Görünmez Direniş: Spor, Siyaset ve Kürdistan Gerçeği
''Spor sahasında susturulan, parlamentoda görmezden gelinen kimlik, sömürgeci, entegrasyoncu ve asimilasyoncu stratejilerin araçsallaştırdığı bir sessizliğe dönüşmüştür. Deniz Naki’den Deniz Undav’a, saha dışında veya içinde mücadele eden tüm Kürt sporculara karşı cılız tepkilerle yetinen yapılar, aynı sporcuların başarılarını devletle uyumlu bir şekilde kutlayarak halkın mücadelesini görünmez kılar.''

Türkiye’de Kürt kimliği, yüzyıllardır tankla, yasayla ve sessizlikle bastırıldı. Bugün en tehlikeli silah ise uyumun sessizliği. Halkın sesi görünmez kılındığında, baskı sadece fiziksel değil, kültürel ve politik bir kuşatma hâline gelir.
Spor Sahasında Kimlik Testi
Deniz Naki, “Ben Kürdüm” dediği için cezalandırıldı, medyada linç edildi. Deniz Undav ise Türk milli takımını seçmediği için hedef gösterildi. Türkiye’de kimlik, artık bir biat testine dönüştü: kim “milli” olana alkış tutarsa makbul, kim milletine dair bir söz söylerse düşman listesindedir.
Sistem, spor sahasını ideolojik bir vitrin olarak kullanıyor. Ancak esas sorun, bazı Kürt yapı ve liderlerin bu vitrin karşısında sessiz kalmasıdır. Sporculara yönelik saldırılara karşı cılız tepkilerle yetinmek veya tamamen kayıtsız kalmak, halkın mücadelesine sessiz bir ihanet anlamına geliyor.
Kürt siyaseti içinde farklı akımlar var; bunlar maalesef Kürd milletine değil, devletin hoşnutluğuna odaklanıyor. Sistem içi temsil ve parlamenter pragmatizm üzerinden Kürt meselesini “kontrollü” alanlara sıkıştırıyor.
Her iki yaklaşım da, halkın kimliği ve özgürlüğü söz konusu olduğunda sessizlik ve cılız tepkilerle yetinmeyi norm hâline getiriyorlar. Milli takımlara başarı dilemekten geri durmayan Dem partili vekiller Kürd kimliğinden dolayı baskı gören sporcular karşı sessizler. Sonuç, devlet baskısı ile sistem içi sessizliğin örtüşmesi ve Kürt kimliğinin görünmez hâle gelmesi oluyor.
Kürdistan’ın hakikati, yıllardır süren işgal ve baskı ile biçimleniyor; bazı Kürt yapıları ise bilinçli ya da bilinçsiz şekilde halkın mücadelesini sessizleştirerek işgalci ve asimilasyoncu sistemin araçlarına dönüşüyor. Sessizlik, yalnızca politik bir kayıp değil, Kürdistan’ın özgürleşme mücadelesinin önünde en büyük engeldir.
Sporcular ve Kimliğin Görünürlüğü
Gerçek temsil, devletin hoşnutluğunu gözetmek değil; Kürdistan’ın ve halkının kimliğini görünür kılmaktır. Spor sahasında susturulan, parlamentoda görmezden gelinen kimlik, sömürgeci, entegrasyoncu ve asimilasyoncu stratejilerin araçsallaştırdığı bir sessizliğe dönüşmüştür. Deniz Naki’den Deniz Undav’a, saha dışında veya içinde mücadele eden tüm Kürt sporculara karşı cılız tepkilerle yetinen yapılar, aynı sporcuların başarılarını devletle uyumlu bir şekilde kutlayarak halkın mücadelesini görünmez kılar.
Kürdistan’ın özgürleşmesi, ancak bu çelişkiye karşı direnerek, kimliğin ve hakikatin açıkça savunulmasıyla mümkün olacaktır. Sporcuların başarısı yalnızca bireysel bir zafer değil, aynı zamanda sessizliğe karşı bir direniş ve Kürt kimliğinin görünür kılınmasıdır.
Çemo Varto
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
Son güncellenme: 17:57:35



































































































































































































