Türk Devlet-Millet Travması Şizofreniktir!

Çarçabuk Türk devletine teslim olanların, yalan tarih, yalan dil-kültür oluşturanların, başkasının kemikleri üzerinde devlet imkanlarına sahip olanların: bilinç deriliklerindeki ait oldukları gerçeklere dayalı travmaları Kürdlere dayatarak; “hepimiz teslim olduk, Türkleştik. Neden siz olmuyorsunuz” gerçeğinin ta kendisidir.

Şeyhmus Özzengin

08.01.2024, Pts | 14:01

Türk Devlet-Millet Travması Şizofreniktir!
Makaleyi Paylaş

Türklerdeki Kürd düşmanlığı, Türk devlet ideolojisidir. Devlet eliyle ve devlet imkanları kullanılarak, suni olarak yaratılan kalabalık bir devşirme toplumun hikayesidir.

Kendi hayatları, Kürdlerin yok edilmesi üzerine kurmuş bir devlet-Türk korkusuna dayalıdır. Kendi devamlarını ve var olma, tanıma konumunu Kürdlerin yok edilmesinde bulan bir ideolojidir. Bu ideoloji, Türk devletinin var olma ideolojisidir. Dayandığı var olma travması gerekçesidir. Bu ideolojiyi; “ayrımcılık, ötekileştirme ve ırkçılık” olarak nitelemek, hafif bir analiz olur.

Bu ideolojinin kökü, Türk denilen devşirme devlet-toplum gerçeğinde yatıyor.

Türkiye denilen devlet, emperyal güçlerin, dönemin stratejik hedef ve çıkarlarını koruma stratejisine uygun, kurulmasına karar veriliyor. Bu döneme kadar Türk diye bir millet, Türklerin üzerinde tarihsel olarak yaşadığı bir toprak parçası, Türkçe diye bir dil yok. Osmanlı imparatorluğu bünyesinde küçük bir grup var. Bu grubun Osmanlı hanedanlığı ve bu hanedanlığın hiyerarşik kademelerinde yer alma ile hiç bir ilgileri yok. Osmanlılarda ötekileşen “aşağılık” bir gruptur. Çingenelerle ayni muameleye tabidirler Osmanlılarda. Osmanlı paşalarının şecerelerini, anne ve babalarını tek tek araştırabilirsiniz. Hiç birisi de kendini Türk diye tabir etmez. Türklük de aşağılama tabiri olarak kabul edildiği bir gerçek Osmanlılarda. (Bu konuda Türkçülüğün babası Şevket Sureyya Aytemir’in “Suyu Arayan Adam” anı kitabına bakabilirsiniz!)

Tarihi, dili, üzerinde yaşadıkları bir vatana sahip olmamış toplumların; daha sonra, devlet gerçeğiyle yüzleşerek, asimile olup, devletin dayatmalarını kabul ederek, kendilerinin ait olduğu gerçeklerden koparılarak, devletin dayattığı gerçekleri kabul ederek, değişime uğrayan toplumların, hafıza derinliklerinde derin travmalar oluşur, ve bu kuşaklarca yürür, etkisini gösterir.

Yalanlarla yaratılan bir tarih, suni oluşturulan bir dil, yalanlarla dayatılan bir tarih-tarihin kahramanlıkları, her ne kadar kulağa hoş gelse de, bilinç derinliklerinde travmalara yol açar. Bunu kabul etmeyen ve kendi gerçekliğinde direnen millete karşı bir saldırganlık refleksi oluşur. Türk denilen devşirmelerin Kürd milletine karşı oluşturduğu barbarlık, kin ve nefret bu noktadadır. Bu noktanın derinlemesine konunun uzmanları tarafından araştırmaya değerdir. Bunun için “ırkçılık, ötekileştirme, ayrımcılık” kavramları, konuyu izah etmede yetersiz kalıyor. Devlet-milletin yaşama gerekçesi oluyor.

Bu konuda binlerce örnek var, 120 yıllık Türk- Kürd gerçeği var ve Kürdlerin “Türk devlet ideolojisine teslim olmasalar, başlarına nelerin geleceği ve geldiği”(!) gerçeği var. Açıkça Türk devlet ideolojisi, asimile ettiği ve Türkleştirdikleri bütün gruplara; “biz hepinizi Türkleştirdik, siz Türkleştiniz, ama bu Kürdler direniyor, bunlara yönelin”(!) sinyalini sürekli devlet aklı ve devlet destekli olarak canlı tutulması ve organize edilmesidir.

Bu konuda Koç Üniversitesi Öğrenci Yurdunda yaşanan bir olayı örnek olarak aktaracağım:

Hasan Ege Karanfil denilen, devlet ideolojisinin ayağını taşıyan bir öğrenci, ayni yurt odasında yaşadığı Kürd ve Alevi öğrenci olan Feridun B. İsimli öğrenciye saldırısı ve ona söyledikleri sözler var. Bu sözler, Hasan Hayri Karanfil’in sözleri değil, devlet aklının, onu tabi tutukları karanlık eğitim metotlarının sözleridir. Peki Hasan Ege Karanfil ne diyor, ona bakalım:

“Siz Kürtler, Yahudi halkına çok yakınsınız, kaderiniz birdir. Yani siz Yahudilerle benzer bir kadere sahipsiniz. Yok olacaksınız”(!) diyor ve devlet destekli saldırgan misyonunu yürütüyor. “Yahudi kaderi” diye mesaj olarak ilettiği nokta, Kürdlerin sürülmesi ve yok edilmesi noktasıdır. Feridun B. Kendisine “bu çok kötü bir düşünce, nasıl böyle düşünürsün” dediğinde; “yok bunlar gerçek” diyor.

“Bence, sizler (Kürdleri kastederek) ya köleliği kabul edip bize katılacaksınız, Türkleşeceksiniz, ya da yok olacaksınız. Katliamlarla sonunuz gelecek. Türkiye’nin belli bir noktasından sonraki (Kurdistan’ı kastederek) bölge ateşe verilmeli ve oranın halkı yok edilmeli, bu sizin de yararınıza, bizim de yararımıza olur” diyor. (Mahkemeye sunulan belgelerden, dosyada mevcut) Kızarmış ütü ile Feridun B.nin vücuduna basıyor. Peki bu bir Türk millet-tarih ve aidiyet travması değil de nedir?

21 yaşında bir çocuğu, alıp özel kamplarda, devletin özel bilgileriyle eğitirseniz, kompleks ve travmalarla saldırgan bir şekilde, bir stratejinin hedefleri için büyürseniz, sonucu bu olur.

Peki bu yeni bir örnek mi? Hayır.

Daha önceleri Türk devlet aklı olarak, üniversite hocaları, gazeteci kılıklı paramiliter görevliler, cami imamları, polis ve ordu-istihbarat ve derin devlet kurumları, bu mesajları kerelerce kez vermiştir, uygulamıştır.

“ayranımızı kabartmayın, ayranımızı kabartırsanız, Ermenilerin başına gelen sizin de başınıza gelir. Gidin Ermenilerden öğrenin başlarına nelerin geldiğini”(!)

Bu sözler 1960’li yıllarda söylenmişti. 64 yıl sonra üniversite öğrencisi, özel eğitime tabi biri, bir Kürd öğrenciye söylüyor. Peki bunu kuşaktan kuşağa aktaran akıl nedir? Nasıl işliyor?

Hiç şüphem yok ki, bu akıl Türk devlet aklıdır. Travmalarla devşirilen bir devşirme topluma yansıyan biçimidir. Önümüzde 120 yıllık bir Türk-devlet tarih dilimi var. Bütün azınlıkları, devlet imkanları kullanılarak asimile edilerek Türkleştirdi bu akıl. Bu Türkleştirme programına direnen tek millet kaldı Kürdler ve direniyor. Çünkü Kürdler kolay bir lokma değil. Tarihleri, tarihin derinliklerine inen, bölgenin kadim milletidir. Güçlü bir dil, yüklü bir tarih ve asla terk etmedikleri bir vatanları var. Dünyanın en ağır barbarlık, jenosit ve inkara tabi tutulmalarına rağmen diş ve tırnakla millet ve vatan bilincini elden bırakmayan bir millet.

Çarçabuk Türk devletine teslim olanların, yalan tarih, yalan dil-kültür oluşturanların, başkasının kemikleri üzerinde devlet imkanlarına sahip olanların: bilinç deriliklerindeki ait oldukları gerçeklere dayalı travmaları Kürdlere dayatarak; “hepimiz teslim olduk, Türkleştik. Neden siz olmuyorsunuz” gerçeğinin ta kendisidir.

Tarih, barbarlığı seçenlerin, nasıl lanetlendikleri gerçek örneklerle doludur!

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.

4696 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:07:23:33
x