Hamaney’in danışmanı: Washington’la müzakere mümkün, şartı saygı

İran’ın dini lideri Ali Hamaney’in danışmanı ve Dış İlişkiler Stratejik Konseyi Başkanı Kemal Harrazi, Tahran’ın ABD ile müzakere kapısını tamamen kapatmadığını açıkladı. Harrazi, pazar günü Tahran’da düzenlenen uzun soluklu bir konferansın ardından yaptığı açıklamada, “Washington yaklaşımını değiştirirse müzakere mümkündür” dedi.

ABD’nin “olumlu ve yapıcı bir tutum benimsemesi” gerektiğini vurgulayan Harrazi, görüşmelerin ancak “karşılıklı saygı ve eşitlik ilkeleri” üzerine inşa edilmesi halinde ilerleyebileceğini ifade etti.

Gün içinde düzenlenen “Uluslararası Hukuk Kuşatma Altında: Saldırı ve Savunma” başlıklı konferansta Harrazi, İran’ın nükleer programına ilişkin müzakerelere karşı olmadığını, ancak Tahran’ın savunma kabiliyetlerinden veya uranyum zenginleştirme faaliyetlerinden vazgeçmeyeceğini söylemişti.

İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi de ülkesinin “hiçbir gizli uranyum zenginleştirme tesisine sahip olmadığını” belirterek tüm tesislerin Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın (UAEA) denetimine açık olduğunu ifade etti.

Öte yandan İranlı yetkililer, UAEA’nın olası bir İran karşıtı karar alma girişimine sert tepki gösterdi. Dışişleri Bakan Yardımcısı Kazım Garibabadi, böyle bir karar çıkması halinde “İran’ın Ajans ile ilişkilerini kökten gözden geçireceğini” söyledi. İran Atom Enerjisi Kurumu Başkanı Muhammed İslami ise Ajans’ın askeri saldırılar ve nükleer tesislere yönelik hasarların sorumluluğuna ilişkin tutumunu netleştirmesi gerektiğini belirtti.

İran, İsrail’in Haziran ayında 12 gün süren askeri operasyonu sonrası UAEA ile işbirliğini askıya almış ve bazı tesislere erişimi durdurmuştu. Eylül ayında Tahran ile Ajans arasında yeni bir işbirliği çerçevesi üzerinde anlaşmaya varılmış olsa da İran, birkaç hafta sonra anlaşmanın geçersiz olduğunu duyurdu. Bunun nedeni olarak İngiltere, Fransa ve Almanya’nın 2015 nükleer anlaşması kapsamındaki BM yaptırımlarını yeniden devreye sokma girişimi gösterildi.

2015 nükleer anlaşmasının süresi Ekim ayında resmen sona erdi. Ancak anlaşma, ABD’nin Donald Trump döneminde çekilmesiyle yıllar önce fiilen geçersiz hale gelmişti.