MHP'li Feti Yıldız: 'İsrail, Ortadoğu'da hegemonya kurmak için Kürt devletçiği istiyor'
MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız, Türkgün gazetesine yaptığı açıklamada İsrail’in Orta Doğu’daki askeri ve siyasi politikalarının bölgesel istikrarsızlığı artırdığını savunarak, İsrail’in hegemonya hedefleri doğrultusunda bir “Kürt devletçiği”ni stratejik unsur olarak gördüğünü ileri sürdü.

MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız, MHP’ye yakınlığıyla bilinen Türkgün gazetesine verdiği kapsamlı röportajda partisinin “Terörsüz Türkiye” stratejisini ve bölgesel güvenlik yaklaşımını anlattı. Yıldız, Türkiye’nin iç istikrarının Orta Doğu’dan Avrupa’ya uzanan geniş bir güvenlik ekosistemiyle doğrudan bağlantılı olduğunu söyledi.
Orta Doğu'da İsrail ve İran faktörlerini değerlendiren Yıldız şunları söyledi:
Türkiye’nin güvenlik politikası, İsrail’in askeri yayılmacılığı ve İran’ın vekil güçler üzerinden yürüttüğü nüfuz stratejileriyle doğrudan etkileşim hâlindedir. İran’ın Irak ve Suriye’deki Şii milis ağları, Türkiye’nin sınır güvenliği ve bölgesel çıkarları açısından bir “dolaylı tehdit” unsuru olarak değerlendirilmektedir. Aynı şekilde İsrail’in Gazze ve Lübnan hattında sürdürdüğü askeri operasyonlar, bölgesel tansiyonu artırarak terör örgütlerinin radikalleşme kapasitesini beslemektedir. İsrail’in Orta Doğu’da hegemonyası için garnizon devlet, Kürt devletçiği gerekmektedir. Başka türlü emellerine ulaşamaz. Bu ortamda Türkiye hem diplomatik hem askerî araçları eşgüdüm içinde kullanarak caydırıcılığını güçlendirmiştir. 2022’de yürürlüğe giren “Milli Güvenlikte Stratejik Özerklik” politikası, Türkiye’nin dış güvenlik kararlarını ulusal öncelikler çerçevesinde bağımsız biçimde şekillendirmesini sağlamıştır.
"Sınır güvenliği tehdit altında"
Suriye'yle ilgili değerlendirmeler yapan ve 2011'de başlayan iç savaş sonrası PYD-YPG gibi yapılara verilen uluslararası desteğin Türkiye açısından tehdit olduğunu ileri sürdü ve sözlerini şöyle sürdürdü:
Bu oluşumlar, Türkiye’nin sınır güvenliğini tehdit ettiği gibi, sınır ötesi terör geçişlerinin ana hatlarını oluşturmuştur.Türkiye, 2016’dan itibaren yürüttüğü Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı harekâtlarıyla sınır ötesi terör yapılanmalarını etkisizleştirmiş; aynı zamanda 500 binin üzerinde Suriyeli’nin güvenli bölgelere dönüşünü sağlamıştır. Bu operasyonlar, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 1373 ve 2178 sayılı kararlarıyla tanımlanan uluslararası terörle mücadele yükümlülükleriyle uyumludur.
Irak’ın kuzeyinde ise PKK’nın uzun yıllardır sürdürdüğü varlık, merkezi yönetimin zayıf otoritesiyle birleşerek Türkiye için kalıcı bir güvenlik riski oluşturmuştur.
Ortadoğu’daki istikrarsızlığın, etnik ve mezhepsel fay hatları üzerinden sürekli yeniden üretildiğini ileri süren Yıldız şu ifadeleri kullandı:
Terör örgütleri, bu bölünmeleri kullanarak meşruiyet zemini yaratmaktadır. Türkiye’nin terörle mücadelede elde ettiği başarı, bölgedeki devletler için normatif bir referans oluşturmaktadır. Özellikle Lübnan, Ürdün ve Körfez ülkeleriyle geliştirilen güvenlik iş birliği anlaşmaları, “ortak tehdit–ortak çözüm” paradigmasıyla yeni bir güvenlik mimarisi doğurmuştur. Türkiye, bu süreçte “insani güvenlik” yaklaşımını da benimseyerek yalnızca askeri değil, diplomatik ve ekonomik araçlarla da bölgesel istikrara katkı sağlamaktadır. İstanbul Barış Forumu’nda kabul edilen “Bölgesel Dayanışma ve Kalkınma Deklarasyonu” bu çok katmanlı güvenlik anlayışının somut göstergesidir.
"Yalnızca iç barış değil, dengeli dış politikanın da teminatı"
"Terörsüz Türkiye” vizyonunun, yalnızca iç barışın değil; aynı zamanda bağımsız, etkin ve dengeli bir dış politikanın da teminatı olduğunu belirten Yıldız şöyle konuştu:
Türkiye’nin güvenliği Avrupa’nın güvenliğinden ayrı düşünülemez. Avrupa’ya yönelen göç dalgalarının önemli bir kısmı Suriye ve Irak’taki terör kaynaklı istikrarsızlıklardan beslenmektedir. NATO 2024 Raporu’nda Türkiye’nin terörle mücadelede elde ettiği başarıların, Avrupa Atlantik güvenlik yapısına katkı sağladığı açık biçimde ifade edilmiştir. Ayrıca Türkiye’nin uluslararası operasyonlarda Kosova, Afganistan, Somali aktif rol üstlenmesi, onu “güvenlik sağlayıcı ülke” kategorisine taşımıştır. Küresel düzeyde ise, ABD’nin dönemsel stratejik yönelimleri, İsrail’in bölgesel politikaları ve İran’ın vekil ağları, Türkiye’nin güvenlik denklemini sürekli yeniden tanımlamasına neden olmaktadır. (Türkgün(
Son güncellenme: 12:06:52





























































































































































































