Erdoğan’dan çözüm süreci ve Suriye açıklaması
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Meclis’te ‘terörsüz Türkiye‘ diye adlandırdığı yeni çözüm süreci nedeniyle MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve DEM Parti’ye teşekkür etti.

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde 28’inci Dönem Dördüncü Yasama Yılı bugünkü açılışla başladı. Açılışa CHP, Türkiye İşçi Partisi (TİP) ve Emek Partisi (EMEP) katılmazken DEM Parti ve İYİ Parti dahil oturuma katılan partiler Erdoğan’ı ayakta karşıladı.
İlk konuşma Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş tarafından yapıldı.
Kurtulmuş konuşmasında "Meşruiyet tartışmaları TBMM için yok hükmündedir. TBMM meşruiyetin kaynağıdır. Milletten başka hiçbir güç meşruiyet sağlayamaz" dedi.
Yeni yasama yılının açılış konuşmasını Türkiye Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan yaptı.
Erdoğan, ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi ve Ankara Büyükelçisi Tom Barrack tepki çeken ‘meşruiyet’ açıklamasına bir hafta sonra yanıt verdi.
Erdoğan, "Türkiye’de tek bir meşruiyet kaynağı vardır; o da aziz milletimizin tertemiz iradesidir" dedi.
Suriye'ye ilişkin de mesaj veren Erdoğan, Suriye'nin bölünmesinden yana olmadıklarını belirterek "Türkiye, Suriye’de bir “dejavü” yaşanmasına izin vermeyecektir" diye konuştu.
Erdoğan'ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
‘’Yüce Meclis, demokrasimizin merkez üssüdür.
105 yıldır milli iradenin egemenliği iradesi başta olmak üzere milletimizin kazanımlarında yüce meclisimizin iradesi vardır.
Filistin mesajı
İsrail'le ticareti bundan bir buçuk yıl önce keserek çok sayıda adımla Gazzeli kardeşlerimizin yanında durduk.
Filistin halkı bizim kendileri için neler yaptığımızı, nasıl bir özveriyle gayret ettiğimizi çok ama çok iyi bilmektedir. Ancak buna rağmen, ülkemizin ve hükümetimizin, bu konuda sicili hiç de parlak olmayan çevrelerden gelen haksız ve hadsiz eleştirilere maruz kaldığını görüyor, bundan dolayı büyük üzüntü duyuyoruz.
Biz Filistin Davası'yla iki yıl önce tanışmadık, biz bu davaya ömrümüzü adadık.
Bahçeli ve DEM Parti'ye teşekkür
Geçen yıl tam bu vakitte, yeni yasama dönemi başlangıcında, bu kürsüde, iç cephenin tahkîmine dikkat çekmiş; topluma örnek olacak şekilde Meclisimizin iktidar ve muhalefetiyle, uyum, ittifak, uzlaşı, karşılıklı saygı çerçevesinde çalışması temennilerimi dile getirmiştim.
Aynı gün, Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli, gerek Meclis Genel Kurulu’nda nazik tavrıyla, gerekse Meclis dışında yaptığı ufuk açıcı beyanatlarıyla, iktidar ve muhalefetiyle, terörsüz bir Türkiye’nin inşası için düşüncelerini paylaştı.
Geride bıraktığımız 1 yıl içinde, terörsüz Türkiye hedefimize yönelik tarihi nitelikte adımlar atıldı, önemli mesafeler alındı. Bu vesileyle, engin siyasi tecrübesi, birikimi ve dirayetiyle terörsüz Türkiye idealimizin mimarlarından olan Sayın Devlet Bahçeli’ye bir kez de huzurlarınızda ülkem ve milletim adına teşekkürlerimi ifade ediyorum.
Aynı şekilde, bu 1 yıllık süreçte, yapıcı duruş ve çabalarıyla Türkiye’nin terörden arındırılması yolunda önemli katkılar vermiş olan DEM Parti heyetine ve yönetimine de şükranlarımı sunuyorum.
Son nefesine kadar terör duvarının yıkılması, ülkemizin her karışında barış ve kardeşliğin egemen olması için ter döken İstanbul Milletvekili Sayın Sırrı Süreyya Önder’i de burada rahmetle anıyorum.
Geride bıraktığımız 1 yıl içinde, terör örgütü saldırılarını durdurmuş, kendisini feshettiğini açıklamış, sembolik bir törenle silahlarını yakmıştır. 1984’ten bu yana hem on binlerce can kaybına, hem de 2 trilyon dolarlık ekonomik kayba yol açan terör belası, böylece bitme noktasına gelmiştir. Sürecin son derece hassas olduğunun farkındayız; ancak en başından itibaren olumlu bakıyoruz, olumlu bakmak için çaba sarf ediyoruz.
"Türkiye asla pazarlık konusu yapmaz"
Buradan, Meclis kürsüsünden tekrar ifade etmek isterim:
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, hiçbir dünyevî güç karşısında diz çökmez, boyun eğmez, taviz vermez ve egemenliğini asla pazarlık konusu yapmaz. Bu meyanda, bazı muhalefet partilerinin tahrikleriyle, zihinlerinde soru işareti oluşan vatandaşlarımız varsa, hepsi müsterih olsunlar.
Özellikle şehitlerimizin muhterem aileleri ve gazilerimiz bilsinler ki, onların aziz hatıralarına gölge düşürecek hiçbir adımın atılmasına ne hükümet olarak biz, ne Cumhur İttifakı’ndaki ortağımız Milliyetçi Hareket Partisi, ne de bu Yüce Meclis müsaade edecektir.
Hedefimiz; terörün bitmesi, kardeşliğin kuvvetlendirilmesidir.
Adımlarımızı sadece ve sadece bu hedefe yönelik atıyoruz. Terörsüz Türkiye idealimizin en önemli merkezi, hiç kuşku yok ki burası, yani Türkiye Büyük Millet Meclisi’dir. Meclis çatısı altında, “Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu”, siyasi partilerimizin kahir ekseriyetinin temsilcileriyle çalışmalarına başlamış, şu ana kadar da 12 toplantı yapmıştır.
Komisyon, çalışmalarını tamamladığında, şüphesiz elimizde çok önemli doneler olacaktır.
"Silahla çözüm olmaz"
Komisyonda dile getirilen önerilerin istişare ve uzlaşma neticesinde hayata geçirilmesi bir sonraki aşamayı teşkil edecektir. Burada mühim olan, Türkiye’nin yerli, milli, çözüm odaklı siyasi partilerinin böyle hayati bir mesele için yük alması, aynı komisyon çatısı altında buluşması, konuşması, birbirini saygıyla dinlemesi, istişareler yapmasıdır. Bu, ülkemiz demokrasisi adına, umutlarımızı büyüten çok müstesna bir kazanımdır. Bu komisyon da göstermiştir ki, silahla çözüm olmaz, sıkılı yumruklarla musâfaha yapılmaz. Her şey, saygı çerçevesinde konuşulabilir, tartışılabilir, istişare edilebilir. Komisyonun toplanıp, her konuyu açıklıkla ve açık yüreklilikle istişare etmesi, Türkiye’nin zararına değil, hiç tartışmasız yararınadır. Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonumuz işte bu olgunluğu sergilemiş, Türkiye’nin de bu olgunluğa eriştiğinin en güzel delili olmuştur. Bu vesileyle, komisyonumuzun değerli üyelerine, çalışanlarına da teşekkür ediyor, bundan sonraki oturumlarında başarılar diliyorum.
Türkiye, oluşan bu huzur ve güvenlik iklimini en güçlü şekilde muhafaza edecektir.
86 milyonun bir, beraber ve kardeş olduğu bir Türkiye, enerjisini terörle mücadele için değil, refah için seferber edecektir. Her alanda elde edilen başarılar, Terörsüz Türkiye ortamında pekişecek, kuvvetlenecek, inşallah yeni atılımlara fırsat oluşturacaktır. Şu hususun altını özellikle çizmekte fayda görüyorum: Türkiye’nin güvenliği ile yakından alakalı meselelerde atacağımız adımlar, oluşan huzur ve kardeşlik ikliminden tamamen ayrı tutulmalıdır.
"Suriye’nin bölünme planlarının karşısındayız"
Türkiye, Türkiye içindeki Kürtlerin anavatanı olduğu kadar, Türkiye sınırları dışındaki Kürtlerin de en büyük, en samimi, en güvenilir hamisidir, kardeşidir; zor günlerde kapısı çalınan ilk sığınağıdır. Bu, yüzyıllardır olduğu gibi, bugün de yarın da böyledir; inşallah hiçbir zaman değişmeyecektir. Sınırlarımızın ötesindeki Kürt kardeşlerimizin, bir takım terör örgütlerinin baskılarıyla, Türk, Kürt, Arap, genel olarak Müslüman düşmanı bir takım ülke ve odaklar tarafından istismar edilmesine asla rıza göstermeyiz. En başından itibaren Suriye’nin toprak bütünlüğünü güçlü şekilde destekliyoruz. Bugün de, Suriye’nin bölünme planlarının en güçlü şekilde karşısındayız.
Gerek Suriye’nin toprak bütünlüğünü temin etmek, gerekse sınırlarımızın ötesinde herhangi bir terör oluşumunu engellemek amacıyla, diplomasinin tüm kanallarını devreye almış durumdayız. Bu kanalları kullanmayı sabırla, samimiyetle ve sağduyuyla
sürdürüyoruz.
"Türkiye Suriye’de bir “dejavü” yaşanmasına izin vermeyecek"
Diplomatik girişimler cevapsız kalırsa, Türkiye’nin pozisyonu da, politikası da bellidir.
Türkiye, Suriye’de bir “dejavü” yaşanmasına izin vermeyecektir. Bu ilkeli tavrımız, Kürt kardeşlerimiz dahil Suriye halkının aleyhine değil, tam tersine onların lehinedir; bölgemizi terör belasından kurtarmaya dönük bir tavırdır. Tekrar altını çizerek söylüyorum:
Türk, Kürt, Arap, Sünni, Şii, Alevi, Nusayri… Etnik köken, dil, mezhep ayrımı yapmadan hepimiz ortak bir geleceğin yolcularıyız. Bu yolculukta bizim ezeli ve ebedi kardeşliğimiz, evelallah, her türlü engeli aşacak kudrettedir. Aklı selimle hareket edildiğinde, bin yıllık ortak maziden beslenen bir gelecek tasavvuruyla yaklaşıldığında, evelallah, her sorunu çözer, her oyunu bozarız. Biz, birbirimize, bir duvarın tuğlaları gibi kenetlendiğimizde, bölgedeki sıkıntılar tek tek çözülecek, bölge kalıcı barış ve huzura kavuşacaktır.
Aramıza simsarların girmesine göz yumduğumuzda ise coğrafyamızda kan, gözyaşı, çatışma, zulüm eksik olmayacaktır.
Nasıl ki Türk, Kürt, Arap; Sultan Alparslan’ın, Selahattin Eyyubi’nin, Sultan Fatih’in ordusunda omuz omuza verip zaferler kazandıysa… Nasıl ki Çanakkale’de Türk, Kürt, Arap birlikte İslam toprağını kahramanca savunduysa…İnşallah yarın da, ebediyen de Türk, Kürt, Arap İttifakı coğrafyanın barışını, huzurunu, kalkınmasını, refahını birlikte temin ve tahkim edecektir. Buna tüm kalbimizle inanıyoruz.
Barrack’ın ‘meşruiyet’ açıklamasına ilk yorum
Bizler, hepimiz burada, her seçimde sandıkları demokrasimizin bayram yerine çeviren on milyonların takdir ve teveccühüyle bulunuyoruz. Türkiye’de tek bir meşruiyet kaynağı vardır; o da aziz milletimizin tertemiz iradesidir. Biz siyaset sahnesine ilk çıktığımızdan beri “meşruiyetin kaynağı millettir” dedik ve millet egemenliğini çok güçlü şekilde tesis
etmeye çalıştık. Yarım asra yaklaşan siyasi hayatımız boyunca girdiğimiz tüm
mücadeleleri daima sandıktan çıkan iradeden aldığımız icazet ve yetkiyle yürüttük.
Bakınız, bu ülkede, bir dönem egemenlik kağıt üzerinde millete ait olsa da, hakikatte sermayenin, medyanın ve mütegallibenin tasallutu altındaydı. Vesayetin kılıcı, yıllarca milli iradenin tepesinde sallanmaya devam etti.
Hakimiyeti, imtiyazlıların elinden aldık, asıl sahibi olan millete teslim ettik. Bunun için gerçekten çok çalıştık, çok mücadele verdik; çok ciddi bedeller ödedik, nice saldırıları göğüslemek zorunda kaldık. Ama sonuçta Türkiye’de milletin iradesini her alanda egemen kıldık. Şunu bugün bir kez daha açık açık söylüyorum.’’
Son güncellenme: 17:24:09