DEM Parti’den Barış Anneleri'nin Kürtçe konuşturulmamasına tepki

DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, Meclis’teki komisyonda Barış Annelerinin Kürtçe konuşmasının engellenmesine tepki göstererek, komisyonun olgun davranıp Nezahat Teke’ye anadilinde konuşma imkânı tanıması gerektiğini söyledi.

21 Ağustos 2025 - 15:07
21 Ağustos 2025 - 15:07
 0
DEM Parti’den Barış Anneleri'nin Kürtçe konuşturulmamasına tepki

DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, Meclis’te kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nda Barış Annelerinin Kürtçe konuşmasının engellenmesine sert tepki gösterdi

Doğan, “Komisyon olgunluk göstermeliydi, Nezahat Teke’ye anadilinde konuşma olanağı sağlanabilirdi” dedi.

Barış ve Demokratik Toplum Süreci'ne ilişkin parti olarak büyük bir kararlılık ile çalışmalarını sürdürdüklerini söyleyen Ayşegül Doğan, Türkiye'nin 1993 yılından bu yana barışını aradığını kaydetti. Ayşegül Doğan, "Nitekim bu arayış bu hafta komisyon çalışmalarına da doğrudan yansıdı diyebiliriz. 5 'inci toplantısını yapan komisyon onlarca yıl süren çatışmalardan doğrudan etkilenenlerden bir kısmını doğrudan dinledi. Bu dinlemeler de gösterdi ki ilgili tüm tarafların hem çözüme hem de çözümsüzlüğe dair yüklü bir arka planı var. Bu arka plan aynı zamanda meselenin nedenlerini, kaynağını, odağını, çeperini, zamanlamasını ve tüm bunların süreç için ne denli önemli olduğunu hepimize bir kez daha gösterdi" diye kaydetti.

Ayşegül Doğan, komisyonda bir gizlilik halinin söz konusu olmadığına işaret ederek, bu noktada tutanakların herkese açık olduğunun altını çizdi. Dün komisyonda dinlenen Barış Anneleri'nin Kürtçe konuşmasına izin verilmemesine değinen Ayşegül Doğan şunları söyledi:

Barış Annesi Nezahat Teke komisyonda Kürtçe konuşmak istiyor. Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş 'Türkçe devam edin'  uyarısında bulunuyor. Türkiye Büyük Millet Meclisi kurallarını hatırlatıyor. Komisyonda bulunan DEM Parti üyeleri çeviriyi gönüllü yapmayı öneriyorlar, bu da kabul edilmiyor. Üyelerimizden biri Meral Danış Beştaş 'Ben çeviriyi yaparım, tutanaklara Türkçe geçsin' diyor. Ben de tutanaklardan okuyorum; arkadaşlar sizler de bu tutanaklara erişebilirsiniz. Yalnızca kendisi değil, Kürtçe bilen diğer siyasi partilerdeki Kürt milletvekilleri de aynı desteği sunmak için gönüllü olduklarını söylüyorlar. Niye Nezahat Teke’den alıntı yapıyorum? Biraz önce Barış ve Demokratik Toplum Süreci'nin ilerlemesinden bahsettik. Dedik ki: Sorunun nedenleri… Eğer siyasi bir sorunun temel kaynağına yönelik olarak geliştirilecek çözüm siyasi olmazsa, çözüm de olmaz. Çünkü siyasi bir sorundan bahsediyoruz. Dolayısıyla sorunun kaynağına dönük geliştirilecek çözümün de siyasi olması gerek. Bunun hukuken desteklenmesi gerek. Bu komisyonun dün bir olgunluk göstermesini beklerdik. Bugün bambaşka bir şey konuşuyor olabilirdik. Anadilinde konuşmak isteyen Nezahat Teke’ye anadilinde konuşabileceği olanaklar sağlanabilirdi. Meselenin kendisi dün orada tezahür etti.

“Kırılmak, incinmek, yok sayılmak, bunları onarmamız lazım"

DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, partisinin genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında olaya tepki göstererek, bu tavrın barış arayışına zarar verdiğini vurguladı:

İşte onarılması gereken şey tam da bu: Kırılmak, incinmek, örselenmek, yok sayılmak, tanınmamak, kabul edilmemek. Bu ülkenin milyonlarca yurttaşı anadilinde konuşamıyor. Kürtçe, Türkçeden sonra bu ülkede en çok konuşulan dil. Ama hâlâ böylesi bir komisyon, çözüm üretmek yerine, sorun yaratıyor.

Doğan, konuşmasında Barış Annelerinden Nezahat Teke’nin hayat hikâyesine de değindi:

19 yaşındaki kızını kaybetmiş bir anneden bahsediyoruz. Kızı, Sayın Öcalan’a yönelik tecride karşı bedenini ateşe vermiş bir genç kadın. Nezahat Anne diyor ki: ‘Saçlarının kokusu hâlâ burnumda. Barış olsa kızım geri gelecek mi? Gelmeyecek. Ama ben ağladım, başka analar ağlamasın. Çocuklarımızı değil, silahları toprağa gömelim.’ Anneler arasında hiçbir fark gözetmeden söylüyor bunları. İşte biz bu sesi büyütmek istiyoruz.

“Çevirmen bulmak neden zor olsun?”

Komisyondaki tutumu eleştiren Doğan, pratik bir çözümün mümkün olduğunu söyledi:

Meclis Başkanı da dün yaptığı açılış konuşmasında geçmiş acıların tekrar yaşanmamasından bahsetti. Bu çok önemli bir ifade. Çünkü dünya çatışma çözümü deneyimlerinde de kritik bir karşılığı var bu ifadenin. Dolayısıyla meclis başkanının bu ifadeyi tesadüfen kullanmadığını temenni ediyoruz. Yine dün yaptığı açıklamada zehirlemek isteyenlere karşı tedbir almanın siyaset kurumunun görevi olduğunu ve sorumluluğu olduğunu söyledi. Bu da memnuniyet verici bir açıklama. Önümüzdeki dönemde de şunu bekliyoruz bu komisyondan, neticede bu komisyon kendi çalışma usulünü, yöntemini, ilkelerini komisyon üyeleriyle birlikte belirledi. Kürtçe meselesi farklı şekillerde ya da başka ana dillerde konuşma isteği Yalnızca istek değil, başka türlü kendini ifade edemeyenler var. İşte dün Nezahat Teken'in şahsında olduğu gibi. Milyonlarca insanın konuştuğu bir dilden bahsediyoruz. Türkiye'de Türkçeden sonra en çok konuşulan dilden bahsediyoruz. Önümüzdeki günlerde bu komisyon buna karşı bir sorumluluk hissetmeli. Komisyon üyeleri, diğer siyasi partilerin üyeleri Bunun yalnızca Dem partinin mevzusu olmadığını bilmeli ve buna göre hareket etmeli. Buna ilişkin bir çözüm ve yöntem bulunabilir. Madem siyasi partiler propaganda yapabiliyorlar mesela Kürtçe O halde bu komisyonda Kürtçe konuşmak isteyen bir anneye çevirmen düşünmek ya da konuşmasına alan açmak, bu zemini oluşturmak, bu olgunluğu göstermek, işte bu komisyonun, toplumun böyle bir beklentisi var.

İnsanlar soruyorlar dünden bu yana. Nasıl barışacağız dilimizle barışmazsanız diye. Görüyorsunuzdur, takip ediyorsunuzdur. Şimdi bu soruları biz siyasiler sormazsak, gündeme getirmezsek, üstünü örtersek konuşmadan nasıl uzlaşacağız? Konuşmadan sorunların kaynağına nasıl ineceğiz? Sorunların kaynağını yok görerek nasıl yol alabileceğiz? Işte tüm bu sorular masada duruyor. O yüzden toplumun beklentisine dikkat kesilmek gerekiyor. Nedir o? Demokratik siyaset alanının genişletilmesi, çocuklarımızın Silahı toprağa gömelim. Nasıl gömelim?

Bunun için gerekli yasal düzenlemelerin yapılması, sürecin bundan sonraki aşamalarının özgürce tartışılabileceği bir ortamın oluşturulması, Bunların da tabular, yersiz korkular, ön yargılar, ezberler, dayatılan kalıplar yerine cesur, ön açıcı, birleştirici, bütünleştirici, sahici ve değiştirici adımlarla desteklenmesi gerekiyor. Yine demokratik siyasete katılımın yolunu mu açmak gerekiyor? Açalım. Ne bekliyoruz? Niye bekliyoruz? Bu yolu açmak için gerekli yasal düzenlemelere dair çalışmaları yapalım. Sürecin akıbeti için mesela tüm taraflarla görüşülmeli mi? Görüşelim. Bir çatışmayı sona erdiren bir çözüme ulaşmak bu çatışmanın tarafı olan herkese konuşmak anlamına gelir. O yüzden Sayın Öcalan'la görüşmek mi gerekiyor? Görüşelim. Sayın Öcalan'ın önerilerini mi almak gerekiyor? Alalım. Sonuçta Sayın Öcalan yaptığı çağrılarla bugüne kadar barışa dair ortaya koyduğu ısrarlı ve kararlı tutumla bu sürecin ihme kazanmasını sağladı. 27 Şubat çağrısı 9 Temmuz'daki video mesajı 11 Temmuz'daki sonucu ortaya çıkardı. O halde önerilerini alalım, korkmayalım. Siyaset kurumu cesur olmalı, inisiyatif kullanmalı, ön açıcı bir şekilde adımlar atılmasını sağlayabilecek bir sorumlulukla hareket etmeli. Eğer geçmişten dersler çıkaracaksak çıkarmamız gereken dersler önce bunlar.

“Seferberlik medyası gerçekleri karartıyor”

Ayşegül Doğan, konuşmasının bir bölümünde medyanın Kürt meselesi ve barış girişimleri konusundaki tutumunu sert sözlerle eleştirdi:

Bu mesele yalnızca Meclis’in değil, toplumun ve medyanın da meselesidir. Ama ne yazık ki medyanın büyük bir kısmı bu konuları ya görmezden geliyor ya da tek taraflı yansıtıyor. ‘Seferberlik medyası’ dediğimiz bir yapı oluştu; tek merkezden yönetilen, savaş politikalarını besleyen, gerçeği değil, propagandayı büyüten bir medya düzeni.

“Komisyon, Öcalan’la görüşmeyi gündemine almalı”

Abdullah Öcalan ile görüşme konusuna da değinen Ayşegül Doğan, “Sayın Öcalan, bu sürecin hızlanmasını sağlayan bir liderdir. Çatışmayı sonlandırmak ve kalıcı barış için komisyon Öcalan’ı dinlemeli. Bunun yalnızca DEM Parti’nin talebi olarak görülmesi doğru değil. 100 yıllık bir sorunun çözümünden bahsediyoruz. Cesur adımlar atılmalı” diye kaydetti. Ayşegül Doğan, komisyonun Öcalan ile görüşme yöntemini tartışmaktan kaçınmaması gerektiğini vurguladı

Bu haber toplam 1640 kişi tarafından görüldü.
Son güncellenme: 17:07:17