrail yakınlaşması Kudüs’ün Kürt siyasetini nasıl etkiler Türkiye'nin ABD ve Rusya’ya Kobani rüşveti Bir sessizlik tarihi: Mele Mustafa Barzani’nin İsrail ziyaretleri Dünya’nın ilk kadın hahamı Kürdistanlı Osnat Barzani Batı, Güney Kürdistan’ın demokrasi notunu düşürdü! Geçmişle yüzleşmek, tartışma kültürü ve üslubu üzerine Kürdistan petrolünü dünyaya pazarlayan Pakistanlı Murtaza Lakhani 'Kürt Hâkim' kurşunla değil, iğneyle katledildi! ABD, Taliban ile olası barışı, Kürt sorununda Türkiye’ye emsal mi gösterecek? T.C Kürtçeyi yasaklamak için bütün devletlerin ikinci resmi dillerini yasakladı! Güney Kürdistan’da yolsuzluk ve kayıt dışı ekonomi! İsrail’in Rojava Kürdistanı siyaseti İbrahim Barış Anlaşması ve Kürdistan'a etkisi Rusya’nın Kürt kartı, kimin lehine kimin aleyhine? Rusya, S-400 alımı karşılığında Afrin'i Türkiye’ye mi verdi? KDP ve PKK düşmanlığı kime ne kazandırır? Rojava Kürtleri; birlikte başarıp tarih yazabilecekler mi? PYD-ENKS Anlaşmazlığında KDP-KYB Barış Süreci TC’nin Kürt ‘Afları’ Xelîl Ağa, İsmail Beşikçi, Fikret Otyam ve Can Yücel Erdoğan, Enver Paşa ve İttihat Terakki’nin ayak izinden gidiyor ABD, İran, Irak üçgeninde Kürtler Irak’ı Bu Kez Kürtler Değil, Araplar Parçalayabilir Erdoğan’ın Kobani planı Rojava Kürtleri, hem aranan hem de terk edilen aktör oldular 'Barış Koridoru' yazılır, işgal okunur Seçimin bir diğer kaybedeni Öcalan oldu! Olası Basra federasyonu ve Kürdistan’a etkisi Yabancı Gözüyle 'Kürdistanilik' Türkiye modeli güvenli bölge: Kuzuyu kurda emanet etmek ABD’nin Suriye siyasetinde Kürtler ve Türkiye Suriye, siyasi süreç ve Kürtlerin temsili Kürt seçmen davranışı ve 24 Haziran Geçmişi Hatırlamak Kurtuluşun Sırrıdır! Türkiye, Afrin’i almak değil, Diyarbakır'ı kaybetmekten korkuyor! Kürdistan için yeni bir nefes: Rusya! Kürdistan’a yaptırımlar bağımsızlık sürecini hızlandırabilir Referandum ve Kerkük travması Kürdistan’a yaptırımlar Erdoğan’ı iktidardan edebilir Bağdat ikinci kez Kürtlerden kaçıyor Güney Kürdistan bağımsızlık referandumu ve sonrası Federalizmi Irak’a Kürtler getirdi Uluslararası toplum ve Kürtler Kürtlerin sistemi etkileme ve kilitleme gücü Güney ve Kuzey’de ‘Kürdistani’ kavramı Güney Kürdistan Bağımsızlık Referandumu ve Olasılıklar AKP ve KDP Kürtlerde ‘Hayır’ ve ‘Boykot’ Güney Kürdistan’ın bağımsızlığında iki örnek Türkiye’nin YPG ile dolaylı ateşkesi Kürtlerin Seçilmişleri Mebus Değil Mahpus Uluslararası toplum, müttefiklerinin Kürt kamburunu taşımak istemiyor Türkiye, Kürtler için yaptığı kafesin mahkûmu Türkiye’de darbe geleneğinin tarihsel kodları Rusya’nın 'Türkiye, IŞİD'i destekliyor' iddiası ne olacak? HDP, 23 Nisan 1920’yi savunacağına hesaplaşmalıdır AKP medyası Gülen Cemaati’nin asılsız bilgilerini Kürt sivil kurumlarına karşı kullanıyor Sri Lanka-Türkiye, Tamil Kaplanları-PKK benzerlikler ve farklılıklar Kürt sorunu ekseninde Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı Demokratik özerklik neden kalıcı çözüm olamaz?
x